Çek Nedir

Çek Nedir ? Çek Ne demek ?

1-)Alm. Scheck (m.), Fr. Chéque (m.), İng. Check. Çoğunlukla bir bankaya hitaben belirli şekil ve şartlarına uyularak yazılan ödeme emri. Çek bir ödeme aracı olup, genellikle bankaların düzenlediği çek defteri içinde yer alan çeklerden biri doldurularak keşide edilir.

Çekin menşei İngiltere’de, kralların maliye bakanına gönderdiği ödeme emridir. Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde nakit yerine yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Tasdikli, bilvasıta, havale çeki, seyyah, banka, posta çeki, çizgili çek ve mahsup çeki olmak üzere çok sayıda çeşitleri vardır.

Türkiye’de Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, düzenlenen çeklerde, çek kelimesinin çek metninde bulunması, kayıtsız şartsız muayyen bir meblağın ödenmesi emri, ödeyecek kişi, ödeme yeri, çekin düzenleme yeri ve tarihi ve keşidecinin adı soyadı ve imzasının bulunması gerekmektedir. Çek; nama, emre ve hamiline ödemek şartıyla düzenlenebilir. Çek, keşide edildiği tarihten itibaren on gün içinde tediyeye arz edilmelidir. Çek bu süre zarfında ödemek için muhataba verilmesine rağmen ödenmemişse, hamil keşideci ve cirantadan (ciro eden kimseden) çek bedelini isteyebilir. Kaşlıkıksız çek çekilmesi, çekle ilgili mevzuat ve Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezayı gerektirir.


2-)ÇEK



Kontrol işareti, kontrol, karşılaştırma, tutma, emanet makbuzu. Bir terim olarak; mevcut ve emre hazır bir karşılık üzerine çekilmiş bir nevi ödeme emridir. Bunun İslam hukukundaki karşılığı "süftece"dir. Uygulamada şöyle olur: Bir kimse ödeme işleri yapan bir banka veya kuruluşa ödünç olarak nakit para yatırır. Bu parayı, banka veya kuruluşun şubesi olan başka yerlerden bizzat kendisi veya çek belgesi verdiği başka birisi çekebilir. Süftece, taklit ve çalınmaya karşı daha güvenli olan poliçeyi de kapsamına alır.

Çek, ilk çağlardan beri bilinen bir ödeme vasıtasıdır. J.Dobretsberger, Mısır'da M. Ö.1600 yıllarında banknot tedavül ettiğinin belirlendiğini söyler. Bunlar, çek niteliğinde emanet makbuzlarıdır. Çünkü bu ülkede, devlet hazine ve depolarının emanet kabul etmesi usuldendi. Fertler altın, mücevherat ve zahireyi saklanmak üzere buralara tevdi eder ve kendilerine emanet bıraktıkları şeyin değerini belirten birer makbuz verilirdi. Elinde böyle bir makbuz olan kimse, belge üzerinde yazılı cins ve miktardaki malı dilediği zaman çekebilirdi. Ticaretle uğraşanlar bu makbuzları mal ve para yerine kabul ediyordu. Hatta bu belgeler Fenike ve Mezopotamya'da da tedavül ediyordu. (Hamdi Döndüren, İslam Hukukuna Göre Alım-Satımda Kar Hadleri, Balıkesir 1984, s. 66-67; Feridun Ergin, İktisat İstanbul 1964, s. 569, 624-625).

Çek niteliğinde mühürlü belgelerin İslam'ın ilk yıllarından itibaren kullanıldığı söylenebilir. Hz. Peygamber, kendisinden yardım isteyen Uyeyne b. Hıns ile Akra b. Habis'e, istedikleri şeyin verilmesi emrini kapsayan bir belgeyi düzenlemesi için Muaviye'ye emir verdi. Bunlar, Hz. Peygamber'in mührü ile mühürlenmiş ve bu iki kişiye kendi bölgelerinden belli miktar zekat alma yetkisini veren belgelerdi. Hz. Ebu Bekir devrinde de buna benzer belgeler düzenlendi (Ebu Davud, Zekat, 23; M. Hamidullah, el-Vesağiku's-Siyasiyye, 213; Ebu Ubeyd, Emval, 274, 276)

