Te'vil Nedir

Te'vil Nedir ? Te'vil Ne demek ?

1-)TE'VİL



Açıklamak, beyan etmek, bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir mana ile açıklamak. Bir ayetin muhtemel manalarından biri ile açıklanması.

Bazı tefsir usulu alimlerine göre tefsir ve te'vil kelimelerinin anlamının aynı olduğu kabul edilmekte ise de tefsir tevilden daha kapsamlıdır. Tefsir çoğuncukla lafızların açıklanmasında; te'vil ise anlamlarda kullanılır. Rüyanın te'vili gibi (İbn Kesir, Tefsir, Terc. Bekir Karlığa-Bedrettin Çetiner, İstanbul 1983, 374-375).

Te'vil kelimesi ıstılahta değişik anlamlarda kullanılmıştır:

1- Sözün kendisine irca edildiği gerçek. Allah Teala'nın Cennetten haber verdiği yemek, içmek, giyinmek, nikah vb. şeylerde olan te'vil gibi. Bahsedilen bu şeylerin Cennette bulundukları bir gerçektir. Ancak isimleri telaffuz edilen bu şeylerin gerçek anlamlarının zihinlerde tasavvur edilmesi mümkün değildir. Bu, Kur'an lugatındaki te'vildir. Nitekim Allah Teala Yusuf (a.s)'dan bahseden ayet-i kerimede onun şöyle dediğini haber vermiştir: Babacığım! Daha önceki rüyamın te'vili (tabiri) budur. Rabbim bunu gerçekleştirdi" (Yusuf, 12/100). Yani bu, Rabbimin bana göstermiş olduğu rüyanın hakikatıdır. Yusuf rüyasında onbir yıldız, güneş ve ayın kendisine secde ettiğini görmüştü. Bunlar onbir kardeşi, babası ve annesini ifade ediyordu.

Yine Allah Teala şöyle buyurmaktadır: Onlar (o kafirler) onun tevilinden (Allah'ın vaad ve vaidinden) başkasını mı bekliyorlar? Onun te'vili (haber verdiğini akıbetin doğruluğu meydana) çıktığı gün daha önce o kitabı unutanlar şöyle diyeceklerdir: "Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmişti...." (el-A'raf, 7/53).

Bir ayet-i kerimede de şöyle denilmektedir: "Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız aranızda herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düştüğünüz zaman onun hükmünü Allah'a ve resulune havale edin. Bu netice olarak daha güzel ve hayırlıdır (te'vilin en güzelidir)" (en-Nisa, 4/59).

Yukarıdaki ayetlerde misal olarak verilen te'vilin hakikatını Allah'tan başka kimse bilemez. İlahi sıfatlar da böyledir. Onları tek bilen Allah'tır. Bu sıfatların keyfiyeti bilinmemektedir. Malik ve diğer selef alimleri şöyle demişlerdir: "İstiva bilinmektedir. Ancak keyfiyeti mechuldür" (Ebu Nuaym, Hilye, VI, 325; Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat, 408). Arş üzerine istiva malümdür. Manası bilinmekte olup tefsir edilir ve başka dillere çevrilebilir. Bu, Allah Teala'nın arş'ı üzerine yükselmesi, istiva etmesidir. Arapların konuşmalarında bu kelimeden anladıkları şey budur. İstivanın keyfiyetine, oluş şekline gelince bu, tev'ili olup Allah'tan başkası tarafından bilinmemektedir. Kıyamet saatı vb. bunun gibidir. Bu te'vil çeşidi Allah Teala'nın bilgisi dahilindedir. Burada bize yönelik olan hitabı anlarız ve yine bizim varid olan kelamdan anlamamız kastedileni de bilebiliriz. Nitekim Allah Teala bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Onlar Kur'an'ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var?" (Muhammed, 47/24).

Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'in bir bölümünün değil, tamamı üzerinde düşünmeyi emretmektedir. Ve yine bu konuda şöyle buyurulmaktadır: ...Bunların (müteşabih ayetlerin) açıklanmasını (te'vilini) sadece Allah bilir. İlimde ileri gitmiş olanlar (rasihun) ise; Biz bunlara iman ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler" (Âl-i İmran, 3/7).

