Ziyaeddin Gümüşhanevi Nedir

Ziyaeddin Gümüşhanevi Nedir ? Ziyaeddin Gümüşhanevi Ne demek ?

1-)Osmanlılar zamanında yetişen evliyanın büyüklerinden. İsmi Ahmed Ziyaeddin’dir. 1813 (H.1228) senesinde Gümüşhane’nin Emirler mahallesinde doğdu, 1893 (H.1311)te İstanbul’da vefat etti. Kabri Süleymaniye Camii bahçesindedir.

Beş yaşında okumaya başladı. Sekiz yaşında Kur’an-ı kerimi, Delail-i Hayrat, Kaside-i Bürde ve Hizb-ül-A’zam adlı eserleri okumak için icazet aldı. On yaşındayken babası ile birlikte Trabzon’a göçtüler. Orada zamanın alimlerinden Arapçayı ve din ilimlerini okumaya başladı. Bir taraftan ilim öğreniyor, bir taraftan da ticaretle uğraşan babasının dükkanına gidip ona yardımcı oluyordu. Fakat o, büyük bir şevkle ilim öğrenmeye gayret ediyordu. Bizzat kendi eliyle ördüğü para keselerini satarak tahsili için para biriktiriyordu.

1831 senesinde amcası ile birlikte alış veriş için İstanbul’a geldi. Babası için gerekli ticaret eşyasını satın aldıktan sonra onları amcasına teslim edip: “Amcacığım ben şu anda ilmin merkezi olan İstanbul’da bulunmaktayım. Burada kalıp, ilim öğrenmek istiyorum. Askerden dönen ağabeyim babama yardımcı olur. Benim için ilim ve marifet elde etmek herşeyden önce gelir. Sakın bana incinmeyesiniz. Vaktiyle örüp sattığım keselerin parasını da babama götürmek üzere tamamını sana veriyorum. Üzerimde hakkı olan akrabalarım haklarını helal edip, bana dua etsinler. Ben ilim öğrenmek için kapanacağım medrese odasında size dua edeceğim.” dedi.

Böylece İstanbul’da ilim tahsiline başlayan Ahmed Ziyaeddin Efendi, önce Bayezid Medresesinde bir odaya yerleşti. Oradayken hayırsever salih bir zat tarafından çok yardım ve himaye görerek bir müddet ilim tahsili yaptı. Kendisine yardımcı olan o zat vefat edince Mahmudpaşa Medresesinde bir odaya taşınıp, Süleymaniye Medresesindeki derslere devam etti. O zamanın meşhur alimlerinden Hace-i Şehriyar-i (Padişahın hocası) Hacı Hafız Muhammed Emin Efendi, Abdurrahman el-Harputi, Laz Osman gibi meşhur müderrislerin derslerine devam ederek din ilimlerini öğrenip icazet (diploma) aldı. Henüz talebeliği sırasındayken üstün zekası, kavrayışı ve çalışkanlığı ile hocalarının dikkatini çekmişti. Bu sebepten vekaleten Şerh-i Akaid adlı kelam ilmine ait kitabı okutmaya başladı. Bir taraftan da eser yazmaya başlamıştı. Tahsilini tamamlayınca Bayezid Camii dersiamlığına (Herkese ders vermeye selahiyetli alim) tayin edildi.

Ahmed Ziyaeddin, Tasavvuf ilminde ve hallerinde de yetişip kemale ulaşmayı çok arzu ediyordu. Bu sebeple o zaman İstanbul’da bulunan Mevlana Halid-i Bağdadi’nin talebelerinin en büyüklerinden olan Abdülfettah el-Akri’ye gitti. Fakat o zat senin nasibin benim vasıtamla değildir. Bu iş için sabırla bekle, bundan nasibini sana verecek olan bir zata kavuşursun buyurdu. Daha sonra hasret ve iştiyak dolu bir bekleyiş içindeyken, Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin talebelerinden Ahmed bin Süleyman Ervadi’yi ona tasavvuf ilmini öğretmek ve kemale ulaştırmak üzere İstanbul’a gönderdi. Ahmed bin Süleyman Ervadi 1845 senesinde İstanbul’a geldi. Abdülfettah el-Akri’nin odasında, Ahmed Ziyaeddin Efendi onunla görüşüp, bir müddet tasavvuf üzerine ve hallerine dair ders aldı. Ahmed bin Süleyman Ervadi o sene İstanbul’dan ayrılıp, iki sene sonra tekrar geldi. Bu gelişinde Ahmed Ziyaeddin Efendiyi tasavvufun yüksek derecelerine kavuşturup kemale ulaştırdı. Nakşibendiyye, Kadiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye tarikatlerinden hilafet ve bu tarikatlerde talebe yetiştirmek üzere icazet verdi.

