Üç Talak Nedir

Üç Talak Nedir ? Üç Talak Ne demek ?

1-)ÜÇ TALAK



Erkeğin eşini, üç talak hakkını aynı anda veya bir temizlik içinde kullanarak boşaması.

Dinimiz, nikahı meşru gördüğü gibi talakı (boşamayı) da meşru görmüştür. Ancak evlenmeyi teşvik etmiş, boşamayı hoş görmemiştir. Çünkü birincisinde bir yuva kurma, tenasüle adım vardır. İkincisinde ise bir yuvaya son vermek, çocukları ortada bırakmak, insanları yalnızlığa itmek vardır. Ama dinimiz buna rağmen boşanmayı kabul etmiştir. Çünkü bütün olumsuzluklarına rağmen, boşanmak zaruret halini alabilir. Bütün iyi yönlerine rağmen evliliği sürdürmek imkansız hale gelebilir. Birbirini sevmeyen, sıcak aile yuvalarını bir işkencehane haline getiren eşlerin ne pahasına olursa bu evliliği sürdürmelerini istemek, insan tab'ına aykırıdır. Fayda yerine zarar getirir. Daha kötü olumsuzluklara, hatta cinayetlere sebep olabilir. İşte bunun için dinimiz, boşanmayı meşru kabul etmiştir. Fakat öngördüğü tedbirlerle boşanmayı asgariye indirmeyi, başka çare kalmadığında bu yola başvurmayı hedeflemiştir. Bu hedefi gerçekleştirmek için iki yol izlenmiştir.

1- Allah ve rasulü Müslümanı boşamaktan uzak tutmak için tavsiyelerde bulunmuş ve Allah'ın boşamadan hoşlanmadığını özellikle vurgulamıştır. Bir ayette Allah (c.c) geçimsizliğe sebep olan kadınları ıslah için, nasihatle başlayan ve son halkası boşama olan bir tedbirler zinciri öngörmüştür (en-Nisa, 4/34). İşaret ettiğimiz bu ayet-i kerimede Cenab-ı Allah boşamayı son çare olarak göstermiştir. Peygamber Efendimiz de, bir çok hadisinde insanları boşamaktan uzak tutmak için telkinatta bulunmuştur. Mesela bir hadisinde şöyle buyuruyor Allah rasulü: "Helallerin Allah'a en sevimsiz olanı talaktır." (Ebu Davud, Talak, 3; İbn Mace, Nikah, 1; Beyhaki, Sünenü'l-Kübra, VII, 322; Hakim, Müstedrek, II, 196).

2- Boşama olayını bir çırpıda gerçekleştirmeyi değil belirli bir zaman dilimine yaymayı esas almıştır. Böylece ani bir öfke ve tehevvür neticesinde evliliğe son verme yolunu tıkamış, ancak gerçek manada boşama ihtiyacı duyanların bu yola başvuracakları bir sistem koymuştur. Bir ayetinde Allah (c.c) "Boşamak ikidir, bunlar ya iyilikle tutmak veya güzel ve adaletli bir şekilde salıvermektir..." (Bakara, 2/229) buyurmaktadır.

Hanefi mezhebine mensup bilginler talakı üç grupta mütalaa etmektedirler. Bunlar:

a- Ahsen (en güzel) talak: Karısını boşamak isteyen bir kimse, hanım adetten temizlendikten sonra ve onunla cinsi ilişki kurmadan bir defa boşar ve bırakır. İkinci bir defa boşamaz. Bu durumda, verilen talak ric'i (bkz. talak) ise ve henüz iddet bitmemişse, koca isterse karısına döner ve evliliklerini sürdürürler. Bain (bkz. talak) ise veya iddet bitmişse, taraflar kendi rızaları ile dilerlerse yeniden bir nikah kıyarak tekrar evlenirler. Böylece yuvanın dağılması, çocukların perişan olması önlenmiş olur. İşte eşlere, başkaca bir muameleye ihtiyaç olmadan aileyi kurtarma imkanı verdiği için bu boşama ahsen boşama kabul edilmiştir. Bazı müellifler bu şekilde boşamaya sünni talak tabirini kullanmaktadırlar (bkz. İbn Kudame, el-Muğni, VIII, 236).

