Batıl Dinler Nedir

Batıl Dinler Nedir ? Batıl Dinler Ne demek ?

1-)BÂTIL DİNLER



Cenab-ı Hak'ın peygamberlerine indirdiği vahiyle ilgisi olmayan ve insanlar tarafından uydurulan yanlış inançlardan ibaret olan dinler.

Batıl, Hakk'ın zıddıdır. Sabit olmayan şey anlamına gelir. "Bunun sebebi şudur, muhakkak ki Allah hakkın kendisidir, bundan başka taptığınız şeyler ise batıldır." (Lokman, 31/30). Söylenen söz ve icra edilen iş için de batıl kelimesi kullanılır. Nitekim Allah Teala şöyle buyurur: "Yapmakta oldukları şeyler de batıl olmuştur" (el-A'raf, 7/139), "Niçin hakkı batıl ile karıştırıyorsunuz?" (Âli İmran, 3/71), "De ki: Hak geldi, batıl ortadan kalktı. Zaten batıl ortadan kalkmaya mahkumdur. " (İsra, 17/81), "De ki: Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir. " (Sebe, 34/49). İbtal, bir şeyi bozmak -ister hak olsun ister batıl- onu ortadan kaldırmaktır. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda şöyle buyurulur: Allah hakkı hak kılmak ve batılı ibtal etmek için... " (el-Enfal, 8/8). Gerçek olmayan söze de batıl denilir. (Rağıb el-Isfahani, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an, Mısır, 1970, s. 66).

Tarihi seyir içerisinde dinlerin çeşitli tasnifleri yapılmıştır. Bazı din tarihçileri dinleri; iptidai dinler, milli dinler ve dünya (evrensel) dinleri olmak üzere üç grupta ele almışlardır. (Annemarıe Schımmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 3). Bir kısım batılı bilginler de dinleri: "Kurucusu bulunan dinler" ve "geleneksel dinler" diye bölümlere ayırırken, diğer bazıları da "milli dinler" ve "evrensel dinler" şeklinde iki grupta ele almışlardır. (M. Şemseddin, Tarih-i Edyan, Dersaadet 1338, s. 26-34). İslam bilginleri ise dinleri; İlahi vahye dayanan dinler ya da kısaca "hak dinler" ve "batıl dinler" yani ilahi vahye dayanmayan dinler diye; iki kısma ayırmışlardır. Şehristani gibi bazı İslam bilginleri de dinleri; "el-Milel ve'n-Nihal" tarzında sınıflamaya tabi tutmuşlar; "hak dinler" karşılığında "el-milel", "batıl dinler" karşılığında da "en-nihal" ifadesini kullanmışlardır. (M. Şemseddin, a.g.e., s. 34-36; Ahmet Hamdi Akseki, İslam Dini, s. 14; Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, İstanbul, 1983, s. 13; Günay Tümer, Çeşitli Yönleriyle Din, A.Ü.İ.F. Dergisi, Cilt: XVIII, sh. 213-267).

İslam bilginlerinin din tasnifi Kur'an-ı Kerim'e dayanmaktadır, çünkü Kur'an-ı Kerim'de, İslam dini için: "Allah katındaki din" (Âli İmran, 3/19), "dosdoğru din" (er-Rum, 30/30), "hak din" (et-Tevbe, 9/33), (el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19) gibi ifadeler kullanılır. İslam, "bütün dinler üzerine üstün kılınmak" üzere gönderilmiştir. (et-Tevbe, 9/33; el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19). Dolayısıyla "Kim İslamiyet'ten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerden olacaktır. " (Âli İmran, 3/85). Bu son iki ayetten de anlaşılacağı gibi, İslam'ın dışındaki dinlere de "din" denilmektedir. Fakat İslam, hak din olduğuna göre, diğer dinlerden ilahi vahye dayanmayanlar "batıl" dır. Yahudilik ve hristiyanlık gibi ilahi vahye dayanmakla beraber, asli şeklini kaybetmiş ve böylece dini esasları bozulmuş olanlar da "muharref" dinlerdir.

Bu sınıflamalara göre, ahlaki fazilet üzerine kurulmuş, kudret ve iradesi bütün kainata hakim, ilmi her şeyi kuşatmış bir tek "Allah'a ve O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine imanı" esas alan (el-Bakara, 2/285) ve "Yalnız Allah'a ibadeti emreden" (ez-Zariyat, 51/56) dinler hak; bu özellikleri taşımayan dinler de batıl dinler grubuna dahildir.

