Semavi Kitaplar Nedir

Semavi Kitaplar Nedir ? Semavi Kitaplar Ne demek ?

1-)SEMAVÎ KİTAPLAR



Allah Teala'nın insanları irşad
etmeleri için gönderdiği peygamberlere, insanlığa
tebliğ etmek üzere indirdiği kitablar. Semavi kitablara aynı
zamanda "ilahi kitablar" veya "Kütüb-i
Münezzele"de denir. Bu kitablar lafız ve mana itibariyle
Allah'ın kelamıdır. Allah tarafından peygamberlerine
tebliğ edip açıklamaları için gönderilen kitablar; ya
suhuf (sahifeler) veya elvah (levhalar) içinde yazılı olarak,
veyahut da vahiy çeşitlerinin her türlüsüyle lafız ve manalarıyla
birlikte müdevven veya müdevven olmayarak gönderilir. Müdevven
olmayanlar, gönderilen peygamberlerin bildirdiği şekilde
yazdırılarak bir araya getirilir.

Semavi kitablar; hacim itibariyle ister büyük ister
küçük olsun, gerek tedvin edilmiş olarak gönderilsin, gerek
tedvin edilmeden indirilsin; kendisi ile gönderilen peygamberin içinde
bulunduğu milletin diliyle indirilir. Çünkü Allah her millete çeşitli
asırlarda birer peygamber göndermiştir. Hiçbir millet yoktur
ki, onların içinde Allah'ın azabıyla korkutan bir
peygamber gelip geçmesin” (el-Fatır, 35/24); "Ve li-küll-i
ümmetin resul..." (Yunus, 10/47); "Biz her peygamberi,
kendilerine iyice açıklasın diye yalnız kendi kavminin
diliyle gönderdik..." (İbrahim, 14/4). İlahi kitapların
bazılarında i'caz özellikleri bulunur. Kur'an-ı Kerim ise
pek çok i'caz özelliklerini içermektedir.

Semavi Kitab, Hz. İbrahim'e sahifeler içinde,
Hz. Musaya elvah (levhalar) üzerinde yazılı olarak
indirilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.s)'e Kur'an-ı Kerim peyderpey (tedricen)
çeşitli vahiy şekilleriyle lafızlar olarak indirilmiş,
Hz. Peygamber (s.a.s) de bunları sırasına göre vahiy
katiblerine yazdırmıştı.

Semavi kitablar Kur'an-ı Kerim'de Zebur'un çoğulu
olan "Zubur" şeklinde de zikredilmiştir. Zebur; yazı
veya kitab demektir: "Yoksa sizin için zeburlarda (kitablarda) bir
beraat mı var" (el-Kamer, 54/43).

Semavi Kitabların hepsi şu noktaları
zikretmede ittifak etmişlerdir:

1- İman ve Tevhid'in esaslarını
bildirmede birleşirler.

2- Allah Teala, zat ve sıfatlarında tektir.
O, yegane Halık (Yaratıcı) ve müessirdir. Allah'dan başkasına
ibadet edilmez.

3- Namaz, Zekat, Oruç gibi ibadet asılları.
Bunların şekilleri değişik olabilir (el-Enbiya,
21/73; el-Bakara, 2/183).

4- Zina, adam öldürme, hırsızlık gibi
ırz, namus, can ve mal haklarına tecavüz haram ve büyük
günahtır.

5- Bütün hayırlar ve güzel ahlak esasları
emredilir.

6- Hz. Muhammed (s.a.s)'in Allah'ın Rasulü
olarak geleceğini ve sıfatlarını haber verirler.

7- Allah yolunda can ve mal ile cihada teşvik
etmektedirler.

Yüce Allah, önceki kitablarda indirdiği esas ve
bilgilerin pek çoğunu Kur'an-ı Kerim'de indirmiştir. el-Maide
süresinin 48. ayeti bu hususa işaret eder: (Ya Muhammed), sana da
kendinden önceki kitabları tasdik edici ve onlar üzerine bir
kontrolcü (gözetleyici) olmak üzere bu kitabı indirdik. O halde
onlar arasında Allah'ın indirdiği ile hükmet ". O
halde Kur'an-ı Kerim kendisinden önce indirilen kitabların
değiştirilmeden gelen kısımları ile tahrif
edilerek batıl karıştırılmış
kısım ve ayetleri üzerinde bir şahid ve bir kontrolcü ve
mihenk taşıdır.

