Makam-I İbrahim Nedir

Makam-I İbrahim Nedir ? Makam-I İbrahim Ne demek ?

1-)MAKÂM-I İBRAHÎM



Hz. İbrahim'in Kabe'yi inşa ederken bina ve inşaatı kontrol etmek maksadıyla üzerine çıktığı yerden hafif yüksek bir taş ve taşın bulunduğu yer.

İbn Abbas (r.a)'ın anlattığına göre; Hz. İbrahim (a.s), Mekke'ye geldiğinde Allah'tan Kabe'yi inşa konusunda emir almıştı. Daha önceki ziyaretlerinin aksine bu sefer görevli olarak gelmişti. Durumu oğlu İsmail'e anlattı. Ondan kendisine yardım etmesini istedi. Beraberce Beytullah'ın temellerini kazmaya başladılar. Kur'anın ifadesine göre temelleri kazarken şöyle dua ediyorlardı: "Ey Rabbimiz, senin rızan için yaptığımız bu işimizi sen kabul buyur. Şüphesiz ki, daima işiten ve daima bilen sensin, ancak sen" (el-Bakara, 2/127).

Temelleri kazınca hemen duvarların yapımına başladılar. Hz. İsmail (a.s), taş taşıyor; ihtiyar babası Hz. İbrahim (a.s) da duvar örüyordu. Temel duvarları yükselip Hz. İbrahim için duvarlara yetişmek güçleşince Hz. İsmail babasına merdiven vazifesi görmek üzere uzunca bir taş getirdi. Hz. İbrahim de taş üzerinde durarak Beytullah'ın duvarlarını tamamlamaya çalıştı. İşte bu taş "Makam-ı İbrahim"dir. İbn Abbas diyor ki: "Hz. İbrahim (a.s), bu taş üzerinde durarak yapıya devam ettiği için ona İbrahim'in üzerinde durduğu taş, manasında "Makam-ı İbrahim" adı verilmiştir. Sonradan bu taş özel bir itina ile koruma altına alınarak günümüze kadar muhafaza edilmiştir.

Kur'an-ı Kerim bize bu taştan bir mucize olarak bahsetmektedir. Allah, Beytullah'ı överken şöyle buyuruyor:

"Onda apaçık ayetler var. İbrahim'in makamı var. Ona giren her türlü tecavüzden emin olur" (Âl-i İmran, 3/97).

Başka bir rivayete göre Makam-ı İbrahim Hz. İbrahim (a.s)'ın oğlu İsmail ile hanımı Hacer'i görmek için geldiğinde inip binerken üzerine bastığı taştır. Kabenin yapıldığı sırada da duvarları yükselip iskele kullanma ihtiyacı doğunca onu iskele yerine kullanmıştı.

"Makam-ı İbrahim'in boyu bir arşındır. Taş dört köşe olup üst tarafının genişliği 14 parmağa 14 parmak, alttan da aynı ölçüdedir. Hem alt kısmında, hem de üst kısmında altından birer halka vardır. Taşın iki halkası arası altınla kaplı olmayıp açıktır. Bütün cephesi boyunca uzunluğu 9 parmak, eni ise 10 parmağa 10 parmaktır. Bu ebatlar, Halife Mütevekkil Alellah onu bugün üzerinde bulunan altınla kaplatmadan önceki boyutları idi. Esasen taşın her taraftan eni 21 parmak olup ortası dört köşe şeklindedir. Hz. İbrahim (a.s)'ın ayak izleri taşın içine 7 parmak gömülmüş olup biraz meyillidir. Taş üzerindeki. iki ayak arasında 2 parmak mesafe vardır. Ortası ona el sürülmesinden ötürü aşınmıştır.

Makam-ı İbrahim, etrafı gümüşle kaplı sac ağacından yapılma bir havuz içinde olup havuzun etrafı kalay madeni ile kaplanmıştır. Makam-ı İbrahim ile içine yerleştirildiği çanak arasında 2 parmaklık mesafe vardır. Üzerinde, sac ağacından yapılmış üstü kapalı bir sandık vardır. Arka kısmında da yine sac ağacından yapılma bir eşik bulunmaktadır ki, bu eşik yere dayanmakta ve iki tarafından zincirlerle sandığın alt kısmına bağlı bulunmaktadır. Bu zincirler, iki taraftan da sandukaya asma kilit vasıtasıyla kilitlenmektedir.

