Zulüm Nedir

Zulüm Nedir ? Zulüm Ne demek ?

1-)ZULÜM



Herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak, ziya, ışık ile nurun aksi. Dini anlamdaki manası ise, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, hadda aşmak söz ve fiilde aşın gitmek demektir.

Zulüm, arapça bir kelimedir. "Zale-me" fiilinin masdardır. Aynı kökten türemiş bir isim olarak da kullanılır. Aslı zulm olup Türkçe'de zulüm diye kullanılır. Çoğulu zulümattır.

Kelime olarak zulüm, azgınlık, gadr, karanlık, azab ve eza ile eş anlamlıdır. Zıddı ise, nur, aydınlık ve adalettir.

Kur'an'ın üzerinde en çok durduğu kavramlardan biri şüphesiz zulümdür. Aynı kökden gelen kelimelerle birlikte, Kur'an'da üç yüz'e yakın yerde geçmektedir.

Alimler zulmü üç kısım halinde incelemişlerdir:

1- İnsanın Allah'a karşı işlediği zulüm, şirk ve küfürdür. "İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar (var ya) işte korkudan emin olmak için onların hakkıdır ve doğru yolu bulanlar da onlardır" (el-En'am, 6/82) ayeti inince, bu ayetin ifade ettiği, imana zulüm karıştırma meselesi ashabın nefsine ağır geldi ve, "Hangimiz nefislerine zulmetmez?" dediler: Bunun üzerine Yüce Allah: "Şüphesiz ki, şirk büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13) ayetini indirdi. Böylece yakandaki ayette söz konusu olan zulüm kelimesinden şirk kastedildiği anlaşılmıştır (İbn Kesir, Tefsiru'r-Kur'ani'l-Azim, Beyrut 1969, II,153).

Âyetteki "Şirk büyük bir zulümdür" ifadesi ile de, şirk'e düşen insanların hikmet ve akıl yönünden ne kadar zavallı olduklarına ve ahmaklık içinde bulunduklarına işaret edilerek şirkin çirkinliği dile getirilmiştir (Muhammed Ali es-Sabuni, Safvetu't-Tefasir, İstanbul, 1987, II, 491).

Yüce Allah'ın varlığını, birliğini inkar etmek zulüm olduğu gibi, iman esaslarından herhangi birini inkar etmek de zulüm ve küfürdür. Bütün bu hususlarda ilgili çeşitli ayetler vardır:

"Onlardan her kim, (Allah'ın ilahlığını inkar ederek) "İlah o değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz!" (el-Enbiya, 21/29).

Bu ayette, Yüce Allah'ın ilahlığını inkar ederek, ilahlık iddiasında bulunanların durumu dile getirilmiştir. Nemrud'un Allah'ın varlığını inkar etmenin neticesinde, düştüğü küfür ve zulmünü haber veren bir ayetin meali de şöyledir:

"Âllah; kendisine hükümdarlık verdi diye (şımararak) Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? İşte o zaman İbrahim, Rabbim dirilten, yaşatan ve öldürendir" deyince, "Ben de yaşatır ve öldürürüm"dedi. Bunun üzerine İbrahim, Bil ki Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir" dedi. İnkar eden o adam şaşırıp kaldı (söyleyecek söz bulamadı, dili tutuldu). Allah, zalim kimseleri doğru yola iletmez" (el-Bakara, 2/258).

İsrailoğullarının, Musa (a.s)'ın sözünü dinlemeyerek buzağıya tapmalarının zulüm olduğu hususunda da, Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Musa ile kırk gece için sözleşmiştik, sonra siz onun ardından buzağıyı ilah edinmiştiniz. (Kendinize böylece) zulmediyordunuz" (el-Bakara, 2/51).

"Andolsun Musa, size açık delillerle gelmişti. Sonra onun ardından tuttunuz buzağıya taptınız. Söz öyle zalimlersiniz işte!" (el-Bakara, 2/92).

