Yaratma Ve Kesb Teorısı Nedir

Yaratma Ve Kesb Teorısı Nedir ? Yaratma Ve Kesb Teorısı Ne demek ?

1-)

Islam nazarında insan, yaratılanların en şereflisi ise de, her yaratık gibi noksan ve sınırlıdır. Çünkü mutlak kemal Allah'a mahsustur. O halde iman, mutlak kudret, mutlak irade ve ihtiyar sahibi, dolayısıyla yaptığı işlerin bizzat yaratıcısı olamaz. Çünkü halikiyet (yaratıcılık), Allah (c.c)'a mahsus olan çok yüce bir sıfat, çok yüksek bir derecedir. Fakat insan hayvanlarda olduğu gibi- irade ve ihtiyardan, seçme gücü ve isteme yeteneğinden tamamen mahrum bir varlık da değildir. Çünkü bilinen bir gerçektir ki insan, bazı işleri dilerse yapıyor, dilerse yapmıyor. O halde insanın kendine mahsus cüz-i bir kudreti, cüz-i bir irade ve seçme gücü vardır. Bu sebepledir ki; mükelleftir, yaptığı iyi ve faydalı, kötü ve zararlı bütün işlerden sorumludur. Öyle ise, kendi iradesiyle yaptığı işlerden bu sorumluluğu gerçekleştiren bir payı almalıdır. Aksi halde mükellef ve sorumlu olamaz. Fakat insana böyle bir pay ayırır ve üstünlük tanırken, onun yaratılan bir kul olduğunu unutarak, yegane yaratıcı Halık olan Hak Teala'ya her hangi bir yönden onu benzetmemeli ve yaratıcı Rab derecesine çıkarmamalıdır. Bu iki ana esas birbirine karıştırılmaz, aradaki sınır iyi bilinirse, çok muğlak olan kader meselesi az çok kavranmış olur. Gücü ve imkanı sınırlı olan insan aklı böyle ilahi bir sırrı tam olarak çözemez. Ancak bu büyük sırrı anlamaya ve esasını kavramaya çalışır.

Eş'arilere Göre Yaratma ve Kesb Teorisi

Yukarıda belirtilen iki ana esası benimseyen Eş'arilere göre; kul kendi iradesiyle yaptığı işlerde mecbur değil, muhtardır. Yani kendine mahsus irade ve kudreti vardır; yaptığı ihtiyari fiillerin sahibi ve mahallıdır. Fakat kulun kudreti, yaptığı işler üzerinde müessir (etkili) değildir. Çünkü Allahu Teala ortağı olmayan tek ve yegane Halık'tır. Kudreti tamdır ve her şeyi yaratma gücüne sahiptir. O halde; her şeyin ve insanların, mide, ciğer ve kalb çalışmaları ve uyumak, hazmelmek gibi ızdırari (irade dışı, zorunlu) fiillerinin yaratıcısı Hak Teala olduğu gibi, kulun yaptığı iradi ve ihtiyari fiillerinin de Halıkı Allah(c.c.)'dir. Zira imam Eş'ariye göre: "Bir eser üzerinde iki tam müessir kuvvet ictima edemez" bu kural gereğince, kulun iradı fiilleri üzerinde tek mücasir kuvvet Hak Teala'dır. O halde kulun kudretinin yaratmada, ikinci bir kuvvet olarak bir tesiri yoktur. Ancak Hak Teala, ilahi kanunu icabı olarak, o fiili, kulun azım ve tasmimi (ısrarlı isteği) bulunduğu anda yaratır. Bu azım ve kesin istek, kulun iradesini o şeye yöneltmeşiyle o işi kesb etmesi feklinde ortaya çıkar. O halde kul yaratıcı halık değil, o işi kazanan kasibdir. Yaratmada bir payı yoktur. Tek Halık, tek yaratıcı iail Allah (c.c)dir. Insanın kazandığı fiile tesir eden kudret ona Allah (c.c) tarafından verilmektedir. Kulun kudretinde olan şey Allah'ın da kudreti altındadır. Bu açıdan bakılınca mülkiyette olduğu gibi bir ortaklık durumu yoktur (el-Eş'ari, Kitabu'l-Luma', s.72). Kulun kesb ettiği bu gibi fiillerle olan alakası, o fiilin mahalli ve sahibi olmaktan ibarettir. Çünkü her fiil, o fiilin mahalline isnad edilir. Mesela güzellik onu yaratana değil, onunla vasıf lanan şahsa isnad edilir. O halde, Allah Halık, kul kasibdir, yani yaratma Allah'a mahsustur, kesb ise kula aiddir. Eş'arilerin "Halk ve kesbt' teorısının özeti budur. Işte Eş'ariler "teklif ve sorumluluk" esası ile "Allah'ın yegane yaratıcı" olduğu esasını böylece bağdaştırarak Cebriyye, Kaderiyye ve Mu'tezilenin düştüğü hataya düşmemişlerdir. Ancak kulun kudreti olup ta, fiillerin üzerinde belirli bir tesiri olmaması ve kesb teorisi üzerinde çok tartışıları anlaşılması güç bir konudur. Öyle ki, "Akla min kesbi'l-Eş'ari" Eş'ari'nin kesbi kadar dakik ve muğlak tabiri arapçada darbı mesel olarak görmüştür. Bazı alimlerce, cebir fikrine yakın görünen Eş'ariye Mezhebi, "Cebr-i Mutavassıt" diye de anılır. Nitekim bazı Eş'arilerin "insan muhtar (Irade sahibi suretinde) muzdar (mücber, mecbur) dur" sözü, insandaki irade serbestisi sadece surette kalmaktadır. Gerçekte ise hakim ve müessir olan, sadece Allah'ın külli ve mutlak iradesidir.

