Fasıla Nedir

Fasıla Nedir ? Fasıla Ne demek ?

1-)FÂSILA



Şiirdeki kafiye, seci'deki karine gibi, ayetin son kelimesine verilen isim. Cümlenin sonundaki kelimeye fasıla adı verilmektedir.

Fasıla, cümlede mananın tamamlandığını gösteren durak işaretlerindeki birbirine uygun harflerdir. Fasıla kendinden sonraki cümleden ayrılan kelimedir. Bu kelime ayet başlangıcı olduğu gibi, olmayabilir de.

Fasıla, tevkifi ve kıyasi olmak üzere iki şekilde bilinir. Tevkifi fasıla; Resulullah'ın bu ayeti okurken üzerinde durduğunu bildiğimiz her kelime fasıla; üzerinde durmadığı kelimeler de fasıla değildir. Şayet bir kelime üzerinde bazan durur, bazan geçerse bunu; ya vakfı, ya fasılayı, ya vakf-ı tam'ı bildirmek ya da nefes almak için yapmıştır. Kıyasi fasıla; nassa bağlı olma ihtimali bulunmayan bir kelimenin, aralarındaki uygunluktan dolayı, nassa bağlı bir kelime ile kıyaslanmasıdır. Her kelimede vakf caiz olduğu gibi, Kur'an'ın bütününde vasl da caiz olur. Bu yüzden vakf ile vasfın yerlerini tayinde, kıyasa ihtiyaç duyulmuştur. Mesela ayetin fasılası, nesirde seci'in karinesi, şiirde beytin kafiyesi gibidir. Tevcih, işba' ve hareke kafiyede kusur sayılırken, fasılada kusur sayılmaz.

Fasıla, konuşurken, nefes alma sırasında sözü güzelleştirmek gayesiyle yapılır. Kur'an'ın bu şekilde okunuşu, beşer kelamına nazaran farklılık gösterir. Bu farklılığa, "Ayetleri fasledilmiş (açıklanmış) bir kitaptır" (el-Fussilet 41/3) ayetinden mülhem olarak fasıla adı verilir. Çünkü fasıla yapılınca cümle ikiye ayrılır; bu ayrılma ayetin sonu ile müteakip ayetin başlangıcı arasında yeralan fasıla ile olur. fasılaya kafiye denmesi icma ile caiz değildir. Allahu Teala Kur'an'ın şiir olmadığını açıkça bildirdiğinden, ıstılahta şiire ait olan kafiyenin Kur'an'da varlığı sözkonusu olamaz. Bu bakımdan Kur'an'da nasıl kafiyenin varlığı mümkün değilse, şiirde de fasılanın varlığı mümkün değildir. Fasıla Allah'ın kitabına ait bir sıfat olduğundan, Kur'an'dan başka bir yerde kullanılamaz.

Fasılanın kısımları:

Kur'an'da fasılalar, dört kısımdan ibarettir: Temkin, Tasdir, Tevşih ve İkal.

1- Temkin: Buna kafiyeler arasındaki yakınlık da denir. Temkin; nesir yazanın karineyi, şairin kafiyeyi belirleyen ifadeler kullanmasıdır.

2- Tasdir:Ayet basında olan kelimenin ayet sonunda da gelmesine denir; buna reddü'l-acuz ale's-sadır (sonda olanın basa getirilmesi) adı da verilir.

İbnü'l-Mü'tez, tasdirin üç kısma ayrıldığını söyler:

a) fasılanın son kelimesinin, bastaki ayetin son kelimesine uygun gelmesidir. "İlmiyle indirmiş olduğuna melekler de şahitlik ederler. Allah'ın şahitliği de ..." (en-Nisa, 4/166) ayeti buna örnektir.

b) fasılanın son kelimesinin, baştaki ayetin ilk kelimesine uygun gelmesidir.

"...bize katından rahmet ver, bağışla; şüphesiz en çok bağış yapansın. " (Âl-i İmran, 3/8) ayeti ile "Lut dedi ki: 'ben sizin bu işinize kızanlardanım " (eş-Şuara 26/168) ayeti buna misaldir.

c) Fasılanın son kelimesi ile, ayetteki ilk kelimelerden bazılarının uygun düşmesidir. "Senden önce de peygamberlerle alay etmişlerdi. Fakat onlardan alay edenleri alay ettikleri kuşatıverdi'' (el-En'am 6/10); "Bak nasıl onların kimini kiminden üstün yaptık. Elbette ahiret, dereceler bakımından daha büyüktür. Onun nimet ve ikramı daha büyüktür" (el-İsra, 17/21); "Musa onlara, 'Yazık size' dedi. 'Allah'a yalan uydurmayın... İftira eden perişan olmuştur" (Taha, 20/61) ve "Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü o çok bağışlayandır, dedim"(en-Nuh, 7 1/11 0)ayetleri buna misaldir.

