Müte Harbi Nedir

Müte Harbi Nedir ? Müte Harbi Ne demek ?

1-)İslam ordusu ile Bizanslılar arasında Hicret’in sekizinci (M.629) yılında yapılan savaş.

Mute; Kudüs’ün güneyinde bir kasabanın adıdır. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem etraftaki kabilelere ve dünya hükümdarlarına İslam dinine davet için elçiler gönderiyor, bununla ilgili bir de mektup veriyordu. Bu elçilerden biri de Eshab-ı kiramdan Haris bin Umeyr Ezdi radıyallahü anh olup, Busra valisine gönderilmişti. Busra valisi Şurahbil bin Amrü’l-Gassani Bizans’ın himayesinde Hıristiyanlığı kabul etmişti. Şurahbil Mute’de bulunduğundan, Peygamberimizin elçisi Haris bin Umeyr’i radıyallahü anh Mute’den geçerken yakalattı. Peygamberimizin elçisi olduğunu öğrenince öldürttü. Bu hadise, Arabistan’da kabileler arasındaki örf ve adetlere, devletler arasındaki hukuki prensiplere tamamen aykırı idi. Peygamberimizin elçisinin öldürülmesiyle “Elçiye zeval olmaz.” ilkesi açıkça ihlal edilmişti.

Peygamberimizin elçilerinden şimdiye kadar hiçbiri öldürülmemişti. Peygamberimiz, Haris bin Umeyr’in şehit edildiğini öğrenince çok üzüldü. Bunun üzerine hemen, Zeyd bin Harise radıyallahü anh kumandasında bir ordu hazırlanmasını emrettiler. Hazırlanan üç bin kişilik ordu hareket etmeden önce Peygamber efendimiz; “Eğer savaşta Zeyd bin Harise şehit olursa, kumandayı Cafer ibni Ebi Talib alsın, şayet, Cafer de şehit olursa, kumandayı Abdullah bin Revaha alsın, şayet o da şehit olursa aranızda birini seçin.” buyurarak sancağı Zeyd bin Harise’ye (radıyallahü anh) verdi. Orduyla birlikte Medine’nin dışında Seniyyetü’l-Veda denilen bir tepenin yanına kadar gidip; “Haris’in şehit olduğu yere kadar gidin. Orada kafirlerden kim varsa onları ilk önce İslam dinine davet edin, eğer kabul ederlerse İslam dinini onlara anlatarak öğretin, yok; karşı gelirlerse Allahü tealanın yardımını isteyerek onlarla savaşın.” buyurdu ve orduyu uğurladı.

İslam ordusunun Medine’den hareket ettiğini duyan Şurahbil bin Amrü’l-Gassani harekete geçti. Kardeşi Sedud bin Amr’ı elli bin kişilik kuvvetle öncü olarak gönderdi. Vadi’l-Kura denilen yerdeİslam ordusu ile karşılaştı. Burada yapılan kısa muharebede Sedud öldürüldü, askeri bozuldu. Şurahbil bunu duyunca çok korktu. Hemen yardım etmesi için Bizans İmparatoruna haber gönderdi. İmparatorun yardımıyla yüz bin kişilik kuvvetli bir ordu topladı.

İslam askerleri Maan mevkiine geldiklerinde, Bizans ordusunun yüz bin kişilik kuvvetle üzerlerine doğru geldiğini haber aldılar. Bunun üzerine Maan mevkiinde iki gün kalıp istişare ettiler. Düşman ordusunun 100.000 kişi olmasına karşılık, İslam ordusu üç bin kişi olup sayıca çok az idi. Bu durum Eshab-ı kirama korku vermedi, ancak tedbir için Peygamber efendimize durumun bildirilmesi istendi. Zeyd bin Harise ve Cafer bin Ebi Talib istişarede; “Peygamber efendimize durumu haber verelim ne buyurulursa o şekilde hareket ederiz.” dediler. Abdullah ibni Revaha radıyallahü anh ise orada şöyle bir konuşma yaptı:

“Ey cemaat! Biz buraya niçin geldik bilmez misiniz? Şüphesiz düşmanla harbetmek ve şehit olmak için geldik. Biz asla çoklukla zafer kazanmadık. Bedr günü askerimiz ve silahımız yoktu. Hak teala bize nusretini (yardımını) müyesser etti. Şimdi harbe hepimiz ittifak halinde yürüyelim. Ya şehit oluruz veya zaferi kazanırız. Eğer şehit olursak doğruca Cennete gidip, bizden önce şehit olan arkadaşlarımıza kavuşuruz.” Bu konuşma üzerine Müslümanlar, hep bir ağızdan; “İbn-i Revaha doğru söylüyor, diyerek düşman üzerine hücum ettiler....

