Ihram Nedir

Ihram Nedir ? Ihram Ne demek ?

1-)İHRAM



Hac veya umreyi yahut her ikisini eda etmek için mübah olan şeylerden bazılarını kendisine belli bir süre haram kılmak, bunları yapmaktan sakınmak; İhrama girmek, Mekke haremine, haram bölgeye veya haram aya girmek; bir söz veya taahhüdün gereklerine uymaya başlamak; bir şeyi helalden haram kılmak. İhram; mikat denilen yerde hacca veya umreye niyet ederek telbiye'de bulunmakla meydana gelir.

Telbiye duası şudur: "Lebbeyk, Allahumme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamdeve'n-ni'mete leke ve'l-mülke la şerike leke". Anlamı: "Emrine hazırım... Allahım emrine hazırım... Emrine hazırım, senin ortağın yoktur. Emrine hazırım... şüphe yok ki hamd da, ni'met de, sadece sana mahsustur. Senin hiç bir ortağın yoktur". Hz. Peygamberden rivayet edilen telbiye budur (Buhari, Hacc, 26, 101, Libas, 69; Müslim, Hacc, 19-20, 275; Ebu Davud Menasik, 26; Tirmizi, Hacc, 13; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 302, 11, 3, 79, 341, 352, 476, VI, 243).

İhrama girene "haram" veya "muhrim" denir. Hac veya umre için dışarıdan gelen mümin (afaki) mikat denilen yere gelince önce abdest veya gusul abdest alır. Yalnız bu gusul abdesti Resulullah (s.a.s)'ın ihrama girerken yaptığı bir davranış olduğundan dolayı yapılır. İhrama girerken gusul abdesti almanın hükmü, tıpkı cuma namazına giderken alman gusul abdesti gibidir (el-Merginani, el-Hidaye, Kahire 1965, I, 136). Gusul abdestini aldıktan sonra izar ve rida (alt ve üst peştamal) giyer. İhramda olan kişi dikişli elbise giyemez. Avret yerini ve sıcakla soğuktan koruması için belden aşağısını izar'la, belden yukarısını da rida ile örter. İzar, göbekten diz kapağına kadar olan yerleri örten bir peştamaldır. Rida ise sırta, omuza ve göğse örtülen havludur. Alt peştamalın düşmemesi için bir kemerle bağlanması mümkündür. İhrama giren kimse tavafın ilk şartlarında ve sa'y ederken rida'sını sağ omzunun altına alır ve sol omzuna koyar; böylece sağ omuzu açıkta kalır (el-Fetava'l-Hindiyye, Beyrut 1400, l, 222).

Bu şekildeki ihram erkeklere mahsustur. Kadınlar, normal elbiseleri ile ihrama girerler. Cabir (r.a) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte; "Resulullah (s.a.s) Zülhuleyfe'de ihrama girdikten sonra iki rekat namaz kılar ve şöyle dua eder: "Allahım... Ben haccetmek istiyorum, niyetim budur.

Bunu bana kolay kıl ve benden kabul buyur". Bu dua hacca niyet edenler içindir. Umreye niyet edenler ise hac yerine umreyi söyleyerek dualarını yapmış olurlar. Duadan sonra telbiye getirilir.

İhrama niyyet etmeden sadece telbiye getiren kimse "muhrim" sayılmaz. Zira ibadet ancak niyet ile olur (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Beyrut 1315, II, 139). Hem niyet eden, hem de telbiye getiren kimse "muhrim" durumundadır. Namazların sonunda yolda giderken yüksek bir yere çıktığı, bir vadiye indiği veya bir kafile ile karşılaştığı zaman, telbiye getirilir. Ayrıca seher vakitlerinde de yüksek sesle telbiye duası okunabilir (el-Meydani, el-Lübab fi Şerhi'l Kitab, Beyrut 1400, I, 183).

İhrama Giren Kimsenin Dikkat Edeceği Hususlar:

a) İhrama giren kişi, Allah'u Teala'nın yasakladığı her şeyden sakınır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Hacc bilinen aylardır. İşte kim onlarda haccı (kendisine) farz eder (ihrama girerse) artık hacc da ne refes ne fusuk, ne de cidal vardır" (el-Bakara, 2/197). Bu ayet-i kerime de geçen, refes cima (cinsi temas) veya fahiş söz anlamında; fusuk, her türlü kötülük; cidal ise, yol arkadaşlarıyla lüzumlu-lüzumsuz çekişme manalarında kullanılmıştır.

b) "İhramlı bulunduğunuz süre içerisinde size kara avı haram kılındı" (el-Maide, 5/96). Ayet-i kerime'de de buyrulduğu gibi, ihramlı kişinin her türlü kara avından uzak durması şarttır. Zira ihramlı iken avlanmak yasaklanmıştır (Molla Hüsrev, Dürerü'l Hükkam fi Şerhi Gureri'l-Ahkam, İstanbul 1307, l, 221).

c) İhramlı olan kimse; gömlek ve şalvar gibi dikilmiş elbiseler giyemeyeceği gibi, sarık, külah, kaftan ve mest de giyemez (Molla Hüsrev, a.g.e, I, 221-222). Daha önce açıklandığı gibi izar ve rida giyer.

