Sakal-I Şerif Nedir

Sakal-I Şerif Nedir ? Sakal-I Şerif Ne demek ?

1-)Peygamber efendimizin mübarek sakal-ı şeriflerinden Müslümanlar tarafından alınıp, teberrüken (bereketlenmek için) saklanan ve günümüze kadar gelen mukaddes emanete verilen ad. “Lıhye-i seadet” ve “Lıhye-i şerif” diye de bilinen sakal-ı şerif mübarek ay, gün ve gecelerde Müslümanlar tarafından ziyaret edilmektedir.

Eshab-ı kiramın (radıyallahü anhüm) hepsi Peygamber efendimizi çok severdi. Bu sebeple O’nun bildirdiklerine göre, yaşamaya gayret ederler; O’nun hatırası olan şeyleri muhafaza ederek mübarek sayarlardı.

Resulullah efendimizi Hudeybiye Gününde Hıraş bin Ümeyye el-Huzai, Veda Haccında da Ma’mer el-Adeviyye bin Ebu Süfyan tıraş ettiler. Başka zamanlarda da Peygamber efendimizi tıraş edenler oldu. Eshab-ı kirama da saç ve sakallarını kestirmelerini emir buyurdu. Bu emri yerine getirenler için de: “Ya Rabbi! Saç ve sakalını kestirenlere sen rahmet eyle.” diye dua buyurdu. Tıraş olduğu zaman saç ve sakal kıllarının Eshab-ı kirama dağıtılmasına izin verdiler. Tirmizi’nin rivayetine göre, Resulullah efendimiz önce sağ tarafını tıraş ettirdi ve bu sakallarını Ebu Talha’ya verdi. Sol tarafını da tıraş ettirerek diğer Eshab-ı kirama dağıtılmasına izin verdi.

Eshab-ı kiram Peygamberimizden bir nişane ve alamet taşımakta büyük gayret ve istek gösterirlerdi. Halid bin Velid radıyallahü anh, Ebu Talha’dan Peygamber efendimizin kesilen saç ve sakallarının bir tutamını aldı. Bu mübarek kılları bir muhafaza içine koyarak başlığı içinde vefatına kadar taşıdı. Gazalardaki muvaffakiyetinin ve muzafferiyetinin sırrı sorulunca da bu mübarek kıllar olduğunu söylerdi.

Başta Eshab-ı kiram olmak üzere diğer Müslüman devlet adamları, vezirler, kumandanlar ve Müslüman ahali bu geleneği devam ettirdiler. Ellerinde bulunan sakal-ı şeriflere kıymetli ve sanatlı muhafazalar yaptırdılar. Bu muhafazalar içinde saklanan ve hususi mekanlarda muhafaza edilen sakal-ı şerifler Müslümanlar tarafından bereketlenmek maksadıyla ziyaret edildi. BilhassaHorasan, Anadolu, Mısır ve Cezayir’de yaşayan Müslüman ahali sakal-ı şeriflere özel itina gösterdiler. Bu ülkelerde köy mescitlerinde hatta bazı zengin konaklarında sakal-ı şerif bulunduruldu.

Sakal-ı şeriflerin muhafazası daha ziyade iki ucu balmumu ile kapatılmış silindir şeklindeki şişelerde olmaktadır. Bunların kenarları altın çerçeveli, zebercet, zümrüt, elmas taşlı sanatlı olanları da vardır. Bu muhafazalar kırk kat bohça içinde bir kutuya konur. Bu kutular yine kırk kat bohçaya sarılarak özel olarak yapılmış olan sandukada saklanır. Sanduka üzerine yeşil bir örtü örtülerek bulunduğu binanın en saygıdeğer köşesinde, camilerde minberlerin son basamağından sonraki sahanlıkta yüksekçe bir rahle üzerinde muhafaza edilir.

Sakal-ı şerif ziyaretleri mevlit kandillerinde, kadir gecelerinde, yatsı ve teravih namazlarından ve Cuma günlerinde cuma namazından sonra yapılır. Salatü selamla bulunduğu yerden alınarak, mihrabın önünde yüksek bir sehpa üzerine konur. İmam Efendi ve mahallenin güzel sesli hafızları beraberinde tehlil ve salatü selam okunarak önce erkekler tarafından ziyaret edilir. Daha sonra da kadınlar ve çocuklar ziyaret eder. Ekseriyetle sakal-ı şerif bohçasının kenarının öptürülüp başa konulmasıyla ziyaret tamamlanır ve yine aynı saygı ile eski yerine konur. Sakal-ı şerif bulunmayan yerlere, geçici olarak götürülmesinde ve ziyaret edilmesinde bir mahzur yoktur.

Bugün İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Mukaddes Emanetler bölümünde Hırka-i Seadet dairesinde altmışa yakın sakal-ı şerif bulunmaktadır. Bunlardan yirmi dört kadarı altın ve kıymetli taşlarla süslü muhafazalarda veya sedef kakmalı kutularda saklanmaktadır. Bu sakal-ı şeriflerden başka gerek Anadolu’nun, gerekse diğer İslam memleketlerinin pekçok yerinde bulunan sakal-ı şerifler Müslümanlar tarafından saygı ve hürmetle korunmakta, mübarek gün ve gecelerde ziyaret edilerek bereketlenilmektedir.


2-)SAKAL-I ŞERÎF



Şerefli, mübarek sakal anlamında Hz. Peygamberin sakalı için kullanılan bir tabir.

