Vesayet Nedir

Vesayet Nedir ? Vesayet Ne demek ?

1-)VESÂYET



Vasiyet, birisine ölümünden sonra yerine getirilmek üzere verilen tasarruf hakkı, eksik ehliyetli kişi adına tasarruf hakkı. Çoğulu "vesaya"dır. Tekili "visayet" olarak kullanılır. Küçük çocuğun işlerini tasarruf edip çeviren kimseye "vasi" denir. Çoğulu "evsıya"dır. Vasi üç çeşittir. İslam devlet başkanının vasisi, hakimin belirleyeceği vasi veya kişinin serbestçe belirleyeceği vasi.

1- İslam devlet başkanının vasisi: İslam devlet başkanı, ehil birisini kendinden sonra başkan olmak üzere aday gösterebilir. Nitekim Hz. Ebu Bekir (6.13/634) kendisinden sonrası için Hz. Ömer'i (ö. 23/643) aday göstermiş, Ömer (r.a) de devlet başkanı seçim işini "şura"ya bırakmıştır. Bu uygulama sahabe topluluğunun önünde gerçekleşmiş ve karşı çıkan olmamıştır (eş-Şirazi, el-Mühezzeb, Mısır, t.y., I, 449).

2- Hakimin belirleyeceği vasi: Bu, eksik ehliyetli kişinin işlerini yürütmede hakimin kendisine yardımcı olduğu vasi olup, hakim tarafından tayin edilir.

3- Kişilerin seçeceği vasi: Bir kimsenin sağlığında iken, ailesinden eksik ehliyetlilerin işlerini ölümünden sonra yönetmek üzere başka birisini tayin etmesidir. Vesayet, küçük yaşta yetim ve öksüz kalan veya işlerini idare edemeyecek şekilde akıl hastalığına veya bunamaya maruz kalan kimselere Allah rızası için yardımcı olmak üzere konulan koruyucu bir yönetimdir.

Allah Teala şöyle buyurur: "Sana yetimlerin durumunu sorarlar. De ki: Onların işlerini düzeltmek, kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onları aranıza alırsanız onlar sizin din kardeşinizdir. Allah bozguncuyu, islah edenden ayırdetmesini bilir. Eğer Allah dileseydi sizi zor durumda bırakırdı. Şüphesiz Allah her şeye galib, tam hüküm ve hikmet sahibidir" (el-Bakara, 2/220).

Vesayet Akdinin Meydana Gelme Şartları

1- Vasi ile ilgili şartlar: Vasinin; akıllı, ergin, hür, adaletli, ehliyetsizin işlerini yürütebilecek güç ve tecrübeye sahip olması, güvenilir ve Müslüman olması gerekir. Bu yüzden çocuk, gayri müslim veya malı telef edeceğinden korkulan bir fasık vasi tayin edilse hakim bu tayini iptal ederek, ehil olanını atayabilir. Ancak bunların hakim kararına kadar yapacağı tasarruflar geçerli olur. Diğer yandan vasi tayin edildikten sonra çocuk ergin, gayri müslim Müslüman olsa veya fasık tevbe etmiş bulunsa artık hakim bunları vasilikten azledemez.

İslam devletinin tebealığını kabul etmiş olan ehl-i kitabın (zimmi) bir Müslümanı vasi tayin etmesi geçerlidir. Nitekim vekil tayin etmesi de böyledir. Ancak zimminin miras malları arasında şarap veya domuz gibi Müslümanlarca değeri olmayan bir mal bulunursa, Müslüman vasinin, bunların satışını sağlamak için güvenilir bir zimmiyi vekil tayin etmesi gerekir. Bu, Hanefilerin görüşüdür. İmam Şafii'ye göre böyle bir vesayet sözleşmesi geçerli değildir. Çünkü din ayrılığı Müslümanın zimmiden miras almasına engel olduğu gibi, onun zimmiye vasi olmasına da engel teşkil eder. Bir zimmi ise Müslümana vasi olamaz. Onun Müslümana vasi olamayışı, kafirin Müslüman üzerinde velayet yetkisinin bulunmayışı yüzündendir. Çünkü zimmi bu konuda haksızlık yağma ithamı altındadır. Kur'an-ı Kerim'de Müslümanların işlerini gayri müslimlere bırakmamalarını bildiren çeşitli ayetler vardır. Bazıları şunlardır: "Âllah mü'minlerin aleyhine kafirlere hiçbir yol vermeyecektir" (en-Nisa', 4/141). " Ey iman edenler! Sizden olmayanları sakın dost edinmeyin. Onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar. Sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Kinleri ağızlarından dökülür, sinelerinin gizlediği ise daha büyüktür" (Âlu İmran, 3/118). " Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da kafirleri dost ve idareci edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?" (en-Nisa', 4/144). " Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost ve idareci edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz onlardan olur. Şüphesiz Allah zalim topluluğu hidayete erdirmez" (el-Maide, 5/51).

