Mescid-İ Aksa Nedir

Mescid-İ Aksa Nedir ? Mescid-İ Aksa Ne demek ?

1-)Kudüs’te Süleyman aleyhisselam tarafından bina ettirilen mescid, cami. Peygamber efendimiz zamanında bulunan mescidler arasında, Mekke’ye en uzak mescid olduğu için burası Mescid-i Aksa yani en uzak mescid ismiyle meşhur oldu.

Beyt-ül-makdis veya Beyt-ül-mukaddes adı da verilen Mescid-i Aksa’nın inşasına Davud aleyhisselam başladı. Duvarlarını bir adam boyu yükseltti fakat tamamlıyamadan vefat etti. Davud aleyhisselamdan sonra hem peygamber, hem hükümdar olan oğlu Süleyman aleyhisselam, Beyt-ül-makdis yani Mescid-i Aksa’nın inşasını tamamlamak istedi. Allahü teala tarafından emrine verilen cinleri toplayarak aralarında vazife taksimi yaptı ve her bir cemaati bir işle vazifelendirdi. Sonra usta ve mühendislere, on iki mahallesi olan Kudüs şehrini inşa ettirdi. Şehrin kurulması bitince, mescidin tamamlanmasını emretti. Cinlerden bir kısmı altın, gümüş ve yakut; bir kısmı denizden saf inci; bir kısmı mücevherat ve kıymetli taşlar; bir kısmı da misk, anber ve diğer güzel kokuları getirdiler. Bütün bunlardan yeteri kadar hazırlanınca, işlemek üzere ustalar ve Fenikeli mimarlar getirdi. Gelen ustalar, taşları yontarak bu mücevher, inci ve yakutları işlediler. Toplanan malzemeleri kullanarak mescidin yapımını yedi senede tamamladılar. Uzaktan bakılınca bir altın parçası gibi parlayan, görenleri hayran bırakan ve o zamanda bir eşi bulunmayan bu mescide, Beyt-ül-makdis dediler.

Süleyman aleyhisselam, Beyt-ül-makdis’e, Musa aleyhisselamdan beri nesilden nesile intikal ederek gelen, içerisinde Tevrat’ın bulunduğu Ahid sandığı’nı yani Tabut-i sekine’yi koydu. Bu durum; Kudüs’ün, Asuri hükümdarı İkinci Buhtunnasar tarafından işgaline kadar devam etti.

Buhtunnasar, Kudüs’ü zabt ettiği zaman, şehri yakıp yıktı. Mescid-i Aksa’da bulunan altın, gümüş ve diğer mücevherleri alıp, Babil’e götürdü. Daha sonra Keyhüsrev, Mescid-i Aksa’yı tamir ettirdiyse de M.S. 70 senesinde Romalılar tekrar yıktılar. Bu tarihle, Kudüs’ün musevilere olan bağlılığı son buldu. M.S. 123 yılında Mescid-iAksa’yı Bizanslılar tamir edip, Kudüs’e İlya ismini verdiler.

Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Mi’rac gecesinde Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksa’da namaz kıldı. Peygamber efendimizin; “Yalnız üç mescide ziyaret için gidilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim bu mescidim (yani Mescid-i Nebi).” buyurarak medhettiği Mescid-i Aksa, hicretten on altı ay sonraya kadar Müslümanların kıblesi olarak kaldı. 638 (H.16) senesinde Ömer radıyallahü anh, Suriye seferinde, Şam’dan sonraKudüs’e uğrayıp Mescid-i Aksa’yı ziyaret etti. Uzun senedir kendi haline terk edilen Mescid-i Aksa’da biriken ve etrafı kirleten pislikleri temizletti. Ezan okutarak cemaatle namaz kıldırdı. Yahudilere mescide emniyetle girmek hakkını tanıdı. Hıristiyanlara da, Yahudileri aralarına sokmamalarını tavsiye etti.Kudüs’teki kiliselere dokunulmaması için emir verip, Hıristiyanlarla antlaşma yaptı.