Kur'an'da, Allah'ın ayetlerini inkar etmek ve Allah'ın daha önce indirdiği vahiyleri değiştirmek de zulüm olarak haber verilmiştir:

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve kendilerine de zulmeden topluluğun durumu ne kötüdür!" (el-A'raf, 7/177).

"İçlerinden zulmedenler, (söylediğimiz) sözü, kendilerine söylenmeyen bir sözle değiştirdiler. Biz de haksızlık ettiklerinden dolayı üzerlerine gökten bir azab gönderdik" (el-A'raf, 7/162).

Âyetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana (bunu) unutturursa, hatırladıktan sonra (hemen kalk), zalimler topluluğuyla oturma!" (el-En'am, 6/68).

Peygamberliğe ve peygamberlere inanmamak da zulümdür:

"Şüphesiz ki, onlara kendilerinden bir elçi geldi. Onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken, azab onları yakalayıverdi" (en-Nahl, 16/113).

"Biz onların, seni dinlerken ne sebeple dinlediklerini, kendi aralarında gizli konuşurlarken de o zalimlerin:

"Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini gayet iyi biliyoruz" (el-İsra, 17/47).

"Nuh kavmini de peygamberleri yalanladıkları vakit- onları da boğduk ve onları insanlara bir ibret yaptık. Zalimlere acı bir azab hazırladık" (el Furkan, 25/37).

Allah'ın varlığına, birliğine, gerektiği gibi sıfatlarına ve diğer iman esaslarına inanma hususunda Allah'ın emirlerine ters hareket eden insanlarını zulüm içinde bulunduklarını, küfre girdiklerini gösteren daha çok ayet ve hadisler vardır.

2- İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır. Bilindiği gibi zulüm kavramı, Kur'an'da çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. İnsanla insan arasındaki zulüm de, bu geniş alanda büyük bir yere sahip bulunmaktadır. Zaten zulüm denince ilk olarak akla insanların birbirlerine karşı olan hareketlerindeki yanlış, kötü ve zararlı davranışları zulüm olarak tanıtılmış, bunların işlenmemesi istenmiş ve işleyenler tenkid edilmiştir. Bu çirkin hareketlerden bazılarını ve onların olumsuzluğunu bildiren ayet meallerinden bir kısmı şöyledir:

Adam öldürmek: "Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurban kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden); "Ând olsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de, Âllah ancak sakınanlardan kabul eder. Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile), ben sana öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Ben istiyorum ki sen, hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın. Zalimlerin cezası işte budur" dedi (el-Maide, 5/27, 28, 29).

Hırsızlılık yapmak: "Onun (hırsızlık yapmanın) cezası, kayıp eşya, yükünde bulunan kimseye verilir. İşte ona el koymak, onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız, dediler" (Yusuf, 12/75).

Erkeklerin erkeklerle temasta bulunması (homoseksüellik) ve yol kesip kötülükte bulunmak: Lut'u da (gönderdik), kavmine dedi ki: "Siz, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşa gidiyorsunuz. Siz (kadınları bırakıp) erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapıyorsunuz ha?" Kavminin cevabı, sadece; "Eğer doğrulardan isen, haydi Allah'ın azabını getir!.. " demeleri oldu. (Lut): "Rabb'im, şu bozguncu kavme karşı bana yardım et" dedi" (el-Ankebut, 29, 30).

Zina yapmak: "Yusuf'un, evinde kaldığı kadın, onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları kilitleyip Haydi gelsene. !" dedi. (Yusuf); Allah'a sığınırım. Efendim bana güzel baktı (Ben nasıl onun iyiliğine karşı hıyanet ederim.) Zalimler iflah olmazlar, dedi" (Yusuf, 12/23).

Suçlu insanları bırakıp suçsuzları cezalandırmak: Dediler ki: "Ey vezir, onun büyük bir ihtiyar babası var! (Onun alıkonduğuna çok üzülür). Onun yerine (bizden) birimizi al. Zira biz seni iyilik edenlerden görüyoruz" (vezir): "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını almaktan Allah'a sığınırız. Yoksa biz zulmedenlerden oluruz dedi" (Yusuf, 12/78, 79).