Küfür ehlinden olunca en yakın hısımların bile bir mü'min üzerinde velayet veya vesayet hakkı bulunmaz. Âyette şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, bazılarınızı ve kardeşlerinizi dost ve idareci edinmeyin. Sizden kim onları dost ve idareci (veli) edinirse işte onlar, zalimlerin ta kendileridir" (et-Tevbe, 9/23).

Diğer yandan vasinin erkek olması ve gözlerinin görmesi şart değildir. Bu yüzden kadın da küçüklerin ve akıl hastası gibi eksik ehliyetlilerin vasisi olarak tayin edilebilir. Çünkü, o şahitlik yapma ehliyetine sahiptir. Nitekim Hz. Ömer (r.a) kızı için Hz. Hafsa (ö. 41/244)'yı vasi tayin etmiştir (Darimi, Vesaya, 41). Hatta küçük çocuklar için annenin vasi yapılması başka kadınlardan daha uygundur.

Birden çok kişinin vasi tayin edilmesi de caizdir. Bunların birlikte veya ayrı zamanlarda belirlenmesi de mümkündür. Bu durumda iki vasiden birisi tek başına tasarrufta bulunamaz. Ancak vasi tayin edenin icazet vermesi durumu müstesnadır (İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar, V, 496. vd.; ez-Zühayli, el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletüh, Dimaşk,1405/1985, VIII,134, 135).

2- Vasi tayin edenle ilgili şartlar: Akıllı, hür ve yükümlü herkesin vasi tayin etmesi geçerli olur. Akıl hastalığı veya bunama gibi bir nedenle kısıtlı bulunan baba, çocuklarına küçüklük veya sefihlik sebebiyle vasi tayin edemez. Maliki ve Hanbelilere göre temyiz gücüne sahip olan kimsenin vasi tayin etmesi geçerli olur.

Şafiilere göre küçük çocuklar için vasi tayin edecek olan kimsenin, İslam'a göre bu çocuklar üzerinde velayet hakkının bulunması gerekir. Bunlar baba, dede ve büyük dededir. Bunlar varken erkek kardeş, amca, önceki vasi ve kayyımın tayin edilmesi geçerli olmaz (el-Merginani, el-Hidaye maa tekmileti Fethi'l-Kadir, VIII, 489-503; İbn Âbidin, a.g.e., V, 494 vd.; eş-Şirbini, Muğni'l-Muhtac, Mısır, t.y., III, 74 vd.; eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 463, 464).

3- Vesayetin konusu: Vasi tayininin belirli kişi, mal veya belirli konular için yapılması gerekir. Böylece vasi konuyu öğrenmiş, yapacağı işin sınırlarını çizmiş ve konuya koruma altına alma imkanı doğmuş olur. Çünkü vasi tayini, vekil tutma gibidir. Buna göre vesayet konusu; borcu ödemek veya alacakları tahsil etmek, küçük çocuk, akıl hastası ve sefih gibi reşid sayılmayan kimselerin işlerine bakma, emanetleri sahiplerine vermek ve başkasındaki emanetleri almak ve gaspedileni geri vermek bunlar arasında sayılabilir.

