Şanlıurfa Nedir

Şanlıurfa Nedir ? Şanlıurfa Ne demek ?

1-)Yüzölçümü : : 18.584 km2

Nüfusu : : 1.001.455

İlçeleri : : Merkez, Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç, Viranşehir.

Güneydoğu Anadolu bölgesinin Orta Fırat bölümünde yer alan ilimiz. İl toprakları 36° 40’ ve 38° 02’ kuzey enlemleriyle 37° 50’ ve 40° 12’ doğu boylamları arasında kalır. İl; doğudan Mardin, kuzeydoğudan Diyarbakır, kuzeyden Adıyaman, doğudan Gaziantep illeri, güneyden ise Suriye sınırıyla çevrilidir. Trafik numarası 63’tür. Peygamberler şehri, peygamberler diyarı olarak tanınan ve ilk çağların kültür merkezi olan Urfa, tarihi bir şehirdir.

İsminin Menşei

Kuvvetli rivayetlere göre, Nuh aleyhisselam tufanından sonra bu şehri Semud kavminin meşhur hükümdarı Ruhha kurmuş ve şehre bunun adına izafeden Rehha denmiştir.Türkler bu bölgeyi fethedince şehre “Uruha” demişlerdir. Zamanla bu kelime Urfa şekline dönüşmüştür. Eski Tarih ve dini kitaplarda ve bu arada İncil’de geçen Ur şehrinin Urfa olduğu söylenir. Ur, eski Altay Türk dilinde etrafı hendekle çevrili şehir, demektir. 1649 Kasımında Urfa’ya gelen Evliya Çelebi Seyahatname isimli eserinde “Urfa” hazret-i Nuh tufanından sonra yapılan şehirlerden biridir. Semud kavminden Ruha isimli bir hükümdarın eseridir.” demektedir.

12.6.1984’te Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bir kanunla Urfa ismi Şanlı Urfa olarak değiştirilmiştir.

Tarihi

Peygamberler şehri diye anılan Urfa’nın 8000 yıl öncesine kadar uzanan zengin bir tarihi vardır. Hatta hazret-i Âdem ile Havva’nın bir müddet Urfa’da kaldığı rivayet edilir. Arap tarihçilerine göre “Tufan”dan sonra hazret-i Nuh tarafından kurulan 18 şehirden biri de Urfa’dır. Böylece Urfa ilk yerleşim merkezlerinden biridir. Kuruluşundan bu yanaUrfa, yüzlerce efsane ve hikayeye konu olmuştur.

Urfa bağrında kurulan dünyanın ilk üniversitesi olarak bilinen Harran Üniversitesi ile ilk çağların kültür merkezi olmuştur. Urfa her köşesinde ve her taşın altında (tarihi eser) efsane yatan Efsaneler şehridir. Urfa Sümerler ve eski Babillilerin nüfuzu altında kalmıştır. Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran Hitit İmparatorluğu bu bölgeyi sınırları içine almıştır. Hititlerden sonra Âsurlular, onlardan sonra da Babilliler tekrar Urfa bölgesini ele geçirdiler. Medler Babilleri yenice bu bölge ve Babil topraklarını Medler ele geçirdiler. Medlerin yerine geçen Persler bu bölgedeki hakimiyetlerini devam ettirdiler. M.Ö. 4. asırda Makedonya Kralı İskender, İran Pers Devletini yenerek ortadan kaldırınca bu bölgeyi Makedonya İmparatorluğu topraklarına katmıştır. Makedonya Kralı İskender ölünce, imparatorluk komutanları arasında paylaşıldı. Bölge, Asya İmparatorluğu Salevkosların payına düştü.

Hurrilerin yaşadıkları Murri-Mitanni Devleti bu bölgede kuruldu. Krallığın başşehri “Vaşşugar” bugün Suriye sınırı üzerinde Habur Nehri doğusunda Resuleyn kasabasıdır. M.S. 1. asırda Romalılar bölgeye erişmişlerse de Urfa şehri Roma ile Patlar ve bunların yerine geçen Sasaniler arasında mücadele konusu oldu. Pat ve Sasaniler bölgeyi daha çok ellerinde tuttular. M.S. 395’teRoma İmparatorluğu bölününce, Fırat ve Torosların ötesi olan Doğu Anadolu bölümü bütün Anadolu gibi Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü ve bu bölge Bizans ile İran arasında jeopolitik mücadele konusu oldu. Bizans devrinde Urfa’ya Edessa dendi ve bu şehirde Arami kültürü ve Samiler hakim oldu. Arami kralları Bizans ve İran’a harac vermek suretiyle varlığını devam ettirdiler.

Asr-ı Saadette, hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında Urfa, Müslümanlar tarafından fethedilerek İslam devletine katıldı. Abbasiler devrindeyse Urfa ve Harran, iki mühim yerleşim ve kültür merkeziydi.

1086’da Selçuklu Türkleri bölgeyi Emir Bozan Bey emrindeki Türk ordusuyla Bizans’tan alarak fethetti. Birinci Haçlı Seferinde Urfa, Latinlerin eline geçti. Burada bir Haçlı Devleti kuruldu. 1098-1146 arasında 48 sene içinde Fransız asıllı 4 kont, Haçlı Devletini idare etti. Zengilerin başkumandanlığındaki Türk orduları bu kontları yenerek esir aldılar ve nihayet Nureddin Zengi Urfa’yı geri alarak kontluğa (Haçlı Devletine) son verdi. Urfa topraklarında Beyteginler isimli bir Türk hanedanı 1144’ten 1233’e kadar 89 yıl beylik kurdu ve bu devlet Zengilere, Artukoğullarına, Eyyubilere ve Anadolu Selçuklu Devletine tabi olarak varlığını devam ettirdi.

