Kutsal Emanetler Nedir

Kutsal Emanetler Nedir ? Kutsal Emanetler Ne demek ?

1-)KUTSAL EMÂNETLER



Topkapı Sarayı'nın "Hırka-i Saadet Dairesi" olarak adlandırılan bölümünde muhafaza edilen, Hz. Peygamber (s.a.s), yakınları, peygamberler ve Ka'be'ye ait eşyalar. Bu eşyalara "Emanat-ı Mukaddese" veya "Emanat-ı Mübareke" adı verilmiştir. Eşyalar, yakın zamana kadar Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldığı sanıları fakat sonradan Fatih Sultan Mehmed'in yaptırdığı anlaşılan, Topkapı Sarayının "Üçüncü Yer" veya "Üçüncü Avlu"sunun batı kısmında Harem Dairesinin Kuzey ucundaki odada korunmaktadır. Kare şeklinde, dört kubbeli ve etrafı revnaklarla çevrili olan oda önceleri "Has Oda" olarak tanınmakta idi. Mukaddes Emanetleri koruma görevini yüklendikten sonra onların en değerlisinin adına izafeten "Hırka-i Saadet Dairesi" denildi. Sedefkar Vasıf tarafından yapılmış nefis sedef kakmalı kapısından girince Türk Sanatı'nın en güzel örnekleri ile karşılaşılan oda, dört pencereli ve üç gömme dolaplıdır. Tezyinatı Mukaddes Emanetleri koruma göreviyle bağdaşır güzelliktedir. Burada bulunan Kutsal Emanetlerin bir bölümü Yavuz'un Mısır Seferinden sonra İstanbul'a getirilmiştir. Daha Suriye Seferinde 29 Ağustos 1516'da Halep Büyük Camiinde Yavuz namına hutbe okurken hatip, Türk Hükümdarını, halifelere mahsus "Hakimü'l-Haremeyn eş-Şerifeyn" (Mekke ve Medine'nin hakimi) diye anmış, buna müdahale eden Yavuz, "Hadimü'l-Haremeyn eş-Şerifeyn' (Mekke ve Medine'nin hizmetkarı) şeklinde düzeltmişti. Mukaddes emanetler, kısmen hilafeti Yavuz'a devreden III. Mütevekkil Allah tarafından verilmiş, kısmen de Kahire'ye kadar gelerek Mekke ve Medine'nin anahtarlarını teslim eden Emir Ebu Numey tarafından getirilmiştir. Bundan çok memnun kalan Yavuz, ilk defa Çelebi Sultan Mehmet tarafından gönderilmeye başlayan Sürre Alayına daha da önem vermiştir. Hırka-i Saadet Dairesinde bulunan eşyaların bir bölümü ise sonradan intikal etmiştir.

Topkapı Sarayı'nın Hırka-i Saadet Dairesinde 1517'den başlayarak Halifeliğin kaldırıldığı 1924 Martına kadar tam 407 yıl bir saniye ara verilmeksizin Kur'an-ı Kerim okunmuştur. Bu görevi her biri birer saat olmak üzere yirmi dört hafız paylaşıyordu. Buranın muhafazası, başlarında rütbesi mareşal rütbesine denk olan Enderunun has odabaşı bulunan yüksek kademesinden mezun kırk subay tarafından yürütülmekte idi. Has Oda ağalan denilen bu subaylar doğrudan Padişah'a bağlıydılar. Temizliği bunlar yapar, zaman zaman kendilerine padişah da iştirak ederdi. Toz ve süprüntüler özel bir kuyuya atılırdı.

Osmanlı Sultanları tarafından büyük bir tazim ve titizlikle korunan ve 1962'den beri de halkın ziyaretine açık olan bu emanetler şu parçalardan oluşmaktadır:

Hırka-i Saadet veya Bürde-i Saadet: Hz. Peygamber (s.a.s)'in Ka'b b. Züheyr'e hediye ettiği hırka mukaddes emanetlerin en önemlisidir. Babası ve kardeşleri kendisi gibi şair olan Ka'b'ın erkek kardeşi Büceyr'in müslüman olması akrabalarının hoşuna gitmedi. Onların etkisinde kalan Ka'b, Hz. Peygamber'i hicvetti. Daha sonra yaptıklarından pişmanlık duyan Ka'b gizlice Medine'ye gelip, kendisini tanıtmadan Hz. Peygamber'in huzuruna çıktı. Af müjdesi alınca kendini tanıtıp nazmettiği hicviyelere keffaret olabilecek güzellikte meşhur Kaside-i Bürde adlı kasidesini sundu. Kaside'yi çok beğenen Hz. Peygamber sırtından hırkasını çıkararak Ka'b'a hediye etti. Bu hırka için Muaviye b. Ebi Süfyan onbin dirhem teklif ettiyse de Ka'b onu satmaya razı olmadı. Ancak ölümünden sonra Muaviye yirmi bin dirhem karşılığında veresesinden satın alarak Hırkaya sahip oldu. Sırayla Emevilere ve Abbasilere intikal eden hırka bir müddet Mısır'da muhafaza edilmiş ve Abbasi halifeleri tarafından bazı merasimlerde giyilmiştir.