Allah'ın indirdiği ahkam ile hükmetmemek: "Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zalimler onlardır" (el-Maide, 5/45).

Bundan önceki ayette de Yüce Allah, Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin kafirler olduğunu bildirmiştir: Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte kafirler onlardır" (el-Maide, 5/44).

Hz. Muhammed (s.a.s) de, insanın insana zulmetmesini yasaklamış ve İslam dininde zulmün yerinin olmadığım belirtmiştir. Mazlumun duasından sakınınız. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur" (Buhari, Cihad, 180) diyerek, zulmün ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğuna işaret etmiştir. Rasulüllah (s.a.s) veda hutbesinde sık sık zulümden sakınmayı emretmiştir (Ahmed Zeki Safve, Cemheretu Hutebi'l-Arab, Mısır 1962, I, 155 vd).

Diğer bir hadiste de; Müslüman, diğer müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir" (Buhari, İman, 4, 5; Rikak, 26; Müslim, İman, 64, 65; Ebu Davud, Cihad, 3; Tirmizi, Kıyame, 53, İman,13) diyerek zulmün nasıl bir afet olduğunu ifade etmiştir.

Zulmün ahiretteki azabını bildiren bir hadis de şöyledir:

"Zulümden sakınınız. Zira zulüm, kıyamet günü (sahibini saran) karanlıklar (olacak)dır" (Buhari, Mezalim, 8; Tirmizi, Birr, 83).

Ebu Musa (r.a)'dan nakledildiğine göre, Hz. Muhammed (s.a.s); Âllah, zalime (bir müddet) mühlet verir. Onu bir defa yakaladığı vakit de, felah vermez" Ondan sonra da: "İşte Rabb'in, zulmeden şehirlerin (halkını) yakaladığı zaman, böyle yakalar. Çünkü O'nun yakalaması çok acı ve çok çetindir" (Hud,11/102) (mealindeki) ayeti okunmuştur (Buhari, Tefsir sre 11, 5; Müslim, Birr, 62; İbn Mace, Fiten, 22).

Bir de Rasulüllah (s.a.s) dünya hayatında insanlara zulmetmenin, ahirette, zulmeden kişiyi iflasa götüreceğini bildirmiştir. Ebu Hureyre (r.a)'ın naklettiğine göre, (bir gün); Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sormuştur. (Hazır bulunan) ashab: "Müflis bizim aramızda, parası olmayan ve malı bulunmayandır" deyince, o şöyle devam etmiştir: "Ümmetimden müflis, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabı ile, (ve amel defterine) şuna sövdü, buna zina iftirası yaptı, şunun malını yedi, bunun kanını döktü, şunu dövdü (diye yazılmış olarak) gelen kimsedir. Onun hasenatının sevabından (hak sahibi olan) şuna, buna verilir. Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce ibadet ve iyiliklerinin sevabı tükenirse, alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yüklenir. Sonra (onların günahları ile birlikte) cehenneme atılır" (Müslim, Birr, 60; Ahmed b. Hanbel, II, 303, 324, 372).

3- Zulmün bir çeşidi de, insanın kendi kendine zulmetmesidir. Bu hususta da çeşitli ayetler vardır. Bu ayetlerden bazılarının meali şöyledir:

"Biz hiç bir peygamberi, Allah'ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler, Allah'tan günahlarını bağışlamasını isteseler ve Rasul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı" (en-Nisa, 4/64).

"(İnkar edenler), ille kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabb'inin (azab) emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı" (en-Nahl, 16/33).

"Sonra Kitabı kullarımız arasında seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allah'ın izniyle hayırda öne geçendir. İşte büyük lütuf budur" (Fatır, 35/32).