On üçüncü asır ikinci çeyreğinden sonra İlhanlılar, Türkleşmiş İran Moğolları ve Mısır-Suriye Türk Memluk İmparatorluğu bölgeye hakim oldular. Akkoyunlular ve Karakoyunlular Mısır-Suriye Türk Memluk Devletine tabi olarak bu bölgeyi ele geçirdiler.

Yavuz Sultan Selim Han 1516’da Urfa ve civarını Osmanlı Devleti sınırları içine kattı. Urfa, Osmanlı Devrinde 8 sancaklı “Rakka” beylerbeyliğinin (eyaletinin) çok defa merkezi oldu. Osmanlı Devrinde “Ruha” veya “Urfa” ismiyle anıldı. Kanuni Sultan Süleyman Han Irakeyn Seferine giderken iki gün Urfa’da kaldı. Osmanlılar zamanında Urfa önemli bir şehir olmak sıfatını muhafaza etti ve mühim şahsiyetler yetiştirdi. Urfalı meşhurların sonuna Ruhavi, Rehavi veya Urfalı lakabı eklenmiştir. Şair Nabi Urfalıdır.

Tanzimattan sonra Urfa, Halep vilayetinin (eyaletinin) 5 sancağından (vilayetinden) birine merkez oldu. Sancağın 5 kazası bulunuyordu. Bilahare Halep’ten ayrılarak müstakil sancak oldu.

Birinci Dünya Harbinden sonra 7 Mart 1919’da İngilizler tarafından işgal edildi ve 1 Kasım 1919’da Urfa’yı Fransız işgal kuvvetlerine devrettiler. Fransızlar Urfa’da bulunan Ermeni azınlığını silahlandırarak, Ermenilere aşırı imtiyazlar tanıdılar. Türklere ait malları Ermenilere devretmeye başladılar. 29 Aralık 1919’da Urfa’ya tayin olan hemşehrileri Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ali Saip (Ursavaş) Beyin liderliği altında Fransızları kovmak için teşkilat kurdular. Siverek’ten Said Bey idaresinde Badıllı Aşiretiyle güneyde Aneze Aşireti Reisleri düşmanı kovmak için gönüllülerini bu teşkilata verdiler. 15 Ocak 1920’de başlaması düşünülen savaş ikmal zorlukları ile 8/9 Şubat 1920’ye tehir edildi. Milli Kuvvetler Fransız işgal birlik komutanına ültimatom vererek yirmi dört saat içinde Urfa’yı terk etmesini istediler. Fransızlar reddedince 9 Şubatta Milli Kuvvetler Urfa’nın yarısını ele geçirdiler. Urfa köylüleriyse Suruç ve Birecik’teki Fransız birliklerini kuşattılar. 12 Şubat’ta şiddetli çarpışmalar oldu. Urfa Müdafaası 60 gün sürdü. Fransız askerleri atlarını kesip yemeye başladılar ve cephaneleri tükendi. Paris Gazetelerinde asker ailelerinin yazdığı:

“Haçlı Seferlerinde yüzbinlerce Hıristiyana mezar olan Türk Yurdu Anadolu’ya, evlatlarımızı bile bile ölüme göndermeye razı değiliz. Hükümet istifa etsin!” şeklinde mektuplar çıktı. Bir Fransız teğmenin:

“Marsilya’dan ayrılıyoruz. Bile bile Türkiye’ye kendi mezbahamıza sürükleniyoruz.” şeklinde başlayan hatıra defteri Fransız kamuoyunda tesirler meydana getirdi.

Nihayet Fransız işgal birlikleri müzakereyi kabul etiler. Urfalıların verdiği 60 deve, 20 katır ve Türk askerinin himayesinde gece karanlığında Urfa’yı terk ederek, Suruç’a gittiler. 11 Nisan 1920 günü dua, tekbir, gözyaşlarıyla Urfa Kalesine Türk Bayrağı kıyamete kadar burada kalsın dualarıyla çekildi. Urfalılar Fransız askerleriyle kahramanca savaşarak Urfayı düşman istilasından kurtardılar. Cumhuriyet Devrinde bütün sancaklar gibi Urfa da kendi ismini taşıyan ilin merkezi oldu.

Fiziki Yapı

Şanlıurfa ili topraklarının % 22’si dağlardan, % 62’si platolardan ve % 16’sı ovalardan ibarettir. Kuzeyden güneye doğru alçalan il toprakları genel olarak geniş düzlüklerden meydana gelir.

Dağları: Dağlar daha çok ilin kuzey kısmında bulunur. Dağların yükseklikleri azdır. Bu dağlar Güneydoğu Torosların orta kısmının güney eteklerini teşkil eder. İlin en yüksek dağı Şanlıurfa Diyarbakır sınırındaki Karacadağ’dır. Bu dağın Mirinmir Tepesi 1919 m’dir. Susuz Dağ (812 m), tektek Dağı (749 m), Germuş Dağları (800 m), Cudi Dağı (638 m) veArat Dağı (895 m) diğer dağlardır.

Platolar, yüksek ve yer yer akarsularla parçalanmış düzlüklerdir. Urfa Platosu Fırat ile Toros eteklerine kadar uzanır.

Ovaları: Ovalar ilin güneyinde yer alır. EskiMezopotamya bölgesinin kuzeyidir. Ovalar çok verimlidir. Viranşehir Ovası 1200 km2, Suruç Ovası 700 km2 ve Harran Ovası ortalama 750 metre yükseklikte ve yüzölçümü 2750 km2dir. Güney Anadolu Projesi bittiğinde sulu tarıma geçen Harran Ovası ile 12 Çukurova meydana gelecektir.