Abdullah b. Amr b. Âs (r.a)'dan şöyle dediği nakledilmiştir: Haceru'l-Esved ile Makam-ı İbrahim Cennetten çıkmadırlar" İbn Abbas (r.a) demiştir ki: "Dünyada, Haceru'l-Esved ile Makam-ı İbrahim'den başka Cennet varlığı yoktur. Zira onlar Cennet cevherlerinden iki cevherdir. Eğer onlara müşrikler ellerini dokundurmuş olmasalardı, ona dokunan dert sahiplerine Allah mutlaka şifa verirdi". Mücahid'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Makam-ı İbrahim'e dokunulmaz. Zira o, Allah'ın mucizelerinden bir mucizedir". Yine ondan nakledildiğine göre, Kabe'de açık mucizeler (ayetler) vardır, Makam-ı İbrahim vardır" ayetinin tefsirinde şöyle denilmiştir: "Makam-ı İbrahim'deki mucize, Hz. İbrahim'in üzerindeki ayak izleridir". Ayrıca Mücahid'in şöyle dediği de nakledilmiştir: "Hz. İbrahim (a.s), "Bu makam üzerine selam olsun, dedikten sonra şöyle devam etti: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet edin. Bu sesi duyan insanlar da: Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, dediler." Mücahid devamla bunu naklettikten sonra "Bugüne kadar kim Beytullah'ı ziyaret etmişse, Hz. İbrahim (a.s)'ın o davetine icabet etmiştir". Bu hususa Kur'anda şöyle işaret edilmiştir: Hani biz Kabe'yi vaktiyle insanlara bir sevap yeri ve her türlü düşman taarruzunda emin bir sığınak yapmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim'den namaz kılacak bir yer edinin. İbrahim ve İsmail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi hem tavaf edenler, hem ibadete kapananlar, hem de rüku ve secde edenler için tertemiz bulundurun" (el-Bakara, 2/125).

Katade bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Hacılar, sadece Makam-ı İbrahim önünde namaz kılmakla emredilmiş olup, ona dokunmakla emredilmemişlerdir. Bu ümmet öyle bir iş yapmaya zorlandı ki, bu şekilde ona dokunmaya devam ettiler. Nihayet yıpranıp küçülmüştür".

Nevfel b. Muaviye ed-Deyli şöyle demiştir: "Abdulmuttalib zamanında Makam-ı İbrahim'i görmüştüm. O zaman billur (kristal) gibi parlaktı."

Ebu Said el-Hudri (ö. 64/638) bu konuda şunları anlatmıştır: "Abdullah b. Selam'a, Makam-ı İbrahim'in üzerindeki izi sordum. Bu taş günümüzde olduğu gibi kalmıştır. Ancak Allah, Makam-ı İbrahim'i bir mucize yapmak istemiştir. Hz. İbrahim'e insanları hacca gelmeye davet etmesini emredince, Hz. İbrahim taşın üzerine çıktı. Üzerine çıkınca taş bütün dağlardan daha yüksek oldu. Hz. İbrahim şöyle seslendi: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet edin,." Bu çağrı üzerine insanlarda ona cevap vererek: "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk" dediler. Bu esnada Allah'ın dilemesi ile Hz. İbrahim'in ayaklarının izleri taşın üzerinde kalmış oldu. Hz. İbrahim taşın üzerine çıkınca sağa, sola dönerek: "Rabbinizin davetine icabet edin", diyordu. Çağrısını tamamlayınca Makam-ı İbrahim'i kıble yaptı. Hz. İbrahim kapı cihetinde oraya doğru namaz kıldı. Makam-ı İbrahim, Allah'ın dilediği zamana kadar kıble olarak kaldı. Hz. İbrahim'den sonra oğlu Hz. İsmail (a.s)da Kabe'nin kapısı yönünde ona doğru namazını kılıyordu.

Bu durum Hz. Peygamber (s.a.s)'in zamanına kadar devam etti. Daha sonra Cenab-ı Hakk, Hz. Peygamber'e Beyt-i Makdise doğru namaz kılmasını emretti. Bu emirden sonra Hz. Peygamber, gerek hicretten önce, gerekse hicretten sonra oraya doğru namazlarını kıldı. Sonra Yüce Allah, Peygamberi razı olacağı kıbleye döndürdü. Bundan sonra Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'de bulunduğu sürece Kabe'nin oluğunun bulunduğu yöne doğru namaz kıldı. Mekke'ye gelince orada bulunduğu zaman zarfında Makam-ı İbrahim'e doğru namaz kıldı.

Şamil İA


2-)Haccın farzlarından üçüncüsü, Kabe-i muazzamayı tavaf etmektir. Tavaf, Mescid-i haram içinde, Kabe-i muazzama etrafında dönmek demektir. Dördü farz, üçü vacib olmak üzere yedi kerre dönülür. Zemzem kuyusunun ve makam-ı İbrahim'in dışından dolaşarak da tavaf etmek caizdir. (İbn-i Âbidin)

Yeryüzünde Cennet'e ait varlıklardan yalnız Hacer-ül-esved (Cennet'ten getirilen, Kabe'nin duvarına konan kıymetli siyah taş) ile Makam-ı İbrahim bulunmaktadır. Eğer bunlara müşriklerin (Allah'a ortak, eş koşanların) elleri dokunmamış olsaydı, onlara dokunan derd sahiblerine mutlaka cenab-ı Allah şifa verirdi. (İbn-i Abbas)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Makam-I İbrahim kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Makam-I İbrahim kelimesi anlamı 51 defa okunmuştur. [242158] Makam-I İbrahim kelime anlamı, Makam-I İbrahim nedir, Makam-I İbrahim ne demek, Makam-I İbrahim sözlük anlamı

Paylaş