Tahammülü'l-Hadis Nedir

Tahammülü'l-Hadis Nedir ? Tahammülü'l-Hadis Ne demek ?

1-)TAHAMMÜLÜ'L-HADİS



Bir ravinin başkalarına rivayet etmek gayesiyle, hadis rivayet eden bir şeyhten rivayet ettiği hadisleri sema, kıraat, icazet, münavele, kitabet, i'lam, vasiyyet, vicade gibi yollarla alması, yani aldığı hadisleri başkasına nakletmek üzere yüklenmesidir (Nureddin Itr, Mu'cemu'l-Mustalahati'l-Hadisiyye; Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 414).

Hz. Peygamber (s.a.s), ashabını hadisleri öğrenmeye ve başkalarına da tebliğ etmeye teşvik ederdi. O'nun rivayet konusuna ait teşvik ve tavsiyelerinden birinde "Sözümü işitip güzelce belleyen ve bellediği gibi başkalarına (ileten, tebliğ eden) kimsenin Allah yüzünü ağartsın" (Ebu Davud, İlim, 10; Tirmizi, İlim, 7; İbn Mace, Mukaddime, 18; Menasik, 76; Dari-mi, Mukaddime, 24; Müsned, I, 37, III, 225, IV, 80, 82, V, 183) buyuruyordu. Bir başkasında ise; tebliğ görevini açıkça hatırlatıyordu: "...Burada bulunanlarınız bulunmayanlara (duyduklarını) ulaştırsın" (Buhari, İlim, 9, 10; Fiten, 8; Tevhid, 24; Müslim, Hacc, 446; Ebu Davud, Tetevvu, 10). Bu görevin yerine getirilmesinde ilmi gayelerin mevcudiyetini de Hz. Peygamber şöyle açıklıyordu: "... Zira olur ki, burada bulunanlarınız sözü kendisinden daha anlayışlı bir kimseye tebliğ etmiş olur" (Buhari, Fiten, 8; İllim, 9; Hacc, 132; Tirmizi, İlim, 7). Bu hadislerden anlaşıldığı gibi, rivayetle hüküm çıkarılması (istihrac) için hadisin daha kavrayışlı, fakih bir kimseyle ulaştırılması gayesi vardır. Bundan dolayı fakih, çıkaracağı hükmün İslam'ın ruhuna uygun olmasını sağlamak için, hadisi kimden aldığına dikkat etmek zorundadır. Çünkü hadisin sıhhat; hadisi rivayet eden ravilerin güvenilir olmaları ile yakından ilgilidir. Güvenilir (sika) olmanın en önde gelen şartı da dini bütün olmaktır. İşte bu sebepledir ki hadisçiler, kafir olan bir kimsenin hadis almasında mahzur görmemiş olsalar bile, kafirin rivayet ettiği bir hadisin alınamayacağı görüşü üzerinde ittifak etmişlerdir (Talat Koçyiğit, a.g.e., s. 415). Nitekim sahabeden Cubeyr b. Mut'im, Hz. Peygamber (s.a.s)'in akşam namazında Tur suresini okuduğunu İslam'a girmeden önce işitmiş, fakat bu hadisi ancak Müslüman olduktan sonra rivayet edebilmiştir.

Hadis almak için yaş sınırı tayin etmede çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Sahih olan görüşe göre, hadis dinlemek, yazmak ve zaptetmek için yaş sınırı belirtmeye gerek yoktur. Çocuk temyiz dönemine girdikten sonra, alimlerin meclisine katılıp, hadis dinleyebilir. Önemli olan çocuğun söylenen sözü anlayabilmesi ve sorulan soruya cevap verebilmesidir. Beş yaşında da olsa, her şeyi birbirinden ayırma yeteneğine sahip olan bir çocuk, hadis alabilecek bir yaşa gelmiş demektir (Talat Koçyiğit, a.g.e., s. 415).

Hadis tahammülünün çeşitli yolları bulunmaktadır. Hemen bütün hadis usulü kitapları bu konuda sekiz yoldan söz etmektedirler. Bunlar sırasıyla, sema, kıraat, icazet, münavele, kitabet, i'lam, vasiyyet ve vicadedir.

İslam dininin Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci kaynağı olan hadise fevkalade ehemmiyet veren Müslümanlar, onun hangi yolla öğrenildiğinin tespitine, bunun belli teknik terimlerle sonraki nesillere de bildirilmesine de pek önem vermişlerdir. Söz konusu hadis öğrenme ve öğretme (tahammül ve eda) yolları işte bu dikkatin belgeleri mahiyetindedir.