Halife Ömer zamanında mühürlü çek uygulamasının yaygınlaştığı ve böyle çekler olmadan hiç kimsenin hazineden para çekemediği anlaşılıyor. Nitekim Hz. Ömer Ma'n b. Zaide isimli birisi, halifelik mührünü taklit ederek Kufe haraç dairesinden para çekmesi üzerine, onu hapis cezasına çarptırmıştır. (Belazuri, Futuhu'l-Buldan nşr. Rıdvan Muhammed Rıdvan, Mısır 1932, s. 448; Kudame b. Ca'fer, Kitabü'l-Harac, Arapça Yazma Köprülü Ktb. No:1076, vr. 180). Bu olay, Hz. Ömer devrinde hazineden ancak çeklerle para çekilebildiğini gösterir. Yine Hz. Ömer kıtlık yıllarında Zeyd b. Sabit'e çek karneleri hazırlatmış, bunlar, altları mühürlenerek ihtiyaç sahiplerine verilmiştir. Mısır ve Suriye'den kıtlık bölgesine gönderilen yiyecek maddeleri, bu karnelerle halka dağıtılmıştır. Halk, karnede yazılı miktardaki yardımı çek karnesini ibraz etmekle teslim alıyordu. Yine Hz. Ömer (r.a.) zamanında bir takım erzak tahsisleri ve zaman zaman maaşların, çeklerle ödendiği bir gerçektir. (Celal Yeniçeri, İslam'da Devlet Bütçesi, İstanbul 1984, s. 128-129)

Resmi belge düzenleme ve mühürlü Fek kullanma usulü Muaviye (r.a.) devrinde bir teşkilata kavuşturulmuş ve "Divanü'l-Hatem" adıyla bir daire oluşturulmuştur. Muaviye'yi buna zorlayan sebep şudur: O, Amr b. Zübeyr adında birisine 100.000 dirhem ödenmesi için Irak valisine bir yazı yazar. Amr, resmi evrakta tahrifat yaparak bunu 200.000 dirhem haline getirir. Vali Ziyad b. Ebih Muaviye'ye sunduğu hesabında Amr'a ödenen parayı 200.000 olarak gösterince, durum anlaşılır ve Muaviye yukarıda sözü edilen divanı kurdurur. (Ya'kubi, Tarih, Necef 1358/1939, II, s. 207; İbnü'l-Esir, Tarih el-Kamil, Mısır 1303/1886, IV, s. 4; İbn Haldun, Mukaddime, Terc. Zakir Kadiri Uğan, İstanbul 1968, II, s. 24). Hatem divanı Halife Yezid b. Velid (ö. 126/744), devrinde, büyük hatem ve küçük hatem divanı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Hazineden yapılacak ödemeler için iki nüsha ödeme emri düzenlenir, bunlardan birisi hatem divanında dosyalanırdı (İbn Abdilhakem, Siretu Ömer b. Abdülaziz, Beyrut 1387/1967, 958)

Resmi evraka ve bu arada hazineden para çekmeye yarayan belgelere tarih koyma işi Hz. Peygamber devrine kadar gider. Allah Rasulü, Necran Hristiyanları ile yaptığı andlaşmaya "Hicretin 5. yılı" şeklinde bir tarih koymuş, Kur'an-ı Kerim de Tevbe suresi 108. ayette Hicret sırasında yapılan Kuba mescidinden bahsederken "ilk gün" ifadesini kullanmıştır. Yaygın kanaate göre ise Hicret'i tarih başlangıcı yapan ve resmi evraka tarih koyan Hz. Ömer'dir. (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, Leiden 1905/1928, III, 1/202; el-Kettani, et-Teratibü'l-İdariyye Rabat 1346/1927, l, 181-182)

