Sabır Nedir

Sabır Nedir ? Sabır Ne demek ?

1-)Alm. Guduld, Ausdaur (f), Fr. Patience (f), İng. Patience, persevarance. İnsanın, beklenmedik olaylar veya içine düştüğü zorluklar, güçlükler sebebiyle istemediği şeylerin başına gelmesi halinde, bunlardan tedirgin olmaması, paniğe kapılmaması ve tahammül etmesi. Nefsin, sonu pişmanlık olan kötü isteklerini yapmamak da sabırdır.

Sabır acı, meyvesi tatlıdır. Sıkıntılara, acılara, dert ve belalara sabır gösteren, sonunda huzur ve saadete kavuşur. Sabrın sonu kurtuluştur. Bütün ibadetleri ve iyilikleri yapabilmek sabırla ele geçer. İnsanın iman etmesi ve son nefese kadar imanını koruyabilmesi sabır ile olur.

Hadis-i şerifte; “Sabır, imanın yarısıdır.” buyruldu. Sabrın faziletini, üstünlüğünü, Allahü teala Kur’an-ı kerimde yetmiş yerde ve Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde bildirmektedir. Rabbimiz, sabredenlerle beraber olduğuna söz veriyor. Bakara suresi 153. ayetinde mealen; “Elbette, sabredenlerle beraberim.” buyruldu. Zümer suresi 10. ayetinde de mealen; “Sabır edenlerin ahiretteki ecirleri, mükafatları sayısızdır.” buyrulmaktadır.

Sabretmek çok kıymetli bir haslettir. Bu nimet çok az kimseye ihsan edilmiştir. Nitekim, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Size verilen en az şey, yakin ve sabırdır. Bu ikisinin kendisine verildiği kimse, çok nafile namaz kılmasa da, oruç tutmasa da korkmasın. Bugünkü halinizle, bir kimsenin, bütün insanların iyi amellerini yapmasından daha çok severim. Sabreden tam sevap alır.” ve yine buyurdular ki:

Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.

Eğer sabır, insan olsaydı çok kerim ve cömert olurdu.

Allahü teala sabredenleri sever.

Allahü teala, Davud aleyhisselama buyurdu ki: “Ahlakta bana uy! Benim ahlakımdan biri, çok sabredici olmamdır.”

Îsa aleyhisselam buyurdu ki: “İstemediğine sabır etmeyince, istediğine kavuşamazsın!” Hazret-i Ali buyurdu ki; “Sabrın imandaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başı olmayanın bedeni de olmaz. Sabrı olmayanın da imanı olmaz.”

Sabır, insana mahsus bir sıfattır. Hayvanlarda sabır yoktur. Çünkü çok noksandırlar. Meleklerin ise sabra ihtiyaçları yoktur. Çünkü yeme içme, evlenmek gibi arzular taşımazlar. Sabretmesi gerekecek bir halle karşılaşmazlar. Hep ibadet edicidirler. Hiç günah işlemezler. İnsanlar, haramlardan sakınıp nefsinin kötü arzularını, isteklerini yapmazlarsa ve böylece sonu pişmanlık olan geçici lezzetlerden yüz çevirirlerse sabretmek nimetini ele geçirmiş olurlar. Bu nimet, onların dünya ve ahiret saadetine vesile olur.

Sabır üçe ayrılır: Biri, günah işlememek için sabretmektir. Şeytan ve insanın kendi nefsi ve kötü arkadaşlar, insana günah işletmek isterler. Bunları dinlemeyip sabretmek çok sevaptır. Günahların, büyüğünden ve küçüğünden çok sakınmalıdır. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir zerrecik (yani çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir.”

İkincisi; dertlerin, belaların acılarına bağırıp, çağırmayıp sabretmektir. Çok kimse, sabır deyince yalnız bu sabrı anlar. Bu sabır da sevaptır. Yani sabrın ikisi de farzdır. İnsanların üzmelerine dayanmak lazımdır. Akrabanın, dostların incitmelerine sabretmekten başka yapılacak şey yoktur. Allahü teala sevgili Peygamberine emrederek, Ahkaf suresi 35. ayet-i kerimesinde mealen buyuruyor ki: “Peygamberlerden ülülazm olanların sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlara azap verilmesi için dua etmekte acele eyleme!”

İbrahim suresi 12. ayet-i kerimesinde mealen; “Yaptıkları işkencelere sabrederiz. Tevekkül ediciler, yalnız Allahü tealaya tevekkül etmelidir.” buyruluyor.

Müminler, çoğu zaman sırf inandıkları için, başka din mensuplarının kötülüklerine hedef olurlar. Çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu gibi durumlarda sabır, müminlerin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hazret-i Musa’ya inananlara, Firavun eziyet etmek isteyince, onlar; “Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür!” diye dua etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk Müslümanların, yapılan kötülüklere nasıl sabır ve tahammül gösterdiklerini herkes bilmektedir.