d) İhramlı kimse güzel koku süremez; başının ve bedeninin kıllarını tıraş edemez, tırnaklarını kesemez ve ondan bir parça bile olsa koparamaz. Yağ sürünemez ve yağlanamaz (krem kullanamaz) (el-Fetava'l-Hindiyye, Beyrut 1400, I, 223).

e) Kokulu elbiseler giyemez. Bunu Resulullah (s.a.s) yasaklamıştır.

f) insanların ekip yetiştirdiği cinsten olmadığı gibi, onların emekleri sonucu da ortaya çıkmamış olan ağaç ve bitkilerin koparılması ve onlardan menfaat temin edilmesi ihrama giren kişiye yasaklanmıştır. Fakat bu yasaklama sadece Harem bölgesi için geçerlidir.

g) İhramlı olarak ölen bir kimsenin yüzü ve başı örtülür. Çünkü ölmekle ihramı sona ermiştir. Hadiste şöyle buyurulur: "Ademoğlu ölünce bütün ameller, kesilir; ancak üç amel müstesnadır..." (Müslim, Vasiyye, 14; Ebu Davud, Vesaye, 14; Tirmizi, Ahkam, 36). İhram da bir amel olduğundan onun da hükmü bitmiştir. Diğer yandan devesinden düşerek boynu kırılan ve ölen sahabe hakkında Allah elçisi; "Onun basını ve yüzünü örtmeyin. Çünkü kıyamet gününde o telbiye ederek gelecektir" (Tirmizi, Hacc, 105). buyurmuştur. Hanefiler bu muamelenin yalnız o sahabeye mahsus olduğu görüşünü benimsemiştir.

Mikatlar (İhrama Cirme Yerleri):

Mikat sınırlı yer ve zaman anlamına gelir. Terim olarak hac ve umre için ihrama girme veri demektir (ibn Âbidin, a.g.e, II, 474).

Mikatların yeri konusunda Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir: "Sizden kim hacc için ihrama girmek isterse, mikattan başka yerde girmesin. Peygamberimizin gösterdiği mikatlar ise şunlardır: "Medineliler ve oradan geçecek olan yabancılar için "Zü'l Huleyfe"; Şamlılar ve oradan gelecek yabancılar için "el-Cuhfe"; Necidliler ve oradan geçecek yabancılar için "Karn"; Yemenliler ve oradan geçerek gelen yabancılar için "Yelemlem" ve nihayet Iraklılar ve o yolla gelen diğer müslümanlar için "Zatu Irk" tır.

Resulullah (s.a.s): "Hiç kimse ihramsız olarak mikattan geçemez" (İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Beyrut 1315, II, 132) buyurmuştur. Bu hadisi esas alan Hanefi fukahası; "İster hacc, ister umre ister başka bir niyetle olsun (ticaret, seyahat vb.) hiç kimse mikatlardan ihramsız olarak geçemez. Zira ihramın vacip olması, o yere ta'zim ve hürmet içindir. Dışarıdan gelen kimseler, Resulullah (s.a.s)'ın daha önce işaret ettiği mikatlara geldikleri zaman ihrama girmeleri farz olur" (İmam-ı, Serahsi, el-Mebsut, Beyrut (t.y), IV, 167).

Diğer yandan mikat bölgesi içinde oturan yerli mü'minler, ihtiyaçlarından dolayı ihramsız kalarak Mekke'ye girip çıkabilirler. Mekke'de oturanlar hac için ihrama bulundukları yerden girerler. Fakat umre için Mekke haremi dışından, özellikle "Ten'im" denilen yere giderek ihrama girerler. Mekke çevresindeki bir miktar alana "Harem bölgesi" denir. Harem bölgesi ile mikatlar arasında kalan alana da "Hıll bölgesi" adı verilir. Hıll'in Mekke-i Mükerreme'ye en yakın noktası, batı tarafından üç-dört mil mesafede bulunan "Ten'im" dir. Hıll bölgesinde oturan müminler de ihrama bulundukları yerden veya Mekke-i Mükerremeden girebilirler. Bunların Mekke'ye gelip gitmeleri çok olacağından kendilerine böyle bir kolaylık gösterilmiştir (bk. el-Merginani, a.g.e, I, 146; İbn Âbidin, a.g.e, II, 474 vd. el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi', Beyrut 1402/1972, II, 161, vd.).

Şamil İA


2-)

Hac dışında yapılması mübah olan bazı şeyleri kendisine haram kılmak demektir. Hanefilere göre, ihram haccın rüknü değil şartıdır. Bu da niyet ve telbiye ile gerçekleşir. Hac veya umreye yahut her ikisine niyet etmek ve Allah için telbiye getirerek ihrama girmekle hac ibadeti başlamış olur.

