Peygamber Nedir

Peygamber Nedir ? Peygamber Ne demek ?

1-)Alm. Prophet (m), Fr. Prophéte (n), İng. Prophet. Allahü teala tarafından insanlar arasından seçilmiş ve görevlendirilmiş, her bakımdan güvenilen, kusursuz, günahsız kimse. İnsanlara, dinin hükümlerini tebliğ eden, duyuran, öğreten elçi, haberci.

Peygamber, Farsça bir kelimedir. Lügatta, gönderilmiş zat ve haberci manasına gelir. Nebi ve Resul ise Arapçadır. Türkçede her üçü de kullanılmaktadır. Resul kelimesinin çoğulu Rusül, Nebi’nin çoğulu ise Enbiya’dır.

Dinde inanılacak altı şeyden dördüncüsü, Allahü tealanın Peygamberlerine inanmaktır. İnsanları, Allahü tealanın beğendiği yola kavuşturmak, doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir. İslamiyette peygamber demek, yaratılışı, huyu, ilmi, aklı zamanında bulunan bütün insanlardan üstün, kıymetli, muhterem bir adam demektir. Hiçbir kötü huyu, beğenilmeyecek hali yoktur. Peygamberlerde İsmet sıfatı vardır. Yani peygamber olduğu bildirilmeden önce ve bildirildikten sonra, küçük ve büyük hiçbir günah işlemezler. Peygamber olduğu bildirildikten sonra, peygamber olduğu yayılıncaya, anlaşılıncaya kadar, körlük, sağırlık ve benzeri ayıp ve kusurları da olmaz. Peygamberler de, diğer insanlar gibi doğarlar, yerler, içerler, hasta olurlar ve vefat ederler. Dünyaya bağlılıkları görünüştedir, muhabbet üzere değildir. İnsanlıkları icabıdır. Hakikatta meleklerden de üstündürler.

Nebi ve resul arasındaki fark: Peygamberler vasıtası ile gönderilen din, insanları saadet-i ebediyyeye götürmek için Allahü teala tarafından gösterilen yol demektir. Din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara din denmez, dinsizlik denir. Allahü teala Âdem aleyhisselamdan beri, her bin senede bir peygamber vasıtasıyla, insanlara bir din göndermiştir. Her asırda, en temiz bir insanı peygamber yaparak, bunlarla, dinleri kuvvetlendirmiştir. Yeni bir din getiren peygamberlere “Resul” denir. Yeni din getirmeyip, insanları, önceki dine davet eden peygamberlere “Nebi” denir. Emirleri tebliğ etmekte ve insanları, Allah’ın dinine çağırmakta, Resul ile Nebi arasında bir ayrılık yoktur.

Peygamberlere iman etmek, aralarında hiçbir fark görmeyerek, hepsinin sadık, doğru sözlü olduğuna inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan kimse, hiçbirine inanmamış olur. Bütün peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmeyi istemişlerdir. Fakat ibadet ve amelleri, yani kalple, bedenle yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan, İslamlıkları, Müslümanlıkları da ayrıdır.

Peygamberlerin her söylediği doğrudur. Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibadet yapmakla ele geçmez. Yalnız Allahü tealanın ihsanı, seçmesiyle olur. İnsanların dünyadaki ve ahiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması için ve onları yanlış, zararlı işlerden koruyup, selamete, hidayete, rahata ve saadete kavuşturmak için, peygamberlerle, din gönderilmiştir. Düşmanları çok olduğu ve alay ettikleri, üzdükleri halde, Allahü tealanın, inanmak için ve yapmak için olan emirlerini insanlara tebliğ etmekte, bildirmekte, düşmanlardan korkmamış, göz kırpmamışlardır. Allahü teala, peygamberlerin sıdk sahibi olduklarını, doğru söylediklerini göstermek için, onları mucizelerle kuvvetlendirdi. Hiç kimse bu mucizelere karşı gelemedi. Peygamberi kabul edip inanan kimseye, o peygamberin ümmeti denir. Kıyamet gününde, ümmetlerinden, günahı çok olanlara şefaat etmeleri için izin verilecek ve şefaatları kabul olacaktır. Ümmetlerinden, alim, salih, veli olanlarına da, şefaat etmeleri için Allahü teala izin verecek ve şefaatlerini kabul buyuracaktır (Bkz. Şefaat). Peygamberler, mezarlarında, bizim bilmediğimiz bir hayat ile diridir. Mübarek vücutlarını toprak çürütmez. Bunun içindir ki, hadis-i şerifte; “Peygamberler, mezarlarında, namaz kılarlar.” buyruldu.