Yukarıda sayılan çeşitlerden hangisi olursa olsun, zulüm, yaratılış düzeninde bozukluk ve sapmalara sebep olmaktadır. İnsanın dışındaki bütün varlıklar, yaratılış düzenini bozmamakta, nasıl yaratılmışlarsa, öyle hareket etmektedirler. Allah'ın emir ve yasaklarım dinlemeyen, zulüm yollarına düşen insanlar ise, insanın yaratılış gayesinin dışına çıkmaktadırlar. Bu halleriyle de, varlıklar arasında en büyük zalimlerden olma durumuna düşmektedirler. Onun için Allah ve Rasulü genel olarak zulmü yasaklamışlardır. Bir de, bütün peygamberler insanları Allah'a inanmaya ve O'nun emir ve yasaklarına uygun hareket etmeye çağırmışlardır. Bu davete kulak vererek imana gelen ve ibadete sarılanlar huzur, saadet, mutluluk ve başarı elde etmişlerdir. Bu davete kulak vermeyerek peygamberlerin yoluna muhalefet edenler ise, zalimlerden olmuşlar ve başlarına büyük musibetler gelmiştir. Kur'an'da, peygamberlerin emrini dinlemeyen nice toplulukların başına gelen felaket ve musibetler haber vermiştir. Bu bilgiler, zulüm işleyen zalimlerin sonu açısından son derece ibret vericidir.

Nureddin TURGAY


2-)

Herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak, ziya, ışık ile nurun aksi. Dini anlamdaki manası ise, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsızlık yapmak, hadda aşmak söz ve fiilde aşın gitmek demektir.

Zulüm, arapça bir kelimedir. "Zale-me" fiilının masdardır. Aynı kökten türemiş bir isim olarak da kullanılır. Aslı zulm olup Türkçe'de zulüm diye kullanılır. Çoğulu zulümattır.

Kelime olarak zulüm, azgınlık, gadr, karanlık, azab ve eza ile eş anlamlıdır. Zıddı ise, nur, aydınlık ve adalettir.

Kur'an'ın üzerinde en çok durduğu kavramlardan biri şüphesiz zulümdür. Aynı kökden gelen kelimelerle birlikte, Kur'an'da üç yüz'e yakın yerde geçmektedir.

Alimler zulmü üç kısım halinde incelemişlerdir:

1- Insanın Allah'a karşı işlediği zulüm, şirk ve küfürdür. "Iman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar (var ya) işte korkudan emin olmak için onların hakkıdır ve doğru yolu bulanlar da onlardır" (el-En'am, 6/82) ayeti inince, bu ayetin ifade ettiği, imana zulüm karıştırma meselesi ashabın nefsine ağır geldi ve, "Hangimiz nefişlerine zulmetmez?" dediler: Bunun üzerine Yüce Allah: "Şüphesiz ki, şirk büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13) ayetini indirdi. Böylece yakandaki ayette söz konusu olan zulüm kelimesinden şirk kastedildiği anlaşılmıştır (Ibn Kesir, Tefsiru'r-Kur'anı'l-Azim, Beyrut 1969, II,153).

Âyetteki "Şirk büyük bir zulümdür" ifadesi ile de, şirk'e düşen insanların hikmet ve akıl yönünden ne kadar zavallı olduklarına ve ahmaklık içinde bulunduklarına işaret edilerek şirkin çirkinliği dile getirilmiştir (Muhammed Ali es-Sabuni, Safvetu't-Tefasir, Istanbul, 1987, II, 491).

Yüce Allah'ın varlığını, birliğini inkar etmek zulüm olduğu gibi, iman esaslarından herhangi birini inkar etmek de zulüm ve küfürdür. Bütün bu hususlarda ilgili çeşitli ayetler vardır:

"Onlardan her kim, (Allah'ın ilahlığını inkar ederek) "Ilah o değil, benim!" derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. Işte biz, zalimlere böyle ceza veririz!" (el-Enbiya, 21/29).

Bu ayette, Yüce Allah'ın ilahlığını inkar ederek, ilahlık iddiasında bulunanların durumu dile getirilmiştir. Nemrud'un Allah'ın varlığını inkar etmenin neticesinde, düştüğü küfür ve zulmünü haber veren bir ayetin meali de şöyledir:

"Âllah; kendisine hükümdarlık verdi diye (şımararak) Rabbi hakkında Ibrahim'le tartışanı görmedin mi? Işte o zaman Ibrahim, Rabbim dirilten, yaşatan ve öldürendir" deyince, "Ben de yaşatır ve öldürürüm"dedi. Bunun üzerine Ibrahim, Bil ki Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir" dedi. Inkar eden o adam şaşırıp kaldı (söyleyecek söz bulamadı, dili tutuldu). Allah, zalım kimseleri doğru yola iletmez" (el-Bakara, 2/258).