Üçüncüsü ibadetleri ve iyi işleri yapmakta da sabra ihtiyaç vardır. İlim öğrenmek ve ibadet yapmakta bir takım sıkıntılar bulunur. Çünkü ibadetlerin bir kısmı tembellikten dolayı zor gelir. Namaz kılmamak böyledir. Bazısı da cimrilikten zor gelir. Zekat vermemek böyledir. Her iyi işin başında, ortasında ve sonunda sabra ihtiyaç vardır. İbadetlerin sıkıntısına katlanıp, sabır göstermek, insanı hüsrandan ve sonsuz felaketten kurtarır. Cehennem’den korur. Kur’an-ı kerimde Asr suresinde mealen; “İkindi vaktine yemin olsun ki, bütün insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler, iyi amelleri (işleri) yapanlar, hakkı ve sabrı tavsiye edenler ve bunları tutanlar kurtuldu.” buyrulmaktadır.

Allahü teala Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

Doğrusu kim Allahü tealadan korkar ve düştüğü felakete sabrederse, muhakkak ki Allahü teala, iyilik edenlerin mükafatını boşa çıkarmaz. (Yusuf suresi: 90)

Eğer size bir eziyet verirlerse, karşılığında onun kadar yapınız. Sabrederseniz daha iyidir. (Nahl suresi: 126)

Müşriklerin yalanlamalarına ve ezalarına sabret! Onları güzel bir şekilde terk edip onların cezalarını, Allahü tealaya bırak! (Müzemmil suresi: 10)

Ey müminler! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman (sabredip) sebat gösterin ve Allah’ı çok anın ki, kurtulabilesiniz. (Enfal suresi: 45)

Peygamber efendimiz de (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

Sabır ve tahammül gösteren kimseyi, Cenab-ı Hak sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet, hiçbir kimseye verilmemiştir.

Hoşlanmadığın şeye sabretmekte, büyük fayda vardır.


2-)SABIR



Acıya katlanma, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etme.

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teala sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhari, Cenaiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkumiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez.Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caiz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanan kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım” (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.

Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilahiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerimde sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 12/18). Rasulullah (s.a.s) Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır” buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.

Kur'an-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teala sabredenlere mükafatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

Mü'minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, mü'minin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musa'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür" (el-Araf 7/126) diye dua etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlaki davranışlarda böyledir. Aşağıdaki ayetler bunu göstermektedir:

"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir" (eş-Şura, 42/43); "İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz” (Muhammed, 47/31).

Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teala'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Mesela; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.

İşte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felaketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teala'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur: "Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felakete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz" (Yusuf, 12/90).

Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belalarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim, 14/5).

Sabrın sonu selamettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teala haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).

Peygamber Efendimiz; "Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir" (Tirmizi, Birr, 76).

"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307) buyurmuştur.

Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/ 155).

Bu ve benzeri ayetlerden Allah Teala'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.

Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: Sabırla koruk, helva olur" demişlerdir.

Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

"Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır" (Riyazüs-Salihin, 1, 54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.

Şamil İA


3-)

Acıya katlanma, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etmeye sabır denir .

Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teala sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).

Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır. Fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhari, Cenaiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkumiyete, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez.Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caiz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. Insanın kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Rasulullah (s.a.s); Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım" (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.

Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilahiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Cenab-ı Allah Kuran-ı Kerimde sabr-ı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 12/18). Rasulullah (s.a.s) Sabr-ı cemil şikayet edilmeyen sabırdır" buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.

Kur'an-ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teala sabredenlere mükafatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

Mü'minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. Işte bu durumda sabır, mü'minin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musa'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür" (el-Araf 7/126) diye dua etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

Ibadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlaki davranışlarda böyledir. Aşağıdaki ayetler bunu göstermektedir:

"Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir" (eş-Şura, 42/43); "Içinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz" (Muhammed, 47/31).

Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teala'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Mesela; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.

Işte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felaketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teala'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur: "Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felakete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz" (Yusuf, 12/90).

Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belalarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (Ibrahim, 14/5).

Sabrın sonu selamettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. Iyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teala haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).

Peygamber Efendimiz; "Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir" (Tirmizi, Birr, 76).

"Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307) buyurmuştur.

Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

"Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/ 155).

Bu ve benzeri ayetlerden Allah Teala'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığını öğreniyoruz.

Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: Sabırla koruk, helva olur" demişlerdir.

Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

"Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır" (Riyazüs-Salihin, 1, 54).

Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.


4-)Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç
Örnek:İki, üç akşamda bir, odasına uğrar, onun o sonu gelmez askerlik hatıralarını büyük bir sabırla dinlemeye koyulurduk. H. Taner


5-)Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Patience.
İngilizcesi İngilizce
Forbearance.
İngilizcesi İngilizce
Endurance.
İngilizcesi İngilizce
Fastness.
İngilizcesi İngilizce
Steadfastness.
İngilizcesi İngilizce
Steadiness.
İngilizcesi İngilizce
Fortitude.
İngilizcesi İngilizce
Sufferance.
İngilizcesi İngilizce
Toleration.

  • Hep Sabırlı olmalıyız
  • Sabır eden derviş muradına ermiş
  • Hayatı Sabırla beklemek ve insanın sabrının taşmaması çok önemlidir.
  •   Kendisine rahmet, yakınlarına, Borusan camiasına, iş dünyasına başsağlığı ve Sabır diliyorum.

Sizde içinde Sabır kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Sabır kelimesi anlamı 2045 defa okunmuştur. [239960] Sabır kelime anlamı, Sabır nedir, Sabır ne demek, Sabır sözlük anlamı

Paylaş