Peygamberlik vazifelerini görmekte, peygamberlik üstünlüklerini taşımakta, bütün peygamberler müsavidir, eşittir. Aşağıda bildirilen yedi sıfat hepsinde vardır. Peygamberler, peygamberlikten atılmaz. Veliler ise, evliyalıktan ayrılabilir. Peygamberler insandan olur, cinden, melekten insanlara peygamber olmaz. Cin ve melek, peygamberlerin derecelerine yükselemez.

Peygamberlerin Sıfatları

1. Emanet: Peygamberler emindirler. Bir kimsenin ırzına, malına veya canına hıyanet etmekten münezzeh, uzak oldukları gibi Allahü tealanın vahyine karşı da hainlik etmeleri düşünülemez. Allahü teala onları vahy’e ve peygamberliğe emin etmiştir.

2. Sıdk: Din ve dünya işlerinde sadık olduklarında icma yani söz birliği vardır. Doğrudurlar, doğru söyleyicidirler. Asla onlardan yalan duyulmamıştır.

3. Tebliğ: Allahü tealanın vahy ettiği hükümleri tebliğ ederler, bildirirler. Asla bir şeyi söylememezlik etmezler, saklamazlar. Doğruyu söylerler. Bir kimsenin hatırı için müdahene etmezler. Allahü tealanın emrini yerine getirirler.

4. Adalet: Peygamberler adildirler. Hak üzere gönderilmişlerdir. Onlarda asla zulüm yoktur.

5. İsmet: Peygamberden küfür, yalan, fısk, zina, livata gibi şeyler peygamberlikten önce ve sonra meydana gelmez. Bu icma-ı ümmettir. İnkarı küfürdür. Beğenilmeyen ve çirkin şeylerden ve insanların nefret ettikleri şeylerden münezzehtirler. Adalete uymayan işlerden masumdurlar, hepsi alim, amil ve kamildirler.

6. Emnü’l-Azl: Peygamberler peygamberlik makamından, dünya ve ahirette azl olmazlar. Peygamberlik sıfatı onların zatlarından dünyada ve ahirette ayrılmaz. Önce gelen peygamberlerin dinleri nesh olmakla peygamberlikten azl lazım gelmez. Zira peygamberlik onların sıfatlarıdır. Allahü tealanın ihsanıdır. Çalışmakla elde edilmez. Evliyalık ise çalışmakla kazanılır. Her peygamberde evliyalık vardır. Doğru olan sözlere göre peygamberlikleri evliyalıklarından üstündür. Çünkü peygamberlikle vahye kavuşmuş, melekleri görmüş ve diğer üstünlüklere sahip olmuşlardır.

7. Fetanet: Peygamberlerin akılları kamildir. Akılsızlıktan ve aklı az olmaktan münezzehtirler, uzaktırlar. Köleden ve soyu asil olmayan aileden peygamber gelmemiştir. Köylü, dağlı ve yabani kimselerden ve insanlar arasında aşağı olan kimselerden peygamber olmamıştır. Kusurlu kimselerden, kör, çolak, topal, sağır, diğer ayıp ve noksanları bulunan insanlardan da peygamber gelmemiştir.

Peygamberlerin dereceleri: Peygamberlerin, birbirleri üzerinde, şerefleri, üstünlükleri vardır. Mesela, ümmetlerinin çok olması, gönderildikleri memleketlerin büyük olması, ilim ve marifetlerinin çok yerlere yayılması, mucizelerinin daha çok ve devamlı olması ve kendileri için ayrı kıymetler ve ihsanlar bulunması gibi üstünlükler bakımından, ahir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselam, bütün peygamberlerden daha üstündür. “Ülül’azm olan peygamberler, böyle olmayanlardan ve resuller, nebilerden daha üstündürler.

Peygamberler, üstünlük sırasına göre dört makamda (derecede) bulunurlar:

1) Nebiler. 2) Resuller. 3) Ulül’azm peygamberler; bunlar altı tane olup gönderiliş sırasına göre Âdem, Nuh, İbrahim, Musa, Îsa ve Muhammed aleyhimüsselamdır. 4) Hatemül-enbiya; Peygamberlerin en üstünü ve en sonuncusu olan Muhammed aleyhisselamdır.