Kudüs’ün Müslümanlar tarafından feth edilmesinden sonra, halifeler ve Müslüman valiler tarafından Mescid-i Aksa’nın temizlik, bakım ve onarım işlerine çok önem verildi. Dört halife devrinden sonraki Emeviler zamanında, Mescid-i Aksa’nın temizlik ve bakımına özel ihtimam gösterildi. Muaviye bin Ebi Süfyan radıyallahü anh, Abdülmelik bin Mervan, Ömer bin Abdülaziz, Velid bin Abdülmelik ve Süleyman bin Abdülmelik gibi halifeler, Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettiler. Halife Abdülmelik bin Mervan, Mescid-i Aksa’nın yakınındaki arsa üzerinde Kubbet-üs-sahra Mescidini yaptırdı. Zelzele yüzünden harab olan Mescid-i Aksa’yı, altıncı Emevi halifesi el-Velid, bugünkü haline benzeyen şekliyle yeniden yaptırdı.

Abbasiler zamanında da bakımına ve tamirine ihtimam gösterilen Mescid-i Aksa, zelzeleler ve harpler sebebiyle zaman zaman yıkılıp tamir edildi. Halife Ebu Cafer Mansur ve Mehdi bin Mansur, Kudüs’e gelerek Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettiler ve tamir ettirdiler.

Mescid-i Aksa’nın, Emeviler ve Abbasiler zamanlarındaki şekli, bugünkü durumuna çok yakın idi. Kıble karşısında kuzeyde on beş kapı vardı. Ortadaki altın kaplı olanı tunçtan yapılmıştı. Yanlarda yedi ve on bir kapı daha vardı. Son cemaat yerinde revakları bulunan mescid, 280 mermer sütuna dayanan revakların taşıdığı bir dam ile örtülüydü.

Orta kısmında bir kubbe bulunuyordu. Damın üstü kısmen mozaikle süslü, kısmen de levhalarla kaplıydı. Kubbet-üs-sahra Mescidi (Ömer Camii) de, Mescid-i Aksa’nın kıble tarafındaydı.

Kudüs’ü 1099 (H.492)’de Haçlılar istila edince, şahri yakıp yıktılar. Pekçok Müslümanı kadın ve çocuk demeden kılıçtan geçirdiler. Bu arada Mescid-i Aksa’yı da yağmalayıp, tepelerine haçlar dikip, içerisine heykeller koyarak kiliseye çevirdiler. Sultan Selahaddin-i Eyyubi, 1187 (H.583)’de Kudüs’ü Haçlılardan kurtarıp, Mescid-i Aksa’dan Haçları ve putları kaldırttı. Eski haline getirip yeni bir mihrab yaptırdı. Daha sonraki devirlerde bu mihrabın iki yanına pencereler açılıp bir minber, kuzey cihetine de son cemaat revakları ve bir tahta minare ilave edildi.

Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler ve Memlukler dönemlerinde bir ilim merkezi haline getirilen ve pekçok İslam aliminin yetişmesine sebep olan Mescid-i Aksa, defalarca tamir gördü. Mescid-i Aksa’nın en son bakımı ve tamiratı Osmanlılar tarafından yapıldı. Yavuz Sultan Selim Han, 1517 (H.923)’de Memluk topraklarını ülkesine katınca, Kudüs de Osmanlı idaresine girdi. Kanuni Sultan Süleyman Han Mescid-i Aksa ve yanındaki Kubbet-üs-sahra mescidlerini tamir ve tezyin ettirdi. Daha sonraki asırlarda da bazı tamiratlar geçiren Mescid-i Aksa, Birinci Dünya Savaşından sonra Kudüs Müslüman Türklerin elinden çıkınca, bakımsız hale geldi. 1967 (H.1387)’deki Arab-İsrail savaşında Yahudiler tarafından Kudüs işgal edildi. Bu işgalden sonra Mescid-i Aksa, suikast neticesinde kısmen yandı. Bugün kendi haline terk edilmiş olup, ziyadesiyle tamire muhtaçtır.