Küçüklere vasi tayini mutlak ifadelerle yapılmışsa, bu çocuğun şahsı ve malları ile ilgili tasarruflarda belde örfüne göre amel edilir (ez-Zühayli, a.g.e., VIII, 137).

4- Vesayet akdinin yapılışı: Vesayet akdi icap ve kabul ile meydana gelir. Vasi tayin edenin; "Sen benim vasimsin" "Sen benim malımda vasimsin" veya "Sen benim vefatımdan sonra vekilimsin" yahut, "Vefatımdan sonra çocuklarımı sana teslim ettim, onların işlerini sen yönet" gibi ifadelerle yapılacak teklif karşı tarafça da kabul edilince vesayet sözleşmesi meydana gelir.

Vasi vesayet teklifini, vasi tayin edenin bilgisi altında reddetse bu red geçerli olur. Eğer vasi tayin edenin bilgisi yoksa onun bakımından aldanma olmaması için red onun bulunmadığı mecliste geçerli olmaz. Vasi tayin edilen susar ve bu arada vasi tayin eden ölürse, vasinin red veya kabul hakkı vardır.

Vesayet sözle olduğu gibi fiil ile de gerçekleşebilir. Mesela; bir kimse vasi tayin edildiğini bilmeksizin mirasçıların bir malını satsa veya onlara yarayışlı bir şey satın alsa veya ölenin bir borcunu ödese yahut alacağını tahsil etse vasiliği fiilen kabul etmiş sayılır.

Vasinin görev alanına vasi tayin edenin çocukları girdiği gibi bu çocukların ölümü halinde onların çocukları da girer.

Vasi ile birlikte nazir tayini de caizdir. Nazımı tasarrufa yetkisi yoktur. Ancak onun bilgisi olmadıkça vasi tek başına tasarrufta bulunamaz. Aksi halde yetimin malında meydana gelecek zararı tazmin etmesi gerekir.

Vesayet görevinin, Allah'a yaklaşmak amacıyla ücretsiz yapılması gerekir. Ancak vasi tayin eden, vasi için vasiyeti infaz bedeli olarak bir ücret belirlese bu iş sözleşmesi geçerli olmaz. Çünkü bu sözleşme vasi tayin edenin ölümünden sonra yürürlüğe girmesi gerekeceği için böyle bir iş akdi geçersiz olur. Ancak böyle bir ücret bir atıyye olarak mirasın üçte birine kadar olan bölümünden verilir. Yine vasi tayin eden; "Benden sonra çocuklarım üzerinde vasi olması için sana şu kadar ücret verdim" dese bu şart batıl olur, fakat başka bir açıdan ona hizmeti karşılığında belli bir malı veya ücreti vasiyet yoluyla bırakmış olur (Ömer Nasuhi Bilmen, İstilahatı Fıkhıye Kamusu, İstanbul 1969, V, 179,180).

Diğer yandan vesayet akdinin bir sreye ve şarta bağlanması caizdir. Mesela; "seni bir yıl süreyle veya oğlum erginlik çağına girinceye veya Ahmed dönünceye kadar vasi tayin ettim" denilse sınırlı bir süre için vasi tayini söz konusudur. Şarta bağlama ise şöyle olur: "Ben ölürsem, seni vasi tayin ediyorum" demek gibi. Çünkü vasi tayininde bir takım bilinmezlikler ve tehlikeler söz konusudur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) Zeyd b. Harise'yi Mute Gazvesine gidecek olan bir askeri birliğe komutan tayin etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Zeyd'in başına bir felaket gelirse, ondan sonra Cafer, Cafer'in başına felaket gelirse Abdullah b. Revaha (r.anhüm) komutayı ele alsın" (Buhari, Cihad, 7, Fedailü Ashabi'n-Nebi, 25, Cenaiz, 4; Ahmed b. Hanbel, III,113.118, V, 299, 301).