Akarsular: Şanlıurfa akarsuyu az olan bir ildir. Başlıcaları: Fırat Irmağı, Adıyaman ve Gaziantep ile olan 270 km’lik sınırı çizer. Boğaziçi köprüsünden sonra en uzun köprü olan Birecik Köprüsü (10 m genişlik 700 m uzunluk) bu ırmak üzerindedir. Habur Suyu: Karacadağ’ın eteklerinden iki kol olarak çıkar ve Fırat’ın önemli bir koludur. Ayrıca hepsi Fırat’a karışan Karakoyun Deresi, Belik Suyu, Zengeçur Çayı, Cavsak Suyu ve Culap Suyu yer alır.

Göller: Şanlıurfa ilinde büyük göller yoktur. 4 adet küçük göl vardır. Büyükgöl: Uzunluğu 400 m, genişliği 100 m, derinliği 3 m’dir. Bozova yakınındadır. Küçükgöl: Uzunluğu 250 m, genişliği 50 m, derinliği 1,5 m’dir. Bozova yakınındadır. Halilürrahman Gölü 150 m uzunluğunda 30 m genişliğindedir. Derinliği 2 m’dir. Merkez ilçededir. Gölde balık çok boldur, fakat kutsal sayıldığından yenmez. Aynızeliha Gölü: 50 m uzunluğunda 30 m genişliğindedir. Derinliği 3 m’dir. Gölde balık çoktur. Balıklar kutsal sayıldığından yenmez.

İklim ve Bitki Örtüsü

Şanlıurfa ilinde kara iklimi hüküm sürer. Yazlar uzun ve çok sıcak, kışlar çok soğuk geçer. Yaz ile kış, gece ile gündüz arasında ısı farkı fazladır. Nem oranı az olduğundan Türkiye’nin en sıcak ili olmasına rağmen, havalar boğucu değildir. Senelik yağış ortalaması 331 mm ile 473 mm arasında değişir. Senenin 25 günü sıcaklık 0°C’nin altındadır. En yüksek sıcaklık +46,5°C’dir. Senelik ısı farkı 40 derecedir. 2 Ağustos 1957’de Şanlıurfa’da sıcaklık +46,5°C’ye çıkarak, Türkiye’nin sıcaklık rekoru kırılmıştır.

Bitki örtüsü: Şanlıurfa topraklarının % 60’ı ekili ve dikili alanlardan ve % 38’i çayır ve mer’alardan ibarettir. Ormanlık ve fundalık sahası çok az olup, % 0,6’dır. İl toprakları bozkır görünümündedir. Fakat arazi lale, menekşe, papatya, kuzukulağı, semizotu, ebegümeci ve hardal gibi bitkilerle kaplıdır.

Ekonomi

Şanlıurfa ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır. Sanayi yeterli ölçüde gelişmemiştir. Faal nüfusun % 70’i tarımla uğraşır. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bittiğinde bu ilimiz Türkiye’nin tarım ambarı olacak ve tarıma dayalı sanayiyle diğer sanayi kolları gelişerek, sanayi merkezi haline gelecektir.

Tarım: Şanlıurfa ilinin halen ekonomisinin % 60’ı bitki üretimi ve % 40’ı hayvancılığa dayanır. Yağışı az ve sulama imkanı sınırlı olan ilde verim düşüktür. Fakat Güneydoğu Anadolu Projesi gerçekleştiğinde bu bölgenin çehresi değişecektir. Harran, Ceylanpınar ve Mardin ovalarında sulu tarıma geçilerek verim artacaktır. Ceylanpınar halen dünyanın sayılı çiftliklerindendir. GAP tamamlandığında da Harran Ovası bir çiftlik haline gelecektir.

Başlıca tarım ürünleri mercimek, burçak, pamuk ve kenevirdir. Bu il Türkiye’nin mercimek ambarıdır.

Sebzecilik sulama imkanı az olduğu için gelişmemiştir. Meyvecilik önemlidir. Tektek Dağlarında yabani fıstık ağaçları aşılanmaktadır. Antep fıstığı üretimi artmaktadır. 80 bin hektarlık bağlardan yaklaşık 100 bin ton üzüm elde edilir. Halfeti ve Birecik ilçelerinde zeytincilik yapılır. Gün geçtikçe zeytinin yerini daha karlı olan fıstık ağaçları almaktadır.

Hayvancılık: Bitki tarımından sonra en önemli gelir kaynağı hayvancılıktır. 60 köyde hayvancılık birinci derecede gelir kaynağıdır. 375 köyde ise ikinci derecede gelir kaynağıdır. İlde sığır, koyun, kılkeçisi ve hindi beslenir. Arıcılık gelişmektedir. Urfa’nın tereyağı çok meşhurdur. Siverek’te yağcılık bir sanayi koludur. Türkiye’nin en iyi yarış atları bu ilde yetiştirilir.

Ormancılık: İlde orman yok denecek kadar azdır. Tektek Dağlarında yabani fıstık ormanları, Karacadağ’da yer yer meşe, iğde, palamut korulukları bulunur.

Madenleri: Şanlıurfa madencilik bakımından zengin sayılmaz. Başlıca madenler asfaltit, fosfor tuzu, kurşun ve mermerdir. Bu yataklar zengin sayılmaz.

Sanayi: Şanlıurfa’da sanayi az gelişmiştir. Fakat GAP ile kurulacak hidroelektrik santralının devreye girmesiyle sanayinin hızla gelişerek bu ilin bir sanayi merkezi haline geleceği tahmin edilmektedir. Başlıca sanayi kuruluşları: Un fabrikaları, tuğla-kiremit fabrikaları, Urfa Pamuk İpliği Sanyii A.Ş., Çimento Fabrikası, Hilvan Yem Fabrikası, Siverek Tereyağ Fabrikası, Tarım Âletleri ve Makinası Fabrikası, Et ve Balık Kurumu Et Kombinası ve Yapağı Yıkama ve Yün İpliği Fabrikası.