İslam'a göre insanlığın ilk dini, tevhid dinidir. Dinin kurucusu yüce Allah'tır. Allah kainatı, insanı yaratmış, kitaplar ve peygamberler göndermiştir. İnsanlar bir erkek ve bir dişiden yaratılmıştır. Hz. Âdem'e her şeyin ismi öğretilmiş ve kendisi ilk peygamber olarak görevlendirilmiştir. Hz. Âdem de, Allah'dan aldığı vahiy ve ilham ile kendi devrindekileri irşat etmiştir. Sonra insanlar tevhid esaslarını unutup, Allah'tan başka şeylere, tabiat kuvvetlerine, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmaya ve bunları Allah'a ortak koşmaya yöneldikçe, Allah da elçiler gönderip insanları "hak dine", "hak yola" davet etmiştir. Böylece hak din, Allah'ın gönderdiği elçiler ve kitaplar yoluyla akıl ve irade sahibi insanlara bildirilmiştir. Bunun için sapmalar sonradan olmuş, çok tanrıcılık sonradan gelişmiş ve dolayısıyla batıl dinler de sonradan ortaya çıkmıştır. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle dile getirilmiştir:

"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak kitaplar indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, insanları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi... " (el-Bakara, 2/213).

"Habibim! Hakk'a yönelerek kendini, Allah'ın insanlara yaratılışta bahşettiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. " (er-Rum, 30/30).

Buna göre batıl dinler tevhid esasına dayanmaz. İlahi vahye dayalı bir kitabı yoktur. Peygamber anlayışına fazlaca yer verilmez. Cennet, Cehennem, melek ve ahiret telakkisi belirgin bir şekilde gelişmemiştir. Devamlı değişmeye ve tahrife elverişlidir. Çoğu zaman bazı seçkin şahıslar tarafından uydurulmuş veya herhangi bir toplumda zaman içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Ahmet GÜÇ


2-)

Cenab-ı Hak'ın peygamberlerine indirdiği vahiyle ilgisi olmayan ve insanlar tarafından uydurulan yanlış inançlardan ibaret olan dinler.

Batıl, Hakk'ın zıddıdır. Sabit olmayan şey anlamına gelir. "Bunun sebebi şudur, muhakkak ki Allah hakkın kendisidir, bundan başka taptığınız şeyler ise batıldır." (Lokman, 31/30). Söylenen söz ve icra edilen iş için de batıl kelimesi kullanılır. Nitekim Allah Teala şöyle buyurur: "Yapmakta oldukları şeyler de batıl olmuştur" (el-A'raf, 7/139), "Niçin hakkıbatıl ile karıştırıyorsunuz?" (Âli Imran, 3/71), "De ki: Hak geldi, batıl ortadan kalktı. Zaten batıl ortadan kalkmaya mahkumdur. " (Isra, 17/81), "De ki: Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir. " (Sebe, 34/49). Ibtal, bir şeyi bozmak -ister hak olsun ister batıl- onu ortadan kaldırmaktır. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda şöyle buyurulur: Allah hakkıhak kılmak ve batılı ibtal etmek için... " (el-Enfal, 8/8). Gerçek olmayan söze de batıl denilir. (Rağıb el-Isfahani, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an, Mısır, 1970, s. 66).

Tarihi seyir içerisinde dinlerin çeşitli tasnifleri yapılmıştır. Bazı din tarihçileri dinleri; iptidai dinler, milli dinler ve dünya (evrensel) dinleri olmak üzere üç grupta ele almışlardır. (Annemarıe Schımmel, Dinler Tarihine Giriş, Ankara 1955, s. 3). Bir kısım batılı bilginler de dinleri: "Kurucusu bulunan dinler" ve "geleneksel dinler" diye bölümlere ayırırken, diğer bazıları da "milli dinler" ve "evrensel dinler" şeklinde iki grupta ele almışlardır. (M. Şemseddin, Tarih-i Edyan, Dersaadet 1338, s. 26-34). Islam bilginleri ise dinleri; Ilahi vahye dayanan dinler ya da kısaca "hak dinler" ve "batıl dinler" yani ilahi vahye dayanmayan dinler diye; iki kısma ayırmışlardır. Şehristani gibi bazı Islam bilginleri de dinleri; "el-Milel ve'n-Nihal" tarzında sınıflamaya tabi tutmuşlar; "hak dinler" karşılığında "el-milel", "batıl dinler" karşılığında da "en-nihal" ifadesini kullanmışlardır. (M. Şemseddin, a.g.e., s. 34-36; Ahmet Hamdi Akseki, Islam Dini, s. 14; Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Istanbul, 1983, s. 13; Günay Tümer, Çeşitli Yönleriyle Din, A.Ü.I.F. Dergisi, Cilt: XVIII, sh. 213-267).

