Takiyye Nedir

Takiyye Nedir ? Takiyye Ne demek ?

1-)TAKİYYE



Korunmak, gizlenmek, saklamak, ihtiyat tedbiri almak. Güçlü olan kafirlerin karşısında can, mal, ırz, namus ve her türlü kutsal değerleri tehlike karşısında olan müslümanların, söz konusu olumsuz durumdan kendilerini kurtarmak ve zarara uğramamak için imanlarını gizlemelerini ifaden eden ve özellikle Şii Müslümanlarca benimsenen ilke. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde çok açık ifadelerle izin verilen takiyye bütün mezhepler tarafından helal kabul edilmiş, zorluk karşısında imanın gizlenebileceği bildirilmiştir.

İslam'ın Mekke döneminde güçsüz Müslümanlar, ileri gelen Mekke müşriklerinin işkencesi altında ezilirken, imanla küfür, Allah ile putlar, Hz. Peygamber ile müşrikler arasında tercih yapmaya zorlanmışlar, "Allah birdir" dedikçe işkencelerin dozu arttırılmıştı. Bu Müslümanlardan Habbab İbn Eret vücudunda bulunan yağlar eriyip ateşi söndürünceye kadar kor üzerinde sırt üstü yatmaya zorlanmış fakat, o imanından asla taviz vermemişti. Bilal-i Habeşi, demirden bir zırh içinde kavurucu sıcağın altında bırakılmış, kızgın kumlar üzerinde çıplak vücudu sürüklenmiş, o yine de onların isteklerini reddederek imanı tercih etmiş ve "Allah bir" sözünü bayılıncaya kadar ağzından düşülmemiştir. Yalancı peygamber Müseylemetü'l-Kezzab'ın adamları tarafından organları birer birer kesilen Habib İbn Zeyd İbn Asım son nefesini verinceye kadar onların isteklerini reddetmiş, Müseyleme'nin peygamber olmadığını haykırmış ve bu sağlam imanını koruyarak şehit olmuştur. İslam tarihinde ilk şehit olan Hz. Sümeyye de Ebu Cehil'in işkencesi altında can vermiş ama yine de onun Allah'ı bırakıp putlara tapma isteğini geri çevirmişti. Canları tehlikede olduğu halde küfrü reddedip şehadeti tercih etmek, kafirlerin azmini kıracağı, onları psikolojik olarak yenilgiye uğratacağı; diğer yönden Allah korkusu dışında bütün korkulardan Müslümanları kurtaracağı için zor olanı, yani kafirlere karşı boyun eğmemeyi tercih edip bu uğurda canını veren Müslümanlar yapılması gerekeni yaptıklarından kınanmazlar, aksine övülürler. Fakat Allah, insanlara güçlerinin yetmeyeceği şeyi de yüklemez. Psikolojik ve bedensel işkenceler karşısında, imanını kalbinde gizlediği halde sırf o anki işkencenin şiddetinden kurtulmak için işkencecilerin kendisinden istediği şekilde konuşmasına izin verir.

