Fena Fıllah Nedir

Fena Fıllah Nedir ? Fena Fıllah Ne demek ?

1-)FENÂ FİLLAH



Allah'ta yok olma anlamında tasavvufi bir tabir. Fena; yok olma, varlığın sona ermesi manalarına gelir. Tasavvufta fena, Allah'ın zati hariç onun bütün sıfatları ile muttasıf olmak anlamına gelir. Kul, kulların sıfat ve fiillerini terkettikçe Allah'ın sıfatlarıyla yani Allah'ın görme, işitme vs. gibi sıfatlarıyla muttasıf olur. Kul Allah'a yönelip ona teslim olunca "Ben onun gözü ve kulağı olurum..." hadis-i şerifinde belirtildiği gibi olaylara Allah'ın nazarı ile bakmaya başlar.

Ayrıca fena; kötü huy ve özelliklerin terkedilip güzel olan sıfat ve özelliklere sahip olmak demektir (Tehanevi, Keşşafu Istılahati'l-Funun, İstanbul 1984, I, 1157).

Tasavvufi anlayışta kullanılan Fena fillah ve karşıtı olan Beka billah kavramları ilk devre sufilerinde görülmemektedir. Bunların ilk defa Ebu Said Harraz (297/910) tarafından kullanıldıkları kabul edilir. Ebu Said Harraz'a göre "Fena fillah; kulun kulluğunu görmekten fanı olması, beka billah ise; kulun Allah'ın huzurunda baki ve var olmasıdır."

Fena ve beka diye kısaltılarak kullanılan bu terimlere mutasavvıflar çeşitli yorumlar getirmişlerdir. "Kötü huy ve davranışlardan fanı, ilimle baki olmak; gafletten fanı, zikirle baki olmaktır" gibi tarifler çok yaygındır.

Fena'yı mahv, beka'yı da isbat ile yakından alakalı görmek mümkündür. Bunlar, Kur'an-ı Kerim'de: "Yeryüzünde bulunan her canlı yok (fanı) olacak. Ancak, azamet ve ikram sahibi Rabbinin zati baki kalacaktır" (er-Rahman, 55/26-27).

Fena, manevi bir haldir. Sürekli olup olmadığı tartışılmış ve sufilerce genel olarak geçici olduğu kabul edilmiştir. Bu hal, bir manevi sarhoşluk ve kendinden geçme hali olduğundan; sekr, gaybet ve cem'i ile benzerlikler göstermekte olup, bunların en üst derecesi olduğu kabul edilmektedir.

Fena, tevhid'in başlangıcı, seyrü sulukun geçilme yeri ve tasavvufi terbiyedeki yolculuktur. Ebu Yakub Nehrecorı (330/941) "Fena; kulun, varlığını görmekten geçmesidir" der. Bu tarifin Muhyiddin b. el-Arabı (638/1240) ile Seyyid Şerif Cürcani (816/1413) tarafından benimsendiği görülmektedir. Hatta İbnü'l-Arabi, fena halinin Cibril hadisinde geçen "İhsan; Allah'ı görüyormuşçasına ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de, O, seni görür" kısmına uygunluğunu ileri sürer.

Cürcani, riyazet ve mücahededen sonraki fenanın, istiğrakta yaşanan fenadan farklı olduğunu savunur (Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, İstanbul 1985, s.161-165).

Fena hali, beşeri sıfat ve özelliklerden sıyrılarak ilahi vasıf ve özelliklere kavuşma olduğundan bu halde "Vasıfta birlik" gözetilmiş olup, zati birlik iddia edilmemektedir (Tehanevi, a.g.e., II, 1158).

Cüneyd Bağdadı (297/910) Fena'yı üç kademede değerlendirir:

1) Amel ve ibadetleri yerine getirmek için gayret etmek, nefse karşı çıkmak suretiyle kötü sıfatlardan fanı olmak.

2) Tamamen Allah'a yönelerek, ibadetlerden zevk alma duygusundan da fani olmak,

3) Nihayet, Allah'ı müşahede etmenin farkına varmaktan da fani olmak...

Fena hali, beka halinin varlığıyla sona erer. Buna Fenaü'l-Fena denir.

Cüneyd-i Bağdadi'ye göre fena fillah; "Allah'ın kulunu kendinde yok etmesidir." Fena, Allah'ın sevdiği kulunda gösterdiği bir haldir, çalışmayla elde edilmez (el-Kelabazi, et-Taarruf, s.128).

Fena fillah makamları, üç sarhoşluk (manevi) mertebelerini kapsar. Bunlar, Tevhid-i Ef'al, Tevhid-i Sıfat ve Tevhid-i Zat'tır. Salik, bu mertebelerde kendi mevhum fiil, sıfat ve zatından ayrılır. Tasavvuftaki bu anlayışa göre insanın fiilleri ve sıfatlan Allah'ın fiil ve sıfatlarıyla birleşir yani Tevhid-i Ef'al ve Tevhid-i Sıfat olur. Son mertebede de Allah'ın zat-ı ile birleşir ki buna da "Tevhid-i Zat" denir. Bu mertebelere seyr-i suluk adı verilir. Bu da fena fillah yani Allah'ta yok olma anlamında kullanılmaktadır. Şayet kulun Allah'ın fiil ve sıfatlarını ideal kabul edip onlara benzemeye çalışıyorsa yani kulun Allah'ın ahlakıyla ahlaklanması anlamında kullanılıyorsa bu İslam akidesine aykırı bir durum arz etmez. Ancak kul bu mertebede ilahı sıfatlarla muttasıf, Allah'ın sahip olduğu özelliklere sahip olur anlamı kastediliyorsa bu kesinlikle İslami akide ile uyuşmaz. Kişiyi sirke sürükler. Ayrıca "Tevhid-i

Zat"tan kasıt salikin Allah'ın zatı ile birleşmesi ve Allah ile salikin zatlarının bir ve aynı olması, anlamında kullanılıyorsa bu Budizm'deki Nirvana'nın bir başka ifadesi olup şirktir. Zira İslam'da buna dair Kur'an ve sünnette bir delil yoktur. Bu tabirlerin Hz. Peygamber, sahabe ve Tabiun devrinde kullanılmadığı ve bilinmediği gayet açıktır.

Tehanevi, "Mecmaus-Suluk" adlı tasavvufi eserden yaptığı nakle göre fena; Allah'tan başka hiçbir şeyi görmemek, kendini ve bütün eşyayı unutmak, o zamanda her şeyi ona rabb olarak görünür. Artık ondan başka hiçbir şey bilmez ve hiçbir şey görmez olur. Böylelikle ondan başka hiçbir şeyin olmadığına inanır, kendini de "o" sanır ve "Hak benim" der. Varlık aleminde de Allah'tan başka hiçbir şeyin olmadığına inanır (Tehanevi, a.g.e., II 1158).

Böyle bir durum mutasavvıflar, sofistlerin eşyanın hakikatını inkar ettikleri gibi Cenab-ı Allah'ın her eşyada teccelli ettiğini zannederler ki bu da Allah'ın eşya ile ittihadı demek olup Allah'ın vahdaniyet ve muhalefetun li'l-havadis sıfatlarına aykırıdır.

Hasan Fehmi KUMANLIOĞLU


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Fena Fıllah kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Fena Fıllah kelimesi anlamı 80 defa okunmuştur. [241859] Fena Fıllah kelime anlamı, Fena Fıllah nedir, Fena Fıllah ne demek, Fena Fıllah sözlük anlamı

Paylaş