Rü'ya-I Sadıka Nedir

Rü'ya-I Sadıka Nedir ? Rü'ya-I Sadıka Ne demek ?

1-)RÜ'YA-I SÂDIKA



Doğru ve görüldüğü gibi çıkan rüya. Buna "rüya-ı saliha" da denir. Bunun zıddı, Kur'an tabiriyle "edğasü ahlam-karışık düş"dür.

İnsan yaratılışı itibariyle, uyurken uyanıkmış gibi bazı olaylar yaşar. Bunlar ya gündüzleyin uyanık olduğu sırada etkisinde kaldığı hususlar olabilir veya bir hikmete dayalı olarak görülen rüyalardır. Bunlar gerek sadık rüya olsun gerek edğas olsun bu iki çeşit rüya hakkında bilgi vermektedir: "Allah Teala, insanların Levh-i Mahfuz'daki durumlarını bilen bir grup meleği rüya işiyle görevlendirmiştir. Görevli melek Levh-i Mahfuz'dan aldığı durumları bir takım olaylar ve şekiller haline sokarak ilgili insanın rüyasında kalbine yerleştirir; ki o kimse için bir müjde veya uyarı ya da kınama değerinde olsun. Böylece hikmetli, yararlı veya sakındırıcı bir faaliyet gösterilmiş olur. İlgili melek bu gayret içinde iken, şeytan da insana karşı duyduğu kin ve husumetten dolayı onu uyanık iken rahat bırakmak istemediği gibi, uyku aleminde de rahat bırakmak istemez. Ona bir takım hile ve tuzaklar kurmaktan geri durmaz. Şeytan, insanın rüyasını ifsad etmek üzere ya onu gördüğü rüya hususunda yanıltmak ister veya rüyasından gafil olmasını sağlamaya çalışır.

Rüyalar genel olarak üzere iki kısma ayrılır:

1- Peygamberlerin ve onlara uyan salih mü'minlerin gördükleri rüyalar bu tür rüyalardır. Yusuf (a.s)'ın gördüğü rüya gibi (Yusuf 12/4). Mümin olmayanlar da bu tür rüyaları görebilirler. Yusuf suresi 43. Ayetinde bildirilen, Firavunun yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği, yedi cılız başağın da yedi olgun başağı yuttuğunu gördüğü rüyasıyla, Hz. Yusuf'un hapishanede iken iki mahpusun gördüğü rüyalar da bu tür rüyalardır (Haydar Hatipoğlu, Sünen-i İbn Mace Terceme ve Şerhi, X, 89-90).

2- Kur'an-ı Kerim'de, "edğasü ahlam (karmakarışık düşler)" (Yusuf, 12/44) diye bildirilen rüyalardır ki; şeytanın uyuyan kimseyle oynamasından, kişinin arzu ettiği veya etmediği bir şeyi çok konuşmasından veya arzulamasından kaynaklanan rüyalardır. Bu rüyalara itibar edilmez.

Rasulüllah (s.a.s) Efendimizin rüyaları sadık rüyalardan idi. Aynı zamanda, ona rüyasında vahiy de gelirdi. İlk vahiyler ona "Sadık Rüyalar" şeklinde gelmiştir. Buhari'de Hz. Aişe (r.anha)'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle denmektedir:

"Rasulüllah (s.a.s)'e vahyin ilk gelişi uykuda rüya-ı Saliha (Sadıka) görmekle olmuştur. Rasulüllah'ın gördüğü bütün rüyalar sabah aydınlığı gibi apaçık rüyalardı" (Tecrid-i Sarih Tercemesi, I,10). Rasulüllah (s.a.s)'ın rüyasında her gördüğü aynen olurdu. Bu durum altı ay devam etmişti. Buhari, İbn Hanbel, Taberani ve Bezzaz'ın rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Rasulüllah (s.a.s):

"Salih (sadık) rüya (mü'minin rüyası) peygamberliğin kırk altı cüzünden bir parçadır" buyurmuştur (Maamafih, "elli cüzden", "yetmiş cüzden", "kırk cüzden" diye gelen rivayetler de vardır (es-Suyuti, Kıtful-Ezharil-Mütenasira fil-Ahbaril-Mütevatira, Beyrut 1985, s. 174). Peygamberlik süresinin yirmi üç yıl devam etmiş bulunmasına göre, vahyin rüya-ı sadıka olarak gönderildiği altı ay, peygamberlik süresinin kırk altı cüz'ünden bir parça olur.

Rasulüllah (s.a.s)'e rüyayı sadıka olarak vahiy gelmesi ilk altı aydan sonra da kesilmemiştir. Bunun için Ashab-ı Kiram, Rasulüllah (s.a.s)'i uykusundan uyandırmaktan çekinirlerdi. Nitekim Buhari'nin İmran b. Husayn (r.a)'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Rasulü Ekrem, ashabı ile bir gazadan dönerken bir vadide uyuyakalmışlar ve sabah namazını geçirmişlerdi. Kuşluk vakti Ashab uyanmış, Rasulüllah (s.a.s) uyanmamıştı. İmran b. Husayn der ki: "Rasulüllah uyuduğu vakit kendiliğinden uyanmadıkça uyandırmazdık. Zira biz uykusu esnasında kendisine (vahiy mi nazil olur, başka bir hal mi arız olur) ne olacağını bilmezdik” (Tecrid-i Sarih Tercemesi, II, 256)

Hadis, tefsir ve siyer kitaplarında Rasulüllah (s.a.s)'in sadık rüyalarından bir çokları nakledilmektedir. Bunlar maddi hayatta aynen meydana gelmiştir.