Israiloğullarının, Musa (a.s)'ın sözünü dinlemeyerek buzağıya tapmalarının zulüm olduğu hususunda da, Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Musa ile kırk gece için sözleşmiştik, sonra siz onun ardından buzağıyı ilah edinmiştiniz. (Kendinize böylece) zulmediyordunuz" (el-Bakara, 2/51).

"Andolsun Musa, size açık delillerle gelmişti. Sonra onun ardından tuttunuz buzağıya taptınız. Söz öyle zalimlersiniz işte!" (el-Bakara, 2/92).

Kur'an'da, Allah'ın ayetlerini inkar etmek ve Allah'ın daha önce indirdiği vahiyleri değiştirmek de zulüm olarak haber verilmiştir:

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve kendilerine de zulmeden topluluğun durumu ne kötüdür!" (el-A'raf, 7/177).

"Içlerinden zulmedenler, (söylediğimiz) sözü, kendilerine söylenmeyen bir sözle değiştirdiler. Biz de haksızlık ettiklerinden dolayı üzerlerine gökten bir azab gönderdik" (el-A'raf, 7/162).

Âyetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana (bunu) unutturursa, hatırladıktan sonra (hemen kalk), zalimler topluluğuyla oturma!" (el-En'am, 6/68).

Peygamberliğe ve peygamberlere inanmamak da zulümdür:

"Şüphesiz ki, onlara kendilerinden bir elçi geldi. Onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken, azab onları yakalayıverdi" (en-Nahl, 16/113).

"Biz onların, seni dinlerken ne sebeple dinlediklerini, kendi aralarında gizli konuşurlarken de o zalimlerin:

"Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini gayet iyi biliyoruz" (el-Isra, 17/47).

"Nuh kavmini de peygamberleri yalanladıkları vakit- onları da boğduk ve onları insanlara bir ibret yaptık. Zalimlere acı bir azab hazırladık" (el Furkan, 25/37).

Allah'ın varlığına, birliğine, gerektiği gibi sıfatlarına ve diğer iman esaslarına inanma hususunda Allah'ın emirlerine ters hareket eden insanlarını zulüm içinde bulunduklarını, küfre girdiklerini gösteren daha çok ayet ve hadisler vardır.

2- Insanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır. Bilindiği gibi zulüm kavramı, Kur'an'da çok geniş bir kullanım alanına sahiptir. Insanla insan arasındaki zulüm de, bu geniş alanda büyük bir yere sahip bulunmaktadır. Zaten zulüm denince ilk olarak akla insanların birbirlerine karşı olan hareketlerindeki yanlış, kötü ve zararlı davranışları zulüm olarak tanıtılmış, bunların işlenmemesi istenmiş ve işleyenler tenkid edilmiştir. Bu çirkin hareketlerden bazılarını ve onların olumsuzluğunu bildiren ayet meallerinden bir kısmı şöyledir:

Adam öldürmek: "Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurban kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden); "Ând olsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de, Âllah ancak sakınanlardan kabul eder. Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile), ben sana öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Ben istiyorum ki sen, hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın. Zalimlerin cezası işte budur" dedi (el-Maide, 5/27, 28, 29).

Hırsızlılık yapmak: "Onun (hırsızlık yapmanın) cezası, kayıp eşya, yükünde bulunan kimseye verilir. Işte ona el koymak, onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız, dediler" (Yusuf, 12/75).