Babası Yasir ile annesi Sümeyye işkenceyle şehit edilip kendisi de aynı işkenceler altında ölümle karşı karşıya gelen Ammar İbn Yasir işkenceye dayanamaz, müşriklerin istediği sözleri tekrarlar ve ölümden kurtulur. Ağlayarak Resulullah'a koşar ve "Ey Allah'ın Resulu, ben senin hakkında kötü konuşmadan ve ilahlarını övmeden beni bırakmadılar" diyerek özür beyan eder. Hz. Peygamber ona "Peki o an gönlünde neyi hissettin?" diye sorduğunda kalbinin imanla dop dolu olduğunu bildirince Resulullah, aynı durumla karşılaşması halinde yine böyle davranmasına izin verir. Ardından Yüce Allah şu ayetle Hz. Peygamber'in bu iznini onaylar: "Kalbi imanla yatışmış olduğu halde inkara zorlanan kişi (kurtulmuştur), fakat kim inandıktan sonra Allah 'ı tanımaz ve küfre kalbini açarsa, Allah'ın gazabı onların basındadır, onlar için büyük azab vardır. Bu onların, dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ötürüdür ve Allah inkar eden bir topluluğu doğru yola iletmez" (en-Nahl, 16/106, 107). Bunun yanında bir diğer ayet-i kerime, kafirlerin şerrinden uzak kalmak için zayıf durumda bulunan Müslümanların Kalben onları dost bilmek şartıyla onlarla iyi ilişkiler içinde bulunmasına izin veriyor: "Müminler müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah'tan ilişiği kesilmiş olur. Ancak onlardan sakınmak amacıyla yapılanlar bunun dışındadır. Allah size kendisinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allah'adır" (Al İmran, 3/28). Ancak yolunda değer verdiği şeylerden fedakarlık yapamayacak dirençsiz Müslümanlara verilen bu izinlere rağmen, Allah onlardan zor olanı tercih etmelerini ve asıl kendinden korkmalarını emrediyor: "Ey iman edenler, ne sizden önce kitap verilenlerden dininizi oyuncak ve eğlence yapanları, ne de diğer kafirleri (zararlarından kurtulmak için) dost edinmeyin. Eğer gerçek müminlersiniz (onlardan değil) Allah'tan korkun" (el-Maide, 5/57). Zaten Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde Müslümanlar Allah'ın dinini iktidara getirmek, yeryüzünde hakim kılıp adaleti sağlamak için mallarıyla ve hatta canlarıyla savaşmaya, öldürmeye, öldürülmeye çağrılıyor; hatta Cennete gitmenin yolunun, gerektiğinde canları feda etmekten geçtiği bildiriliyor: "Yoksa siz sizden evvel geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle musibet ve yoksulluklar gelip çattı ve çeşitli belalarla sarsıldılar ki; hatta peygamberleri emrindeki mü'minlerle birlikte; Allah'ın yardımı ne zaman? diyordu..." (el-Bakara, 2/214). Müslümanlardan istenen, Allah'ın dini konusunda en degerli şeylerini feda etmesidir. İmanın en üstün derecesi budur. Ancak, kafirlerin eline düşen bir Müslüman'a canını kurtarmak için imanını özlemesine yani takiyye yapmasına izin verilmiştir.

Diğer mezheplerden farklı olarak Şii Müslümanlar arasında takiyye çok yaygınlık kazanmış, hatta iman esaslarından sayılmıştır; "takiyye vacibdir ve onu terkeden, namazı terketmiş gibi olur" anlayışı hakimdir. Ancak başka bir görüşe göre ise; Emevi ve Abbasi saltanat iktidarlarının ilim adamlarına ve özellikle ehl-i beyt yanlısı kimselere karşı uyguladıkları zulümler ister istemez takiyyeyi biraz daha ileri bir dereceye taşımıştır. Hatta öyle aşırı bir şekilde takiyyeye sarılan kimselerin bunu ehl-i sünnetin muttakilerine karşı kullandıkları görülmüştür. İlk dönemlerde can emniyeti için izin verilmiş olan takiyye, daha sonraları kendilerinden olmayan herkese karşı siyasi ve itikadi anlayışlarını gizleme maksadıyla uygulanmıştır. Takiyye can ve ırz tehlikesi olduğu zaman zalim ve kafirlere karşı kullanılacak bir silahtır. Ancak ayrı anlayışta olan bir başka müslüman kesime karşı kullanılamaz. Ayrıca kişinin çıkarından çok ümmetin çıkarı dikkate alınarak uygulanması gerekir.

Tehlikeli bir durum ortaya çıktığı zaman takiyye yapılıp yapılmayacağı, bu durumla karşı karşıya kalan müslümanın imanı çerçevesinde vereceği karara bağlıdır.

Şamil İA


2-)1. Zor
karşısında veya .İçinde yaşanılan toplumda ege­men olan düşüncelere aykırı
düşünceler taşımanın getirebile­ceği olumsuz sonuçlardan kaçınmak, yahut
karşısındakinin ne düşündüğünü öğrenmek, tepkisini almak gibi amaçlarla ger­çek
inanç ya da düşüncesini gizlemek.

2. İlk
olarak haricilerin bazı kollarında görüien, daha so aları Şiilikte de dini bir
prensip olarak kabul edilen, inancını kendisi ile aynı mezhep­ten olmayanlardan
gizleme ilkesi.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

  • Birincisi, bir zamanlar AKP’nin laiklik konusunda Takiyye yaptığını iddia ederken bazı çevreler, onlar muhafazakar demokrat olduklarını söyler, liberal aydınlar da, “acaba” diyenleri azarlayarak “laikçiler” diye etiketlerlerdi.

Sizde içinde Takiyye kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Takiyye kelimesi anlamı 89 defa okunmuştur. [242721] Takiyye kelime anlamı, Takiyye nedir, Takiyye ne demek, Takiyye sözlük anlamı

Paylaş