İbrahim aleyhisselam, Halilullahtır. Çünkü, bunun kalbinde, Allah sevgisinden başka, hiçbir mahlukun sevgisi yoktu. Musa aleyhisselam, Kelimullahtır. Çünkü, Allahü teala ile konuştu. Îsa aleyhisselam ruhullah ve Kelime-tullahtır. Çünkü babası yoktur. Yalnız “Ol!” kelime-i ilahiyyesiyle anasından dünyaya geldi. Bundan başka, Allahü tealanın hikmet dolu kelimelerini, vaaz vererek, insanların kulaklarına ulaştırırdı.

Mahlukların yaratılmasına sebep olan ve Âdemoğullarının en üstünü, en şereflisi, en kıymetlisi bulunan Muhammed aleyhisselam, Habibullahtır. Onun Habibullah olduğunu ve büyüklüğünü, üstünlüğünü gösteren şeyler pekçoktur. Bunun için, O’na, mağlup olmak, bozguna uğramak gibi sözler söylenemez. Kıyamette, herkesten önce kabirden kalkacaktır. Mahşer yerine önce gidecektir. Cennete herkesten önce girecektir. Güzel ahlakı, sayılmakla bitmez ve insan gücü yetişmez. Bu konuda ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır. (Bkz. Muhammed Aleyhisselam)

Peygamberlerin sayıları: Peygamberlerin sayısı belli değildir. 124.000’den çok oldukları meşhurdur. Bunlardan 313 veya 315 adedi Resuldür. Bunların içinden de altısı daha yüksektir. Bunlara (Ülül’azm) Peygamberler denir. Ülül’azm peygamberler, Âdem, Nuh, İbrahim, Musa, Îsa ve Muhammed Mustafa hazretleridir. Üstünlük sırası şöyledir: Habibullah Muhammed aleyhisselam, Halilullah İbrahim aleyhisselam, Kelimullah Musa aleyhisselam, Ruhullah Îsa aleyhisselam, Safiyyullah Âdem aleyhisselam, Neciyyullah Nuh aleyhisselamdır.

Peygamberlerin içinde otuz üç adedi meşhurdur. Bunların adı: Âdem, İdris, Şit veya Şis, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakub, Yusüf, Eyyüb, Şu’ayb, Musa, Harun, Hıdır, Yuşa’ bin Nun, İlyas, Elyesa’, Zülkifl, Şem’un, İşmoil, Yunus bin Meta, Davud, Süleyman, Lokman, Zekeriyya, Yahya, Uzeyr, Îsa bin Meryem, Zülkarneyn ve Muhammed aleyhi ve aleyhimüssalatü vesselamdır.

Bunlardan, yalnız yirmi sekizinin isimleriKur’an-ı kerimde bildirilmiştir. Şit, Hıdır, Yuşa, Şem’un ve İşmoil bildirilmemiştir. Bu yirmi sekizden Zülkarneyn ve Lokman ve Uzeyr’in peygamber olup olmadıkları kesin belli değildir. Zülkifl aleyhisselamın ikinci adı Hazkıl’dır. Bunun İlyas veya İdris yahut Zekeriyya olduğunu söyleyenler de vardır.

Peygamberler niçin gönderilmiştir: Allahü teala, yarattığı bu alemle varlığını belli ettiği gibi, kullarına çok acıyarak, var olduğunu ayrıca da bildirmiştir. Âdem aleyhisselamdan başlayarak, her asırda, dünyanın her tarafındaki insanlar arasından en iyi, en üstün olarak yarattığı birisine melekle haber göndererek, kendi isimlerini bildirmiş ve insanların dünyada ve ahirette rahat etmeleri, iyi yaşamaları için, ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lazım olduğunu açıklamıştır. İnsanlar eski şeyleri unuttukları için ve her zaman bulunan kötü kimseler, peygamberlerin kitaplarını ve sözlerini değiştirdiklerinden, eski dinler unutulmuş, bilinenleri de bozulmuştur. Herşeyi yaratan yüce Allah, insanlara acıdığı için, kullarına son bir peygamber ve yeni bir din göndermiştir. Bu dini kıyamete kadar koruyacağını, kötü insanlar saldıracaklar, değiştirmeye, bozmaya kalkışacaklarsae da kendisi bunu, bozulmamış olarak her yere yayacağını müjdelemiştir.

