Ihvanu's-Safa Nedir

Ihvanu's-Safa Nedir ? Ihvanu's-Safa Ne demek ?

1-)İHVANU'S-SAFÂ



İslam felsefesi tarihinde, insanları taassuptan kurtarmak, toplumu ıslah edecek bir aydınlar ahlakı ortaya koymak ve tabiat ilimlerinden yola çıkarak bir felsefe kurmak iddiasıyla miladi X. yüzyılda oluşturulmuş bir dernek veya aydınlar topluluğu. İhvanu's-Safa; saf ve temiz kardeşler anlamına gelir. Düşüncelerini yaymak için "Resailu-İhvanu's-Safa" adıyla bilinen bir ansiklopedi hazırlamışlardır. Bu bakımdan onlara İslam dünyasının ilk ansiklopedileri de denir.

İhvanu's-Safa, felsefeyle ilgili bulunduğu kadar, siyasi ve dini bir özelliğe de sahiptir.

Merkezi Basra olan bu birliğin azalan kendi aralarında birbirlerine İhvanu's-Safa derlerdi. Çünkü gayeleri, karşılıklı yardımlaşma ile bütün vasıtalar ve bilhassa musaffa amellerle, ölümsüz ruhlarının kurtuluşuna çalışmaktı. Siyasi faaliyetleri hakkında fazla bir bilgi yok ise de, nazari olarak, ahlak için sarfettikleri gayret sayesinde, ansiklopedik mahiyette ve kendi birliklerinin hedeflerine göre işlenmiş bir seri risale te'lif ettiklerini biliyoruz. Risalelerin derlenip kaleme alındığı tarih olarak (bunların sayısı elli ikidir; baş taraftaki fihrist ile 1. Risalenin sonundaki hatimeye uygun olarak neşredilen Bombay baskısında da elli iki risale vardır. Fakat 4. kısmın son risalelerinde, yalnız elli bir adet risaleden bahsedilmektedir), umumiyetle X. miladi asrın ortaları gösterilmektedir ve tahrir heyetinde el-Mukaddesi diye maruf olan Ebu Süleyman Muhammed b. Müşir el-Busti, Ebu'l-Hasan Ali b. Harun el-Zencani, Muhammed b. Ahmed el-Nahracuri el-Avfi, Zeyd b. Rufa' gibi müelliflerin adı geçmektedir. Bugün risaleler hakkında daha açık bir bilgi edinmemiz mümkün olamıyor. Çünkü anlaşılmaz bir ifade kullanmışlardır. Risalelerdeki hikaye ve fıkralar, hiç değilse tesbit edilen halleri ile, VIII. ve IX. miladi asır edebiyatından alınmıştır. Onların felsefi temayülleri, eski Yunan İran ve Hind felsefesinin eski mütercim ve iktitafçılarının felsefi telakkileri ile birdir. Hermes ile Pythagoras, Socrates ite Eflatun'un sık sık adı geçmekte, Aristo ise daha muteber sayılmaktadır. Aristo "mantıkçı" ve ayrıca, Plotinus'un "Theologie" si nin ve Kitabu'l-Tuffah'ın müellifi olarak gösteriliyor. Risaleler de el Kindi'nin kabul edip benimsediği Aristoculuğa nisbeten daha saf ve daha kamil bir felsefenin izlerine rastlanmamaktadır. Onlara hakim olan zihniyeti göstermek bakımından şu nokta dikkate değer: Risalelerde, el-Kindi'nin adı geçmemekte, halbuki onun sisteminden ayrılmış olan talebesi, meşhur felekiyatçı Ebu Ma'şar (272/885)'in adı zikrolunmaktadır. Bununla beraber şüphesiz el-Kindi ve onun mektebi ile edebi münasebet imkanları bertaraf edilmiş değildir. Orta çağda yapılan latince tercümesine bakılırsa, on üçüncü Risale'nin müellifi el-Kindidir (krş. T.a'.de Boer, Zu Kindi und seiner Schule, Archiv f.Cesch d.Philos, 1899, XIIl, 177 vd.).

İhvanu's-Safa'nın risalelerindeki bilgilerin başlıca kaynakları şunlardır:

a- Felsefecilerin tabiata ve riyazata dair eserleri

b- Tevrat, İncil ve Kur'an gibi ilahi kitaplar

c- Astronomi, jeoloji ve botaniğe dair eserler (İhvanı safa, Resail, IV, s. 42 Beyrut tarihsiz) Bu bilgileri çeşitli kaynaklardan alarak bir bütünlük içinde vermeye çalıştıkları için seçmeci ve uzlaştırmacı (eklektik) bir metod takip etmişlerdir (H. Ziya Ülken, İslam Felsefesi Tarihi, İstanbul 1957 II, s. 84).