Kur'an-ı Kerim kendisinde bildirilen hakikatlerin
önceki ilahi kitablarda da indirildiğini söylemiştir:
"Şurası bir gerçektir ki, Kur'an alemlerin Rabbinin
indirdiğidir. Allah'ın azabıyla korkutanlardan olman için
onu (ey Muhammed), senin kalbine apaçık bir Arapçayla Cibril-i Emin
indirmiştir. O daha önceki (peygamber)lerin kitablarında da
vardır (zikredilmisti)" (eş-Şuara, 26/192-196)
"Öncekilerin kitabları (zübüril-evvelin)" lafzının
mefhumuna, suhufu İbrahim, Tevrat, Zebur ve İncil girer.

İndirilen Semavi Kitabların adedlerini kesin
olarak bilemiyoruz.

Ebu İdris el-Havlani'nin Ebu Zer'den rivayet
ettiği bir hadisinde Peygamberimiz, Yüce Allah'ın Hz. Âdem'e
10 sahife, Hz. Şit'e 50 sahife, Hz. İdris'e 30 sahife, Hz.
İbrahim'e 10 sahife; ayrıca Tevrat, Zebur, İncil ve
Kur'an-ı indirdiğini beyan etmiştir. Hz. İbrahim'e ve
Tevrat indirilmeden önce Hz. Musa'ya suhufun (sahifelerin) indirildiği,
Kur'an'da bildirilir (en-Necm, 53/37-54; el-A'la, 87/19). Yine Kur'an-ı
Kerim'de Hz. Musa'ya Tevrat'ın indirildiği (el-İsra,
17/2; el-Maide, 5/44); Hz. Davud'a Zebur'un (en-Nisa, 4/163) ve Hz.
İsa'ya da İncil'in indirildiği (el-Maide, 5/46, 110) ifade
edilmiştir.

Hatemül-Enbiya' Hz. Muhammed (s.a.s)'e de Kur'an-ı
Kerim indirilmiştir.

a) Kur'an indirilen semavi kitabların
sonuncusudur.

b) Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın Kelamı
olduğu gerçeği, akli ve nakli delillerle sabittir. Çünkü
Kur'an lafzi ve manevi çeşitli i'caz yönleriyle büyük bir
mucizedir. Kıyamete kadar insanlar tarafından bir benzeri
getirilemez. Bizzat Kur'an'ın ayetleriyle de Allah katından
geldiği sabittir. Rasulüllah'tan itibaren tevatür yoluyla zamanımıza
kadar gelmiştir:

c) Kur'an'da hiçbir gerçeğe ve ilmi hakikate
ters düşen bir söz yoktur.

"Ona önünden ve ardından hiçbir
şekilde hiçbir batı! giremez. O, yegane şükür ve hikmet
sahibi ve yegane hamdedilmeye layık olan Allah tarafından
indirilmiştir" (Fussilet, 41/42).

d) Kur'an, Allah Teala'nın muhafaza etmesiyle
her türlü tahriften, arıtılıp azaltılmaktan
korunmuştur:

"Şüphesiz Kur'an'ı biz indirdik ve
elbette onu biz koruyacağız" (el-Hicr, 13/9).

Semavi kitabların hepsine iman etmek, imanın
şartlarındandır. Müslümanlar, Yüce Allah'ın
peygamberlerine vahyettiği semavi kitabların hepsine iman
etmekle mükelleftirler: "Ve de ki Allah'ın indirdiği her
bir kitaba iman ettim" (eş-Şura, 42/15); "Ey iman
edenler! Allah'a ve Rasulüne ve Rasulüne indirdiği kitaba ve
önceden indirdiği kitablara iman edin ". Kim, Allah'ı ve
meleklerini ve kitablarını ve peygamberlerini ve Ahiret gününü
inkar ederse Hakk'tan uzak bir sapıklıkla sapmış ve
ayrılmış olur” (en-Nisa, 4/136). İndirilen
kitabların hepsine iman, peygamberlere imanın bir
gereğidir. Kur'an'ın Allah tarafından vahyedildiğini
tasdik etmek nasıl farz ise, geçmiş peygamberlere vahyedilip
inzal edilen -ister suhuf, ister kitab halinde olsun- kitapların
hepsine iman etmek de farzdır. İlahi Kitabların hepsi
aslında doğu ve Allah katındandır. Kur'an'a iman etmek
mefhumu semavi kitabların hepsine iman etmeyi de içine alır.
Kur'an-ı Kerim'in haber verdiği kitablardan birini inkar etmek
küfürdür.