Islam bilginlerinin din tasnifi Kur'an-ı Kerim'e dayanmaktadır, çünkü Kur'an-ı Kerim'de, Islam dini için: "Allah katındaki din" (Âli Imran, 3/19), "dosdoğru din" (er-Rum, 30/30), "hak din" (et-Tevbe, 9/33), (el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19) gibi ifadeler kullanılır. Islam, "bütün dinler üzerine üstün kılınmak" üzere gönderilmiştir. (et-Tevbe, 9/33; el-Fetih, 48/28; es-Saff 61/19). Dolayısıyla "Kim Islamiyet'ten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerden olacaktır. " (Âli Imran, 3/85). Bu son iki ayetten de anlaşılacağı gibi, İslam'ın dışındaki dinlere de "din" denilmektedir. Fakat Islam, hak din olduğuna göre, diğer dinlerden ilahi vahye dayanmayanlar "batıl" dır. Yahudilik ve hristiyanlık gibi ilahi vahye dayanmakla beraber, asli şeklini kaybetmiş ve böylece dini esasları bozulmuş olanlar da "muharref" dinlerdir.

Bu sınıflamalara göre, ahlaki fazilet üzerine kurulmuş, kudret ve iradesi bütün kainata hakim, ilmi her şeyi kuşatmış bir tek "Allah'a ve O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine imanı" esas alan (el-Bakara, 2/285) ve "Yalnız Allah'a ibadeti emreden" (ez-Zariyat, 51/56) dinler hak; bu özellikleri taşımayan dinler de batıl dinler grubuna dahildir.

Islam'a göre insanlığın ilk dini, tevhid dinidir. Dinin kurucusu yüce Allah'tır. Allah kainatı, insanı yaratmış, kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Insanlar bir erkek ve bir dişiden yaratılmıştır. Hz. Âdem'e her şeyin ismi öğretilmiş ve kendisi ilk peygamber olarak görevlendirilmiştir. Hz. Âdem de, Allah'dan aldığı vahiy ve ilham ile kendi devrindekileri irşat etmiştir. Sonra insanlar tevhid esaslarını unutup, Allah'tan başka şeylere, tabiat kuvvetlerine, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmaya ve bunları Allah'a ortak koşmaya yöneldikçe, Allah da elçiler gönderip insanları "hak dine", "hak yola" davet etmiştir. Böylece hak din, Allah'ın gönderdiği elçiler ve kitaplar yoluyla akıl ve irade sahibi insanlara bildirilmiştir. Bunun için sapmalar sonradan olmuş, çok tanrıcılık sonradan gelişmiş ve dolayısıyla batıl dinler de sonradan ortaya çıkmıştır. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'de şöyle dile getirilmiştir:

"Insanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak kitaplar indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, insanları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi... " (el-Bakara, 2/213).

"Habibim! Hakk'a yönelerek kendini, Allah'ın insanlara yaratılışta bahşettiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur. Işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. " (er-Rum, 30/30).

Buna göre batıl dinler tevhid esasına dayanmaz. Ilahi vahye dayalı bir kitabı yoktur. Peygamber anlayışına fazlaca yer verilmez. Cennet, Cehennem, melek ve ahiret telakkişi belirgin bir şekilde gelişmemiştir. Devamlı değişmeye ve tahrife elverişlıdır. Çoğu zaman bazı seçkin şahıslar tarafından uydurulmuş veya herhangi bir toplumda zaman içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmıştır.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Batıl Dinler kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Batıl Dinler kelimesi anlamı 25 defa okunmuştur. [241586] Batıl Dinler kelime anlamı, Batıl Dinler nedir, Batıl Dinler ne demek, Batıl Dinler sözlük anlamı

Paylaş