Cumhurun kıraatına göre, ayetin ilk cümlesi, Allah lafzıyla bitmektedir. Yani Allah lafzından sonra tam bir duruş vardır. Sonra gelen "İlimde ileri gitmiş olanlar (rasihun) ise; Biz bunlara iman ettik. Hepsi Rabbimiz katındandır" derler" kısmı ise devam eden yeni bir cümledir. İbn Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: "Bunun (müteşabihin) te'vilini sadece Allah bilir. İlimde ileri gitmiş olanlar da; "Biz buna iman ettik derler" (bk. Taberi, Tefsir, Mısır 1968, 111, 182 vd.).

2- Sözün tefsir edilmesi. Yani zahirine uysun-uymasın açıklanıp izah edilmesi, şerhedilmesi. Müfessirlerin çoğunluğunun ve diğer alimlerin "te'vile" yükledikleri ıstılahi anlam budur. Bu tür te'vili, ilimde ileri gitmiş olanlar (rasihun) bilirler. Nitekim ayette şöyle denilmektedir. "Bunların te'vilini sadece Allah ve ilimde ileri gitmiş olanlar (rasihun) bilirler”. Bu İbn Abbas (r.a)'ın kıraatı olup "verrasihun"daki vav atıf vavı olarak kabul edilmiştir. Yani ayetteki "verrasihun" kavli Allah (c.c) lafzına atfedilmiştir. Buna göre, "verrasihun" diye devam eden bölüm ayrı bir cümle olmayıp devam niteliğindedir.

İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: "Ben onların te'vilini bilenlerdenim". Resulullah (s.a.s), ona te'vili öğretmesi için Allah Teala'ya duada bulunarak şöyle demiştir: Allahım! Onu dinde fakih kıl ve ona te'vili öğret" (İbn Hanbel, 1, 266, 314; Hakim, el-Müstedrek, 111, 534).

İnsanlardan bazıları, yukarıda belirtilen cumhurun kıraatını esas alarak ayette geçen te'vilin manasının, tefsiri ifade ettiği görüşünü ileri sürmüşlerdir. Bundan, Kur'an-ı Kerim'in manasını hiç kimsenin bilemeyeceği sonucu çıkar ki, alimler bunu reddetmişlerdir. Çünkü Allah Teala ayetlerin ilk muhatabı olan araplara onların konuşup anladıkları kendi dilleriyle hitab etmiştir. Ayrıca müslümanlar, ayetlerine bir bölümünün değil, tamamının üzerinde düşünüp anlamaya çalışmakla emrolunmuşlardır: "Onlar Kur'an'ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var?" (Muhammed, 47/24).

Mücahid şöyle demiştir: "Kur'anı Kerim'i Fatiha'dan sonuna kadar İbn Abbas (r.a)'a okudum; her ayetin sonunda duruyor ve o ayet hakkında soru soruyordum". İmam Gazzali de, "Allah Teala'nın, insanın bilgisinin ulaşamayacağı bir uslübla kullarına hitab etmesi, onların helak olmaları sonucunu doğurur. İlim sahibi arkadaşlarımız ve diğer alimler, Allah Teala'nın anlaşılmayan bir dille konuşmasının muhal olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir" Gazzali'den naklen İmam Nevevi, Şerhu Müslim, XVI, 18) demiştir. Suyuti'nin nakletti; gibi İbnu'l-Hacib de aynı şeyleri söylemektedir (el-İtkan, II, 4).

4- Şer'i bir delile dayanarak lafzın, bir anlamının bırakılarak başka bir anlamının tercih edilmesidir. Te'vil, müteahhirun fakih, kelamcı, muhaddis ve mutasavvıfların örfünde çoğunlukla bu anlamda kullanılır. Ki, fıkıh usulu ve ihtilanı meselelerin çözümünde kavram olarak bu kelime kullanılmaktadır. Onlardan biri diğerine; "Bu hadis şu mana ile açıklanmıştır" veya "Mana itibariyle şuna hamledilmiştir" dediği zaman diğeri, "Bu te'vilin bir çeşididir ve te'vil bir delile dayanmalıdır" karşılığını verir. "Allah'ın eli"nin kudreti, "sevgisi (muhabbetullah)"nin, kul için sevap dilemesi, "gazab"ının, cezalandırmayı murad etmesi şeklinde te'vil edilmesi gibi. İbnü'l-İzz el-Hanefi şöyle demektedir: "Rıza'nın (Allah'ın razı olması) mükafatlandırma, gazabın da intikam almayı dilemek olduğu söylenemez. Çünkü bu, sıfatın nefyedilmesi sonucunu doğurur" (Aliyyu'l-Kari, Şerhu Fıkhi'l-Ekber, 61).