İman edilmesi farz olan semavi kitablarda iki
şart aranır:

a) Allah tarafından gönderilen peygambere
indirildiği gibi lafız ve manalarının muhafaza
edilmesi. Bu da ilahi kitabın lafızlarının hiç değiştirilmeden
aynen indirildiği gibi muhafaza edilmesi ve toplanmasıyla vuku'
bulur.

b) Semavi kitabın aynen yazılan veya
toplanan metinlerinin zamanımıza kadar tevatür yoluyla gelmesi
şarttır.

Aslında Allah tarafından indirilip de bu iki
şartı bulunmayan kitablar, ilahilik ve semavilik özelliğini
kaybederler. Aslında ilahi vahye dayanan ve bugün elde bulunan
Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedid isimleri ile anılan kitablara bu iki
özellik açısından bir göz atacak olursak şu neticelere
varırız: Ehl-i Kitabtan ve başkalarından olan ilmi
araştırıcılar, bu kitabların hiç birisinin
muttasıl (kesiksiz) ve sahih bir senedle bir peygambere veya bir
peygamberin sahabi ve tilmizlerine varıp dayandığına
dair bir sened ve belgenin bulunmadığını ispat
ediyorlar. Kitab-ı Mukaddes denilen Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedid'in
zamanımıza kadar tevatür yoluyla gelmesi şöyle dursun;
bunların nisbet edildiği peygamberlere ulaşan kopuksuz
zayıf bir senedi bile yoktur. Bu kitablarda birbirleriyle açıkça
çelişen ve te'vil edilmesi mümkün olmayan pek çok sözlere
rastlanılıyor. Bu kitablarda Tevhid akidesi ve ilahi vahiy
eseriyle bağdaşmayan pek çok hata ve yanlışların
yanında, kesinlikle sabit olan ilmi gerçeklere ters düşen
batıllar mevcuttur. Dinen ve aklen bilmemiz lazımdır ki,
Peygamberlerin Allah'tan tebliğ ettiği sözlerde ve kitablarda
hiçbir şekilde Allah'ın vahdaniyyetine ve ilmi gerçeklere ters
düşen bir husus olmaz ve asla hiçbir batıl ve yanlış
bulunmaz.

Tarihen sabit bir gerçektir ki Kitab-ı Mukaddesi
Yahudi ahbariyle Hıristiyan papazları da tahrif
etmişlerdir. Kur'an-ı Kerim bunların tahrif edildiğine
işaret eder (el-Bakara, 2/79; el-Maide, 5/13-15), (Ayrıca bkz.
Rahmetullah Hindi, İzharul-Hakk ve Tercemesi, İstanbul 1972).

Bunlarla beraber, Kitab-ı Mukaddeste tahrif
edilmeden Allah'ın indirdiklerinden kalanlar, aslında semavi
olan kitabların mazmunlarına uygun düşerler ve doğru
olan da bulunur. Hz. Peygamberin sıfatlarının pek çoğu
gibi.

O halde, bugün elde bulunan Ahd-i Atik ve Ahd-i
Cedid'i -insanların onlar üzerinde yaptıkları tahriflere
katılmamak için- ne tamamıyla tasdik ederiz ne de tekzib
ederiz. Bunlar hakkında tevakkuf eder ve susarız ve
"Allah'ın indirdiği Tevrat, Zebur, İncil ve
diğer bütün kitablara iman ettik" deriz. Ebu Hüreyre (r.a.)'ın
şöyle dediği rivayet olunur: "Ehl-i Kitab olan Yahudiler,
Tevrat'ı İbranice metni ile okurlar, Arapçayla da
müslümanlara açıklarlardı. Bu konuda Rasulüllah (s.a.s)
ashabına, "Siz Ehl-i kitabın sözlerini ne tasdik ediniz,
ne de tekzib ediniz ve şöyle deyiniz: Biz Allah'a, bize ve size
indirilene iman ettik" (Buhari, İ'tisam, 25) demiş ve
daha sonra el-Bakara süresinin 136. ayetini okumuştur: "Deyin
ki; biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak,
Yakub ve torunlarına indirilenlere, Musa ve İsa ya ve diğer
bütün peygamberlere Rabbleri tarafından verilenlere iman ettik.
Bunlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz
Allah'a teslim olanlarız" (el-Bakara, 2/136).