b- Hasen (güzel) talak: birinci şıktakine göre biraz daha hoş karşılanmayan ama yine sünnete uygun olan ikinci boşama şeklidir: Bunun usulü de şöyle olur: Karısını boşamak isteyen kişi, hanım adetten temizlendikten sonra ve onunla cinsi ilişki kurmadan bir kez boşar ve beklemeye başlar. Hanım tekrar adet olup temizlenince yine ilişki kurmadan tekrar boşar. Hanım üçüncü kez adet olup temizlendikten sonra ve ilişki kurmadan üçüncü defa boşar. Artık bu son boşamadır. Bu boşama şeklinin güzel görünmesine sebep, kesin boşamanın üç aya serpiştirilerek gerçek anlamda geçinmenin imkansızlığına delil teşkil etmesidir. Çünkü birinci ve ikinci boşama tekrar bir araya gelmelerine engel olmayacağı için, koca veya taraflar pişmanlık duyup boşamaktan vazgeçerlerse evliliklerini sürdürebilirler. Ayrıca kızgınlık ve kırgınlıklar üç ay gibi bir süre devam etmeyeceği için sebepsiz yere bir hiç uğruna yuvaların yıkılması önlenmiş olur.

Hanefiler bu boşama şekline sünni talak demektedirler. Yine Hanefilerden Kerhi, talakı üçe değil ikiye ayırmakta, anlatılan bu iki şekle sünni aşağıdaki üçüncü kısma da bid'i demektir (Abdülgani el-Meydani, el-Lübab Şerhu'l-Kitap, III, 37).

c- Bid'i talak: Bu boşama şekli Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in öngördüğü ve tavsiye ettiği boşama tarzına terstir. Bid'i boşama Hanefi ve Maliki'lerde zamanda ve adette olmak üzere iki çeşittir. Şafiilere göre ise sadece zamanda söz konusudur (el Merginani, el-Hidaye, II, 227; İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid ve Nihayetü'l-Muktesıd, II, 64).

ca- Zaman açısından bid'i boşama: Bir kimsenin hanımım adet halinde iken veya adetten temizlendikten ve cinsi ilişki kurduktan sonra boşamasıdır. Bu, bütün mezheplere göre biddi'dir.

cb- Adet açısından bid'i boşama: Bir çırpıda veya bir temizlik içerisinde üç defa boşamaktır. Yani üç talak hakkının hepsini aynı anda veya aynı temizlik içerisinde kullanmaktır. Bu tür bir boşama Şafiilere göre bid'i sayılmaz. Diğerlerine göre bid'idir (el-Merginani, Hidaye, I, 226, 227; İbn RüŞd a.g.e., II, 64; el-Mevsıli, el-İhtiyar, III, 121).

Bu boşama şekillerinin bid'i olmasına sebep, birincisinde Hz. Peygamber'in bu şekildeki bir boşamayı men etmesinin yanı sıra, adet hali genelde kadından uzaklaşma ve rağbetin azaldığı bir hal olduğu için, kocanın boşamaya daha kolay yönelmesine imkan vermesidir. İkinci şekilde de hem yukarıda işaret edilen ayete zıt olduğu hem de bir hata edilmişse, hatayı telafi imkanını ortadan kaldırdığı içindir.

Bid'i talakın sünnete uygun olmadığı ve hanımını bu şekilde boşayan kişinin günah işlediğinde ulema arasında ihtilaf mevcut değildir. Ancak bilginler, bu şekildeki bir boşamanın geçerli olup olmadığında, geçerli ise kaç talak sayıldığı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bid'i talakın birinci maddesi, yani zaman bakımından bid'i olan, konumuzun dışındadır. Onun için sadece, hayız halinde iken veya hayızdan temizlendikten ve cinsi ilişki kurulduktan sonra verilen talakın alimlerin cumhuruna göre geçerli olduğuna işaret edip konumuz olan ikinci şık üzerinde duracağız.