Erkeklerin erkeklerle temasta bulunması (homoseksüellik) ve yol kesip kötülükte bulunmak: Lut'u da (gönderdik), kavmine dedi ki: "Siz, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşa gidiyorsunuz. Siz (kadınları bırakıp) erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapıyorsunuz ha?" Kavminin cevabı, sadece; "Eğer doğrulardan isen, haydi Allah'ın azabını getir!.. " demeleri oldu. (Lut): "Rabb'im, şu bozguncu kavme karşı bana yardım et" dedi" (el-Ankebut, 29, 30).

Zina yapmak: "Yusuf'un, evinde kaldığı kadın, onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları kilitleyip Haydi gelsene. !" dedi. (Yusuf); Allah'a sığınırım. Efendim bana güzel baktı (Ben nasıl onun iyıliğine karşı hıyanet ederim.) Zalimler iflah olmazlar, dedi" (Yusuf, 12/23).

Suçlu insanları bırakıp suçsuzları cezalandırmak: Dediler ki: "Ey vezir, onun büyük bir ihtiyar babası var! (Onun alıkonduğuna çok üzülür). Onun yerine (bizden) birimizi al. Zira biz seni iyilik edenlerden görüyoruz" (vezir): "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını almaktan Allah'a sığınırız. Yoksa biz zulmedenlerden oluruz dedi" (Yusuf, 12/78, 79).

Allah'ın indirdiği ahkam ile hükmetmemek: "Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte zalimler onlardır" (el-Maide, 5/45).

Bundan önceki ayette de Yüce Allah, Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin kafirler olduğunu bildirmiştir: Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte kafirler onlardır" (el-Maide, 5/44).

Hz. Muhammed (s.a.s) de, insanın insana zulmetmesini yasaklamış ve Islam dininde zulmün yerinin olmadığım belirtmiştir. Mazlumun duasından sakınınız. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur" (Buhari, Cihad, 180) diyerek, zulmün ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğuna işaret etmiştir. Rasulüllah (s.a.s) veda hutbesinde sık sık zulümden sakınmayı emretmiştir (Ahmed Zeki Safve, Cemheretu Hutebi'l-Arab, Mısır 1962, I, 155 vd).

Diğer bir hadiste de; Müslüman, diğer müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir" (Buhari, Iman, 4, 5; Rikak, 26; Müslim, Iman, 64, 65; Ebu Davud, Cihad, 3; Tirmizi, Kıyame, 53, Iman,13) diyerek zulmün nasıl bir afet olduğunu ifade etmiştir.

Zulmün ahiretteki azabını bildiren bir hadis de şöyledir:

"Zulümden sakınınız. Zira zulüm, kıyamet günü (sahibini saran) karanlıklar (olacak)dır" (Buhari, Mezalim, 8; Tirmizi, Birr, 83).

Ebu Musa (r.a)'dan nakledildiğine göre, Hz. Muhammed (s.a.s); Âllah, zalıme (bir müddet) mühlet verir. Onu bir defa yakaladığı vakit de, felah vermez" Ondan sonra da: "Işte Rabb'in, zulmeden şehirlerin (halkını) yakaladığı zaman, böyle yakalar. Çünkü O'nun yakalaması çok acı ve çok çetindir" (Hud,11/102) (mealindeki) ayeti okunmuştur (Buhari, Tefsir sre 11, 5; Müslim, Birr, 62; Ibn Mace, Fiten, 22).

Bir de Rasulüllah (s.a.s) dünya hayatında insanlara zulmetmenin, ahirette, zulmeden kişiyi iflasa götüreceğini bildirmiştir. Ebu Hureyre (r.a)'ın naklettiğine göre, (bir gün); Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sormuştur. (Hazır bulunan) ashab: "Müflis bizim aramızda, parası olmayan ve malı bulunmayandır" deyince, o şöyle devam etmiştir: "Ümmetimden müflis, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabı ile, (ve amel defterine) şuna sövdü, buna zina iftirası yaptı, şunun malınıyedi, bunun kanını döktü, şunu dövdü (diye yazılmış olarak) gelen kimsedir. Onun hasenatının sevabından (hak sahibi olan) şuna, buna verilir. Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce ibadet ve iyiliklerinin sevabı tükenirse, alacaklıların günahlarından alınıp onun üzerine yüklenir. Sonra (onların günahları ile birlikte) cehenneme atılır" (Müslim, Birr, 60; Ahmed b. Hanbel, II, 303, 324, 372).