Ulaşım: Şanlıurfa, karayolu ağının önemli kavşaklarından biridir. Gaziantep-Şanlıurfa-Nusaybin-Cizre-Habur yoluyla ülkenin güneydoğu ve güneybatısına bağlandığı gibi Gaziantep’ten ayrılan kollarla Batı ve İç Anadolu’ya da bağlanır. Adıyaman ve Diyarbakır yönlerinden gelerek Hilvan’ın kuzeydoğusunda birleşen yol Urfa’dan geçer ve güneye, sınır kapısına inerek Suriye’ye ulaşır. Bu yol transit taşımacılık açısından çok önemlidir.

İl dahilinde devlet yolları 510 km ve il yolları 400 km’dir. Demiryolu hattıSuriye sınırına paralel geçer. Şanlıurfa’da demiryolu ilin güneyindedir. İl dahilinde 11 istasyon vardır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

1990 sayımına göre toplam nüfus 1.001.455 olup, bunun 551.124’ü ilçe merkezlerinde, 450.331’i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 18.584 km2dir.

Örf ve adetleri: Şanlıurfa çok eski bir yerleşim merkezidir. Tarih boyunca pekçok millet ve medeniyetler bu bölgeye hakim olmuşlarsa da; 11. asırdan bu yana bu ilde Türk-İslam kültürü hakimdir.

Mahalli kıyafet: Kadınlarda başlara yaşmak ve peçe giyilir. Genç kızlar al fes üzerine poşu sararlar. “Köfü” denilen gelin başlıkları altınla süslenir. Uzun etekli entari giyilir. Kadifeden ceket dize kadar uzanır ve sırmayla işlenir. Entarilere zıbın veya fistan denir. Ceket ve yeleğin üzerine üç etek geçirilir. Bunun üstüne peştemal (önlük) bağlanır. Fistan altına şalvar; ayağa da “kaliç” denilen ayakkabı giyilir.

Erkekler, önü kapalı göğsü açık entariyle üste ceket giyerler. Kışın keçe abalar, pamukludan yapılan şalvar, tercih edilir. Yerli deriden yapılan postal giyilir. Şehirlerde mest lastikle potin ve kundura kullanılır.

Mahalli halk oyunları: Şanlıurfa efsaneler, türküler, maniler, halk oyunları bakımından çok zengindir. Halk musikisi Güneydoğu Anadolu bölgesinin özelliğini taşır. Başlıca halk oyunları: İki ayak, üç ayak, beş ayak, Urfalı, tekir ve derik halayları, dörtlük, kılıçkalkan, isfahan, ağır hava, lorke, keriboz, kol oyunu, mimiteşi, şeyhanlı ve velyişhane’dir.

Mahalli yemekler: Çiğ köfte, bayram köftesi, peynirli helva ve Urfa baklavası. Bunlardan en meşhuru ise çiğ köftedir.

Çiğ köfteler ne acı

Ayran bunun ilacı

Tez yoğur gelin bacı

İster canım çiğ köfte

Çiğ köfteyi yoğuran

Bulgurunu savuran

Bol ayran, taze soğan

İlle canım çiğ köfte

Şanlıurfa’nın yağı, bakır tepsileri, gümüş işleri, halı ve kilim işleri meşhurdur.

Eğitim: Şanlıurfa ilinde okur-yazar oranı düşük olup, % 60 civarındadır. İl dahilinde 50 ana sınıfı (okul öncesi eğitim), 1292 ilkokul, 13 ilköğretim okulu, 7 yatılı ilköğretim bölge okulu, 20 bağımsız ortaokul, 17 genel lise, 4 Anadolu Lisesi, 6 endüstri meslek lisesi, 1 teknik lise, 4 ticaret lisesi, 5 kız meslek lisesi, 4 imam-hatip lisesi, 2 çıraklık eğitim merkezi vardır. Ayrıca yeni kurulan Harran Üniversitesine bağlı Ziraat Fakültesi, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi vardır.

İlçeleri

Şanlıurfa ilinde, merkez Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç ve Viranşehir olmak üzere 11 ilçe vardır.

Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 372.020 olup, 276.528’i ilçe merkezinde, 95.492’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 26 Akziynet bucağına bağlı 33, Çamlıdere bucağına bağlı 32, Karahaydar bucağına bağlı 20, Payamlı bucağına bağlı 29, Yardımcı bucağına bağlı 40 köyü vardır. Yüzölçümü 3791 km2 olup, nüfus yoğunluğu 98’dir.

İlçe toprakları büyük kısmı dağlar, platolar ve engebeli alanlarla kaplıdır. Ovalar ise güney ve doğu kesiminde yer alır. En geniş ovası olan Harran Ovasını, Viranşehir Ovasından TektekDağları ayırır. İlçeye bağlı köylerin büyük kısmı bu ovada ve çevresinde kurulmuştur.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Ovalarda en fazla tahıl ve baklagil yetiştirilir. Sulanabilen kısımlarda bağcılık, meyve ve sebzecilikle zeytincilik gelişmiştir.

İlçe merkezi Nemrut Kalesinin bulunduğu tepenin eteklerinde geniş bir alanda kurulmuştur. Bazı devletlere başşehirlik yapan şehir merkezi Yavuz Sultan Selim Han tarafından Osmanlı Devletine katılmıştır. Urfa belediyesi 1889’da kurulmuş olup, ilin en eski belediyesidir.

Akçakale: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 48.550 olup, 15.211’i ilçe merkezinde, 33.339’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 28, Şehitnusretbey bucağına bağlı 29 köyü vardır.