Hadislerin bir hocadan öğrenilip rivayet edilmesini ifade eden tahammülü'l-hadis yolları önem ve kuvvet sırasına göre şöyledir.

1- Sema: Hocanın ezberden veya yazılı bir metinden rivayet ettiği hadisi, öğrencinin bizzat hocasının ağzından işitmesidir.

Böylece, şartlarını haiz mütehassıs bir hocanın ağzından hadis duymak (sema'), hadisi öğrenim yollarının en üstünü sayılır. Bu durum rivayet sırasında,"haddesena fülan (bize anlattı), ahberena-veya enbeena fülan (...bize haber verdi)" veya "semi'tü fülanen yekulü (...şöyle söylerken işittim)" vb. terimlerle belirtilir.

Hoca ezberden veya kitaptan sözlü olarak rivayet ettiği hadisi öğrencilerine yazdırırsa, bu imla olur. Bu sistemle getirilmiş literatüre de emali adı verilir.

Zaman içinde büyük imla meclislerinin teşkiline vesile olan imla sistemi, Hz. Peygamber (s.a.s)'in Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinden başka diplomatik vesikaları, anlaşmaları dikte (imla) etmesinden kaynaklanan bir öğretim usulü olmuştur. Konunun bütün detayını es-Sem'ani'nin Edebü'l-İmla ve'l-İstimla" (Leiden, 1952) adlı kitabında görmek mümkündür (İsmail Lütfü Çakan, Ana hatlarıyla Hadis, İstanbul 1983, s. 45).

2- Kıraat (el-Kıraetü ale'ş-şeyh): Talebe, ezberinde veya elindeki bir kitaptan hocanın huzurunda hadis okur. Hoca da ya ezbere veya elindeki bir nüshadan takip ederek dinler. Gerekirse, düzeltme yapar. Böylece öğrenci hocadan o hadisleri öğrenmiş olur. Bu usule arz da denilmiştir. Kıraat yoluyla öğrenilen bir hadis rivayet edilirken "Kare'tu ala fülan ve huve yesme'u" (...nın huzurunda bu hadisi okudum) ifadesi kullanılır. Eğer hadis, kıraat meclisinde hazır bulunan ve fakat sadece dinlemiş olan biri tarafından rivayet edilirse, bu takdirde, "Kurie ala fülan ve ene esme'u" (...nın huzurunda bu hadisi okunurken dinledim) ifadesi kullanılır.

Bu yolla elde edilen hadis, "haddesena fülan, kıraeten aleyh" terimiyle de rivayet edilir. Ancak burada "kıraaten aleyh" kaydı mutlaka konulmalıdır. Aksi halde sema, yoluyla alınmış olanlarla karıştırılır.

3- İcazet: Hadis öğrenim ve öğretim yollarından icazet hocanın talebesine duyduklarını veya kitaplarını rivayet etme izni vermesi demektir. Bunda ne sema' usulünde olduğu gibi hocanın okuması, ne de kıraet metodunda görüldüğü gibi talebenin okuyup hocanın dinlemesi ve tasvibi vardır. İcazet, sözlü veya yazılı olarak verilir. İcazet bir kaç şekilde gerçekleşebilir:

a- Belli bir hocanın belli bir öğrenciye belli bir malzemeyi rivayet veya istinsaha izin vermesi.

b- Belli bir şahsın, belli bir öğrenciye belli olmayan malzemeyi rivayet izni vermesi. "Sana duyduğum bütün hadisleri rivayet etmene izin verdim" demesi gibi.

c- Umumi İcazet, yani "bütün Müslümanlara, halen yaşamakta olanlara, La ilahe illallah diyenlere" gibi genel ifadelerle verilen izin. İbn Salah bunu kabul etmez.

Belli bir şahsın belli malzemeyi meçhul birine rivayete izin vermesi, hocanın henüz elde etmediği hadislerinde rivayetine izin vermesi, "falanın istediği kişiye icazet verdim" gibi, bir başkasının arzusuna bırakılmış icazet, çocuk, deli, kafir, fasık ve bid'atçıya verilen icazet geçerli sayılmamıştır. İcazet, hocanın bizzat okuttuğu talebesine, okuttuklarını rivayete izin vermesi anlamında gerçekten Müslümanlara has bir usuldür.