Vasinin Tasarrufları

Vasinin alım-satımı:

Hanefilere göre vasinin yabancıya satması ve ondan mal satın alması. İnsanların aldanmayı adeten hoş karşıladıkları ölçüler içinde kaldığı sürece geçerli olur. Bu da "yesir gabin (az aldanma)" adını alır. Çünkü bundan kaçınmak mümkün olmaz. Âdeten hoş karşılanmayan ölçüde alış-veriş ise caiz olmaz. Bu da "fahiş gabin (çok, aşırı aldanma)" adını alır. Hanefilere göre fahiş gabin; bilir kişilerin değerlendirme alanına girmeyen aşırı derecede yüksek veya düşük satış bedelini ifade eder.

Belh fakihlerinden Nusayr b. Yahya (ö. 268/881), satın akdine konu olan malların piyasadaki alış-veriş hızını ve devir kabiliyetini dikkate alarak fahiş gabin oranlarını rayiç bedelin üstünde gayri menkulde % 20 hayvanlarda % 10 ve menkul eşyada % 5 olarak belirlemiştir. Piyasa fiyatının bu ölçülerde altında veya üstündeki satış veya alışların fahiş gabin sınırına girdiği kabul edilmiştir. Mecelle'in 165. maddesinde bu ölçüler esas alınmıştır.

Diğer yandan Malikiler fahiş gabni malın değerinin üçte birinden fazla bir fiyatla satış olarak belirlerken, Şafiilerin fahiş gabin için belli bir miktar üzerinde durmadıkları görülür (bk. İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik, Mısır 1334, VII, 169; Ali Haydar, Düraru'l-Hukkam Şerhu Mecelleti'l Ahkam, I, 247; İbn Âbidin, a.g.e., IV,159; İbn Hazm, el-Muhalla, Mısır 1389, IX, 454 vd.; Hamdi Döndüren, İslam Hukukuna Göre Alım Satım da Kar Hadleri, Balıkesir 1984, 145 vd).

Kısaca vasınin velayeti toplum maslahatı ile sınırlıdır. Bu da ğabn-i fahiş ölçüsünde alış-veriş yapmamayı gerektirir.

Vasi, yetimin malını kendisi için satın alsa veya kendi malını ona satsa, eğer vasi hakimin tayin ettiği bir vasi ise bu muameleler mutlak olarak caiz olmaz. Eğer babanın tayin ettiği vasi ise Ebu Hanife'ye, akar kabilinden olmayan bu satış veya alışın küçüğe açık olarak bir yararı varsa muamele caiz olur. Bu yararın ölçüsü de malın değerinin yansı kadar eksik olmasıdır. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise bu alış-veriş mutlak olarak caiz değildir (İbn Âbidin, a.g.e., V, 500 vd).

Ancak babanın küçük çocuğuna ait bir malı rayiç bedelle veya adeten insanların aldanmayı hoş karşıladığı (yesir gabin) ölçüdeki bir fiyatla kendisi için satın alması caiz olur.

Ebu Hanife'ye göre vasi yetimin akarını değerinin iki mislinden aşağıya alamayacağı gibi kendi akarını da yetim için değerinin yarısından fazlaya satamaz. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bu satıp alma mutlak olarak caiz değildir (Bilmen, a.g.e., V, 183 vd.)

Vasi yetimin malını ticaretle nemalandırmak ve bu malda tasarruf yapmak zorunda değildir. Eğer bunu yaparsa Ebu Hanife ve Muhammed'e göre karını (rıbh) tasadduk eder.

Hanefiler dışındaki çoğunluğa göre ise vasi maslahata uyarak küçüğün malında tasarrufta bulunabilir.

2- Vasinin vekil veya başka bir vasi tayin etmesi:

Hanefi ve Malikilere göre vasinin başkasını vasi tayin etmesi caizdir. Şafii ve Hanbelilere göre ise vasinin böyle bir tasarrufta bulunabilmesi için vasi tayin eden kimsenin izni gerekir. Çünkü vasi onun izniyle tasarrufta bulunmaktadır. Bu ikinci grup müctehitlere göre vasinin vekil tayin etmesi de geçerli olmaz (İbn Âbidin, a.g.e., V, 499; eş-Şirazi, a.g.e., I, 464; ez-Zühayli, a.g.e., VIII, 142).