İslam ordusunun kumandanı olan Zeyd bin Harise radıyallahü anh bir elinde sancak, diğer elinde kılıçla düşmana hücum etti. Pekçok kahramanlıklar gösterdi. Sonunda bir mızrak darbesiyle şehit düştü. Sonra, sancağı Cafer bin Ebi Talib aldı. Elinde sancak düşman arasında savaşıyor ve devamlı ilerliyordu. Bu esnada vücudu birçok yerinden yara aldı. Asla yılgınlık göstermedi. Sağ kolu kesildi, sancağı sol eline aldı, sol kolu da kesilince sancağı iki pazusu arasına, bir rivayette dişleri arasında sıkıştırarak tuttu. Daha sonra mübarek bedeni belinden ikiye biçilerek şehit edildi. Hazret-i Cafer’in şehit olduğu haberi, vücudunda doksandan fazla yara olan Abdullah bin Revaha’ya üç günden beri ilk defa yemek yerken geldi. Derhal yemeyi bırakıp; “Ey nefs, Cafer gitti sen hala dünyalık peşindesin.” diyerek koştu, sancağı eline aldı. Düşmana hücum etti, çok kahramanlıklar gösterdi. Harp esnasında, parmağına kılıç darbesi isabet etti. Deride sallanan parmağını basıp kopardı. Sonra; “Ey nefs, eğer hatununa meylin varsa ben ona talak verdim (onu boşadım). Eğer kölelerine meylin varsa, ben onların hepsini azad ettim (serbest bıraktım). Eğer bağlarını bahçelerini özledinse, ben onları Resul-i ekreme bağışladım. Bu dünyada hiçbir şeyin kalmadı, ancak şehadet kaldı.” deyip tekrar hücum etti ve şehit oldu. Sancak yere düşmesin diye Yüsrü’l Ensari radıyallahü anh aldı ve Ehl-i İslamdan kim komutan olursa ona verilmek üzere Sabit bin Ekrem Aclani’ye (radıyallahü anh) verdi. Sabit hazretleri bir konuşma yaparak; “Aranızda bir emir seçin!” dedi. Onlar da; “Seni seçtik.” dediler. Sabit binEkrem kabul etmedi. Abdullah ibni Revaha şehit olunca kumandasız kalan İslam ordusunda bir an şaşkınlık oldu. Bu sırada Sabit bin Ekrem, sancağı Halid bin Velid’e (radıyallahü anh) verdi. Halid bin Velid önce; “Sen buna daha layıksın. Sen Bedr Harbinde bulundun benden daha yaşlısın.” diyerek kabul etmediyse de; Sabit; “Doğrudur, ancak, sen harp sanatını benden daha iyi bilirsin, şecaatta benden üstünsün.” dedi. Bütün İslam askeri onun komutanlığını isteyince kabul etti. Bunun üzerine düşman üzerine şiddetli hücumlar yapılarak akşama kadar çarpışıldı. Bu çarpışma esnasında Halid bin Velid radıyallahü anh büyük kahramanlıklar gösterdi. O gün elinde dokuz kılıç kırıldı. Akşam olunca iki ordu ayrıldı.

Yüz bin kişilik bir ordu karşısında üç bin kişilik İslam askerlerinin gösterdikleri maharet ve kahramanlıklarına düşman askerleri hayret içinde kalarak gözleri yıldı.

Hazret-i Halid, sabah oluncaİslam ordusuna yeni bir nizam verdi. Öndekileri arkaya arkadakileri öne, sağdakileri sola soldakileri sağa geçirdi. Düşman askerleri sabahleyin karşılarında yeni simalar görünceİslam ordusuna takviye asker geldiğini zannettiler ve korkup kaçmaya başladılar. Bu şaşkınlık üzerine hazret-i Halid, Bizans ordusu üzerine şiddetli bir hücum yaptı. Birçok Bizans askeri öldürüldü. On beş Müslüman da şehit oldu. kafir ordusunun çokluğu karşısında İslam ordusunu büyük bir tehlikeden mükemmel bir harp tekniğiyle kurtaran Halid bin Velid, ordusunu yavaş yavaş geri çekti. Böylece İslam ordusu Medine-i münevvereye muzaffer olarak döndü. İslam ordusu Medine-i münevvereye gelmeden harp esnasında meydana gelen olayları Peygamber efendimiz mescitte minberdeyken eshabına bir mucize olarak haber verdi. Harbin en kanlı olduğu zamanda Peygamberimiz; “Zeyd sancağı eline aldı, şimdi vuruldu şehit düştü. Sonra sancağı Cafer aldı, sağ kolu kesildi, sancağı sol eline aldı. Sol kolu da kesildi sonra şehit edildi. Allahü teala kesilen iki kolunun yerine iki kanat vererek Cennete meleklerle beraber uçtu. Onu Cennette uçuyor gördüm.” buyurdu. Bunun üzerine ona Tayyar (uçan) lakabı verildi. “Cafer-i Tayyar şehit oldu. Cafer’den sonra sancağı Abdullah ibni Revaha aldı. O da şehit oldu.” (Resulullah efendimiz bunları anlatırken dura dura anlatıyor gözlerinden yaşlar akıyordu.)

Daha sonra, Peygamber efendimiz “Sancağı Allah’ın kılıcı eline aldı ve zafer onun elinde müyesser oldu.” buyurdu. Bundan sonra Halid bin Velid’e Allah’ın kılıcı anlamında “Seyfullah” dendi.

İslam ordusu, Medine’ye gelişinde başta Resulullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem olmak üzere şehirde bulunan Müslümanlar tarafından yolda karşılandı.

Mute Savaşı, Bizansla yapılan siyasi münasebetler arasında, İslama davet için elçi ve mektup gönderilmesinden sonra ikinci safhada yer almaktadır. Üçüncü safha ise Tebük Seferidir. (Bkz. Tebük Seferi)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Müte Harbi kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Müte Harbi kelimesi anlamı 7 defa okunmuştur. [239261] Müte Harbi kelime anlamı, Müte Harbi nedir, Müte Harbi ne demek, Müte Harbi sözlük anlamı

Paylaş