Ahmed bin Süleyman Ervadi hadis ilminde de son derece derin bir alimdi. Ahmed Ziyaeddin Efendiye bu ilimde de icazet verdi. Ayrıca kendi telifi olan 240 eserin okutulması ve öğretilmesi vazifesini de ona havale etti. Sonra Abdülfettah el-Akri ile sohbet etmesini söyleyerek İstanbul’dan ayrıldı.

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi, 1867 senesinde hacca gitmek üzere yola çıktı. Bu hac yolculuğunda Sultan Abdülaziz Han tarafından kendisine hususi bir gemi tahsis edilmiştir. Bu yolculuğunda İskenderiyye ve Mısır’da bir buçuk ay kalıp insanlara nasihat etmiş ve irşatta bulunmuştur.

1876 (H. 1293)da Ruslarla yapılan ve Doksanüç Harbi denilen savaşa talebelerinden bir kısmı ile katılıp, ateş hattında bulundular ve askerlerin, kumandanların maneviyatını yükselttiler. Bu savaştan bir sene sonra ikinci defa hacca gitti. Sonra Mısır’a gidip üç seneden fazla Mısır’da kaldı. Nasırıyye ve Camiül-Ezher’de kendi eseri olan Ramuz-ül-Ehadis adlı hadis-i şerif kitabını yedi defa okutarak yüzlerce Arap alimine icazet (diploma) verdi. Ayrıca bazı kimselere de tasavvuf ilmini öğretip, buna dair icazet vedi. Sonra da İstanbul’a döndü.

İstanbul’da vilayet civarındaki cami ve dergahında talebe yetiştirdi. (Sonradan burası yıkılmıştır.) Onun dergahı bir ilim ve irfan üniversitesi oldu. Orada din ilimleri ve kendi eserlerinden olan Ramuz-ül-Ehadis, Levami’ul-Ukul’u ve diğer eserlerini okuttu. Talebelerinin sayısı bir milyondan fazla idi.

Müslümanların yardımlaşması için sermayesi yüz milyonları bulan bir yardımlaşma şirketi ve İslama hizmet için bir matbaa kurdu. Rize, Bayburt ve Of’ta büyük kütüphaneler kurdurdu. Dergaha ait matbaada basılan kıymetli kitapları erbabına parasız dağıtırdı.

Ziyaeddin-i Gümüşhanevi 29 sene müddetle insanlara irşad hizmetinde bulundu. Zühd ve takvada derecesi çok yüksekti. Gayet perhizkar, kanaatkar yaşar, çok zaman katıksız ekmekle yetinerek eline geçen parayı fakirlere dağıtırdı. Gece uyumaz, zikirle, ibadetle ve eser yazmakla meşgul olurdu. Gündüzleri de talebe yetiştirmekle uğraşırdı. Kaylule vakti oturduğu yerde yüzüne havlu örterek biraz uyurdu. On sekiz yıl, oruç tutulması haram olan günler dışında, aralıksız oruç tuttu. Yatsı namazından sonra konuşmayı sevmez, yatsının abdesti ile sabah namazını kılardı. Hocası Muhammed Emin Efendi de tasavvuf ilmini öğrenmek ve tasavvufta ilerlemek için ona bağlananlar arasındaydı.

25 Mayıs 1893 senesi Pazar günü sabah vaktinde hasta bir halde kendinden geçmiş vaziyette yatarken bir ara gözlerini açıp; “Hepsini isterim ya Kibriya!” diyerek vefat etmiştir.

Çoğu Arapça olmak üzere hadis, fıkıh, tasavvuf, kelam, sarf, nahiv ve diğer ilimlerde kıymetli eserleri vardır. Bu eserlerinden bir kısmı şunlardır:

1. Ramuz-ül-Ehadis: Çok kıymetli bir hadis-i şerif kitabı olup, harf sırasına göre yazılmıştır. Bu eserine bir de şerh yazmıştır.

2. Cami-ul-Usul fi’l-Evliya ve Envaihim: Tasavvuf ilmine dair bir eserdir.

3. Hadis-i Erbain,

4. Ruh-u Ârifin ve İ’rşadut-Talibin,

5. Cami-ül-Mütun,

6. Netayic-ül-İhlas fi Hakkıd-Düa,

7- Fedail-ül-Cihad,

8. Esrar-ut-Tarih

9. Zübdet-ül-Akaid gibi daha birçok eseri vardır.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Ziyaeddin Gümüşhanevi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ziyaeddin Gümüşhanevi kelimesi anlamı 8 defa okunmuştur. [241300] Ziyaeddin Gümüşhanevi kelime anlamı, Ziyaeddin Gümüşhanevi nedir, Ziyaeddin Gümüşhanevi ne demek, Ziyaeddin Gümüşhanevi sözlük anlamı

Paylaş