Sıffin Vak’Ası Nedir

Sıffin Vak’Ası Nedir ? Sıffin Vak’Ası Ne demek ?

1-)hazret-i Ali’ye tabi olanlarla hazret-i Muaviye’ye uyanlar arasında ictihad ayrılığı sebebiyle 657 (H.36) senesinde Sıffin denilen yerde meydana gelen vak’a.

656 (H.36) da meydana gelen Cemel Vak’asından sonra Basra’dan Kufe’ye dönen hazret-i Ali, Şam’da bulunan hazret-i Muaviye’ye elçi göndererek, Müslümanların birliği ve huzuru için kendisine biat etmesini istedi. Muaviye radıyallahü anh hazret-i Ali’nin elçisini iyi karşılayıp iltifatlarda bulundu. Fakat hazret-iAli’nin kendisine biat edilmesi yolundaki isteğine müspet veya menfi bir cevap vermedi. Hazret-i Ali’nin elçisi Şam’dayken, Müslümanların birleşmesini istemeyen İbn-i Sebe’ taraftarı fitneciler; “Ali Osman’a gadr ve zulüm etmiş, bütün memleketleri ele geçirmiş, pekçok asker toplayarak bu tarafa hücum edip, bütün Şam ahalisini katl edecekmiş. Ona Muaviye’den başka kimse mani olamaz. Derhal onun etrafında toplanınız ve müdafaaya hazır olunuz!” diyerek çeşitli kışkırtıcı faaliyetlerde bulundular. Şam ahalisini hazret-i Ali’ye karşı, harekete geçirdiler. Şam halkı arasındaki karışıklığı gören, hazret-i Ali’nin elçisi Kufe’ye dönünce olanları hazret-i Ali’ye anlattı. Hazret-i Ali gönderdiği elçinin bu şekilde geri dönmesi sebebiyle Şam üzerine yürümek gerektiği ictihadında bulundu ve ordu hazırladı. Bunu haber alan hazret-i Muaviye de ordu hazırlayıp Şam’dan hareket ederek Fırat’ı geçti. Öncü birliklerini ileri gönderdi. Bu öncü birlikleri hicretin 36. yılı sonlarında Babil Harabeleri yakınındaki Sıffin Ovasında karşılaştılar. İki taraf arasında çok az mesafe vardı.

Hazret-i Ali, hazret-iMuaviye’ye elçi göndererek harbe baş vurarak kan dökmek istemediğini, bu sebeple kendisine biat edilmesini istedi. Fakat elçiler müspet bir cevap alamadan geri döndüler. Elçilerin gelip gitmesi esnasında boşluktan istifade eden İbn-i Sebe’in adamları iki tarafın ön saflarına geçerek mübareze tarzında harbi başlattılar. İki taraf arasında elçiler tekrar gidip geldiyse de bir netice alınamadı. Küçük grupların çarpışmasıyla devam eden harp toplu hücum şekline döndü ve kısa zamanda şiddetlendi. Müslümanlar kendilerini harbin içinde buldular. Hazret-i Ali’nin ordusu galibiyete doğru gidiyordu. Her iki taraftan da çok sayıda şehit düşenler oldu.

Bu sırada hazret-i Muaviye’nin ordusunda bulunan askerler daha fazla Müslüman kanı dökülmesinin önlenmesi ve sulh yolunun açılması için mızraklarının ucuna mushaflar takarak havaya kaldırdılar. İçlerinden birisi de;“Allah’ın kitabı sizinle aramızda hakemdir!” diye bağırdı. Hazret-i Ali bu durumu ihtiyatla karşıladı. Müslümanları karşı karşıya getiren İbn-i Sebe’ taraftarları hazret-i Ali’nin galip olması ve ortalığın yatışması halinde başlarına geleceği bildiklerinden harbin durdurulması için harekete geçtiler. Suret-i haktan görünerek, iki tarafta da yaygara ve kışkırtıcılıkla meşgul olan İbn-i Sebe’in adamları hazret-i Osman’a yaptıklarını hatırlatarak tehditte bulundular. Neticede harp durduruldu. İki taraf arasında karşılıklı elçiler gidip geldi. Her iki taraftan birer hakem tayin edilmek suretiyle anlaşmaya varılması kararlaştırıldı. İki taraf aralarında hakem tayiniyle ilgili sözleşmeyi yazıp imzaladılar. Hazret-i Muaviye taraftarlarından Amr bin Âs, hazret-i Ali’nin saflarından ise Ebu Musa el-Eş’ari hakem tayin edildi. Bu anlaşmayla Sıffin Savaşı fiilen sona erdi.

Anlaşmanın yazılmasından sonra hazret-i Muaviye ordusuyla birlikte Şam’a döndü. Hazret-i Ali de Kufe’ye gitmek üzere yola çıktı.

İki tarafın anlaşmasını istemeyen, sönmeye yüz tutmuş olan fitne ateşini körüklemeye çalışan ve daha önce harbin durdurulmasını ve hakem tayinine razı olunmasını isteyen İbn-i Sebe’ taraftarları, hazret-i Ali’nin hakem tayinine razı olmasına karşı çıktılar. Hazret-i Ali’nin ordusu içinde fitne tohumları ekmeye başladılar. On iki bin kişilik bir grup hakem tayin edilmesi hususunda hazret-iAli’ye karşı çıktılar. Kufe’ye yaklaştıkları sırada ordudan ayrılarak Harura’ya gittiler. Hazret-iAli onları ikna etmeye çalşıtıysa da kabul etmediler. Daha sonra kendilerine Hariciler adı verilen bir bozuk fırka ortaya çıktı.

Sıffin Vak’ası Ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiği üzere bir ictihad ayrılığı idi. Her müctehidin kendi ictihadına uyası lazım olduğu için ayrılık oldu. Yoksa dünya hırsı için değildi. İmam-ı Şafii hazretleri buyuruyor ki: “Allahü teala ellerimizi o kanlara bulaştırmadığı gibi biz de dilimizi karıştırmayalım.” Bundan anlaşılıyor ki, onlara hata etti demmek bile caiz değildir.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Sıffin Vak’Ası kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Sıffin Vak’Ası kelimesi anlamı 7 defa okunmuştur. [240155] Sıffin Vak’Ası kelime anlamı, Sıffin Vak’Ası nedir, Sıffin Vak’Ası ne demek, Sıffin Vak’Ası sözlük anlamı

Paylaş