Sözün ondan anlaşılan açık ve gerçek anlamından başka bir anlam ile yorumlanması ve kelamın hakiki anlamına ters düşen mecaz ile açıklanmasının şartları:

1- Bir lafzın mecazi manada kullanılmış olması gerekir. Çünkü kitap, sünnet ve selefin lisanı arapçadır. Bu kaynaklarda sarfedilen sözlerden arap diline muhalif bir şeyin kastedilmiş olması caiz değildir. Bu bütün diller için geçerlidir.

2- Bir lafzın gerçek anlamını bırakıp mecazını almak için bir delile dayanılması gerekmektedir.

3- Bir delile dayanılarak mecazi anlama itibar edilebilir. Ancak, Kur'ani veya imani bir delil, lafzın zahiri gerçek anlanının kastedilmiş olduğuna delalet ederse, onun terkedilmesinden kaçınır. Bu delil kesin bir nas ise, ona ters düşen anlamlara iltifat edilmez. Eğer lafız açıksa onun tercih edilmesi kaçınılmazdır.

4- Resulullah (s.a.s) bir söz söylediği ve bu söylediğinin hakiki zahir anlamından başka bir şeyi kastettiği zaman, bunu ümmetine açıklamış olması zaruridir. Bilhassa itikadi konularda bu böyledir. Zira Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'i bir nur, hidayet rehberi ve insanlara bilmediklerini açıklayan bir yol gösterici kılmıştır. Ve yine resullerini, kendilerine indirilenleri açıklayıcılar, ihtilafa düştükleri şeylerde onunla hükmediciler olarak göndermiştir ki böylece insanların rasullerin gönderilişinden sonra Allah'a karşı ellerinde kendilerini sapıklıklarından dolayı savunacakları bir delilleri kalmasın (Muhtasar Min Feteva 'yı İbn Teymiye, VI, 360-361).

Te'vilde bu şartlara uyulmadığı için ümmetin önüne büyük fesat kapıları açıldı ve bu kapılardan, felsefe, zındıklık ve mülhidlikler musallat oldu. Bu akımlar, insanların dinlerini, inançlarını, amellerini ve devletlerini fesada uğrattı. Bütün bunların sebebi, te'vil perdesi altında meydana gelmiştir.

Eymen ed-DIMAŞKİ


2-)Herhangi bir yazılı
veya sözlü ifadeyi, değişik gerekçeler­le, ifadenin biçimsel anlamına ters bir
biçimde, kelimelere sembolik anlamlar vererek, yahut kelimelerin anlamlarını
çağ­rıştırdıkları başka kelimelerle değiştirmek suretiyle anlamlan­dırma,
açıklama veya yeniden yorumlama.


3-)Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri.


4-)Yorum. Yorumlama.


5-)durum, biçim. süs


6-)(Tef'il veznindendir) Bir nesneye redd ve irca' etmek. Döndürmek. Te'vil kelimesi, bazı müfessirlere göre, rücu' manasına olan "Evl: " den alınmıştır. Müfessirlerce: Bir ayet-i kerimenin manasını bir nesneye irca' ile beyan etmektir. Bazılarınca da (Evvel: ) lafzından alınmış olup kelamı evveline sarf ve irca' eylemektir. Bazılarınca da hükümet ve siyaset manasına olan (İyalet: ) den alınmıştır ki, te'vil eden kimse, zihin ve fikrini kelamdaki sırrın tetebbuuna taslit etmekten ibarettir ki, kelimeden maksud olan mana zahir ve söyleyenin muradı aşikar ola. Tefsir ve te'vil beynindeki fark ise: Tefsir: Nüzul-ü ayetin sebebinden bahs ve lügat cihetinden kelamın mevzuuna müteallik maddeye mübaşerettir. Te'vil ise: Ayetlerin sırlarını ve istar-ı kelimatı (kelimeler perdesini ve zarını) inceden inceye araştırmak ve ayetin mana ihtimallerinin birini tayin etmekten ibarettir ki, muhtelif vecihlere muhtemel olan ayetler olur. Kur'anın anlaşılmasında birinci mertebe tenzil, ikinci mertebe te'vildir.Te'vil, bundan başka "rüya tabir etmek" manasına gelir ve "hoş kokulu bir nebat" adıdır. (Kamus Tercemesi) (Osmanlıca'da yazılışı: te'vil)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Gloss.

Sizde içinde Te'vil kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Te'vil kelimesi anlamı 130 defa okunmuştur. [242745] Te'vil kelime anlamı, Te'vil nedir, Te'vil ne demek, Te'vil sözlük anlamı

Paylaş