Ehl-I Hal Nedir

Ehl-I Hal Nedir ? Ehl-I Hal Ne demek ?

1-)EHL-İ HÂL



Tasavvufi halleri yaşayarak tadan, tanıyan mutasavvıf. Tasavvufi hayata giren insanlar belli başlı dört dereceye ayrılırlar. Bunlar talib, mürid, salik ve vasil adını alırlar. Talib, tasavvufi yola girmeye istekli olan kimsedir. Mürid, iradesiyle tasavvufa girmeyi seçmiş, iradesini mürşide teslim etmiş taliptir. Salik, tasavvufi eğitim sürecine (seyr'ü süluk) girmiş, nefsini arındırma, ahlakını güzelleştirme çabası içindeki müriddir. Vasil ise, eğitim sürecini tamamlamış, olgunlaşmış saliktir. Müride sahib-i vakt (vakit sahibi); salike sahib-i hal (hal sahibi, ehl-i hal); vasıla da sahib-i nefs (nefsin sahibi) denir.

Müridi ehl-i hal haline getiren seyrü süluk, amelleri ve bilgiyi geliştirme ve güzelleştirme çabasıdır. Bu çabanın temelini zahir (dış) ve batının (iç) kötülüklerden arındırılması, iyi hal ve niteliklerin kazanılması oluşturur. Bu çabanın başlıca yöntemleri ise az yemek (kıllet-i taam), az uyumak (kıllet-i menam), az konuşmak (kıllet-i kelam), sürekli zikir (zikr-i müdam), insanlardan uzaklaşmak (uzlet-i enam) ve sürekli düşünmektir (tefekkür-i tam).

Tasavvufi eğitim süreci (süluk), esfar-ı erbaa (dört sefer, dört yolculuk) adı verilen dört aşamada tamamlanır. Bu aşamalar sevrilallah (Allah'a yolculuk), seyri fillah (Allah'ta yolculuk), seyımaallah (Allah ile yolculuk), seyranillah (Allah'tan yolculuk) adlarını alır. Seyrilallah, Allah'a doğru yapılan yolculuktur. Bu yolculukla Allah dışındaki varlıklarla bağlar kesilir, Hakk'a yönelinir. Seyıfillah, çokluklar (kesret) dünyasının ötesindeki birliğe, vahdete ulaşmak çabasıdır. Sufi bu yolculukta Allah'ın vasıfları ile vasıflanır, ahlakı ile ahlaklanır. Seyımaallah, zahir ve batın ikiliğinden kurtulmaya yönelik yolculuktur. Bu yolculukla mutasavvıf bütün bağlardan kurtularak Cem' ve Ahadiyet makamına yükselir. Seyr-anillah, Hakk'tan halka dönmektir. Beka makamı da denilen bu son aşamada sufı vahdet-i kesret, kesret-i vahdet şeklinde görür ve insanları irşad etme yetkisi kazanır. Mutasavvıf ilk iki yolculukla velilik makamına, son iki yolculukla da mürşidlik makamına ulaşır.

Tasavvufi eğitim süreci içinde mutasavvıf nefsini arındırarak Kur'an'da anılan nefs makamlarına yükselir. Buna göre başlangıç halindeki nefs Nefs-i Emmare'dir (kötülüğe sürükleyen nefs, Yusuf, 12/53). Belli bir eğitim ve arınmadan sonra sufi ikinci mertebe olan Nefs-i Levvame (kendini kınayan nefs, Kıyamet, 75/2) makamına-yükselir. Daha sonra sırasıyla Nefs-i Mülhime (ilham ve keşfe mazhar olan nefs, Şems, 91/7), Nefs-i Mutmainne (tatmine kavuşmuş, huzur bulmuş nefs, Fecr, 89/27), Nefs-i Raziye (razı olan nefs, Fecr, 89/28), Nefs-i Marziye (Allah'ın kendisinden razı olduğu nefs, Fecr, 89/28) makamlarına yükselir. Bütün bu aşamalardan sonra sufi son mertebeye, Nefs-i Kamile (kemale ermiş, bütünüyle arınmış nefs) mertebesine yükselir.

Sülukü boyunca, salik kendisine ehl-i hal denilmesine sebeb olan çeşitli hallere maruz kalır. Bu haller, kişinin irade ve kasdı olmaksızın kalbe gelen duygu ve anlamlardır. Hallere, kendiliğinden gelen anlamında varid (çoğulu varidat) denilir. Haller Allah vergisidir, salikin çabası, isteği ile bir ilgisi yoktur. Fakat salik çalışmadıkça hallerin gelmesi de düşünülemez. Salik iyi ve güzel ameller işledikçe, nefsini arındırdıkça Allah da bir bağış olarak halleri gönderir. Haller sürekli ve kalıcı değil, değişken ve kısa sürelidir. Fakat sufi ibadet ve mücahedesiyle hallerin kendisinde yerleşmesini, kökleşmesini sağlayabilir. Salikte yerlesen. böylece süreklilik kazanan haller makam adını alır. Bu nedenle halin vehbi olmasına karşılık makamın kesbi olduğu kabul edilir. Salikin ruhsal yükselişinde önemli etkileri olan haller genellikle zıt anlamları dile getiren ikili gruplar halinde ifade edilir. Bunların başlıcaları Havf (Korku) ve Uns (Neşe), Kurb (Yakınlık) ve Bu'd (Uzaklık), Gaybet (Kendinden geçme) ve Huzur (Kendine gelme), Mahv (Kötü niteliklerin yok olması) ve İsbat (İyi niteliklerin ortaya çıkması), Sahv (Uyanıklık) ve Sekr (Sarhoşluk), Setr (Perdelenme) ve Tecelli (Açılma, Keşf), Hayret (Şaşkınlık) ve Temkin'dir (Kararlılık).

Mutasavvıflara göre, dini hakikatler hakkındaki bilgiler hallere dayanır. Bu bilgilerin kitap okumayla, metin ezberlemeyle elde edilen bilgilerle bir ilgisi olmadığı gibi, akıl yürütmelerle, mantık kurallarıyla elde edilen bilgilerle de karşılaştırılamaz. Hallerin bilgisi, mutasavvıfın amel ve ibadetlerinin neticesi olarak ortaya çıkan ve doğrudan tecrübeye dayanan bilgidir. Bu nedenle bütün bir tasavvufi bilgi, hallere dayanır. Dolayısıyla ehl-i hal olan fukaha bilgilerini kitaplardan, ehl-i nazar olan kelamcılar bilgilerini akıl yürütmelerden ve mantık kurallarından alırlarken mutasavvıflar keşf ve ilham yoluyla bilgilerini doğrudan Allah'tan alırlar. Tasavvuftaki bütün bu anlayış, yorum yaklaşım, kavram ve tabirler İslam'ın ilk dönemlerinde, özellikle Hz. Peygamber, sahabe ve Tabiun devirlerinde görülmeyen hususlardır. Bu anlayışlara söz konusu dönemlerde hiç rastlanmadığı gibi bu kavramlar da asla kullanılmamaktaydı. Genellikle bu kavram ve tabirler tasavvufun kurumlaştığı hicri altıncı asırdan sonra İslam literatürüne girmiştir.

Ahmed ÖZALP


Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Kelime Türü Nedir ?

Bu kelime Dini bir Terimidir.

Sizde içinde Ehl-I Hal kelimesi geçen bir şeyler paylaşın !

Ehl-I Hal kelimesi anlamı 52 defa okunmuştur. [241756] Ehl-I Hal kelime anlamı, Ehl-I Hal nedir, Ehl-I Hal ne demek, Ehl-I Hal sözlük anlamı

Paylaş