3- Vasinin diğer tasarrufları:

Vasi yetimin malını karz-ı hasen yoluyla veremez. Eğer verirse tazmin eder. Hakimin ise bu yetkisi vardır. Vasi, bu malı kendisine karz (ödünç) olarak alsa, caiz olmaz ve borç olarak kalmış sayılır (İbn Âbidin, a.g.e., V, 503).

Vasi, küçüğe ma'ruf üzere yiyecek, içecek ve giysi sağlar. Sünnet ve evlendirme de bu kapsama girer. Eğitim ve öğretimi içinde vasi gerekli önlemleri alır. Vasi alacakları tahsil eder, borç peşin olunca maslahat gerektiriyorsa bunu geciktirebilir.

Çocukların mallarında tasarruf velayet ve yetkisi önce babalarına, sonra babalarının vasilerine, sonra vasilerinin vasilerine aittir. Bunlar bulunmadığı takdirde sahih dedelerine, bundan sonra onların vasilerine, sonra bu vasilerin vasilerine ait bulunur. Bunlar da bulunmazsa hakime ve hakimin nasp edeceği vasilere ait olur.

Şafiilere göre sahih dede hayatta olunca başkasını vasi tayin etmek caiz olmaz. Ancak vasiyet edenin ölüm tarihinde sahih dede vefat etmiş durumda olursa başkasına daha yapmış olduğu vasi tayini geçerli olur.

Kısıtlıya Malın Verilmesi

Vasi erginlik çağına gelen fakat henüz reşit olmayan yetime miras teslim etse ve mal zayi olsa Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre bunu vasinin tazmin etmesi gerekir. Çünkü, o, verilmemesi gereken kişiye malı vermiş olur. Allah Teala şöyle buyurur: "Yetimleri erginlik çağına gelinceye kadar yetiştirip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin" (en-Nisa', 4/6). Buna göre küçük, ergin olunca hemen malı kendisine teslim edilmez ve reşid olup olmadığı, yani malım yerinde kullanıp kullanamayacağı araştırılır. Ebu Hanife'ye göre prensip olarak erginlikle mali velayet kalkar, fakat bir önlem olarak en geç 25 yaşına kadar mal yetime teslim edilmeyebilir. Çoğunluğa göre ise yetim rüşd (olgunluk) hali gösterinceye kadar yaşı ne kadar ilerlerse de mali velayet devam eder. Bu yüzden rüşd yaşı kültür, eğitim, ekonomik, sosyal, fizik, çevre gibi etkenlerin altında değişik yaşlarda gerçekleşir. Ülkeler uygulamada kolaylık sağlamak amacıyla bu konuda standart bir yaşı esas alma yoluna giderler. Mesela; Osmanlı Devleti uygulamasında 1288 tarihli bir padişah fermanı yirmi yaşını doldurmamış kişilerin rüşd davalarının geri çevrilmesini emreder (Ali Haydar, Duraru'l-Hukkam, III, 79 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1982, s.130,131) Bu yaş Türkiye'de 18, Mısır, İngiltere, Almanya ve Fransa'da 21 yaş olarak belirlenmiştir (bk. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Tilrk Medeni Hukukunun Umumi Esasları, İstanbul 1968, II, 56).

Malikiler de yetime malın teslimi konusunda Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'le aynı görüştedir. Buna göre kısıtlının malını rüşdten sonra, bir delil olmadan verme konusunda vasinin sözü kabul edilmez. Çünkü ayette şöyle buyurulur: "Mallarını yetimlerin kendilerine verdiğiniz zaman, bu konuda Şahit tutun. Hesap görürü olarak Allah yeter" (en-Nisa', 4/6).

Hanefilere göre, vasi tasarruf yetkisi bulunan konularda tasdik olunur. Bu yüzden vasinin eksik ehliyetli ile ilgili harcamaları delilsiz olarak kabul edilir. Aşağıdaki durumlar bundan müstesnadır.