İlçe topraklarının batısı dağlık olup kuzeyinde Harran Ovası, güneyinde Tektek Dağları yer alır. Düz ve geniş bir kayalık durumunda olan bu dağlarda yükseklik 600 m’yi pek geçmez. İlçenin orta kesiminde yer alan düzlük, Culap Suyu ile sulanır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve mercimektir. Dağlık kesimlerde hayvancılık yapılır. İlçede özellikle hayvan ürünlerine dayalı el sanatları da gelişmiştir. Suriye sınırında olması sebebiyle ilçe, bölgedeki sınır ticaretinin merkezidir.

İlçe merkezi, Haydarpaşa-Bağdat demiryolu üzerinde, il merkezine 52 km mesafededir. İlçe belediyesi 1946’da kurulmuştur.

Birecik: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 58.907 olup, 28.440’ı ilçe merkezinde, 30.467’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 27, Böğürtlen bucağına bağlı 13 köyü vardır. Yüzölçümü 852 km2 olup, nüfus yoğunluğu 69’dur.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Doğusunda Arat ve Babahat dağları, güneydoğusunda Beko Dağı, kuzeybatısında Kazan Dağı vardır.

Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Yüksekliğin 1000 m’nin altında olan dağ yamaç ve eteklerinde zeytin ve fıstık yetiştirilir ve hayvan beslenir. Hayvancılığa bağlı olarak süt, yağ, peynir, yün ve yapağı üretilir. Birecik Ovasında ve diğer küçük düzlüklerde ise kenevir, pamuk, kendir gibi bitkiler yetiştirilir.

İlçe merkezi Fırat Nehri kıyısında kurulmuştur. Türkiye’nin nehir üzerinde kurulan en uzun köprüsü bu ilçededir. Birecik, Fırat üzerindeki ulaşım sebebiyle çok eski bir yerleşim merkezidir. Nehir ulaşımı, aynı zamanda ilçede tekne ve sal yapımının gelişmesine sebep olmuştur. Günümüzde nehir taşımacılığı önemini kaybetmiştir. İl merkezine 84 km uzaklıktadır. İlçede yaşayan kelaynak kuşları yabancı turistlerin büyük ilgisini çeker. Kuşlar koruma altına alınmıştır.

Bozova: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 56.812 olup, 16.745’i ilçe merkezinde, 40.067’si köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 23, Kauhavşar bucağına bağlı 12, Yaylak bucağına bağlı 40 köyü vardır. Yüzölçümü 1550 km2 olup, nüfus yoğunluğu 37’dir.

İlçe toprakları genelde engebelidir. Kuzey ve doğusu dağlık olup, güneyinde Bitik ve Macunlu Derelerinin suladığı geniş düzlük ve ovalar yer alır. Köyler daha çok bu düzlük bölgelerde toplanmıştır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, kenevir ve meyvedir. Dağlık kesimlerin yamaçlarında fıstık yetiştirilir. Hayvancılık dağlık bölgelerde yapılır. En fazla koyun beslenir. İlçede süt, yağ, peynir ve yün gibi hayvani ürünlerin üretimi çok gelişmiştir. Dokumacılık ilçenin başlıca el sanatıdır.

İlçe merkezi, Adıyaman-Urfa yolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 38 km mesafededir. Osmanlı Devleti zamanında Yaylak diye bilinirdi. Belediyesi 1926’da kurulmuş ve 1930’da ilçe merkezi olmuştur.

Ceylanpınar: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 49.555 olup, 33.238’i ilçe merkezinde, 16.317’si köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 1 köyü vardır. Yüzölçümü 2020 km2 olup, nüfus yoğunluğu 25’tir.

İlçe toprakları verimli Viranşehir Ovasında yer alır ve en önemli bölümü, Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği kaplar. Bu verimli toprakları, Karacadağ eteklerinden doğan Habur Çayı sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Sulanan bölgelerde pirinçle yem bitkileri diğer bölgelerde tahıllar yetiştirilir. Devlet Üretme Çiftliğindeyse şekerpancarı, yerfıstığı, pamuk gibi bitkilerin denenmesi yapılmaktadır. Hayvancılık da ekonomide önemli yer tutar. Sığır ve koyun beslenir. Sınırda yer alması yüzünden sınır ticareti gelişmiştir. İlçede peynir ve tereyağ fabrikası vardır.

İlçe merkezi Gaziantep-Nusaybin demiryolu üzerinde kurulmuştur. İl merkezine 142 km mesafededir. İlçenin gelişmesinde Devlet Üretme Çiftliğinin büyük rolü vardır. Viranşehir’e bağlı bir bucakken 1981’de ilçe merkezi oldu. Ceylanpınar belediyesi 1960’ta kurulmuştur.

Halfeti: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 36.058 olup, 4128’i ilçe merkezinde, 31.930’u köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 34 köyü vardır. Yüzölçümü 646 km2 olup, nüfus yoğunluğu 56’dır.

İlçe topraklarının batısında Fırat Vadisi, güneyindeyse Kızıldağ vardır. Yükseklik batıdan doğuya, kuzeyden güneye doğru artar. Nüfusu daha çok Fırat Vadisinde toplanmıştır.

Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; tahıl, meyve, sebze, üzüm, fıstık ve zeytindir. Koyun ve kıl keçisi beslenir.

İlçe merkezi Fırat Nehrinin kıyısında kurulmuştur. İlçenin Fırat kıyısında bir feribot iskelesi vardır. İl merkezine 112 km uzaklıktadır. Küçük bir yerleşim merkezidir. İlçe belediyesi 1954’te kurulmuştur.

Harran: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 29.592 olup, 2267’si ilçe merkezinde, 27.325’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 58 köyü vardır. İlçe toprakları tamamen ovalıktır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Ovada buğday, arpa ve mercimek yetiştirilir. İlçe merkezi Harran Ovasında yer alır.