İhrama girerken yapılması sünnet veya müstehap olan fiillerin başlıcaları şunlardır:

1. Abdest veya boy abdesti almak. Temizlenmek için abdest veya boy abdesti alınır. Hz. Peygamber ihram için boy abdesti almıştır (ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye, III,17). Bu, temizlenmek için olup, taharet (abdestlilik) için değildir. Bu yüzden, hayızlı ve nifaslı kadınlar da bunu yaparlar. İbn Abbas'ın merfu olarak naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: "Nifaslı ve hayızlı kadınlar boy abdesti alır, ihrama girer, Beytullah'ı tavaf dışında, haccın bütün menasikini ifa ederler" (Tirmizi, Hac, 98; Ahmed b. Hanbel, I, 364; Ebu Davud, Menasik, 9). Diğer yandan Hz. Peygamber (s.a.s), Esma binti Umeys'e nifaslı (lohusa) iken boy abdesti almasını emir buyurmuştur (Müslim, Hac, 12C 110).

İhrama girecek kimsenin tırnaklarını kesmesi, tıraş olup, bıyıklarını kısaltması, koltuk altlarını ve edep yerini tıraş etmesi müstehaptır..

2. Erkekler, dikişli elbiselerini çıkarır ve birisi göbekten aşağısını örtmek, diğerini omuzuna almak üzere iki temiz ve yeni peştemela bürünür. Başı açık, ayakları çıplak olup, terlik veya nalın giyebilir. Hadiste şöyle buyurulur: "Sizden biriniz, bir izar (alt peştemal), bir rida (üst peştemal) ve iki nalınla ihrama girsin. Nalın bulamazsa, mest giysin, mestlerin topuklarından aşağısını ayırsın" (eş-Şevkani, a.g.e, IV, 305). İbn Abbas rivayetinde "topuklardan aşağısını ayırma" ifadesi yoktur (Buhari, Hac, 21; Müslim; Hac, 1-3; Darimi, Menasik, 31; Tirmizi, Hac, 19; Ahmed b. Hanbel, I, 215, 221, 228, 279, II, 3, 4, 8, 34, 47).

İhrama giren kadınlar, elbiselerini çıkarmazlar başlarını ve ayaklarını açık bulundurmazlar. Yalnız yüzleri açık bulunur, telbiye ederken seslerini yükseltmezler.

3. Çoğunluğa göre, ihramdan önce bedenini kokulamak caizdir. Hanefi ve Hanbelilere göre, elbiseyi kokulamak caiz değildir. Şafiiler elbise konusunda da aksi görüştedir. Delil, Hz. Âişe'den nakledilen şu hadistir: "Ben Nebi (s.a.s)'i, ihrama girerken bulabildiğim en güzel koku ile kokuluyordum"(Buhari, Hac,18, Libas, 79, 81; Müslim, Hac, 37; Darimi, Menasik, 10; Tirmizi, Hac, 77). Buna göre, kokunun eserinin ihramdan sonra devam etmesinde bir sakınca yoktur. Ancak artık ihram süresince yeniden kokulanmak, hatta kokulu sabun kullanmak caiz görülmemiştir.

4. İhram namazı. Boy abdesti veya abdest alındıktan ve ihramdan önce; ittifakla iki rekat ihram namazı kılınır. Delil şu hadistir: "Nebi (s.a.s) Zülhuleyfe'de iki rekat namaz kıldı, sonra ihrama girdi" (ez-Zeylai, age, III, 30 vd.). Bu namazın birinci rekatında Kafirun, ikinci rekatında ise İhlas suresini okumak sünnettir. Maliki ve Hanbelilere göre, ihrama farz namazın arkasından girilir. Çünkü İbn Abbas (r.a)'tan, Resulullah'ın böyle yaptığı nakledilmiştir.

5. Telbiye. Hanefilere göre, ihram namazından sonra telbiye getirilir. Çünkü Hz. Peygamber böyle yapmıştır. Efdal olan da budur. Vasıtaya bindikten sonra telbiye getirip, sonra niyet edilebilir (ez-Zeylai, age, III, 21). Telbiye şudur:

"Lebbeyke Allahumme Lebbeyk, Lebbeyke La şerike Leke Lebbeyk. Inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülke, La şerike leke" (Buhari, Hac, 26, Libas, 69; Müslim, Hac,147, 269, 271; Darimi. Menasik, 22, Tirmizi, Hac, 97).

Hanefilere göre bir kimse mikatta niyet ederek telbiye getirince ihrama girmiş olur. Telbiye, yolda, iniş çıkışlarda, yol arkadaşlarıyla karşılaşmalarda namazların ardından tekrarlanır ve zaman zaman ses yükseltilir. Telbiye, Malikiler dışında çoğunluğa göre, Kurban bayramı günü Akabe cemresine ilk taşın atılmasıyla kesilir. Çünkü Hz. Peygamber böyle yapmıştır (Nesai, Menasik, 229, İbn Mace, Menasik, 69; Ebu Davud, Menasik, 27, 28; Tirmizi, Hac, 78, 79). Ancak taşlamadan önce tıraş olunursa, telbiye kesilir. Umre yapan ise tavafa başlamakla telbiyeyi keser.

 


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Ihram kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ihram kelimesi anlamı 19 defa okunmuştur. [242974] Ihram kelime anlamı, Ihram nedir, Ihram ne demek, Ihram sözlük anlamı

Paylaş