Ye’Cüc Ve Me’Cüc Nedir

Ye’Cüc Ve Me’Cüc Nedir ? Ye’Cüc Ve Me’Cüc Ne demek ?

1-)kıyametin büyük alametlerinden. Kıyametin kopmasına yakın, bulundukları seddin arkasından çıkıp yeryüzüne dağılacak olan iki kötü millet. Nuh aleyhisselamın oğlu Yafes’in soyundandırlar. Müslüman değildirler. İnsanları öldürür, etraflarına zarar verirler, ekinleri telef ederlerdi. O sırada Asya ve Avrupa kıtalarına Peygamber veya evliyadan olan Zülkarneyn hakimdi. Asya’nın kuzey doğusundaki Türklerin ricası üzerine Ye’cüc ve Me’cüc kavminin kötülüklerine mani olmak için büyük bir duvar yaptı. Bu sed, iki dağ arasında, altı kilometre uzunluğunda, yirmi beş metre genişlik ve yüz metre yükseklikteydi. Taş ve demirden yapılmıştı. Bugün bilinen Çin Seddi başkadır. Ye’cüc ve Me’cüc sed arkasında kaldı. Sedden dışarı kalanlar Türklerdir.

Bu seddin yapılışına dair Kur’an-ı kerimde şöyle buyrulmaktadır: “Nihayet Zülkarneyn (aleyhisselam) İki dağ arasına ulaştığı zaman, onların önünde hemen hiç söz anlamaz bir kavim buldu. Onlar (tercümanları vasıtasıyla) “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc bu yerde (katil, tahrip, ziraati telef etmek suretiyle) fesat çıkarıyorlar. Sana masrafını versek, bizimle onlar arasına bir sed yapıversen de dışarı çıkmasalar?” dediler.” (Kehf suresi: 94)

Zülkarneyn dedi ki: Rabbimin beni içinde bulundurduğu iktidar (kuvvet, mal), sizin vereceğinizden daha hayırlıdır. Haydin, bedeni kuvvetimizle ve lazım olan aletlerle bana yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir mani (engel) yapayım. (Kehf suresi: 95)

Bana demir parçaları getirin. O iki dağın arası demir kütleleriyle doldurulup, dağlar birbirine müsavi (eşit) hale geldiği vakit, körükleyin, dedi. Demir ateş gibi olunca, bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim, dedi. (Kehf suresi: 96)

Artık onu (seddi) ne aşabildiler, ne de delebildiler. (Kehf suresi: 97)

Arkeolojik araştırmalar, yer altında kalmış şehirleri, dağ tepelerindeki deniz fosillerini bulduğuna göre, o duvarın bugün meydanda bulunması ve bu insanların çok sayıda olmaları lazım gelmez. Nitekim, bugünkü milyarlarca insan, nasıl iki kişiden meydana geldiyse, o iki milletin de, bugün nerede oldukları bilinmiyen birkaç kişiden üreyerek yeryüzünü kaplıyacakları düşünülebilir.

Ye’cüc ve Me’cüc, kıyametin kopmasına yakın bir zamanda bulundukları seddin arkasından çıkacaklardır.

Kur’an-ı kerimde, Enbiya suresinin 96. ayet-i kerimesinde Allahü teala şöyle buyurmaktadır: “Ye’cüc ve Me’cüc seddi yıkıp, her yüksek tepeden (süratle) çıkarlar, saldırırlar.”

Sahih-i Müslim ismindeki hadis kitabında Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğu bildirilmektedir:

Cenab-ı Hak, Ye’cüc ve Me’cüc’ü gönderir. Bunlar yüksek yerlerden akın edeceklerdir. Bu suretle öncüleri Taberiye Gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler. Sonra gelenler de oradan geçecekler ve; vaktiyle burada çok su varmış, diyeceklerdir. (Bu sırada yeryüzüne tekrar gelen) Nebiyyullah (Allahü tealanın peygamberi) Îsa ve eshabı (beraberindekiler), Tur Dağında mahsur kalacaklar. Öyle ki muhasaranın şiddetinden bir öküz başı, onlardan her biri için, bugünkü paranızla yüz dinardan daha makbul olacak. Bunun üzerine nebiyyullah Îsa ve eshabı, onların belasından kurtulmak için Allahü tealaya yalvarırlar. Allahü teala onların duasını kabul edip, Ye’cüc ve Me’cüc kabilesinin enselerine, nugaf denilen küçük kurtçukları musallat eder. Sabahleyin hepsi de Allahü tealanın kudretiyle tek bir nefes gibi, bir anda helak olurlar. Sonra Îsa ve eshabı, Tur Dağından yere inerler. Yeryüzünde onların kokmuş leşlerinin olmadığı bir karış yer bulamazlar. Îsa ve eshabı, yine Allahü tealaya yalvarırlar; cenab-ı Hak, Horasan develerinin boyunları gibi kuşlar gönderir. Onlar leşleri alıp Allahü tealanın dilediği yere atarlar. Sonra cenab-ı Hak, pekçok yağmur indirir ki, hiçbir ev ve çadır, yağmurun inmesine engel olamaz. O yağmur, bütün yeryüzünü tertemiz, yemyeşil bir hale getirir. Sonra yeryüzüne: Meyvelerini bitir. Evvelki gibi feyz ve bereket ver, diye emrolunur. İşte o gün bir cemaat, tek nardan yiyip doydukları gibi, onun kabuğu ile de gölgelenirler. Mer’aya gönderilen deve, sığır, koyun ve keçilerin de sütleri bereketli olur. Öyle ki sağmal devenin sütü, kalabalık bir cemaati, sığırınki bir kabileyi, koyunun sütü de yakın akrabadan bir cemaati doyurur. İşte bunlar, böylece bolluk içinde huzurlu bir hayat geçirirken, Allahü teala hoş bir rüzgar gönderir. Bu latif rüzgar onları koltuklarından tuttuğu halde, her mümin ve Müslümanın ruhları kabz olunur. Ortada en şerli insanlar kalır. O zaman da birbirleriyle boğuşurlar. Merkepler gibi halkın huzurunda alenen zina ederler. İşte bu fena kimseler üzerine de kıyamet kopar.

Ye’cüc ve Me’cüc Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerde bildirildiği için, her Müslümanın bunu olduğu gibi kabul etmesi, inanması lazımdır.


2-)YE'CÜC ve ME'CÜC



İslam inancına göre eşratu'ssaat'tan (Kıyametin büyük alametlerinden) biri olmak üzere, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran ve gerçek mahiyetlerini Allah'ın bildiği iki topluluk.

Ye'cüc ve Me'cüc kelimeleri Arapçaya başka bir dilden girmiştir. Frenkler buna "Yağuğ ve Mağuğ" demişler, Şeytanın zürriyeti olduğuna inanmışlardır. Bazı kimseler de yeryüzündeki insanların onda dokuzunun Ye'cüc ve Me'cüc olduğunu söylemişleridir. İslam inancına göre ise, Ye'cüc ve Me'cüc, eşrat-ı saattan (Kıyametin kopacağına işaret sayılan büyük alametler)dir. Ye'cüc ve Me'cüc Kitap ve Sünnetle sabittir. Ye'cüc ve Me'cüc Kur'an-ı Kerim'de iki ayette geçer:

1- "Onlar dediler ki: "Zülkarneyn, gerçek şu iki Ye'cüc ve Me'cüc (bu) yerde bozgunculuk çıkaran (kabile)lerdir" (Kehf, 18/94);

2- "Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc (ün seddi) açılıp da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyamet) yaklaştığı zaman o küfr (ve inkar) edenlerin gözleri hemen belirip kalacak" (Enbiya, 21/96-97).

Hz. Peygamber (s.a.s)'in hanımlarından Zeynep binti Cahş (r.a)'dan gelen bir rivayette ifade olunduğuna göre, bir defasında telaşla Zeynep (r.a)'ın yanına girerek;

"La ilahe illallah!.. Vukuu yaklaşan bir çerden, büyük bir fitneden dolayı vay Arabın haline? Bugün Ye'cüc ve Me'cüc'ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı, buyurdu da, başparmağıyla onun yanındaki şehadet parmağını halkaladı. Bunun üzerine Zeynep b. Cahş;

-Ey Rasulüllah! İçimizde bu kadar iyi kimseler varken biz helak olur muyuz? diye sordu. Rasulüllah;

"Evet! Fısk ve füccur, fuhş ve ma'siyet çoğaldığı zaman helak olursunuz!" diye cevap verdi. (Tecrid Tercemesi, IX, 96).