Konuyu önce boşamanın zifaftan evvel ve zifaftan sonra olması durumuna göre ikiye bölmek gerekir:

1- Bir kişi nikahlandığı karısını daha zifafa girmeden önce üç talakla koşarsa, kullandığı ifadelere göre hüküm verilir. Şayet "boş ol" sözünü ayrı ayrı telaffuz ederek üç kez tekrarlarsa, bununla tek talak meydana gelir. Hanefi mezhebinin görüşü budur. İshak b. Rahuye, Hasenü'l-Basri ve İbn Abbas'ın talebeleri de bu görüştedir (el-Merğınani, a.g.e.; Şevkani, Neylü'l Evtar VI, 260). Böyle değil de, tek çırpıda, "sen üç defa boş ol" derse, üç talak birden vaki olur.

2- Zifaftan sonra aynı anda verilen üç talakın hükmünün ne olduğu konusunda üç görüş nakledilmektedir:

a- Üç talak vaki olur. Ashap ve tabiunun cumhuru (büyük çoğunluğu), dört mezhep imamı ve bu mezheplere mensup bilginlerin ileri gelenleri bu görüştedir. Delilleri, Kur'an ve sünnettir. Talaktan bahseden ayetlerin mutlak oluşu, tek talak üç talak gibi bir ayrımın yapılmaması her türlü talakın vaki olacağına delil sayılmıştır. Üç talakın hepsinin geçerli olduğunu gösteren hadisler hayli fazladır. Şimdi bu hadisleri görelim:

Sehl b. Sa'd'den rivayet edildiğine göre, Uveymir el-Aclani karısı ile lianlaştı (bkz. Lian). Sonra "Ya Rasulüllah! Onu tutarsam yalan söylemiş olurum" dedi ve üç talakla boşadı (Şevkani, a.g.e., VI, 256).

Bu haberin delil olma yönü, Hz. Peygamber'in huzurunda yapılan üç talakla boşamayı yadırgamaması, sahabinin bu tür bir boşama ile hanımından ayrılışını tasvib etmesidir.

Ancak bu hadisle istidlal pek sıhhatli olamaz. Çünkü lian neticesinde zaten ayrılık meydana gelir, yeniden bir boşamaya ihtiyaç yoktur.

Abdullah İbn Ömer, hanımım hayz halinde iken boşamıştı. Sonraki iki temizlik halinde iki talak daha verecekti. Hz. Peygamber buna muttali olunca yaptığının sünnete uygun olmadığını, dolayısıyla karısına dönüp isterse tekrar boşamasını tenbihledi. Bunun üzerine İbn Ömer: "Ya Rasulüllah! Onu üç talakla boşasam ona tekrar dönmem bana helal olur mu?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.s) "Hayır senden tamamen ayrılmış olur ve ayrıca günahtır" buyurdu (Beyhaki, VII, 330; es-Sevkani, Neylü'l Evtar, VI, 256).

Görüldüğü gibi bu hadiste Hz. Peygamber aynı anda verilen üç talakın şeriatın istediği şekle uygun olmamakla beraber geçerli olduğunu haber vermiştir.

Mücahid'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: İbn Abbas'ın yanında idim. Ona bir adam gelip, karısını üç talakla boşadığını söyledi. İbn Abbas sustu, öyleki karısını ona göndereceğini zanettim. "Sizden birisi kalkar, ahmaklık yapar. Sonra da "Ya İbn Abbas! Ya İbn Abbas" der (çare bulmamı ister). Allah (c.c) "Kim Allah'tan korkarsa, Allah onun için bir çıkış (yolu) kılar" buyurmuştur. Sen Allah'tan korkmadın ki ben sana bir çıkış bulayım. Sen Rabbine isyan ettin, karın da senden ayrıldı. Allah (c.c): "Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın" (et-Talak, 65/1) buyurdu" dedi (Ebu Davud, Sünen, Talak, 9-10).

Said b. Cübeyr'den rivayet edildi: Bir adam karısını bin defa boşadı. İbn Abbas: "Bundan üçü sana yeter, dokuz yüz doksan yedisini bırak" dedi (Şevkani, a.g.e., IV, 258; Darakutni'den naklen).

Said b. Cübeyr'den rivayet edildiğine göre: İbn Abbas (r.a)'a karısını yıldızlar sayısınca boşayan bir adamın durumu soruldu: "Sünnete uymadı, karısı temelli ayrıldı" cevabım verdi (Şevkani, a.y.).

İbn Mes'ud'tan rivayet edilmiştir: Kendisine, bir gün önce karısını yüz kez boşayan bir adamın haberi verildi. Adama:

-Onların hepsini bir seferde mi söyledin?

-Evet.

-Karının senden temelli ayrı olmasını mı istedin?

-Evet.

-Öyleyse o dediğin gibidir (senden temelli ayrılmıştır) (Şevkani, a.g.e., VI, 259, Beyhaki ve Abdurrezzak'tan naklen).

Ubade b. Samit'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Dedem hanımını bin talakla boşadı, Rasulüllah'a gidip durumu haber verdim. Rasulüllah (s.a.s) "Deden Allah'tan korkmadı. Bu talaklardan üçü ona aittir. Kalan dokuz yüz doksan yedisi zulüm ve düşmanlıktır. Allah dilerse ona azab eder, dilerse bağışlar" buyurdu."

Bu hadisin başka bir rivayetine göre Hz. Peygamber: "Baban Allah'tan korkmadı ki, Allah onun için bir çıkış bulsun. Hanımından sünnete uygun olmamakla beraber üç talakla ayrıldı. Kalan dokuz yüz doksan yedisi onun boynunda günahtır" buyurdu" (Abdürrezzak, III, 339; Durakutn, IV, 20; el-Heytemi, Mecmau'z-Zevaid, 338; es-Sevkani, a.g.e., IV, 261).

Ancak, bu rivayete Ubade'nin babasının İslam'a yetişemediği, dedesinin nereden yetişeceği söylenerek itiraz edilmiştir (Şevkani, a.y.).

Ebu Seleme b. Abdirrahman'tan rivayet edildiğine göre, Kays'ın kızı Fatıma kendisine şöyle haber vermiştir: Kocası Ebu Hafs b. Muğire kendisini üç talakla boşayıp Yemen'e gitti. Halid b. Velid bir grupla birlikte, ümmü'l-mü'minin Meymune'nin evinde olan Hz. Peygamber'e gelip: Ebu Hafs karısını üç talakla boşadı. Onun için nafaka var mı?" dediler.

"Rasulüllah (s.a.s) "Onun için nafaka yok, onun iddet beklemesi gerekir" buyurdu (Müslim, Talak, 38-48 hadis no: 1480; Ahmed IV, 412).

Bu rivayetin delalet yönü şudur: Şayet bu boşama ile hiç talak vaki olmasaydı veya bir tek rici talak olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.s) kadının barınma ve nafakasını kocasına yüklerdi. Böyle yapmadığına göre, demek ki, üç talak saymıştır (Şeltut-Ali Sayis, Mukaranetü'l-Mezahib fı Fıkhı'l İslami, 81).

Muhammed b. Lebid'den rivayet edilmiştir: Rasulüllah (s.a.v)'e bir adamın karısını bir anda üç talakla boşadığı haber verildi. Efendimiz öfke ile kalktı ve "Daha ben aranızda iken Allah'ın kitabıyla oyun mu oynuyor?" buyurdu (Nesai, VI, 142; Şevkani, VI, 255).

İbn Kesir ve İbn Hacer bu hadisin ravilerinin güvenilir kişiler olduğunu söylemektedirler. Hz. Peygamber'in adama bu derece öfkelenmesi, onun bu sözlerle talakı geçerli saydığına delil sayılmıştır.

Hasen b. Ali, karısı Aişe el-Has'amiyye'yi boşamış, sonra pişmanlık duyup şöyle demiştir: "Eğer dedemin, "Karısını iddet içerisinde üç talakla boşayan bir kimse, bir daha ona dönemez" dediğini duymamış olsaydım, ona tekrar dönerdim" (Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra, VII, 257; el Heytemi, Mecmau'z-Zevaid, IV, 330).

Görüldüğü gibi gerek Hz. Peygamber'den, gerekse ashaptan rivayet edilen bu hadis ve haberlerin tümü ya doğrudan ya da delalet yoluyla aynı anda verilen üç talakın üçünün de geçerli olduğunu göstermektedir. Bu rivayetlerin sayısı da hayli kabarıktır. Bunların hepsini buraya aktarmamızın sebebi, konunun ehemmiyeti ve üzerindeki görüş ayrılıklarıdır. Bu hadisler içerisinde isnat bakımından tenkide uğrayanlar olmuştur. Fakat bu kadar rivayetin hepsi zayıf olsa bile, birbirlerine takviye ederek sağlam bir hadis hükmü kazanırlar. Zaten ulemanın kahir ekseriyetinin bu rivayetler istikametinde görüş sahibi olması da bunu gösterir.

b- Tek talak vaki olur: Ebu Musa, Hz. Ali den bir rivayet, Tavus, Ata, Cabir b. Zeyd, Ahmed b. Isa, İbn Teymiye, İbn Kayim el-Cevziyye, bir rivayete göre İbn Abbas, İbn Mes'ud, Abdurrahman b. Avf, İbn Zübeyr ve Zeydiler aynı anda verilen üç talakın tek talak sayılacağı görüşündedirler (İbnü'l-Kayyim, a.g.e., V, 248; Şevkani, a.g.e., VI, 260; Şeltut, a.g.e., 80).

Bu görüş sahiplerinin delilleri de Kur'an ve sünnettendir. Kur'an'dan delilleri, yukarıda işaret edilen Bakara suresinin 229. ayetidir. Bu ayet zifaftan sonraki boşamanın iki çeşit olup bunlardan birisinin, kocaya karısına dönme imkanı veren, diğerinin de kocaya bu imkanı vermeyen talak olduğuna delalet etmektedir. Âyette Allah (c.c) talakın iki defa olduğunu bildirmektedir. Araplar bu ifadeden, bir şeyin iki defa olmasının ancak ayrı ayrı iki defada olabileceğini anlarlar. Nitekim, namazdan sonra otuzüç defa sübhanellah" demek, bu sözü otuz üç kez" tekrarlamakla olur. "Otuz üç kere sübhanellah" denilmekle sadece bir kez söylenmiş sayılır. Bunun daha başka misalleri de vardır. O halde, bir çırpıda "iki defa veya üç defa boş ol" demekle ancak bir talak gerçekleşir (İbnü'l-Kayyim el-Cevziye, Zadü'l-Mead, V, 244, 250).

Bu görüş mensuplarının sünnetten dayandıkları delillerde şunlardır: İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, Rükane bir rivayette Ebu Rükane karısını bir mecliste üç talakla boşadı. buna son derece üzüldü. Hz. Peygamber (s.a.s) kendisine: "Nasıl boşadın?" diye sordu. Rükane, "Bir mecliste üç defa" karşılığını verdi. Bunun üzerine Rasulüllah, "Bu sadece birdir, ona dön" buyurdu (Ebu Davud, Talak 9-10; Ahmed b. Hanbel, I, 265; Beyhaki, es-Sünenu'l-Kübra,VII, 339).

Tavus, İbn Abbas (r.a)'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

"Üç talak, Rasulüllah (s.a.s), Ebu Bekir ve Ömer'in halifeliğinin ilk iki yılında tek sayılıyordu. Ömer b. Hattab (r.a) "İnsanlar, kendileri için vakar olan bir konuda acele ediyorlar. Onu kendilerine geçerli sayalım bari' dedi ve geçerli saydı." (Şevkani, a.g.e., VI, 258).

Tavus'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Ebu Sahba, İbn Abbas'a (r.a): -Üç talakın Hz. Peygamber ve Ebu bekir zamanlarında ve Ömer'in halifeliğinin ilk yıllarında tek sayıldığını bilmiyor musunuz?

-Aynen böyle idi (Müslim, Talak, 1472, Ebu Davud, Talak, 9-10; Ahmed, I, 314).

(Bu hadisin Ebu Davud'taki rivayetinde, Ebu Sahba'nın sorusunun henüz zifafa girilmeyen bir kadının boşanması ile ilgili olduğu görülmektedir. Bu rivayet bu şekliyle, üzerinde durduğumuz görüş için delil olmaz).

Görüldüğü gibi bu rivayetler aynı anda verilen üç talakın tek sayıldığına delalet etmektedir. Ancak bu rivayetler karşı görüş sahipleri tarafından tenkide tabi tutulmuştur. Bu tenkidleri beş maddede toplamak mümkündür:

1- İbn Abbas'tan rivayet edilen haberler muzdariptir. İbn Elbbas'tan konu ile ilgili olarak gelen rivayetlerin birbiri ile tam bir çelişki arzettiği görülmektedir. Bu rivayette Hz. Ömer'in ilk iki yılına kadar aynı anda verilen üç talakın tek sayıldığını söylerken, önceki rivayetlerde bizzat kendisinin böyle bir talakı üç saydığı ifade edilmektedir. Ayrıca üç talakı tek sayan rivayet, birçok ravi tarafından rivayet edilen hadislere ters düşmektedir. Dolayısıyla bu rivayet, muzdarip şekliyle o rivayetlere tercih edilemez.

İkinci görüşü benimseyenler, öncekilerin onun fetvası; sonrakinin ise rivayeti olduğunu, rivayeti ile fetvasının çelişmesi halinde rivayetin delil olduğunu söylerler (geniş izah için bkz. İbnü'l-Kayyim, İ'lamu'l Muvakkıin, III, 38).

2- İbn Abbas'ın "üç talak" sözünden maksat, "elbette, kesinlikle" boşamaktır. Nitekim Rükane hadisinin meşhur rivayetinde bu ifade yer almış, Rükane ısrarla bu sözle niyetinin tek talak olduğunu vurgulamıştır.

3- Bu hadisteki üç defa boşamaktan maksat, "sen boşsun" sözünü peşi peşine üç kez tekrarlamaktır. Bu durumda ikinci ve üçüncü tekrarların ilk talakın tekidi için olması halinde her üçü tek, ama sonrakilerin talakı tekrar için verilmesi durumunda üç olur. Buna göre, Hz. Ömer'in halifeliğinin ikinci yılının sonuna kadar aynı anda üç talakı verenlerin maksatları birinci talakı te'kitti. Onun için tek sayılıyordu. Ama Hz. Ömer, halifeliğinin ikinci yılından sonra insanların adedi çoğaltmak için birden fazla talakı aynı anda verdiklerini görünce, bunu üç saydı.

4- İbn Abbas hadisinin hiç zifafa girilmemiş kadının boşanması ile ilgili olması muhtemeldir. Nitekim Said b. Cübeyr, Tavus, Ata ve Amr b. Dinar bu görüştedirler.

5- İslam'dan önce Araplar karılarını diledikleri kadar boşarlar, sonra tekrar geri alırlardı. Bu hal kadınlar için bir işkence idi. Kur'an-ı Kerim bunu yasakladı ve boşamanın iki defa olacağını bildirerek Arapların bu uygulamasını yasakladı ve üç talakla boşanan kadınlara bir daha dönülemeyeceğini bildirdi (el-Bakara, 2/229). İşte İbn Abbas'ın haber verdiği üç talaktan sonra rücu imkanının varlığını bildiren rivayet bu ayetin inmesinden önceye aittir (Şevkani, a.g.e., VI, 262; Necati Yeniel, Hüseyin Kayapınar, Süneni Ebu Davud Terceme ve Şerhi, VIII, 391-392).

Bu görüş sahipleri aklen de aynı anda verilen üç talakın tek talak sayılması gerektiğini savunurlar. Çünkü aynı anda üç talakı vermek bid'attır, haramdır. Bid'at da Hz. Peygamber'in emrine uygun olmadığı için reddedilir. Ayrıca, Şarün talakı üçe ayırmasından maksadı, pişmanlık halinde telafisinin mümkün olmasıdır. Eğer üçü aynı anda verilirse, bu telafi ortadan kalkar, dolayısıyla Şari'in maksadı gerçekleşmez. Şari'in gözettiği hikmete ters düşen bir şey de ilga edilir (İbn Kayyim, a.g.e., V, 250, Şeltut-Sayis, a.g.e., 84-85).

c- Bununla hiçbir talak vaki olmaz: İmamiyenin ve Zahirilerin bazıları bu görüştedir. Bu görüş ayrıca bazı tabiilerden, İbn Aliyye'den ve Ebu Ubeyde'den rivayet edilmiştir. Görüldüğü gibi bu görüş pek rağbet görmemiştir. Delilleri: bu talakın bid'i olması dolayısıyle haram oluşu ve bu yüzden de batıl olması gereğidir. Çünkü hadis (bkz. Müslim, Cum'a, 43; Ebu Davud, Sünne, 5) gereği bid'i olan her şey reddedilir (İbn Kayyim, a.g.e., V, 248; Şevkani, a.g.e., VI, 260; es-Seltut Sayis, a.g.e., 80, 85).

Bu görüş sahiplerine şöyle cevap verilebilir: Üzerinde durduğumuz konuda talakın bid'i oluşu, kendisinden dolayı değil, harici bir sebepten dolayıdır. Yani haram li gayrihi hükmündedir. Cuma vakti alış-veriş yapmak, gasbedilmiş arazide namaz kılmak gibidir. Bu ise, yapılan şeyin aslını ibtal etmez. Nasıl ki, cuma vakti alışveriş Allah'ın emrine aykırı olmakla birlikte geçerli ise, aynı anda üç talak da Şari'in emrine aykırı olmakla birlikte geçerlidir.

Aynı anda veya aynı temizlik içerisinde verilen üç talak konusu görüldüğü gibi hayli tartışmalıdır. Biz yukarıya bulabildiğimiz kadarıyla delilleri ve görüşleri aktarmaya çalıştık. Konunun işlenmesi esnasında farkedilebileceği gibi, kanaatimiz bu durumdaki talakın üç sayılacağı tarzındadır. Ama bu, üç talakı tek sayan görüşün külliyen yanlış olduğu manasına gelmez. Çünkü o görüşü savunanlar da gerçekten kuvvetli delillere dayanmaktadırlar. Biz buraya o delilleri gereği gibi aktaramadık. Konuyu incelemek isteyenler şu kaynaklara müracaat edebilirler: İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü 1-Mead, V, 241 vd; İlamu'l-Muvakkıin, III, 30 vd. İbnü'l Hümam, Şerhu Fethu'l-Kadir, III, 329 vd.; Ayni, el-Binaye, Şerhu'l Hidaye, VI, 372 vd; Şevkani, Neylü'l Evtar, VI, 255 vd; Zafer Ahmet et, Tehanevi, İ'lau s-Sünen, XI,148 vd.; Mahmut Şeltut-Ali Sayis, Mukaranetü'l-Mezahib Fi'l-Fıkhi'l-İslami, 80 vd.

Zahidu'l-Kevseri, el-Eşfak ala Ahkamıt-Talak adındaki risalede, konuyu dil açısından da ele alarak aynı anda verilen üç talakın üç sayılacağını isbat etmiştir (s. 23 ve devamı). 1929 yılında yürürlüğe giren Mısır medeni kanunu aynı anda verilen üç talakı tek saymaktadır. Medeni hukuk sahasında mukayeseli bir çalışma yapan Medran Ebu'l-Aynen Bedran da cumhurun görüşüne uygun olarak bu talakın üç sayılacağı görüşünü tercih etmiştir (el-Fıkhu'l-Mukaran fi'l Ahkamış-Şahsiyye, 353).

Hüseyin KAYAPINAR


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Üç Talak kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Üç Talak kelimesi anlamı 33 defa okunmuştur. [242936] Üç Talak kelime anlamı, Üç Talak nedir, Üç Talak ne demek, Üç Talak sözlük anlamı

Paylaş