3- Zulmün bir çeşidi de, insanın kendi kendine zulmetmesidir. Bu hususta da çeşitli ayetler vardır. Bu ayetlerden bazılarının meali şöyledir:

"Biz hiç bir peygamberi, Allah'ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler, Allah'tan günahlarını bağışlamasını isteseler ve Rasul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı" (en-Nisa, 4/64).

"(Inkar edenler), ille kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabb'inin (azab) emrının gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı" (en-Nahl, 16/33).

"Sonra Kitabı kullarımız arasında seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allah'ın izniyle hayırda öne geçendir. Işte büyük lütuf budur" (Fatır, 35/32).

Yukarıda sayılan çeşitlerden hangisi olursa olsun, zulüm, yaratılış düzeninde bozukluk ve sapmalara sebep olmaktadır. Insanın dışındaki bütün varlıklar, yaratılış düzenini bozmamakta, nasıl yaratılmışlarsa, öyle hareket etmektedirler. Allah'ın emir ve yasaklarını dinlemeyen, zulüm yollarına düşen insanlar ise, insanın yaratılış gayeşinin dışına çıkmaktadırlar. Bu halleriyle de, varlıklar arasında en büyük zalimlerden olma durumuna düşmektedirler. Onun için Allah ve Rasulü genel olarak zulmü yasaklamışlardır. Bir de, bütün peygamberler insanları Allah'a inanmaya ve O'nun emir ve yasaklarına uygun hareket etmeye çağırmışlardır. Bu davete kulak vererek imana gelen ve ibadete sarılanlar huzur, saadet, mutluluk ve başarı elde etmişlerdir. Bu davete kulak vermeyerek peygamberlerin yoluna muhalefet edenler ise, zalimlerden olmuşlar ve başlarına büyük musibetler gelmiştir. Kur'an'da, peygamberlerin emrini dinlemeyen nice toplulukların başına gelen felaket ve musibetler haber vermiştir. Bu bilgiler, zulüm işleyen zalimlerin sonu açısından son derece ibret vericidir.


3-)(Cruelty) 1. Bir şeyi ait olduğu yapı, ortam veya
çerçe­venin dışına koymak.

2. Meşru
hakların çiğnenmesi, hukukun tanınmaması. Baskı yönetimi. Üke ve kural
tanımayan, keyfi davranış.

3. Kendisine
tanınan hukuki sınırı geçme, haddi aş­ma, başkasının mülkünde tasarrufta
bulunmaya kalkma. Bkz.

Adalet.


4-)Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıygı, acımasızlık, haksızlık, eziyet, cefa
Örnek:Nöbetçinin siyah süngüsü zorbalığın ve zulmün bir timsali gibi gözlerimin önünden geçiyordu. H. C. Yalçın


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Cruelty.
İngilizcesi İngilizce
Grimness.
İngilizcesi İngilizce
Oppression.
İngilizcesi İngilizce
Persecution.
İngilizcesi İngilizce
Tyranny.
İngilizcesi İngilizce
Atrocity.
İngilizcesi İngilizce
Outrage.
İngilizcesi İngilizce
İnjustice.
İngilizcesi İngilizce
İll- usage.

  • Fitne kalmayıncaya ve din Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık Zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. Bakara 193
  • Gazeteci böyle Zulüm görmedi 2012'de görevi başında ölen gazetecilerin sayısı son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaştı Haber peşinde koşan gazeteciler kimi zaman kurşunların ya da bombaların hedefi oluyor.
  • Hükümetin uyguladığı Zulüm ve baskısının sona erdirilmesini isteyen Kerküklüler, protestoculara kulak asılmasını istedi.

Sizde içinde Zulüm kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Zulüm kelimesi anlamı 46 defa okunmuştur. [243417] Zulüm kelime anlamı, Zulüm nedir, Zulüm ne demek, Zulüm sözlük anlamı

Paylaş