Mescid-i Aksa’nın ismi Kur’an-ı kerimde zikr edilmekte ve Peygamber efendimizin Mirac gecesinde oraya götürüldüğü, hadis-i şeriflerle bildirilmektedir. Eshab-ı kiramdan Ebu Zerr-il-Gıfari radıyallahü anh şöyle bildirdi: “Bir kerre ben; “Ya Resulallah! Yeryüzünde ibadet için en önce hangi mescid bina edildi?” diye sordum. Resulullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; “Mescid-i Haram’dır.” buyurdu. “Sonra hangisi?” dedim. “Mescid-i Aksa’dır.” buyurdu. Sonra ben; “Bu iki mescidin kuruluşu esnasında ne kadar zaman vardır?” dedim. Resulullah efendimiz; “Kırk sene vardır.” buyurdu. Başka bir hadis-i şerifte; “Kureyş bana (Mirac’da) seyahat ettiğim yerlerden soruyordu. Bilhassa Mescid-i Aksa’ya dair öyle şeyler sordular ki, ben İsra (Mirac) gecesi onlarla ilgilenip tesbit etmemiştim. Bu sebeple o kadar müşkül bir vaziyete düştüm ki, hiç bir zaman öyle sıkılmamıştım. Bunun üzerine Allahü teala, benimle Beyt-i makdis arasında perde olan mesafeyi kaldırdı. Şimdi ben Beyt-i makdis’i görüyordum. Ne sorarlarsa muhakkak ona bakarak cevap vermiştim. Kureyş, Mescid-i Aksa’nın kaç kapısı var? diye sormuşlardı. Halbuki ben Kudüs mescidinin kapılarını saymamıştım. Fakat karşımda mescid tecelli edince, ona bakmaya ve kapıları birer birer saymaya başladım.” buyurdu.

Mescid-i Aksa Camiinin sağında ve solunda kemerli sütunlar ve dar iki sahn ile tamamlanan geniş bir orta sahn vardır. Ortadaki geniş sahnı, güney duvarına paralel bir sahn keser. Bu iki sahnın keşiştiği bölümde bir kubbe vardır. Ortadaki geniş sahnın sağındaki ve solundaki iki dar sahnın dış kısmında sağa sola altışar sahn eklidir.


2-)MESCİD-İ AKSÂ



El-Mescidü'l-Aksa, Kudüs'te eski Süleyman mabedinin bulunduğu yerde inşa edilmiş olan camiin adı. "En uzak mescit" anlamına gelen bu tabire ilk olarak Kur'an-ı Kerim'in Mirac'la (bk. "rnirac" "İsra" ve "İsra Suresi" maddeleri) ilgili olarak şöyle yer verilir: "Kulu Muhammed'i, gece vakti, ayetlerimizden bazılarını göstermek için El-Mescidü'l-Haram' dan, çevresini mübarek kıldığımız el-Mescidü'l-Aksa ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, her şeyi işitir ve görür" (el-İsra, 17/1).

Mescid-i Aksa'ya "İliya" veya günahlardan temizlenme yeri anlamında "Beyt-i Makdis" yahut "Beyt-i Mukaddes" adı da verilmiştir. Beyt-i Makdis, İbranice "bethammikdaş" kelimesinden alınan ilhamla kullanılmış olup "Mabed" anlamına gelir ve bununla Hz. Süleyman'ın mabedi kastedilir (ez-Zerkeşi, İ'lamü's-Sacid Kahire 1397, s. 277; Elmalı, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1936, IV, 3144; İslam Ansiklopedisi, ' Mescid-i Aksa", "Kudüs" mad.).

Mescid-i Aksa'ya en uzak mescit anlamında bu ismin verilmesi, Mekke'deki Mescid-i Haram'a yaya yürüyüşü ile bir aylık mesafede bulunması yüzündendir. Hz. Peygamber mirac gecesinde; "Burak'a bindim Beytu'l-Makdis'e gittim" (Müslim, İman, 259; Nesai, Salat, 10) buyurmuştur. Diğer yandan eski tefsirlerde Mescid-i Aksa, Mirac ile ilgili görülmüş hatta onunla, gökteki bir yerin kastedildiği de öne sürülmüştür.

Yeryüzünde Mescid-i Haram'dan sonra yapılan en eski mescitlerden birisi Mescid-i Aksa'dır. Yapımına Davud (a.s) başlamış ve Hz. Süleyman tarafından tamamlanmıştır (ez-Zerkeşi, a.g.e., 281, 282, 287).

Mescid-i Aksa, hicretin l6. ayına kadar müslümanların kıblesi idi. Hz. Peygamber (s.a.s), niyet ile ziyaretine izin verdiği üç mescit arasında Mescid-i Aksa da vardır.

Hz. Ömer (r.a.) devrinde Kudüs fethedilince, oraya giden halife bir gece vakti Beytü'l-Makdis'e girdi ve bütün gece orada namaz kıldı. Sabah olunca ezan okutarak cemaat ile namaz kıldı.