Hırka-i Saadet 1,24 m. boyunda geniş kollu ve siyaha çalan yünlü kumaştan yapılmıştır. İç kısmı, krem renkli yünden kaba bir kumaşla kaplıdır. Önünde sağ tarafında 23x30 cm. ebadında bir parçası noksandır. Sağ kolunda da eksiklikler olan hırka 57x45x21 cm. ebadında üsten açıları çifte kapaklı altın bir çekmece içinde, bohçalara sarılmış olarak muhafaza edilmektedir.

Osmanlı sultanlarından bazıları çıktıkları seferlerde Hırka-i Saadet'i yanlarında götürürlerdi. 1596'da Eğri Seferi sırasında III. Mehmet tarafından ordunun bozguna yüz tutması sonunda giyilmiş ve zafer için dua edilmişti. Ordu daha sonra kendini düzeltmiş ve Haçova'da düşman büyük bir yenilgiye uğratılmıştır. Yeni saraylar yapılıp, Padişahlar buralara taşınınca, Topkapı'da kalan Hırka her Ramazan ayının on beşinci günleri önceden olduğu gibi büyük bir merasimle ziyaret olunurdu. Bunun için bir kaç gün önceden padişahın da bizzat hizmet ettiği bir hazırlık yapılırdı. Kur'an kıraati eşliğinde padişah tarafından açılan Hırka-i Saadet'e başta Şeyhü'lİslam ve sadrazam olmak üzere, diğer davetliler protokol sıralarına göre teker teker gelip yüz sürerlerdi. Ziyaretten sonra, yüz sürülen kısmı Silahtar Ağa altın tas içinde getirilen su ile yıkar öd ve amber sürerek kuruturdu. Padişah tarafından yenilenen bohçasına konur ve zikredilen çekmeceye yerleştirilirdi. Bu merasim büyük bir vecd ve huşu içinde yapılırdı. Allah Rasulü'nün bohçası dışından bile olsa hırkasına yüz sürmek herkese büyük bir ruhani haz verirdi.

Hz. Peygamber'in mübarek dişleri (Dendan-ı Saadet): Uhud Savaşında kırılan dişlerinin bir parçasıdır. Silindir şeklinde ufak bir mahfaza içerisindedir. Mahfaza da 11x7x7 cm. ebadında altın çerçeveli, üzeri zümrüt, yakut ve zeberced kaplı altın bir kutu içerisine yerleştirilmiştir.

Sancak-ı Şerif (Liva-i Saadet): Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Ukab adı verilen siyaha meyyal yünlü kumaştan sancağı. Osmanlılar zamanında seferlere götürüldüğü için zamanla yıpranmıştır. Sağlam kalan kısımları yeni hazırlanan 0,38x1,13 m. ebadında yeşil ipekli kumaştan sancağa eklenmiş, çürüyen kısımlar ise yeşil bir torbaya konularak korumaya alınmıştır.

Sakal-ı Şerifler (Lihye-i Saadet): Hırka-i Saadet dairesinde bir çok sakal-ı şerif vardır. Bunlardan biri altın çerçeveli ve camlı bir mahfaza içinde, diğerleri mücevherli kutularda korunmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ayak izi (Kadem-i Saadet): Hz. Peygambere izafe edilen altı tane ayak izi vardır. Bunlardan dördü taş, ikisi tuğla nevindendir. Hırka-i Saadet Dairesinde mermer gömme dolapta muhafaza edilen 28x12 cm. ebadındaki, som altından bir çerçeve ve kapak içinde olanı Abdülmecid zamanında Trablusgarp tarafından getirtilmiştir. Miraç yolculuğunda bastıkları taş olduğu rivayet edilmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in mührü (Mühr-i Saadet): Hz. Peygamber'in mührü sırayla ilk halifeler tarafından kullanılmış ve Hz. Osman (r.a.) tarafından kaybedilmişti. Bunun üzerine Hz. Osman Rasulüllah'ın yüzüğünde olduğu gibi üzerinde kufi hatla "Muhammed Rasulüllah" hak edilmiş kırmızı akikten yeni bir mühür edindi. Bağdat'ta ele geçirilerek İstanbul'a getirilen yüzüğün bu olduğu sanılmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in mektupları (7Vame-i Saadet): 1850 yılında Barthelemy adlı bir Fransız tarafından, Mısır'da Ahmim yakınlarında bir manastırın kütüphanesindeki yazma bir İncil'in kapağına yapıştırılmış olarak bulunmuştur. Hz. Peygamber'e ait olduğu anlaşılınca Sultan Abdülmecid'e takdim edilmiştir. Bulunduğu yerden ıslatılarak çıkartılan mektubun yazılarında bozulmalar olmuştur. Kuruyunca biraz çeken deri eski halini alması için iki cam arasına konulmuştur. Yer yer delinmiş olan mektup 19x16 cm. ebadındadır. 627'de kıptilerin büyüğü Mukavkıs'a yazılmıştır ve on iki satırdan oluşmaktadır.