4- Münavele: Hocanın, kendisinden nakil ve rivayet etmesi için öğrencisine bir kitap ya da yazılı bir metin vermesine münavele denilir. Eğer hoca, kitabı verirken "Bunu sana temlik ediyor" veya "İstinsah için emanet ediyor ve rivayet etmene de izin veriyorum" derse, buna icazetli münavele ismi verilir ve geçerli bir yoldur. Yok eğer hoca, öğrencisine "Benim işittiğim hadisler bunlardır" diyerek icazetten söz etmeden bir kitap teslim ederse bu, "icazetsiz münavele"dir ve bu yolla elde edilen hadislerin rivayet edilmesi caiz değildir.

5- Kitabet: Hocanın huzurunda bulunan veya bulunmayan bir öğrencisi için kendi eliyle bir veya birkaç hadis yazıp veya yazdırıp vermesi veya göstermesine kitabet denilmektedir. Mukatebe de denilen bu usul, münavelede olduğu gibi, ya icazetle birlikte tatbik olunur, ya da icazetsiz olur.

6- İlam (İ'lamü'ş-Şeyh): Hocanın, öğrencisine - icazetten söz etmeksizin belli bir hadis veya hadis kitabı hakkında sadece, "Bu benim duyduğumdur" diye açıklamada bulunmasına denilir. Bu yolla alınan hadislerin rivayetini çokları kabul ederken bazıları da bunun caiz olmadığını söylerler.

7- Vasiyyet: Ölmek veya seyahata çıkmak üzere olan hocanın, rivayet izninden söz etmeksizin, kitabını öğrencilerinden birine vasiyyet ederek bırakmasına denilir. Bu bırakışta zımni bir izin vardır diyerek bu yolla elde edilen hadislerin rivayetini caiz görenler bulunmakla birlikte, çokları bunu kabul etmezler.

8- Vicadet: Bir ravinin yazma bir kitabı ele geçirmesine, bulmasına vicade (el-vicade) denir. Hadisçiler bunu sema', icazet ve münavele söz konusu olmadığı halde bir kitaptan hadis almayı ifade için kullanılır. Bu halde hadisleri ele geçiren kimse rivayet ederken "vecedtü bihatti fülan" (...nın el yazısı ile yazılmış olarak buldum ki..) diyerek durumu açıklaması gerekmektedir. Bu tür ifadelere Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde rastlanılmaktadır. Abdullah b. Ahmed "Babamın kitabında el yazısıyla şunu buldum .." diye bazı hadisleri nakletmektedir. Müslim'de de bu yolla gelen üç hadis bulunmaktadır. Vicade, geçerli hadis öğrenimi ve öğretimi yollarından biridir. Bugün hadis kitaplarından yapılan nakillerin hepsi bir çeşit vicadedir.

Hadis öğrenim ve öğretim yolları, klasik usuller gibi görünse de, hadis öğrenimi ve rivayet açısından gösterilen tarihi dikkatin delilleri olarak değerlendirilmelidir (İsmail Lütfü Çakan, Ana Hatlarıyla Hadis, İstanbul, 1983, s. 171-177; Subh es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, trc M. Yaşar Kandemir, Ankara 1981 s. 70-84; Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Mukaddimesi, Ankara 1984, s. 399-449; İbnü's-Salah, Ulumu'lHadis, thk. Nurettin Itr, Beyrut 1981, s. 114-157; Suyuti, Tedribu'r-Ravi, thk. Abdulvehhab Abdullatif, Medine-i Münevvere 1972,1, s.l-59).

Burada özetle ele alınan hadis tahammül yolları, bazıları diğer bazılarına nisbetle daha çok itiraza uğramış olsa bile, hadisçiler arasında az veya çok tatbik alanı bulmuştur. Bu yollardan herhangi biri, hadisçilerin çoğunluğu tarafından zayıf sayılmış ise, bu yolla nakledilen hadislerin de zayıflığına hükmedilmiş; yolun sıhhatine inananlar ise, hadisleri de sahih kabul etmişlerdir. Bununla beraber, sema', arz veya kıraat gibi tahammül yolları, herhangi bir ihtilaf söz konusu olmaksızın en üstün hadis alma usulleri olarak kabul görmüş ve hadisçiler, sırf bu yollarla hadis alabilmek için rıhle fi talebi'l-hadis adı altında uzun ve meşakatli seyahatleri göze almakta tereddüt görmemişlerdir (Talat Koçyigit, a.g.e., s. 419).

Sabahaddin YILDIRIM


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Tahammülü'l-Hadis kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Tahammülü'l-Hadis kelimesi anlamı 17 defa okunmuştur. [242707] Tahammülü'l-Hadis kelime anlamı, Tahammülü'l-Hadis nedir, Tahammülü'l-Hadis ne demek, Tahammülü'l-Hadis sözlük anlamı

Paylaş