Tefsir kitaplarındaki bilgilerden öğrendiğimize göre, salih bir zat olan Zülkarneyn (Muhtasaru Tefsiri İbn Kesir II, 433) dindar kimsedir. İşte bu zat Cenab-ı Hakkın lütfuyla bir batıya, bir doğuya, üçüncü kere de kuzey tarafa doğru gitti ve iki sed arasında bir yere vardı ki, işte buradan Ye'cüc ve Me'cüc hücum ediyor, bozgunculuk çıkarıyor; ekinleri ve insanları yok ediyor. Orada halkın isteği üzerine, Zülkarneyn, Ye'cüc ve Me'cuc'ün zararından onları kurtarmak için bir sed yaptı. (Seddin yapımı bitince), artık Ye'cüc ve Me'cüc onu ne aşabildiler ve ne de delebildiler (Kehş; 18/97). Buradan anlıyoruz ki, artık Ye'cüc ve Me'cüc, saldırganlıklarını sürdürmediler. İşin tarihi yönü böyle. Zülkarneyn, sed yapmış ve Ye'cüc ile Me'cüc'un fesadını önlemiştir.

Enbiya suresi 96-97. ayetlerinden de anlaşılıyor ki, Kıyamet kopmadan önce, onlarla bir takım insanlar arasında bir engel olarak yapılan sed açılacak; onlar insanlara saldıracaklardır.

Bugün bu Kur'an'da adı geçen sed var mıdır, yok mudur? Henüz mesele açıklığa kavuşmuş değildir. Yalnız bu sed Zülkarneyn tarafından yapılmıştır. Ye'cüc ve Me'cuc vardır ve bunların kıyamet kopmadan önce, ortaya çıkıp çekirgeler gibi bir çok yerleri yakıp yıkacakları kesindir.

Şamil İA


3-)Allahü teala Kur'an-ı kerimde mealen buyurdu ki:

Nihayet Ye'cuc ve Me'cuc'ün seddi açılıp da her tepeden saldırdıkları ve hak olan va'd (kıyamet) yaklaştığı vakit, işte o zaman kafir olanların gözleri hemen dikilecek: "Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk" diyecekler." (Enbiya suresi: 96, 97)

Cenab-ı Hak (kıyamete yakın) Ye'cuc ve Me'cuc'ü gönderir. Bunlar, yüksek yerlerden akın edecekler, ilk kafile Taberiyye gölüne uğrayıp oradan geçecektir. (Hadis-i şerif-Riyaz-üs-Salihin)

Resulullah efendimiz, Zülkarneyn'in inşa ettiği sed hakkında buyurdular ki: "Ye'cuc ve Me'cuc, onu her gün oyuyorlar. Tam delecekleri sırada, başlarında bulunan reis; "Bırakın artık delme işini, yarına yaparsınız" der..." (Hadis-i şerif-Müslim)

Resulullah efendimiz, kıyamet alametlerinden her ne haber verdi ise hepsi doğrudur. Yanlışlık olamaz. O zaman güneş, adet dışı olarak garbdan (batıdan) doğacaktır. Hazret-i Mehdi çıkacak, Îsa aleyhisselam gökten inecek. Deccal çıkacak. Ye'cuc ve me'cuc denilen insanlar yeryüzüne yayılacaktır. (Ahmed Faruki)

Ye'cuc ve Me'cuc denilen kimseler, Nuh aleyhisselamın oğlu Yafes'in soyundandır. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. Herbirinin bin çocuğu olur. Arkasında kaldıkları seddi her gün oyarlar; sed, gece eskisi gibi olur. Hepsi kafirdirler. Sed arkasından çıkınca insanlara saldırırlar. (Yusuf Nebhani)

Zülkarneyn, Avrupa ve Asya kıt'alarına malik oldu. Asya'nın kuzey doğusundaki mü'min Türkler'in ricası üzerine, Ye'cuc ve Me'cuc kavminden korunmak için büyük duvar yaptırdı. Bu, şimdiki Çin seddi değildir. (Nişancızade)


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Sizde içinde Ye’Cüc Ve Me’Cüc kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ye’Cüc Ve Me’Cüc kelimesi anlamı 64 defa okunmuştur. [240963] Ye’Cüc Ve Me’Cüc kelime anlamı, Ye’Cüc Ve Me’Cüc nedir, Ye’Cüc Ve Me’Cüc ne demek, Ye’Cüc Ve Me’Cüc sözlük anlamı

Paylaş