3- Tevşih: Cümlenin başında bulunan kelimenin kafiyeye uygun bir şekilde gelmesidir. Tasdir ile tevşih arasındaki fark, tevşihin delaleti manevi, tasdırinki ise lafzı olmasıdır. "Allah Âdem 'i... seçip üstün kıldı" (Âl-i İmran, 3/33) ayeti buna misaldir. Ayetteki istafa fiili, el-alemin kelimesinde lafzen fasıla bulunduğuna delalet etmez. Çünki el-alemin kelimesi, istafa fiilinden farklıdır. Fakat istafa kelimesinin delaleti mana yönündendir. Bundan anlaşıldığına göre istafa kelimesinin lüzumlu manalarından biri, aynı cinsten olanlar arasından seçilmesidir. Seçilenin cinsi ise, aynı soydan gelmiş olmasıdır."İyiler mutlaka nimet içindedirler" (el-İnfitar, 82/13-14) ayetleri buna misaldir.

4- Mütemasil; iki fasılanın kafiye dışında vezinde müvazi olmasıdır. Birinci fasılanın kelimeleri de ikinci fasıladakilerin mukabilidir. Murassa göre, mütevazın'in mütevazi'ye nisbeti gibidir. "Onlara açık ifadeli kitab'ı verdik; onları doğru yola ilettik" (es-Saffat, 37/117-118) ayeti buna misaldir.

ez-Zemahşeri Kessaf'ında şöyle der: fasıladaki güzelliğin korunması, cümledeki kelimelerin yerli yerine konulup manasını aynen taşımasıyla mümkündür. Şayet mana ihmal edilecek olur, sadece lafız güzelliğine önem verilecek olursa bu cümlede belaği (edebi) yön aranmaz. Bu yüzden "Onlardır ahirete kesinlikle iman edenler..." (el-Bakara, 2/4) ayetinde ahiret kelimesinin takdimi sadece fasıladan dolayı 000değil, ihtisasa riayetten dolayıdır da.

Fasıla, aslında vakf (durak) üzerine bina edilir. Bu yüzden fasıla, merfu kelime karşılığında mecrur; mecrur mukabilinde merfu olarak gelir. "Biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık" (es-Saffat, 37/9-11) ayetleri buna misaldir.

Kur'an'daki fasılaların sonu, çoğunlukla, harf-ı med, harf-ı lin ve nun'un ilhakı ile biter. Bunun sebebi Sibeveyn'in dediği gibi, bir ses güzelliği meydana getirmesidir. Araplar konuşurken sesi güzelleştirmek gayesiyle; elif, ya ve nun harflerini bitiştirirler; şayet terennümde bulunmazlarsa, bunları kullanmazlar. Bu harfler, Kur'an'da en kolay ve tatlı bir durak işareti ile gelmiştir. Fasıla harfleri, ya birbirine benzer, ya da birbirine yakın olarak gelirler. Fahrüddin er-Razı ve diğer bazı müfessirler şöyle der: Kur'an'ın fasılaları, bu iki kısmın dışında değil, bilakis bunlardan ibarettir. Bu yüzden besmele ile beraber Fatiha suresinin ayet sayısı hakkında Şafii mezhebinin görüşleri, Hanefi mezhebine tercih edilir. Şafii alimler, suredeki 'suatallezine ' ayetini sonuna kadar bir ayet sayarlar. Altıncı ayetin sonunu, 'en 'amte aleyhim ' kabul edenlerin görüşü doğru değildir. Çünkü bu fasıla, surenin diğer ayetlerine benzemediği gibi, mümasele ve mukabele bakımından da benzememektedir. Halbuki fasıla benzerliğe riayet edilmesi gerekir (Suyuti, el-İtkan Fi Ulumi'l Kur'an, II, 124-135).

Ahmet YAŞAR


2-)Aralık, ara, kesinti
Örnek:Kısa bir fasıladan sonra kadının sesi tekrar işitildi. R. N. Güntekin


3-)Ses frekansı aralığı.


4-)Bend. Kısım. Bölük. Durak. (Osmanlıca'da yazılışı:fasıla)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Band.
İngilizcesi İngilizce
İnterruption.
İngilizcesi İngilizce
Cessation.
İngilizcesi İngilizce
Check.
İngilizcesi İngilizce
Break.
İngilizcesi İngilizce
İntermission.
İngilizcesi İngilizce
İnterval.
İngilizcesi İngilizce
Pause.
İngilizcesi İngilizce
Space.
İngilizcesi İngilizce
İnterstice.
İngilizcesi İngilizce
Time lag.
İngilizcesi İngilizce
Time interval.
İngilizcesi İngilizce
Period.
İngilizcesi İngilizce
Break-down.
İngilizcesi İngilizce
Hiatus.
İngilizcesi İngilizce
Distance.
İngilizcesi İngilizce
İnterim.
İngilizcesi İngilizce
İnterspace.
İngilizcesi İngilizce
Vacancy.

  • Venezuela, tarihinde yeni bir Fasıla başlarken, ABD demokratik ilkeleri, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarına saygıyı teşvik eden politikalara bağlılığını sürdürmektedir"ifadesini kullandı.

Sizde içinde Fasıla kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Fasıla kelimesi anlamı 106 defa okunmuştur. [241846] Fasıla kelime anlamı, Fasıla nedir, Fasıla ne demek, Fasıla sözlük anlamı

Paylaş