Müslim'in Enes b. Malik'den rivayetine göre Rasulüllah (s.a.s) şöyle anlatmıştır:

"Bir gece ben uyuyan kimsenin gördüğü şekilde (yani rüyada) kendimizi Ukbe b. Nafi'in evinde imişiz gördüm. "Bize İbn Tab hurmasından hurma getirdiler: Ben bunu, yükselmenin dünyada bizim için, ahirette akıbetin de bizim için olduğuna ve dinimizin tamamlandığına yordum" (Müslim, Rüya, 18).

Yine Müslim'in Ebu Musa el-Eş'ari'den rivayetine göre de Rasulüllah (s.a.s) şöyle anlatmıştır:

"Rüyada kendimi Mekke'den hurmalı bir yere hicret ediyorum gördüm. Bu yerin Yemame veya el-Hecer olacağını zannettim. Ama baktım Yesrib şehri imiş. Bu rüyamda kılıç salladığımı da gördüm. Kılıcın başı koptu. Bir de baktım bu, Uhud savaşı gününde mü'minlerin başına gelen musibettir. Sonra onu tekrar salladım ve en güzel şekline döndü. Bir de baktım bu, Allah'ın getirdiği fetih ve mü'minlerin bir yere toplanmasıdır. Bu rüyada bir takım inekler gördüm, Allah'ın yaptıklarının mutlak hayır olduğuna inandım. Baktım ki bunlar, Uhud gününde mü'minlerden bir cemaattir. Ve hayır ise Allah'ın sonradan getirdiği hayırdır ve Allah'ın bize sonradan Bedir gününde getirdiği sıdkın sevabıdır" (Müslim, Rüya, 20).

Rasulüllah (s.a.s)'in vefatıyla vahiy, dolayısıyla vahiy olan sadık rüyalar da kesilmiştir. Ama her mü'mine nasip olabilmesi mümkün olan sadık rüyalar baki kalmıştır. Bu sadık rüyalar ilham kabilindendir ve her mü'min bu çeşit rüyaları görebilir. Bunun için Rasulüllah (s.a.s)

-Nübüvvetten ümmete yalnız mübeşşirat kalmıştır, buyurdu.

-Mübeşşirat nedir, ya Rasulüllah? diye sorulduğunda;

-Salih rüyalardır, buyurdu (Tecrid-i Sarih Tercemesi, 4/34).

"Kıyamet yaklaşınca (ahir zamanda) mü'minin rüyası yalan çıkmaz" (İbn Mace, Rüya; 9).

Sadık rüyalar yukarıdaki hadiste bildirildiği gibi sevindirici (mübeşşirat) olduğu gibi, ikaz edici de olabilir.

Abdullah b. Ömer (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir: "Rasulüllah (s.a.s) sağlığında, Ashabdan birisi bir düş gördüğü zaman Resulullaha onu hikaye ederdi. Ben de bir düş görmek ve onu Rasulüllaha arzetmek isterdim. O sırada ben çok gençtim. Ve Rasulüllah (s.a.s) zamanının adeti üzere mescidde uyurdum. Bir kere ben de rüyamda gördüm ki; iki melek beni yakalayıp benimle Cehenneme gittiler. Cehennem kuyu duvarı gibi (taşla) örülmüştü. Onun iki boynuz (gibi iki tarafı) vardı. Burada (Kureyş'ten) kendilerini iyice tanıdığım kimseler vardı. Bunun üzerine ben "Cehennemden Allah'a sığınırım" demeğe başladım. Bu sırada başka bir melek katıldı ve bana "korkma!" dedi. Ben bu rüyamı kardeşim Hafsa'ya anlattım. Hafsa da Rasulüllah (s.a.s)'e arzetti. Rasulüllah (s.a.s):

"Abdullah ne iyi adamdır! Fakat gecenin bir kısmında (kalkıp da) namaz kılmayı adet edinseydi" buyurmuş. Bundan sonra ben gecenin az bir kısmı müstesna olmak üzere uyumadım" (Tecrid-i Sarih Tercemesi, IV, 28-30).

Mü'minin göreceği sadık rüyaların başında, Rasulüllah (s.a.s)'i rüyasında görmesi gelir. Çünkü, onun rüyada görülmesi kesinlikle sadıktır. Buhari, Müslim, Tirmizi, İbn Mace, İbn Hanbel ve Taberani'nin rivayet ettikleri bir hadiste Rasulü Ekrem (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü, Şeytan hiç bir şekilde bana benzer bir surete giremez" (es-Suyuti, Kıtful-Ezharil-Mütenasira, s. 171).

Sadık rüyayı doğru sözlü kişiler görür ve bu kişilerin rüyası Cenab-ı Hakktan bir müjdedir (Müslim, Rüya, 6).

Sadık rüyalar genellikle seher vakitlerinde görülür (Tirmizi, Rüya, 3; Darimi, Rüya, 9).

İsmail KAYA


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Rü'ya-I Sadıka kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Rü'ya-I Sadıka kelimesi anlamı 36 defa okunmuştur. [242501] Rü'ya-I Sadıka kelime anlamı, Rü'ya-I Sadıka nedir, Rü'ya-I Sadıka ne demek, Rü'ya-I Sadıka sözlük anlamı

Paylaş