Bundan sonra Hz. Ömer (r.a.) Kabul Ahbar'ı çağırarak müslüman mescitinin nerede yapılabileceğini sordu. Kab, es-Sahra (kaya)'ya işaret etti ve hatta bunun kıble olmasını istedi. Hz. Ömer (r.a.) ona İslam kıblesinin Kabe olduğunu hatırlattı. Fakat Beytü'l-Makdis'in mukaddes hatırasına da bir mescit yaptırdı ve kıblesini Kabe tarafı olarak tesbit etti. Burası daha sonra Kubbetü's-Sahra'nın yeri oldu.

Kubbetü's-Sahra depremlerden zarar görmüş ve bir çok kez tamir edilmiştir. Burası, dört yandan merdivenlerle çıkılan geniş bir seddin ortasında, sekiz köşeli ve yüksek kubbeli bir bina idi. Dördü merdivenlere açılan, sekiz tane yaldızlı tunç ve sedir ağacından kapısı vardı. İçeride iç içe dairevi sütün sıralarına ve mozayıklı bingilere dayanan kubbenin altında sahra (kaya) durmaktaydı. Bakır, demir kafes ve tahtadan üç tabaka olarak inşa edilmiş bulunan yüksek kubbenin tahtadan dış tabakası altın varak ile kaplı idi.

Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu seddin üç tarafından, daha küçük üç kubbeli yapı bulunuyordu. Bunlar Kubbetü's-Silsile, Kubbetü'l-Mirac ve çok köşeli bir yapı olan Kubbetü'n Nebi idi. Bugün bunların şekilleri kısmen değişmiş bulunmaktadır.

Özetle, Kubbetüs-Sahra'nın bir ziyaret yeri olmasına karşılık, Mescid-i Aksa, bunun bir ibadethanesini teşkil eder. Mescid-i Aksa deyince; İslam kaynaklarında Halife Abdülmelik'den, Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'a kadar gelip geçen pek çok halife ve padişahlar tarafından burada inşa edip bırakılmış. Kubbetü's-Sahra, mezar, türbe, tekke, zaviye ve sebil gibi dini amaçla yapılmış yapılan içine alan yaklaşık 150 dönüm kadar bir arazi üzerine serpilmiş binalar topluluğu anlaşılır. Dar anlamda Mescid-i Aksa deyince, Kubbetü's-Sahra'dan uzakta olmayan ve Abdülmelik tarafından inşa edilmiş bulunan cami kastedilir. Bu caminin yapımında İran hükümdarı, II. Hüsrev tarafından tahrip olunmasına kadar ayakta duran Jüstinyen tarafından inşa edilmiş bulunan, Meryem Ana Kilisesi'nin harabelerinden çıkan malzeme kullanılmıştır.

Tarih içinde pek çok el değiştiren Kudüs ve dolayısıyla İslam'ın iki yeri, İsra ve Mirac'ın ilk durağı olan Mescid-i Aksa, bugün Yahudilerin işgali altında bulunmaktadır.

Mefail HIZLI


3-)Allahü teala ayet-i kerimede mealen buyurdu ki:

(Her türlü noksanlıktan) münezzeh bulunan (Allah), kulunu (Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemi) geceleyin (Mekke'deki) Mescid-i Haram'dan alıp, kendisine ayetlerimizi gösterelim diye; etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götürdü. Muhakkak O Semi'dir (işitendir) ve Basirdir (görendir). (İsra suresi: 1)

Resulullah efendimiz yatağında iken uyandırılıp, mübarek bedeni ile Mekke şehrinden Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan göklere ve yedinci gökten sonra Allahü tealanın dilediği yerlere götürüldü. Miraca böyle inanmak lazımdır. (M. Halid-i Bağdadi)

1099 yılında haçlı ordusu Kudüs'e girdi.Şehirdeki halkın hepsini kılınçtan geçirdi. Mescid-i Aksa'ya sığınmış olan yetmiş binden ziyade müslüman öldürdü. Bunlar içinde alimler, zahidler, eli silah tutmaz ihtiyarlar çoktu. (Ahmed Cevdet Paşa)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  • Mescid-İ Aksa imamı Cuma namazının ardından, İsrail'in Gazze'ye saldırıları sonucunda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazı kıldırdı.
  • Cemaatin azlığı nedeniyle, Mescid-İ Aksa etrafındaki esnaf da umduğunu bulamadı.

Sizde içinde Mescid-İ Aksa kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Mescid-İ Aksa kelimesi anlamı 43 defa okunmuştur. [239127] Mescid-İ Aksa kelime anlamı, Mescid-İ Aksa nedir, Mescid-İ Aksa ne demek, Mescid-İ Aksa sözlük anlamı

Paylaş