Allahü teala, insanları olgunlaştırmak ve kalplerindeki hastalıklarını tedavi etmek için, ezelde merhamet ederek, peygamberler göndermeyi dilemiştir. Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilmeleri için, itaat etmeyenleri korkutmaları, itaat edenlere müjde bildirmeleri lazımdır. Âhirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulunduğunu haber vermeleri lazımdır. İnsan, kendine tatlı gelen şeylere kavuşmak ister. Bunlara kavuşabilmek için doğru yoldan sapar, günah işler. Başkalarına kötülük yapar. İnsanları kötülük yapmaktan korumak, dünyada ve ahirette rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlamak için peygamberlerin gönderilmesi lazımdır. Dünya hayatı kısadır. Âhiret hayatı sonsuzdur. Bunun için, ahiret hayatındaki saadeti sağlamak önce gelmektedir.

Peygamberler Allahü teala tarafından seçilmiş, gönderilmiş insanlardır. Ümmetlerini Allahü tealaya çağırmak, azgın, yanlış yoldan, doğru yola, saadet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. Davetlerini kabul edenlere, Cenneti müjdelemişler, inanmayanları Cehennem azabı ile korkutmuşlardır. Onların Allahü tealadan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık yoktur. Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselamdır. O’nun dini bütün dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. O’nun kitabı, geçmiş kitapların en iyisidir. O’nun getirdiği din kıyamete kadar bakidir. Kimse tarafından değiştirilemeyecektir. Îsa aleyhisselam gökten inecek ise de, O’nun diniyle amel edecek, yani O’nun ümmeti olacaktır.

Büyük İslam alimleri İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani’nin de ifade ettikleri gibi, peygamberlerin gönderilmesi kahırdır, cebirdir. İnsanları cebir zinciriyle Cennete çekmek içindir. Nitekim hadis-i şerifte; “Zincirlerle Cennete çekilen insanlara hayret mi ediyorsun?” buyruldu. Din, Cehenneme gitmemeleri için, insanları bağlayan bir kemenddir. Nitekim hadis-i şerifte; “Siz pervane gibi, kendinizi ateşe atıyorsunuz. Ben kemerinizden tutup geriye çekiyorum” buyruldu. Allahü tealanın cebbarlık (her istediğini yapmak) zincirinin halkalarından biri de, peygamberlerin sözleridir. İnsanlar, doğru yolu, eğri yollardan, bu sözlerle ayırabilir. Onların gösterdiği tehlikeden, insanda korku hasıl olur. Bu ayırış bilgisiyle korku, akıl aynası üzerindeki tozları temizler. Akıl cilalanıp, ahiret yolunu tutmanın, dünya zevklerine kapılmaktan daha iyi olacağını anlar. Bu anlayış, ahiret için çalışmak iradesini hasıl eder. İnsanın uzuvları, iradesine tabi olduğundan, Uzuvlar ahiret için çalışmaya başlar. Allahü teala, bu zincirle insanı zorla Cehennemden uzaklaştırmış, Cennete sürüklemiş olur. Peygamberler koyun sürüsünün çobanına benzer. Sürünün sağ tarafında çayır olsa, sol tarafında mağara bulunsa, mağarada kurtlar olsa, çoban, mağara tarafında durup, sopa sallayıp, koyunları korkutarak, çayır tarafına kovalar. İşte peygamberlerin gönderilmesi de, buna benzer.

İnsanların peygamberlere ihtiyacı: İnsanların doğruyu, iyiyi, güzel olanı bulabilmeleri tek başına akılla mümkün değildir. Akıl, göz gibidir. Peygamber vasıtası ile gönderilen din ise ışık gibidir. Yani, insanın aklı, gözü gibi zayıf yaratılmıştır. Göz, maddeleri, cisimleri karanlıkta göremiyor. Allahü teala, görme aletinden (gözden) faydalanmak için güneşi, ışığı yaratmıştır. Güneşin ve çeşitli ışık kaynaklarının nuru olmasaydı, göz işe yaramazdı. Tehlikeli cisimlerden, yerlerden kaçamaz, faydalı şeyleri bulamazdı.

Akıl da, yalnız başına maneviyatı, faydalı, zararlı şeyleri anlamıyor. Allahü teala, akıldan faydalanmak için, Peygamberleri, din ışığını yarattı. Peygamberler, dünyada ve ahirette rahat etmek yolunu bildirmeseydi, akıl bulamaz, işe yaramazdı. Tehlikelerden, zararlardan kurtulamazdı. İslamiyete uymayan veya aklı az olan kimseler ve milletler, peygamberlerden faydalanamaz. Dünyada ve ahirette tehlikelerden, zararlardan kurtulamaz.

