Müellefe-İ Kulub Nedir

Müellefe-İ Kulub Nedir ? Müellefe-İ Kulub Ne demek ?

1-)MÜELLEFE-İ KULÛB



Kalbleri ısındırılan, yumuşatılan kimseler. Bir terim olarak, müellefe-i kulub; zekat verilmek suretiyle kalpleri İslam'a karşı yumuşatılmak, zararsız hale getirilmek veya dinde sebat ettirilmek istenen kimseleri ifade eder.

Müslümanların sayısının az, güç ve kuvvetlerinin zayıf olduğu devirlerde bu sınıf, müşriklerin etkisiz hale getirilmesinde, yeni müslüman olmuş zayıf inançlı kişilerin imanının sağlamlaştırılmasında ve bazı müşriklerin İslamiyet'i kabul etmesinde bir vasıta olarak kullanılmış ve bu metodun uygulanması ile büyük faydalar sağlanmıştır.

Kur'an-ı Kerim'de zekatın verileceği yerler belirtilirken müellefe-i kuluba da yer verilmiştir (et-Tevbe, 9/60). Hz. Peygamber (s.a.s) de bu uygulamayı bizzat kendisi yerine getirerek müslümanların yanı sıra, henüz İslam'ı tam olarak benimseyememiş olan bazı kimselere de zekat vermiştir.

Müslüman olmayanlara zekat verilmesinin nedenleri iki grupta toplanabilir. Birincisi; kalplerinin ısındırılması ile müslümanlığı kabul etmeleri umulan kimselerdir. Mesela, Safvan b. Ümeyye bunlardandır. Kendisi şöyle der: "Huneyn muharebesinde Hz. Peygamber (s.a.s), bana ganimet mallarından bir pay verdi. Halbuki o benim en sevmediğim kimse idi. Bana vermeye devam etti; sonunda insanlar içinde en sevdiğim kimse oldu" (Tirmizi, III, 27).

İkincisi; müslümanlara eziyette bulunup kötülüklerinden korkulduğu için kendilerine zekat verildiği taktirde, müslümanlara yapılacak eziyetlerin önlenmesi umulan ve bu sayede diğer gayri müslimlere karşı müslümanların kuvvet bakımından yararlanacakları kimselerdi. İbn Abbas bu grup insanlar hakkında şöyle bir hadis rivayet eder: "Bazan bir kavim Hz. Peygamber (s.a.s)'e gelir; eğer Hz. Muhammed (s.a.s) onlara bir şey verirse İslamiyeti överler ve "bu din gerçekten iyi bir dindir" derlerdi. Ve eğer vermeyip boş çevirirse İslam dinini kötülerlerdi. Süfyan b. Harb, Uyeyne b. Hısın ve el-Ekra' b. Habis bunlardandı" (Müslim, II, 735).

Ancak Hanefi ve Şafiilere göre, ne kalblerini İslam'a ısındırmak ve ne de başka bir sebeple ehl-i küfre zekat verilemez. Onlara İslam'ın ilk dönemlerinde zekat verilmesi müslümanların sayısının azlığı, onların sayısının ise çokluğu yüzündendir. Allah daha sonra İslam'ı ve müslümanları aziz kılmış, onları kafirlerin kalblerini ısındırmaktan müstağni kılmıştır. Hz. Peygamber'den sonra dört raşid halife de onlara zekat vermemiş ve Hz. Ömer şöyle demiştir: "Biz İslam adına bir şey vermeyiz. İslam güçlenmiştir. Dileyen mü'min, dileyen de kafir olur".

Mü'minlerden müellefe-i kuluptan sayılarak zekat verilme sebepleri:

a) Yeni müslüman olup kalplerindeki iman henüz tam yerleşmemiş olan zayıf imanlı kişileri müslümanlığa ısındırmak.

b) Müslüman olmuş kabile büyüklerinden bazılarına, müslüman olmayan arkadaşlarının veya kabile üyelerinin İslamiyete rağbet etmelerini sağlamak.

c) Yahudi veya Hristiyan iken müslümanlığı kabul eden kimseleri İslam'da sebat ettirmek ve inançlarını sağlamlaştırmak.

d) Düşman sınırlarında, tehlikeli cephelerde ve yerlerde olan müslümanların, düşmanın hücumu anında kendilerini müdafaa edebilmesi için.

e) Müslümanlar içinde zekat vermek istemeyen bazı kişilerden mücadelesiz, savaşsız zekat toplayabilmek için, onların aralarında, nüfuz ve söz sahibi kişilerden yararlanılırdı. İşte bu şekildeki nüfuzlu müslümanlardan faydalanmayı devam ettirmek için müellefe-i kulub fonundan zekat verilmiştir.

Müellefe-i kulubun bir uygulama olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'in devrinde ve Hz. Ebubekir (r.a)'ın hilafetinin ilk dönemlerinde devam ettiği bilinmektedir. Hz. Ömer (r.a), Hz. Ebubekir (r.a)'in hilafeti zamanında İslamiyetin ve müslümanların kuvvetlendiği gerekçesi ile, artık bu sınıfa zekat vermeye ihtiyaç kalmadığını belirterek bu sınıfa zekat verilmesine karşı çıkmıştır. Hz. Ömer (r.a)'in bu hareketi, Hz. Ebubekir (r.a) ve diğer sahabeler tarafından da tasdik edilmiştir. Hz. Ömer (r.a)'in bu müdahalesi ile bu sınıf, zamanımıza dek yürürlükten kalkmıştır.

İslam alimleri içinde müellefe-i kulubun ebediyyen yürürlükten kalktığı görüşünü savunanların yanında, bu sınıfın her devirde geçerli olduğunu müdafaa edenler de vardır.

Özetle müellefe-i kulub sınıfı, İslam'ın mücadele metodunun mali güçlerle de takviye edilebileceğini gösterir. Bu yol, İslam inancının güçlenmesinde ve yayılmasında önemli bir metoddur. Düşmanı para ile yumuşatmak, etkisiz hale getirmek ve millet için zararlı bir unsur olma ihtimali bulunan kimseleri, iman dairesi içinde sağlam bir şekilde oturtmak için onlara zekattan bir hisse ayrılmış ve bir fon açılmıştır. Düşman sırlarını elde edebilmek için ajan ve casuslar yetiştirmek, İslam'a karşı yönelen tehlikeleri etkisiz hale getirebilmek ve düşman basın ve iletişim araçlarını, İslam'ın lehine çevirme yolunda gerekli harcamalarda bulunmak da bu fona dahildir (Daha geniş bilgi için bk. el-Kasani, Bedayiu's-Sanayi', Beyrut 1328/1910, II, 42, vd.; İbnü'l- Hümam, Fethu'l-Kadir, Bulak 1315, II, 14 vd.; İbn Âbidin, Reddü'l-Muhtar, Mısır, t.y., II, 79 vd.; İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid, Mısır, t.y., I, 266 vd.).

Mefail HIZLI


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Müellefe-İ Kulub kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Müellefe-İ Kulub kelimesi anlamı 77 defa okunmuştur. [243283] Müellefe-İ Kulub kelime anlamı, Müellefe-İ Kulub nedir, Müellefe-İ Kulub ne demek, Müellefe-İ Kulub sözlük anlamı

Paylaş