"Sakal" türkçe, "şerif" ise arapça bir kelime olup; "Sakal-ı Şerif", kurallara tam uymasa da, Osmanlıca bir tamlama olarak "mübarek, şerefli sakal" anlamına gelmektedir. İslami literatüre "Lihye-i Saadet veya Lihye-i Şerif" şeklinde geçmiştir.

Bu tabir Hz. Peygamber'in sakalından günümüze kadar ulaşmış olanların belirli gün ve gecelerde ziyaret edilmesi manasına geldiği de söylenebilir.

Bilindiği gibi, Hz. peygamber saçını ve bilhassa sakalını traş ettiğinde Ashab-ı kiram saç ve sakal tellerini teberrüken saklarlardı. Hz. Peygamber'e ait sakalların günümüze kadar üç yolla ulaştığı düşünülebilir: Birincisi Ashab-ı kiramdan, Hz. Peygamber'in sakalından bir parçaya sahip olanlar bunu ne pahasına olursa olsun korumak azmini göstermiş; vefat ederken de aynı duygularla evladına intikal ettirmiştir. Böylece bu sakal telleri asırlar boyunca kutsal bir miras olarak babadan oğula, dededen toruna intikal etmiştir. İkinci yol zaman içinde sonraki asırlarda yaşayan müslümanların da bu mübarek sakaldan bir tek tele bile sahib olmak arzusunu göstermeleridir. Böylece evlerinde, ellerinde sakal-ı şerif bulunan aileler, komşularına ve diğer din kardeşlerine, gösterdikleri aşırı sevgi ve ilgiden ötürü -ellerindeki miktar elverdiği ölçüde- armağan etmişlerdir. Böylece ikinci elden sahip olan aileler de bunu kutsal bir emanet bilmiş ve muntazam bir şekilde korumuşlardır. Üçüncü yola gelince; zaman içinde halifeler bu tip sakal-ı şerif parçalarını gerek kaybolabileceği endişesiyle, gerekse halkın rağbet gösterdiği kutsal emanetleri elleri altında bulundurmak gayesiyle Hz. Peygamber'den intikal eden kılıç ve bürde (hırka) gibi şeylerle beraber özel korumaya almışlardır. Tarih boyunca Hicaz bölgesine hizmet götüren müslümanlar tarafından bu emanetler sağlam bir şekilde korunmuştur. Böylece bu emanetler Hulefa-i Raşidin'den Emevi'lere, onlardan da Abbasilere geçmiştir. 1258'de Bağdat'ın Moğollar tarafından tahribini müteakip Abbasi halifeleri Memluk sultanlarına sığınmışlar ve emanat-ı mukaddese (kutsal emanetleri) yi oraya taşımışlardı. Böylece Mısır, Yavuz Selim tarafından 24 Ağustos 1516 tarihinde ele geçirilince -sakal-ı şerif de dahil- kutsal emanetlerin tümü İstanbul'a getirilmiştir. Tetkiklere göre dini ve tarihi bakımdan büyük önem taşıyan bu mübarek emanetler başlangıçta devlet hazinesinde korunmuşsa da, sonra Topkapı Sarayının Hırka-i Saadet dairesinde koruma altına alınmış ve bu itina neticesinde günümüze kadar gelmiştir. Şu anda Topkapı Sarayı Müzesinde bulunan bu kutsal emanetler arasında yer alan sakal-ı şerifler değerli sandık ve kutular içinde korunmaktadır.

Yukarıda nakledildiği şekilde hem halk tabakası, hem de siyasi otoriteler tarafından titizlikle korunan sakal-ı şerif telleri büyük camilerde, saraylarda, köşklerde ve konaklarda kandil ve bayramlarda ziyarete açılırdı.

Camilerde sakal-ı şerif'ler minberlerin son basamağından sonraki sahanlıkta bir kutuya konulmuş şişe içinde ve üstü yeşil örtülü olarak bulundurulurdu. Sakal-ı şerifin bulunduğu şişe kırk bohçaya sarıldıktan sonra kutuya yerleştirilirdi. Ziyaret sırasında salat-ü selam ile yerinden indirilir, açılarak mihrabın önünde yüksekçe bir sehpa üzerine konulur ve imam tarafından cemaate ziyaret yaptırılırdı.

Son zamanlarda bu ziyaretin, daha ziyade Ramazan'ın 27. gecesinde yani Kadir gecesinde yapıldığı gözlenmektedir. Şunu da ifade etmek gerekir ki, tarihte sakal-ı şerif ziyaretleri, müslümanların, Hz. Peygamber'e besledikleri derin sevginin belirtisi olarak bir gelenek tarzında ortaya çıkmıştır (Tahsin Öz, Hırka-i Saadet Dairesi ve Emanat-ı Mukaddese, İstanbul 1958; M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, 366. Ayrıca bk. "Lihye-i Saadet" maddesi).

Hüseyin ALGÜL


3-)Peygamber efendimizin mübarek saçları ve sakal-ı şerifinin kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaratılışta ondüle idi. Mübarek saçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Mübarek saçlarını bazan uzatır, bazan da keser, kısaltırdı. Saç ve sakal-ı şerifini boyamazdı. Vefat ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden az idi. Mübarek bıyığını kırkardı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli mübarek kaşları kadar idi. Emrinde hususi berberleri vardı. (İmam-ı Kastalani)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  • Geçtiğimiz günlerde, Sakal-I Şerif hadisesini soran gazetecileri yanıtlayacak meselá.

Sizde içinde Sakal-I Şerif kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Sakal-I Şerif kelimesi anlamı 33 defa okunmuştur. [240001] Sakal-I Şerif kelime anlamı, Sakal-I Şerif nedir, Sakal-I Şerif ne demek, Sakal-I Şerif sözlük anlamı

Paylaş