Vasinin delil getirmedikçe tazminle yükümlü olacağı durumlar şunlardır:

Vasi, vasi tayin edenle veya mirasçılarıyla ilgili borçları ödediğini iddia etse bunu ispat etmesi gerekir. Miras malını satıp, satış bedelini teslim almadan önce, ölmüş bulunan vasi tayin edenin borçlarını ödediğini, yetimin küçükken başkasının telef ettiği malını kendisinin tazmin ettiğini veya küçüğe ticaret izni verilip borç yaptığını ve bu borçları kendisinin ödediğini veya küçüğe ait arazilerin haraç vergisini ödediğini iddia etmesi bu niteliktedir. Yine yetime kendi zimmetinden veya kendi malından geçim masrafı yapıp, bununla ona rücu etmek istemesi de böyledir. Vasi ticaret yapıp kar ettikten sonra bu ticareti "mudarabe yöntemi" ile yaptığını iddia etse bunu da ispat etmesi gerekir.

Vasinin Azledilebileceği Haller

1- Vasinin, vasi tayin edenin ve hakimin azli: Bir kimseyi vasi tayin edenin, dilediği zaman onu azletme yetkisi de vardır. Vasi de, vasi tayin eden hayatta iken veya onun ölümünden sonra bizzat vasiliği bırakabilir. Nitekim vekalet de böyledir. Çünkü vesayet akdi bağlayıcı değildir. Ebu Hanife'ye göre vekaletin aksine vasi karar kendisine ulaşmadan da vasi tayin edenin azli ile azledilmiş olur. Hakimin hükmü ile de azli gerçekleşir. Ancak hakim bu konuda haksızlık yaparsa günahkar olur.

2- Vasiliği ifadan aciz kalmak veya hıyanet etmek: Hakim vasinin görevini ifadan aciz kaldığını görse onu başkasıyla değiştirir. Görevini kötüye kullanan vasinin azledilmesi vacip olur.

3- Ölüm, akıl hastalığı veya fasıklık: Vasinin ölümüyle tasarruf yetkileri sona ermiş olur. Akıl hastalığı ve fasıklık haliyle de vasilikte maslahat yönü kalmamış bulunur.

4- Vesayetin amacına ulaşması veya belirlenen sürenin sona ermesi: Belirli bir konu veya belirli süre için vasi tayin edilen kimsenin bu görevi, konu ve amaç gerçekleşince veya belirlenen süre bitince sona ermiş olur. Çünkü vasinin tasarrufları izne dayanır, izin süresi bitince de onun yetkileri sona ermiş bulunur (İbn Âbidin, a.g.e., V, 495. vd.; eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 463; ez-Zühayli, a.g.e., VIII,149; Bilmen, a.g.e., V, 180, 181).

Hamdi DÖNDÜREN


2-)Vasilik
Örnek:Vesayet ve himaye altına giren bir devlet istiklalini yitirir. H. Taner


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Tutelage.
İngilizcesi İngilizce
Ward.
İngilizcesi İngilizce
Executorship.
İngilizcesi İngilizce
Trusteeship.
İngilizcesi İngilizce
Guardianship.
İngilizcesi İngilizce
Wardship.
İngilizcesi İngilizce
Curatorship.

  • Vesayet ve himaye altına giren bir devlet istiklalini yitirir. H. Taner Bir ülkede demokrasinin olmaması ve yahut doğru ve tam bir şekilde uygulanmaması.
  • Vesayet makamı nedir
  • Onun Vesayeti için son derece önemlidir
  • Vesayet odaklari ne demek
  • Kaç Vesayet değiştirdin
  • Referandumda evet çıkmasıyla birlikte Türkiye'de Vesayet rejiminin hakim olduğu bir devrin kapanacağını ümit ediyoruz. Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriyya Yapıcıoğlu
  • YARGIYA İNTİKAL ETTİRDİK Yakın tarihimizde yaşanan sorunlardan ders çıkarmış olarak, demokrasi dışı kurumların demokrasiye müdahale etmesinin, milli irade üzerinde Vesayet kurmasının önüne geçmek için kararlı duruş sergiledik.

Sizde içinde Vesayet kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Vesayet kelimesi anlamı 1694 defa okunmuştur. [242892] Vesayet kelime anlamı, Vesayet nedir, Vesayet ne demek, Vesayet sözlük anlamı

Paylaş