İhvanu's-Safa, insan hayatını çeşitli yaş devrelerine ayırarak, her devre için ayrı bir öğretim-eğitim tatbik etmek ister. Mesela; 15-30 yaş arasında bulunanların ruhi gelişmesine önem verilir. 30-40 yaş arasındakilere ilahi kanunlar tanıtılır. Daha yukarı yaştakilere ise eşyanın hakikatleri öğretilmeye çalışılır.

Sistemlerinde ahlaka önem veren İhvanu's-Safa'ya göre, insanın ahlaki yapısının oluşmasında dört şey etkilidir:

a- Yaratılıştan getirilen mizaç ve hareketler.

b- Kişinin içinde doğup geliştiği iklim ve çevre.

c- Aile ve okulda alman eğitim.

d- Çocuk ana karnında iken ve doğduğu sırada yıldızların durumu ve tesirleri (Resaili'l-İhvanu's-Safa, I, s. 299)

Risalelerin muhtevası tamamen eklektik bir mahiyette olup, esas eksenini dünyanın ilahi menşe'i ve ruhun Tanrı'ya rücu'u akidesi teşkil etmektedir. Nasıl kelimeler konuşanın ağzından çıkmakta, ışık güneşten sudur etmekte ise dünya da Tanrı'dan feyezan etmektedir: Birinci derecede Tanrı'nın vahdeti ve ondan ikinci derecede akıl; akıldan üçüncü derecede olarak nefs ve bundan dördüncü derece olarak ilk madde; ondan beşinci derece tabiat, ondan altıncı derece olarak cisimler; ondan da yedinci derece felekler alemi; ondan sekizinci derecede unsurlar alemi; ondan dokuzuncu derecede unsurlardan terekküp eden madenler, nebatlar ve hayvanlar sudur eder. Madde, bu feyezanda, teşahhusun ve her türlü şer ve noksanın esası olarak görülmektedir. Ferdi ruhlar, alem kuşatan ruhun birer parçadır. Nasıl alemşumul ruh, kıyamet günü Tanrı'ya dönecekse; ferdi ruhlar da, bedenin fena bulması ile, öylece alemşumul ruha döneceklerdir. Safilerin ölümüne küçük diriliş alemşumul ruhun yaratıcıya dönüşüne de büyük diriliş (ba'su ba'de'l-mevt) adı verilmektedir.

Safilerin kanaatine göre, dünya kuruldu kurulalı, zuhur eden bütün dinler, bu hikmete uymak mecburiyetindedirler. Bütün felsefelerin ve bütün dinlerin gayesi, insanlarca mümkün olduğu nisbette, ruhun Tanrı'ya müşabih olmasıdır. Şeriatı spiritualist bir şekilde tefsir edebilmek için, Kur'an, mecaz yolu ile alakası olmayan mesela Kelile ve Dimne adlı eserdeki hikayelere de tatbik edilmiştir. Hatta Goldziher'in gösterdiği gibi, bilhassa, hayvanların "sadık safiler" (İhvanu's-Safa) sıfatı ile, avcıların tuzaklarından ve diğer başka tehlikelerden, karşılıklı yardımlar sayesinde nasıl kurtulduklarını anlatan "Boynu Halkalı Kumru" hikayesi, birliğin adını tayine sebep olmuştur.

Çok ağır bir hitabet üslubu ile yazılmış, bir çok tekrarlar ile dolu olan bu elli iki risale'nin bütünü, hiç değilse haricen, bir ilimler ansiklopedisine benzemektedir. Birinci kısımdaki ondört risale riyaziye ve mantık mebadisinden; ikinci kısmın onyedi risalesi tabii ilimler ve ilm-i nefs; üçüncü kısmın on risalesi metafizik ve nihayet son kısmın onbir risalesi de tasavvuftan, ilm-i nücumdan ve sihirden söz eder. Dördüncü kısmın bir risalesinde (bütün serinin kırkbeşinci risalesi), birliğin mahiyeti ve teşkilatından da bahsedilmektedir.

Necip TAYLAN


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Ihvanu's-Safa kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ihvanu's-Safa kelimesi anlamı 19 defa okunmuştur. [243289] Ihvanu's-Safa kelime anlamı, Ihvanu's-Safa nedir, Ihvanu's-Safa ne demek, Ihvanu's-Safa sözlük anlamı

Paylaş