Peygamberler hakkında Kur’an-ı kerim’de mealen buyruluyor ki:

Peygamberlerin üzerinizdeki (vazifesi) ancak ilahi emirleri tebliğdir. Allah, açıkladığınız ve gizlediğiniz sözlerle hareketlerinizin hepsini bilir. (Maide suresi: 99)

Kafirler, Allahü tealanın emirleriyle Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız; bir kısmına inanmayız diyorlar. Îman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Onların hepsi kafirdir. Kafirlerin hepsine Cehennem azabını, çok acı azabları hazırladık (Nisa suresi: 150-151)

(Îman edenleri Cennetle) müjdeleyici, (Küfredenleri de Cehennemle) korkutucu olarak peygamberler gönderdik ki, bu peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın) kıyamette: “Bizi imana çağıran olmadı” diye Allah’a bir hüccet ve özürleri olmasın. Allah azizdir, hükmünde hikmet sahibidir. (Nisa suresi: 165)

Peygamberler göndermedikçe azap yapmayız. (İsra suresi:15)

Peygamberleri, müjde vermek ve korkutmak için gönderdim. Böylece, insanların Allahü tealaya özür, bahane yapmaları önlendi. (Nisa suresi:164)


2-)Allahü tealanın emirlerini tebliğ etmekte, duyurmakta ve insanları Allahü tealanın dinine çağırmakta peygamberler arasında bir ayrılık yoktur. Peygamberlere iman etmek, aralarında hiçbir fark görmeyerek, hepsinin doğru sözlü olduğuna inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan kimse, hiçbirine inanmamış olur. (Seyyid Abdülhakim)

Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekanında, her insandan her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselam ise her zamanda ve her mekanda her insandan her bakımdan üstündür. (Seyyid Abdülhakim)

Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibadet yapmakla ele geçmez. Yalnız Allahü tealanın ihsanı ile olur. İnsanların dünyadaki ve ahiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması için ve yanlış, zararlı işlerden koruyup, selamete, hidayete, rahata ve seadete kavuşturmak için peygamberler gönderilmiştir. (İmam-ı Rabbani)

Peygamberler mezarlarında bizim bilmediğimiz bir hayat ile diridir. Mübarek vücudlarını toprak çürütmez. Bunun içindir ki, hadis-i şerifte; "Peygamberler, mezarlarında namaz kılarlar ve hac ederler" buyruldu. (Davud bin Süleyman)

Âhiret bilgileri ve Allahü tealanın beğenip beğenmediği şeyler ve O'na ibadet şekilleri eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akl ile doğru olarak bilinebilselerdi, binlerce peygamberin gönderilmesine lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve ahiret seadetini kendileri görebilir, bulabilirdi ve Allahü teala, haşa peygamberleri boş yere lüzumsuz göndermiş olurdu. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)


3-)İnsanlara Tanrı'nın buyruklarını bildiren, onları Tanrı yoluna, dine çağıran kimse, yalvaç, elçi, resul, nebi.


4-)allah tarafından kullarına haber götürmekle görevlendirilmiş seçkin insan. nebi, rasul. - yalnız peygamberlere mahsus bir isimdir


5-)(Peyamber) f. Allah'tan haber getiren. Allah'ı, ahireti, zararlı ve faydalı şeyleri tanıtan. Nebi. (Bak: Mefhar-ı kainat, Muhammed (A.S.M.), Nübüvvet, Resül)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Prophetess.
İngilizcesi İngilizce
Prophet.
İngilizcesi İngilizce
Seer.
İngilizcesi İngilizce
Prophet yalvaç.
İngilizcesi İngilizce
Elçi.
İngilizcesi İngilizce
Resul.
İngilizcesi İngilizce
Nebi.

  • 1- Allah tarafından seçilirler 2 - Allah'tan vahiy getirirler 3 - Vahyi, olduğu gibi insanlara bildirirler . 4 - Vahyedileni uygular, insanlara örnek olurlar . Yukarıdaki Peygamber ne demektir sorunuzu açıklıyor .
  • Yapımcıya sahtekarlıktan 1 yıl hapis cezası Peygamber Efendimiz'e ve İslam'a hakaret içeren'Müslümanların Masumiyeti'adlı filmin yapımcısı Mark Basseley Youssef sahtecilik yapmaktan bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.
  • KKTC'de yayımlanan Havadis gazetesine konuşan Şey Nazım,"Peygamber ve Allah'a inanmak varken Mayalar da nereden çıktı.

Sizde içinde Peygamber kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Peygamber kelimesi anlamı 2174 defa okunmuştur. [239723] Peygamber kelime anlamı, Peygamber nedir, Peygamber ne demek, Peygamber sözlük anlamı

Paylaş