İnsanlar, kendilerine Allah'ın ahkamını
tebliğ eden peygamberlere muhtaç oldukları gibi, onlara
indirilen semavi kitablara da şu bakımlardan muhtaçtırlar:

1- Peygamberlere indirilen semavi kitablar, aradan ne
kadar zaman geçerse geçsin, ümmetlerin dinin akaidini, ilke, gaye ve
ahkamını tanıma ve tarif etmede müracaat ettikleri kaynaktır.
Ümmetler, Allah'ın şeriatının hükümlerini tanımada,
Allah'ın emrettiği farzları ve nehyettiği
haramları açıklamada, fazilet ve güzel ahlakı, edep ve
terbiye kurallarını, Allah'ın uyarılarını,
va'd ve va'dini beyan edip insanları doğru yola çağırmada
ve öğüt alıp ve öğüt vermede Allah'ın
kitabına baş vuracaklardır. Peygamberin vefatından
sonra ümmetin alimleri, beşer hayatında
karşılaşılan müşkillerin şer'i hükmünü
istinbat için Allah'ın indirdiği kitaba bakacaktır.

2- Peygamberin vefatından sonra ona
vahyedilmiş olan ilahi kitab, insanların ihtilaf ettikleri her
bir meselede başvuracakları adil bir hakemdir. Çünkü bu, en
adil ve en iyi hakim olan Allah'ın kelamıdır. Yüce Allah
bu hususu şöyle belirtir: İnsanlar (Hz. Âdem zamanında)
tek bir ümmetti. Bunu müteakiben Allah onlara müjdeleyen ve korkutan
peygamberler gönderdi. Onlarla birlikte insanlar arasında ihtilaf
ettikleri şeylerde hükmetmek için hakk ve gerçek olan kitablar
indirdi... (el-Bakara, 2/213).

Bir ümmet arasında indirilen ve
yazılmış olan kitab, tevhid esaslarını ve dinin
akaid, adab ve ahkamını korur. Ümmet içinde bir semavi kitabırı
değiştirilmeden kalması, aralarında yaşayan
peygamberin durması anlamındadır. Diğer insanlar gibi
peygamberler de ölürler. Peygamberlerin ölümünden sonra semavi kitabın
durması olmasaydı, dinin aslından sapacak kadar ümmetin
ihtilafları büyürdü. İnsanların tabiatı icabı,
nefis ve hevalarının arkalarında sürüklenmelerinin azaltılması,
dini anlayış ve ictihadlarda ihtilafların durdurulması
için yazılı bir ilahi kitabın bulunması
lazımdır.

İlahi Kitab, nazil olduğu yer ve zamandan ne
kadar uzaklaşılırsa uzaklaşılsın, dinin
yayılması ve insanların irşad edilmesinde peygamberin
davetinin etki ve kabiliyetini taşır. Son Peygamber Hz. Muhammed
(s.a.s)'in tebliğ ettiği evrensel İslamın
yayılması ve kabul ettirilmesinde Kur'an-ı Kerim'in çok
büyük etki ve hizmetleri olmuştur.

Allah Teala, işte bu sayılan ve bunlardan
başka bir takım sebeplerle peygamberlerine kitablar
indirmiştir. Onlar da bunları tebliğ edip açıklamışlardır.
Hz. Peygamber (s.a.s), arkasında insanlık için bir nur ve
hidayet rehberi olan Kur'an-ı Kerim'i
bırakmıştır.

Muhiddin BAĞÇECİ


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Semavi Kitaplar kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Semavi Kitaplar kelimesi anlamı 57 defa okunmuştur. [242595] Semavi Kitaplar kelime anlamı, Semavi Kitaplar nedir, Semavi Kitaplar ne demek, Semavi Kitaplar sözlük anlamı

Paylaş