...Tutmak Nedir
...Tutmak Nedir ? ...Tutmak Ne demek ?
1-)bir işi yapacağı ve göreceği o zamana rastlamak.
2-)Anlamak, farkına varmak Avlamak:"Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." R. H. Karay İzlemek zapt etmek MASH Benimsemek, beğenmek Bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak Kaplamak Uygun gelmek, çelişmez olmak Herhangi bir anlayışla girişmek Hürriyetinden mahrum edip bir yere kapamak, tevkif etmek Etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek Dokunmak; etkisini göstermek İçine girmek; girişmek, yapmak Hizmetine almak veya kiralamak Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj Ay başına kadar bana ödünç versene." M. Ş. Esendal Biriktirmek, tasarruf etmek:"Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana Bir sanat eseri geniş ilgi görmek Yemek hafifçe yanmak Ağrımak, sancımak, musallat olmak Saymak:"Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." F. R. Atay Ele geçirmek, yakalamak Elde bulundurmak, ele almak Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, gölgelemek, markaja almak Avlamak Bağlamak Asılmak, kuvvetlice sarılmak Kaplamak, sarmak, bürümek Yönelmek Bırakmamak Bir kimsenin yerini almak Dokunmak, hasta etmek Saymak Durdurmak, blokaj Biriktirmek, tasarruf etmek Hafifçe yanmak İşgal etmek Sunmak Alacağa (veya vereceğe) saymak Var saymak, farz etmek Herhangi bir durumda bulundurmak Para toplamı...e varmak Yaklaştırmak Bir yerde kalmasını sağlamak Giyinmesine yardım etmek İş görebilmek Beklenen sonucu vermek Ulaşmak, varmak Kaplamak, sarmak, bürümek:"Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" Halk türküsü Kocası olmak Dokunmak Girişmek, yapmak:"Askerden sonra ne iş tutacağını bilmemek kahrediyordu Yusuf'u." S. F. Abasıyanık Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek Yazı geçireceğim." P. Safa Beddua etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek:"Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." M. Ş. Esendal Ağrımak, sancımak, musallat olmak:"... poker oynanıyor Para toplamı ...e varmak Ulaşmak, varmak:"Hayvanlar, Bağdat caddesini tutmuş, çalakamçı ilerliyor." S. M. Alus Başı tutuyor, komşu doktorun hizmetçisini çağırıp çenesini ovduruyor." M. Ş. Esendal Yenilirse kızıyor Hizmetine almak veya kiralamak:"Burada bir kat tuttum Uygun gelmek, çelişmez olmak:"Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." R. N. Güntekin Hürriyetinden mahrum edip bir yere kapamak, tevkif etmek:"Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." S. F. Abasıyanık Yanında bulundurmak, alıkoymak Ele geçirmek, yakalamak:"Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." Ö. Seyfettin Elde bulundurmak, ele almak:"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." Ö. Seyfettin Kaplamak:"Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." T. Buğra Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak:"Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." S. F. Abasıyanık Gereğini yapmak, yerine getirmek Benimsemek, beğenmek:"Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." T. Buğra Desteklemek, birinden yana çıkmak Denetimi ve yetkisi altına almak Uğramak Herhangi bir durumda bulundurmak:"Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." H. Taner Bir cümlede fiilden önce ve fiilin kipinde veya sıfatfiil durumunda kullanıldığında o fiilin anlattığı işin çok beklenmediği, umulmadığı veya çok uygun düşmediği halde yapıldığını anlatır Sunmak. İşgal etmek. İzlemek:"Tepeden inince Değirmendere'ye hakim bir iz tutacaksınız." R. H. Karay Giyinmesine yardım etmek:"Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." T. Buğra Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak Kayıt, zabıt, not kelimelerine "etmek" anlamıyla yardımcı fiil olarak katılır Alıkoymak Bırakmamak:"Baba sesini çıkarmadı, hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." P. Safa Otobüs, vapur, uçak vb. dokunmak, hasta etmek Bir kimsenin yerini almak:"Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." Y. K. Karaosmanoğlu Asılmak, kuvvetlice sarılmak:"Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." P. Safa Yönelmek:"Oyuncular ağır ağır soyunma odasının yolunu tuttular." H. Taner Sürmek, zaman almak Ya yeşerir ya yeşermez." Ş. Rado. İş görebilmek:"Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." T. Buğra Yaklaştırmak:"Biraz toz olsa mendilini burnuna tu(Tarih) " A. Ş. Hisar Alacağa veya vereceğe saymak Hedef olarak almak Var saymak, farz etmek:"Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." M. Ş. Esendal Edinmek, peyda etmek Kullanmak Tohum ya tutar ya tutmaz Beklenen sonucu vermek:"Toprağa atılan her tohum bir ümittir Başlamak Bağlamak:"Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." B. S. Erdoğan Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak Tutuklama AHZ Tutmak işi zapt Geçici işçi, yanaşma, uşak, hizmetçi Bazı takım oyunlarında ayakla veya vücutla karşı takım oyuncusunun davranışına engel olma, gölgeleme, markaj Destekleme
3-)Elde bulundurmak, ele almak
Örnek:Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin
4-)Ele geçirmek, yakalamak
Örnek:Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin
5-)Avlamak
Örnek:Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz. R. H. Karay
6-)Yanında bulundurmak, alıkoymak.
7-)Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek
Örnek:Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir. S. F. Abasıyanık
8-)Kaplamak
Örnek:Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir. T. Buğra
9-)Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak
Örnek:Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları. S. F. Abasıyanık
10-)Denetimi ve yetkisi altına almak.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?
























































































Sizde içinde ...Tutmak kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !
