Ibnu's-Sebıl Nedir

Ibnu's-Sebıl Nedir ? Ibnu's-Sebıl Ne demek ?

1-)İBNU'S-SEBİL



İbn, oğul, sebil, yol. İsim tamlaması olarak "yol oğlu"; yolcu, yolda kalmış, bir beldeden başka beldeye geçen kimse. Bir fıkıh terimi olarak İbnu's-sebil; kendi memleketinde zengin bile olsa, yolculuk sırasında fakir ve muhtaç duruma düşen kimse demektir. Bu durumdaki yolcunun zekat ve ganimetten pay alma hakkı olduğu gibi, müslümanların ve devletin diğer yardım kaynaklarından da yararlanır.

İbnu's-sebil terimi Kur'an-ı Kerim'de sekiz yerde geçer. Mekke'de nazil olan şu iki ayette yolcuya yardım teşvik edilir: "Akrabaya, düşkünlere, yolda kalan yolcuya haklarını ver. Elindekileri saçıp savurma" (el-İsra, 17/26); "O halde akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver" (er-Rum, 30/38). Medine'de inen surelerde de Kur'an-ı Kerim, farz veya nafile olarak yolcuyu yardım yapılacak yerler arasında zikretmektedir. Bazı ayetlerde yolcunun desteklenmesine genel yardım niteliğinde yer verilirken (bk. el-Bakara, 2/177, 215; en-Nisa, 4/36), bazılarında yardım kaynağı da belirtilmektedir.

a. Ganimetlerin beytülmale intikal eden beşte biri (humus) üzerinde yolcu hak sahibidir."Biliniz ki, savaştan ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri; Allah'ın, peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır" (el-Enfal, 8/41).

b. Savaş yapılmadan alınan ganimetten (fey') de ona pay ayrılmaktadır. "Allah'ın fethedilen ülkeler halkından ganimet olarak peygamberine verdiği mallar; Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir" (el-Haşr, 58/7).

c. Yolda kalanın zekat alma hakkı da vardır. Zekatın verileceği sekiz sınıftan sonuncusu İbnu's-sebil'dir. Ayette bu sınıflar şöyle belirlenir: "Sadakalar (zekat) Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, yoksullara, zekatı toplayan memurlara, kalbleri İslam'a ısındırmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihad edenlere ve yolda kalanlara verilir" (et-Tevbe, 9/60).

Hz. Peygamber bir hadisinde zengine zekat vermenin helal olmadığını belirttikten sonra üç kimseyi istisna etmiştir. Bunlar: Allah yolunda cihad edenler, yolda kalmışlar ve yoksul komşu, ancak böyle komşu zekat verene, zekat olarak aldığı şeyi hediye verebilir. Başka bir hadiste bu istisnalar beş olarak zikredilir: a) Zekat memurları b) zekat malı parasıyla satın alan kimse, c) borçlu, d) Allah yolunda cihad yapan kimse, e) kendisine zekat verilen yoksulun, bunu kendisine hibe ettiği zengin. Bu sayılanlar zengin durumda olsalar da, zekat almaları mümkün ve caiz olur (bk. Tirmizi, Zekat, 22, 23 Nesai, Zekat, 80, 90; İbn Mace, Zekat, 26; Malik, Muvatta', Zekat, 29; Ahmed b. Hanbel, II, 164, 192, 377, 386, III, 31, 40, 56, 97, V, 375; İbn Kesir, Tefsiru'l-Kur'ani'l Azim, İstanbul 1985, IV, 12C 110).

Bu duruma göre, yolda parasız kalan kimse, kendi ülkesinde zengin bile olsa, servetinden yararlanma imkanı bulunmadığı için ihtiyaç kadar zekat alabilir. Ancak bu gibi kimselerin zekat yerine borç alması daha uygundur. Bununla birlikte borçlanma yolunu tercih etmesi şart değildir. Çünkü yabancı beldede borç bulması güç olduğu gibi, daha sonra borcunu ödemekten aciz de kalabilir. Eline mal geçtiği veya beldesine döndüğü zaman, yolculuk sırasında aldığı zekatı tasadduk etmesi gerekmez. Ancak böyle bir yolcunun ihtiyacından fazla zekat alması caiz değildir. Cihad için yola çıkmış İslam ordusundan veya hac kafilesinden ayrılıp yolda kalan kimse, vatanında malı yoksa fakir; varsa yolcu hükmünde bulunur. Her iki-durumda da zekat alabilir (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Kahire, t.y., II, 18; Yusuf el-Kardavi, Fıkhu'z-Zekat, Beyrut 1400/1980,II, 670 vd.).

Beldesinde zengin olup, yolculuk sırasında parasız kalan kimsenin zekat kaynağından yararlanabilmesi için aşağıdaki şartların bulunması gerekir:

1. Bulunduğu yerden memleketine dönecek kadar parasının bulunmaması. Çünkü darda kalan yolcuya zekat vermenin amacı, cihad edenin ;aksine, onun yurduna ulaşmasını sağlamaktır.

2. Yolculuğun meşru amaçlarla yapılması. Yolcunun zekat alabilmesi için yolculuğunun ma'siyet için olmaması, taat, ihtiyaç veya meşru gezi amacıyla yapılması gerekir. Bu yüzden adam öldürmek, haram ticaret yapmak vb. meşru olmayan amaçlar için yolda sıkıntıya düşene zekat verilmez. Bazı fakihler turizm ve eğlenti ve amacıyla yapılan yolculukta zekatın verilemeyeceğini söylemişlerdir (İbn Kudame, el-Muğni, eş-Şerhu'l Kebir, II, 701-702).

3. Bulunduğu yabancı yerde kendisine borç verecek kimsenin bulunmaması. Bu şartı Maliki ve Şafii mezhebinden bazı fakihler koşmuştur. Hanefiler, borç almasının zorunlu olmadığı görüşündedirler (İbnü'l-Hümam, a.g.e, II, 18; el-Kardavi, a.g.e, II, 678 vd.).

İslam'ın vazettiği yolculara ve beldesinden uzakta bulunduğu sırada maddi sıkıntıya düşenlere olan bu yardım eşsiz bir sosyal dayanışma örneğidir. İslam nizamı, toplumun sürekli ihtiyaçlarına çare bulma yanında, seyahat ve rızık aramak için yolculuk yapanların; günümüzdeki gibi yollarda otel, lokanta ve konaklama tesislerinin bulunmadığı devirlerde, geçici ihtiyaçlarını karşılamak için tedbirler almıştır.

İbn Sa'd (ö. 230/844) Hz. Ömer'in bu konuyla ilgili uygulaması hakkında şunları yazar: "Ömer b. El-Hattab kendi zamanında Daru'd Dakik (un ambarı) denilen bir depo yaptırmış, bunu, hurma, kuru üzüm ve kavunla doldurmuş, bununla yolda kalanlara ve misafirlere hizmet sunmuştur. Yine O, Mekke ile Medine arasında belirli yerlerde sebil türünden yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılayan merkezler kurmuştur" (İbn Sa'd, Tabakat, Beyrut, t.y., III, 283; el-Kardavi, a.g.e, II, 162).

Ömer b. Abdilaziz, İmam Zühri'den zekatın verileceği yerlerle ilgili Resulullah'ın ve Raşid halifelerin sünnetini sormuş; İmam Zühri'den zekatın verileceği yerlerle ilgili Resulullah'ın ve Raşid halifelerin sünnetini sormuş; İmam Zühri mektubunun "yolcular (İbnu's-sebil) kısmında şunları yazmıştır: "İbnu's-sebil payı her yola oradan geçecek yolcu ve insan sayısına göre taksim edilir. Konaklayacağı ve diğer ihtiyaçlarını göreceği yeri olmayan herkes için ibnu's-sebil payından belli miktar ayrılır. İkamet edecek ve yeme-içme ihtiyacını karşılayacak yer buluncaya kadar bu paydan kendisine harcanır. Hayvanı varsa ona da yem verilir" (Ebu Ubeyd, emval, Kahire, t.y., 580).

Bu uygulama örneklerinden de anlaşılacağı gibi İslam kara, deniz veya hava yolculuğu sırasında, hastalık, hırsızlık, trafik kazası gibi sıkıntılarla karşılaşan ve bunu kendi imkanlarıyla çözemeyen yolcular için genel bir sosyal güvenlik müessesesi öngörmektedir. Bir İslam nizamında yolculuğa çıkan herkes böyle bir müessesenin koruması altındadır.

Hamdi DÖNDÜREN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Ibnu's-Sebıl kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ibnu's-Sebıl kelimesi anlamı 5 defa okunmuştur. [242929] Ibnu's-Sebıl kelime anlamı, Ibnu's-Sebıl nedir, Ibnu's-Sebıl ne demek, Ibnu's-Sebıl sözlük anlamı

Paylaş