Maturidilere Göre insan Iradesi, Kesb ve Halk

Islam düşünce tarihi ve Kelam ilmiyle meşgul olanlarca bilindiği gibi insanın irade ve kudreti, ihtiyarı fiilleri üzerindeki tesirleri, yaratma ve kesb teorisi, kulun yaptığı iyi veya kötü işlerinden sorumlu olduğu, başka bir deyimle "teklif ve sorumluluk" ile "Allah'ın tek yaratıcı" olduğu gibi konularda, ayrıca kaza-kadere iman, hayrın ve şerrin Allahu Teala'nın Ilmi, iradesi ve kudreti ile yaratıldığı hususunda, Maturidiler, Eş'arilerle genellikle aynı görüşleri paylaşmaktadırlar.

Maturidilere göre "Kesb" azm-i musammem "yani" kesin ve değişmez bir karar ve irade yönelmesi"dir. imam Maturidi "Halk" ve "kesbi" kelimelerini beraber mütalaa ederek, hu terime şöyle açıklık getirir: "Allah (c.c) fiilleri oldukları gibi (hakikatleri ile) yaratmakta, onları ‚yokluk'tan ‚varlık' sahasına çıkarmaktadır. Insanlar da o fiilleri kendi iradeleri ile Kesbettikleri (işleyerek elde ettikleri) ölçüde o fiillere sahip olurlar (Kitabu't Tevhid, Nşr. Fethullah Huleyf, Beyrut 1970, s. 226), Maturidi "Kesb" hakkında genel bir değerlendirme yaptıktan sonra fiil ile kesbin aidiyeti hususunda şöyle diyor: "fiil aslında "kesb" yönünden insana, "Halk" yönünden de Allah'a aittir': Kulun ihtiyarı fiiline "halk" değil "kesb') Allahu Teala'nın fiiline ise "kesb" değil "halk" denilmekte, "fiil" kelimesi, bu iki terim için de kullanılmaktadır. Halbuki Eş'arilere göre fiil, yalnız "halk ve icat" manasına kullanılmakta kesb ise mecazi olarak fiil denilmektedir. Böylece Imam Maturidi'nin tek bir olaydaki fiile farklı açılardan baktığı anlaşılmakta ve bir fiilde var olduğunu kabul ettiği yönden manası daha iyi anlaşılmaktadır. Bu esasa göre fiil; icat (yaratma) yönü ile Allah'a mutlak kudret sahibine ait bir eser. Kesb yönüyle de kula aid bir (cüz'i) kudret eseri olmaktadır. Yani fiil, yaratma yönünden Allah'ın külli kudreti altındadır. Allah Teala'nın yarattığı bu fiile insan kesb yönüyle esir ederek onu elde etmekte ve mahalli olmaktadır. Halk ile Kesb arasındaki farka gelince; aletsiz meydana gelen şey halk, aletle meydana gelen şey Kesbdir. Bazıları da şöyle dediler: "Kudret sahibinin (Kadir-i Mutlak) tek başına meydana getirmesi mümkün olan şey halk (yaratma) mümkün olmayan şey de kesbdir. Böylece Kesb kula, halk da Allah (c.c)'a aid olmuş olur. Fiil Allah'a izafe edildiği zaman "halk" insana nispet edildiği zaman "kesb" adını alır. Bu anlayışa göre insanın sorumluluğu daha çok anlaşılmakta olduğu ortaya çıkmaktadır. Sorumluluk konusunda Imam Maturidi şöyle bir delil zikreder:

Madem ki, Hak Teala dünyada itaat edenlere sevap, asi olanlara da ikab (ceza) vadetmiştir. O halde bu itaat ve isyan fiilleri ancak kulun iradesiyle seçtiği kendi fiili olduğu takdirde, va'dedilen karşılıkları alabilir. Sevap ve ikab, Hak Teala'nın bildiği gerçekler olduğuna göre kulun bu fiillerinin de gerçek olması gerekir. Diğer bir husus da şudur: Herkes kendi nefsinden ve tecrübelerinden bilir ki; yaptığı işlerde ihtiyar sahibidir, failıdır, kasibtir. Bunun aksini iddia edenler kendilerinin herhangi bir fiili bulunmadığı söyleyen Cebriyye'dir. Onların bu sözlerinin kendileriyle tartışmalarının bir hükmü ve manası yoktur. Çünkü mezheplerine göre bu sözleri de-birer fiil olarak-onların değil demektir. Bu açıklama ile Maturidiyye'nin insandan her türlü fiili iradeyi ve seçme gücünü kaldıran ve onu bir alet gibi telakki eden Cebriyye ile insanın fiillerinden Allah'ın kudret ve iradesinin ve ezeli takdirının (yani kaderin) rolünü ve etkisini inkar eden Kaderiyye ve Mu'tezile arasında ortak bir yol takip etmeye çalışmaktadır.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Yaratma Ve Kesb Teorısı kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Yaratma Ve Kesb Teorısı kelimesi anlamı 30 defa okunmuştur. [244612] Yaratma Ve Kesb Teorısı kelime anlamı, Yaratma Ve Kesb Teorısı nedir, Yaratma Ve Kesb Teorısı ne demek, Yaratma Ve Kesb Teorısı sözlük anlamı

Paylaş