Abbasiler devrinde cehbez adı verilen sarraflar, çek niteliğinde belge düzenleyerek bir yerden başka yere para gönderiyorlardı. Cehbez veya cıhbiz Farsça bir kelime olup; para işlerini iyi bilen kimse, banker, sarraf, muhasebeci, vergi memuru haznedar, vergi kabz ve sarf memuru gibi anlamlara gelir. Abbasiler devrinde serbest piyasada çalışan yahudi, hristiyan ve bazı müslüman cehbezler bankerlik yapıyorlardı. Sarraflık yanında, emanet bırakılan mevduatı kullanıyor, ancak faizli iş yapamıyorlardı. Basra, Kufe ve Bağdatlı tacirler devamlı olarak Mağrib'e mal sevkediyorlar, orada şahit önünde düzenlenen çeklerle muamele yapıyorlardı. İbn Havkal, o devirde yerli tacirlerden Muhammed b. Sa'dun isminde birisinin borcu için kırk iki bin dinarlık (altın para) bir çek yazıldığından söz eder. (İbn Havkal, Suretü'l-Arz, (t.s.) Beyrut, s. 65). Cehbezler para havalesi yanında takas işlerinde de aracılık yapıyor ve bu iş için "süftece" tanıim ediyorlardı. Elinde böyle bir çek olan kimse bir şehirde teslim ettiği malın mislini başka bir şehirde teslim alıyordu (es-Sabi, el-Vüzera, nşr. Abdüssettar Ahmed Ferec, Kahire 1958, s. 451-452). Bu muamele çoğu zaman yol rizikosunu kaldırmak amaciyle yapıldığından, bunun ödünç (karz) karşılığında yarar sağlama ve faiz olup olmadığı müctehidlerce tartışılmıştır.

Hanefilere göre, süftece muamelesi, yol tehlikesini bertaraf etmek amaciyle akit sırasında şart koşulmuş veya örfleşmiş bulunursa tahrimen mekruhtur. Çünkü Allah Rasulü menfaat celbeden karz (ödünç)'ı yasaklamıştır (Buhari, Büyü', 73; Tirmizi, Büyu', 19; Beyhaki, Sünen, V, s. 349-350; İbn Kudame, el-Muğni, IV, s. 319; el-Merginani, Hidaye, (Fethu'l-Kadir ile birlikte) V,s. 452)

Şafiiler, yol tehlikesini kaldırmayı bir menfaat sayarak süfteceyi caiz görmezler (eş-Şirazi, el-Mühezzeb, I, 304) Malikilere göre malı korumak için zaruret varsa süftece yapılabilir. Hanbelilere göre ise, karşılıksız olmak şartıyla süftece muamelesi caizdir. İbn Teymiyye, İbnü'l-Kayyim ve İbn Kudame, mutlak cevaz görüşünü tercih etmişlerdir. Çünkü burada yararlanma tek yanlı olmayıp, iki tarafında süftece (çek-poliçe) işleminde yararı vardır. (İbn Kudame, el-Muğni, IV, s. 321; İbnü'l-Kayyim, İ'lamü'l-Muvakkı'ın, I, s. 491; Vehbe ez-Zühayli, Dimaşk 1405/1985, IV, s. 728)

İslam aleminde bu şekilde ortaya çıkan ödeme emri ve çek niteliğindeki belgelerin tedavülü Avrupa ülkelerinde özellikle de ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere'de gelişmiştir. Banknot çıkarma yetkisine sahip olmayan bankalar mevduat sahiplerine, paralarını istedikleri zaman çekmede kullanılmak üzere, ödenecek miktarın kayıt yeri boş bırakılmış kuponlar vermişlerdir. Bu senetler doldurularak mevduat sahibi tarafından imzalandıktan sonra, bir ödeme emri gibi kullanılmıştır. İşte banka kendisine gelen böyle bir senedi imza ve mevduat hesabı bakımından kontrol ettiği için İngiltere'de "doğruluğunu kontrol" anlamına gelen çek (check) kelimesi, bu senetleri ifade eden bir terim olarak hemen bütün dillere girmiştir. 1762 de ilk basılı çekler tedavüle çıkarılmış, 1781'de de çek karneleri kullanılmaya başlanmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren, Anglo-Sakson memleketlerinde ticari muamelelerin ağırlık merkezi çek tedavülü olmuştur. İngiltere'de hali vakti yerinde olan kimselerden çoğu bankalarda hesap açtırarak halk alış-verişlerini, kirasını, vergi ve masraflarını çek ile ödemeye alışmıştır.