Harran, tarih boyunca kültür ve din merkezi olmuştur. Günümüze ulaşan tarihi eserlerin çoğu İslam eserleridir. Meşhur Harran Üniversitesinin sadece gözetleme kulesi ayaktadır. Diğer eserler arasında CumaCamii, Şeyh Hayat el-Harrani Türbesi sayılabilir. Bunların büyük kısmı yıkılmıştır.

Harran ve çevresinin diğer bir özelliği de ananevi kubbeli köy evleridir. Akçakale’ye bağlı bucak merkeziyken 19 Haziran 1987’de 3392 sayılı kanunla ilçe oldu. Eski ismi Altınbaşak’tır.

Hilvan: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 35.566 olup, 14.152’si ilçe merkezinde, 21.414’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 22, Gölcük bucağına bağlı 12, Ovacık bucağına bağlı 19 köyü vardır. Yüzölçümü 1278 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28’dir.

İlçe topraklarının batı ve kuzeybatısında Fırat Vadisi yer alır ve Güneydoğudan batıya doğru alçalan bir plato görünümündedir. Köyler genelde Fırat’ın kolları olan akarsu boyları ile Fırat Vadisinde toplanmıştır. Karacadağ eteklerinden kaynaklanan dereler Fırat’a karışır. Bu derelerin Fırat’a karıştıkları bölgede Hilvan Ovası yer alır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri arpa, buğday, üzüm, mercimek, susam ve pamuktur. Ayrıca az miktarda antepfıstığı nohut ve erik elde edilir. İlçede mer’a hayvancılığı yapılır. En çok koyun ve kılkeçisi beslenir. İlçede bir yem fabrikası ile halı ve yün ipliği fabrikaları vardır.

İlçe merkezi Diyarbakır-Urfa karayolu üzerinde yer alır. İl merkezine 54 km mesafededir.

1820 yılında Hacı Musa isimli bir şahsın aşiretiyle Haşin köyündekilerin göç ederek buraya yerleşmesiyle Karacurun adıyla kurulmuş ve diğer aşiretlerin de karışıp kaynaşmasıyla büyüyerek Hilvan ismini almıştır. Hilvan 1926’da ilçe merkezi haline getirilerek Urfa’ya bağlanmıştır.

Siverek: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 133.832 olup, 63.049’u ilçe merkezinde, 70.783’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 10, Bucak bucağına bağlı 8, Çaylarbaşı bucağına bağlı 6, Dağlarbaşı bucağına bağlı 6, Karacadağ bucağına bağlı 15, Karakeçi bucağına bağlı 8 ve Şekerli bucağına bağlı 6 köyü vardır. Yüzölçümü 4314 km2 olup, nüfus yoğunluğu 31’dir.

Yüzölçümü bakımından Urfa’nın en büyük ilçesi olup, topraklarının kuzeybatısında Fırat Vadisi, kuzey ve kuzeydoğusunda Ziyaret ve Gavurdağları ile Karacadağ yer alır. İlçe topraklarını Fırat’ın kolları olan Zengeçur Cem ve Hamdur çayları sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, mercimek, arpa, susam, çiğit ve pamuktur. Ayrıca az miktarda antepfıstığı, nohut, üzüm ve erik yetiştirilir. Hayvancılık ilçe ekonomisinde önemli yer tutar. Kıl keçisi ve koyun beslenir. İlçede süt ürünleri işleyen bir fabrika vardır. Kilim dokumacılığı ve keçecilik yaygın el sanatlarıdır.

İlçe merkezi Urfa-Diyarbakır karayolu üzerinde Siverek Kalesinin bulunduğu tepenin eteklerinde kurulmuştur. İlçe, Sümer, Akkat, Eti, Kamuk, Asur, Murri-Mittani, Roma,Sasani, Arap, Selçuklu ve Osmanlılar zamanında beylik ve hükümetlere başşehirlik yapmıştır. İl merkezine 92 km mesafededir.

Suruç: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 80.202 olup, 39.905’i ilçe merkezinde, 40.297’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 54, Murşitpınar bucağına bağlı 18 köyü vardır. Yüzölçümü 799 km2 olup, nüfus yoğunluğu 101’dir.

İlçe topraklarını kuzey ve doğudan Babahat, Geyvecik, Cudi ve Devreş dağları çevreler. Bu dağlar arasında Suruç Ovası yer alır. Yazın kuruyan cılız akarsular varsa da sulamada önemli değildir.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, çiğit, arpa, pamuk, kenevir, kendir, mercimek ve üzümdür. Ayrıca az miktarda antepfıstığı, nohut, susam yetiştirilir. Muşritpınar bucağında bulunan sınır kapısı vasıtasıyla sınır ticareti ekonomide önemli yer tutar.

İlçe merkezi, Suruç Ovasının ortasında kurulmuştur. Tarım ürünlerinin pazarlandığı canlı bir ticaret merkezidir. İl merkezine 43 km mesafededir. Suruç belediyesi 1891’de kurulmuştur.

Viranşehir: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 100.361 olup, 57.461’i ilçe merkezinde, 42.900’ü köylerde yaşamaktadır. Merkeze bağlı 39, Demirci bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 1431 km2 olup, nüfus yoğunluğu 70’tir.

İlçe toprakları dağlar ve ovalardan meydana gelir. Kuzeyinde Karacadağ, batısında Tektek Dağları yer alır. Dağlardan kaynaklanan sular. Habur Suyunun başlangıç kollarıdır. Bunların başlıcaları Büyükdere ve Arsanbaba Deresidir. Bitki örtüsü genelde steptir.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve mercimektir. Ayrıca az miktarda pamuk, çiğit, susam, üzüm ve erik yetiştirilir. Hayvancılık genelde Karacadağ eteklerinde yapılır ve en çok koyun beslenir.

İlçe merkezi Urfa-Nusaybin karayolu üzerindedir. İlçe çok eski devirlerden beri konaklama ve ticaret merkezi, aynı zamanda İpek Yolu üzerinde yer alıyordu. İl merkezine 80 km uzaklıktadır. Viranşehir belediyesi 1908’de kurulmuştur.

Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri

Peygamberler diyarı olarak adlandırılan Şanlıurfa tarih hazinesiyle dolu bir ilimizdir. Tarihi eserler bakımından zengin olan Şanlıurfa’da hazret-i İbrahim, hazret-i Eyyub ve hazret-i Şuayb’a (aleyhimüsselam) ait izler vardır. Hazret-i Âdem ile hazret-i Havva’nın bir müddet bu şehirde yaşadığı rivayet edilir.

Halilürrahman Camii: (Mevlid-i Halil): Selahaddin Eyyubi’nin yeğeni, Melik Eşref tarafından 1211’de yaptırılmıştır. Caminin yanında medrese odaları, hazire ve türbeler vardır. Bu cami, Şanlıurfa ve Güneydoğunun en büyük camisidir. 500 m2 üzerinde 2 minareli, bir büyük ve 35 küçük kubbe üzerine kurulmuştur. Selçuklu mimari tarzında yapılmıştır. Caminin yanında 17. asırda yapılmış bir havuz vardır. Bu havuz bir kanalla Ayn-i Zeliha (Zeliha Kaynağı) adı verilen 1500 m2 lik göle bağlanır. Nemrut isimli zalim bir kral, İbrahim aleyhisselamı bir tepe üzerinde kurdurduğu mancınıkla muazzam bir odun yığını hazırlatıp ateşe attırır. Fakat Allahü teala bu ateşi anında berrak bir göl haline getirir. Hazret-i İbrahim ateşe atıldığı ve ateşin onu yakmadığı Kur’an-ı kerim ve hadis-i şeriflerle sabittir. Bu göl ve havuzda bulunan balıklar kutsal sayılır ve halk tarafından yenmez.

Ulu Cami: Camii Kebir Mahallesindedir. Yapım tarihi kesin belli değildir. Urfa’nın en eski camisidir. Sekiz köşeli mimarisi ayrı bir özellik taşır. Avludaki kuyunun suyuna Îsa aleyhisselamın mendili batırılarak hastalara su getirildiği rivayet edilir. Eski asli ismi “Kızıl Kilise” olan bu yerde daha önceleri ay ve güneş tapınakları vardı. Nemrut Sarayı diye eskiden anılırdı. Taşları kızıl renktedir. Cami avlusunun doğu köşesinde Selahaddin Medresesi yer alır. Cami avlusunun batısındaki mezarlıkta Haçlılara karşı şehit düşen yedi kumandanın kabirleriyle Mevlana Halid-iBağdadi hazretlerinin mübarek oğullarına ait tek kubbeli türbe bulunmaktadır. Minarenin genişliğiyle uzunluğu eşittir. Halen saat kulesidir. Caminin içinde, 48, dışında 15 sütun vardır.

Rizvaniye Camii: Balıklı Gölün yanındadır. Rakka Valisi, Hamarizade Ahmed Rizvare Paşa 1736’da yaptırmıştır. 30 hücreli ve 2 dershaneli medresesi vardır. Bağdat’tan kütüphanesine iki katır yükü yazma kitap getirilmiş olduğu söylenir.

Hasan Paşa Camii (Tokdemir Camii): Gölbaşı MahallesiyleAharbaşı Çarşısı arasındadır. Tek kubleli kısmını Tokdemir adlı bir Türk beyi, yanındaki ana kısmı ise 1499’da Uzun Hasan adına Şeyh Yakup yaptırmıştır. Bu camiye sonradan üç kubbeli Hasan Paşa Camii eklenmiştir. Dikdörtgen avlunun doğusunda bulunduğu tahmin edilen medrese günümüze ulaşmamıştır. Yavuz Sultan Selim Han devrinde tamir ettirilmiştir. Daha sonraki tamirlerle de orijinalliğini kaybetmiştir.

Ak Cami (Nimetullah Camii): Nimetullah Mahallesinde olup, yapım tarihi kesin olarak belli değildir. Planı Edirne’de bulunan üç şerefeli camiye benzemektedir. Minaresi Urfa’daki minarelerin en uzunudur. Avluda mesire odaları ve türbeler vardır.

Hazret-i Eyyub Mağarası: Eyyub aleyhisselamın çile çektiği mağaradır. İl merkezinin 2 km güneyinde yer alır. Dar ve karanlık bir mağara olup, 4 basamakla inilir.

Dergah (Nakşın) Mağarası: Urfa Kalesinin eteklerindedir. İbrahim aleyhisselamın doğduğu mağara olarak bilinir. En çok ziyaret edilen yerlerdendir. Mağaranın yanındaki kuyudan çıkan suya zemzem denilir. Suyun tadı zemzeme benzemektedir. Bu bölgede yedi mağara vardır. Bir mağarada da İbrahim aleyhisselamın annesinin yattığı söylenir.

Hazret-i Şuayb Mağarası: Tarihi Şuayb şehrindedir. Bu şehir kalıntısı Şanlıurfa’ya 120 km uzaklıktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Devr-i Mesih” denilen yere (kiliseye) seyahatı esnasında hazret-i Îsa’nın geldiğini ifade eder. Havariler burada İncil’i hazin sesle okudukları için buraya “ruhavi” denir.

Hayat bin Kays Harrani Türbesi: Harran ilçesindedir. Büyük veli, alim Hayat bin Kays el-Harrani hazretleri medfundur. Ziyaret mahallidir.