Hz. Peygamber (s. a.s.)'in kılıçları (Süyuf-u Mübareke): Hırka-i Saadet dairesinde yirmi kadar kılıç bulunmaktadır. Bunlardan sadece iki tanesi Hz. Peygamber'e aittir. Kabzalarıyla beraber kılıçlardan biri 99, diğeri 100 cm.dir. Kabzaları, kınları ve üzerindeki süslemeler sonradan yapılmıştır. Bu dairede bulunan diğer kılıçlardan biri Hz. Davud (a.s.)'a, diğerleri ise Ashaba aittir. Bunlar, Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali Zeynelabidin, Zübeyr b. Avvam, Rasulullah'ın katibi Ebu'l-Hasan, Cafer-i Tayyar, Halid b. Velid, Ammar b. Yasir ve iki sahabeye ait kılıçlardır. Bunların üzerindeki yazı ve resimler kabza ve kınları da sonradan yapılmıştır.

Hz. Peygamber'in yayları (Kemanı Peygamber): Bambu türünden bir ağaçtan yapılmıştır. 1,17 m. uzunluğundadır. Altın kaplamalı gümüşten bir mahfazası vardır.

Bunların dışında Hz. peygamber'e izafe edilen 23 cm. uzunluğunda tek bir nalın ve üzerinde onun gasil suyunun bulunduğu yazılı kırık yeşil bir şişe ve teyemmüm yaparken kullandığı rivayet edilen aslında Asur dönemine ait bir tablet olan "teyemmüm taşı" bulunmaktadır. Nalın üzerine sonradan Âyetü'l-kürsi hakkedilmiştir. Önceki peygamberlere ait eşyalardan Hz. Davud'un kılıcını zikretmiştik. Diğerleri ise budaklı bir ağaçtan yapılmış olan 1,22 m. uzunluğundaki Hz. Musa'nın asası ile, bir cins taştan oyularak yapılmış olan 20 cm. kutrundaki Hz. İbrahim'in tenceresidir.

Kutsal emanetlerin geri kalan kısmı Ka'be-i Muazzama'nın yenilenen bölümleridir. Bunlar:

Altınoluk: Ka'be'nin damındaki suyun akması için yapılan oluk 2,75 m. uzunluğunda 25 cm. genişliğinde ve 31 cm. yüksekliğindedir. Sultan l. Ahmet tarafından yaptırılmış, Abdülmecid zamanında yenilenmiştir.

Hacer-i Esved Çerçeveleri: Ziyaretçilerin ellerini sürmeleriyle aşınan altın ve gümüş çerçeveler yenilenerek eskileri Hırka-i Saadet Dairesinde muhafaza edilmiştir.

Bab-ı Tövbe Kanadı: 1,45x0,20 cm. ebadındadır. Üzerinde demir kakmalar bulunan kapının ne zaman yenilendiği belli değildir.

Ka'be Anahtar ve Kilitleri: Kabe'nin yenilenen kilitleri "Miftah Alayı" adıyla anılan merasimle bazen Sarayburnu bazen Davutpaşa'dan alınarak özel torbalar içine konur ve Hırka-i Saadet Dairesinde muhafaza edilirdi. Demirden altın ve gümüş kakmalı kilitler ve anahtarlar içerisinde sanat değeri çok yüksek olanlar vardır.

Kutsal Emanetler içinde en değerli olanlardan biri şüphesiz Hz. Osman (r.a) Kur'an'ıdır. Hz. Ebu Bekir zamanında bir araya getirilen Kur'an sayfaları Hz. Osman zamanında mushaflar halinde istinsah edilerek eyaletlere gönderilmiş, "İmam Nüsha" adı verilen biri ise Medine'de bırakılmıştı. Hz. Osman (r.a) şehit edildiği zaman okumakta olduğu Kur'an işte buydu. Yazı karakteri o devre ait olduğunu gösteren Topkapı'daki Kur'an-ı Kerim aynı zamanda çok önemli bir tarih vesikasıdır.

Son olarak, Hırka-i Saadet Dairesinde Hz. Fatma'ya izafe edilen bir seccade bulunmakta ise de, 243xl55 cm. ebadındaki seccadenin üzerindeki yazı karakterinden çok sonraya ait olduğu anlaşılmaktadır.

Nebi BOZKURT


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

  • Kutsal Emanetler Çanakkale'nin ardından Balıkesir, Bursa, Bilecik, ve Eskişehir'den geçirilerek, 18 Mart Pazartesi günü Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e teslim edilecek.

Sizde içinde Kutsal Emanetler kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Kutsal Emanetler kelimesi anlamı 45 defa okunmuştur. [242092] Kutsal Emanetler kelime anlamı, Kutsal Emanetler nedir, Kutsal Emanetler ne demek, Kutsal Emanetler sözlük anlamı

Paylaş