Uzun tecrübelerden sonra, günümüzde bir ödeme emrinin çek niteliğinde olması için, şu özellikleri taşıması gerekli görülmüştür:

1) Senedin metninde çek kelimesinin bulunması,

2) Kayıtsız şartsız muayyen bir meblağın ödenmesi gerektiğine dair bir vekalet vermesi

3) Ödeyecek kimsenin adını ihtiva etmesi,

4) Ödemenin yapılacağı yer adının belirtilmesi,

5) Çekin yazıldığı yer ile yazılma tarihinin beyanını kapsaması,

6) Çeki tedavüle koyanın imzasını taşıması gereklidir. (Feridun Ergin, İktisat, s. 624-625; Reha Poroy, Kıymetli Evrak Esasları, İstanbul 1971, s. 91-92)

İslam hukuku bakımından günümüzdeki çek, ileri bir tarihteki borcumuzu tespit eden ve belirtilen tarihte ödeme yapılacağını belirleyen yazılı bir belgedir. Alacaklı, çeki ciro etmek suretiyle, alacağını başkalarına havale etmektedir. Hamiline yazılı böyle bir çek en son kimin elinde bulunursa, tahsili o yapmaktadır. Faiz, çek işlemine doğrudan girmediği gibi; ödeme günü yatırılacak parayı, çoğu zaman banka veya finans kuruluşunun kullanma yani ondan yararlanma imkanı da bulunmaz. Günümüzde çek sistemi yol tehlikesini kaldırmaktan çok, ticaret işlemlerine sürat kazandırmak, uzak yerlerdeki alacakları, kısa sürede elde etmek amacıyle kullanılmaktadır.

Hamdi DÖNDÜREN


3-)(Cheque) Belirli bir
vadenin sözkonusu olmadığı ve görül­düğünde kayıtsız şartsız ödenmesi zorunlu
olan bir ödeme emri. Üzerinde yazılı" belirli bir tutarda paranın
hamiline, belir­li bir kişiye veya emrine ödenmesi konusunda bir bankaya hi­taben
yazılan, özel bazı şekil şartlarına bağlı, kıymetli evrak niteliği taşıyan
senet. Üç taraflı bir İlişkinin sözkonusu olduğu çekte, çeki düzenleyene
keşideci, çek tutarını tahsil yetkisi verilen kişiye lehdar, çek üzerinde
yazılı tutan lehdara öde­me yetkisi verilen bankaya da muhatap denir. Çekler
nama, emre veya hamiline yazılı olabilir.


4-)Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge.


5-)Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse.


6-)Halkına özgü olan.


7-)Çek halkına özgü olan.


8-)Herhangi bir kredi kurumunda hesabı bulunan bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka tarafından ödenen değerli kağıt.


9-)Hkr. ?git buradan!? anlamında kullanılan bir söz: ?Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim.? -O. V. Kanık.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


Dil
Anlamı
İngilizcesi İngilizce
Check.
İngilizcesi İngilizce
Czech.
İngilizcesi İngilizce
Czechoslovak.
İngilizcesi İngilizce
Cheque.
İngilizcesi İngilizce
Czechcheque.
İngilizcesi İngilizce
Cash item.
İngilizcesi İngilizce
Deposit currency.
İngilizcesi İngilizce
Draft.
İngilizcesi İngilizce
Quasi money.
İngilizcesi İngilizce
Unnegotiable.

  • AB’de tek hayır oyu veren Çek Cumhuriyeti’nden ise dün yapılan açıklamada ‘Filistin’in devletleşmesi için atılan tüm adımları her zaman destekledikleri’ mesajı geldi.
  •   Hayır oyu kullanan ülkeler arasında İsrail, ABD ve Kanada’nın yanı sıra  Çek Cumhuriyeti, Panama ve Pasifik ada ülkeleri, Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru ve Palau bulunuyor.

Sizde içinde Çek kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Çek kelimesi anlamı 334 defa okunmuştur. [236548] Çek kelime anlamı, Çek nedir, Çek ne demek, Çek sözlük anlamı

Paylaş