Urfa Kalesi: Şehir yakınında Dambak Tepesindedir. M.Ö. 2000 yılında yapıltığı tahmin edilmektedir. Haçlı Seferleri sırasında önemli rol oynamıştır. Osmanlılar zamanında tamir ettirilen kale, iç ve dış olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Dış kale dört kapılıdır. İç kale 25 burçlu ve tek kapılıdır. Kale üstünde bulunan iki taş sütunun İbrahim aleyhisselamın ateşe atılmasında Mancınık olarak kullanıldığı söylenir. Kalenin arkasındaki mahalleye Kırk Mağara ismi verilir. Her evin bir mağarası vardır. Şehrin etrafını çevreleyen surların Harran Kapısı, Bey Kapısına ait Mahmudoğlu Kulesiyle bazı duvar ve burç kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir.

Birecik Kalesi: Birecik ilçesindedir. Kale 1900’de Haçlı ordusu tarafından işgal edildiyse de, şehir merkezi Türklerin elinde kaldı. Kale 56 m yüksekliğindedir.

Harran Şehir Harabeleri: Şanlıurfa’nın 44 km güneyindedir. Mezopotamya’daki çeşitli medeniyetlerin izlerini taşır. Hitit, Roma ve Türk devirlerine ait çok değerli tarihi eserler ve belgeler bulunmaktadır. Dünyanın ilk üniversitesi kabul edilen Harran İslam Üniversitesinin kalıntıları buradadır. 75 m yükseklikte olduğu sanılan “Rasat Kulesi”nin hala ayakta kalan 40 m’lik bölümü ilgi çekmektedir. Harran İslam Üniversitesi Urfa ile Akçakale arasındadır. Harran Ovası milletlerarası ölçülere göre dünyanın üçüncü ve Türkiye’nin birinci ve en verimli arazisidir. Güney Anadolu Projesiyle bu ova sulu tarıma geçerek Türkiye’de tarım üretiminde büyük bir patlama olacaktır.

Tarihçi Batlemyus’a göre, Harran’ı Sümerler M.Ö. 6000 senesinde kurmuşlardır. Harran yol manasına gelir. 1185’te Endülüslü Muhammed el Cübeyr Harran’ı gezdiğinde 2 üniversite, 2 hastane, düzgün, geniş caddeler, güzel evlerden bahseder. Sabit bin Kurra ile El Battani Harran Üniversitesinden yetişmiştir. M.Ö. 3000 senesinden M.S. 1260’ta Moğolların şehri yıkmasına kadar medeniyetlerin beşiği olan Harran’ın sırları hala çözülememiştir. İncelemeler devam etmektedir.

Tarihte ilk astronomi çalışmalarının başladığı yer olduğu sanılan Harran’da, kazı çalışmalarını 1952’de İngiliz Arkeolog S.Rice başlatmıştır. Bu kazılarda Babil Kralı Nabonid’in mezartaşı bulunmuş olup, Şanlıurfa Müzesindedir. Külah (arı kovanı) biçimli kerpiç yapı dünyada sadece bu bölgede bulunmaktadır. Harran elips biçiminde 5 m yükseklikte ve 4 km uzunluğunda bir duvarla çevrilidir. Kale duvarlarının Anadolu, Aslanlı, Bağdat, Musul, Rakka ve Halep kapıları vardır.

Selçukluların kurduğu, Moğolların yıktığı üniversiteyi Yavuz Sultan Selim Han yeniden inşa ettirmiştir.

Sumatar: Şuayip şehrine giden yol üzerinde bulunan bu eski şehir harabeleri Asurlulardan kalmadır. Hazret-i Şuayb’in mağarası da buradadır. Fırfırlı Kilisesi; çok eski bir kilisedir. Simetrik bir yapıdır.

Nemrud Tahtı: Urfa’nın güneybatısındaki dağ silsilesi içinde sarp ve yüksek bir tepenin zirvesindeki düz kayalığa bu ad verilmiştir. Düzlüğün gerisinde kayalara oyulmuş odunluklar bulunur.

Mesire Yerleri: Urfa’da tabii bitki örtüsü zayıf olduğundan fazla mesire yeri yoktur. Başlıca mesire yerleri şunlardır:

Aynızeliha Gölü: İl merkezinde olup, gölün etrafı kavak, söğüt, dut, nar ve incir ağaçlarıyla kaplıdır. Gölde yaşayan balıklar kutsal sayıldığından yenmez. Burası Urfa’nın önemli mesire yerlerindendir.

Halilürrahman Gölü: İl merkezinde olup, gölün etrafı söğüt ve çınar ağaçlarıyla kaplıdır. Göldeki balıklar kutsal sayıldığından yenmez. Turizm açısından önemli olduğundan çevresinde çeşitli tesisler yapılmıştır.

Karaköprü: İl merkezine 5 km mesafede, Karaköprü Köyünün yamaçlarında güzel bir mesire yeridir. Çevresi söğüt, kavak, nar ve dut ağaçlarıyla kaplıdır. Çok güzel soğuk su kaynağı da vardır.

Direkli: İl merkezinin kuzeybatısındaki Direkli Deresi çevresi ağaçlarla kaplı bir dinlenme yeridir. Bu bölgede ayrıca büyük bir yeraltı suyu vardır. Su çok tatlı olup, şifalı olduğu söylenir.


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 


  • VALİ GÜVENÇ : OLUP BİTENİ DİKKATLE TAKİP EDİYORUZ Sıcak çatışmanın devam ettiği öğle saatlerinde Ceylanpınar'a gelen Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç, burada kaymakamlığı ziyaret etti.
  • AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan başkanlığındaki heyet, Suudi Arabistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Savunma Bakanı Veliaht Prens Salman bin Abdulaziz'i Riyad'daki ofisinde ziyaret etti.

Sizde içinde Şanlıurfa kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Şanlıurfa kelimesi anlamı 698 defa okunmuştur. [241348] Şanlıurfa kelime anlamı, Şanlıurfa nedir, Şanlıurfa ne demek, Şanlıurfa sözlük anlamı

Paylaş