Sadri Maksudi Arsal Biyografisi
Sadri Maksudi Arsal : Sadri Maksudi Arsal akademisyen, milletvekili
İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti Devlet Başkanı
1878 yılında Kazan'da doğdu. 1895-1896 yıllarında bir yıl süreyle Kırım'da Gaspıralı İsmail'in talebesi oldu. Genç yaşta İsmail Gaspıralı'nın yanında bulunmak milli duygularının gelişmesinde önemli rol oynadı. 1901 yılında Kazan'daki Rus Öğretmen Okulu'nu bitirerek Paris'e gitti. Sorbon Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. 1906 yılında memleketine döndü. 1907-1912 yılları arasında Rus Çarlığı parlamentosu olan Duma'da milletvekilliği yaptı. Mecliste yaptığı ateşli konuşmalarla Rusya Türklerinin ve Osmanlı Devletinin haklarını savundu.
1917 Ekim ihtilaliyle Çarlık Rusyası sona erdi, Sovyetler Birliği kuruldu. 22 Temmuz 1917 tarihinde İç Rusya ve Sibirya Millî-Medenî Türk-Tatar Muhtariyeti kuruldu. Sadri Maksudi bu özerk devletin meclis ve devlet başkanı oldu. Böylece 1552'den beri Rus tutsaklığı altında bulunan Tatar Türklerinin, kısa süreli olsa da, ilk devlet başkanlığını yaptı. Rus komünistleri, 1917-1920 arasında kurulan bütün özerk veya bağımsız Türk devletlerini yıktı.
Sadri Maksudi köylü kılığına girerek Finlandiya'ya kaçmak zorunda kaldı. Kaçışı ve ikameti, bugün de mevcut olan Finlandiya Türk Tatar Cemaati tarafından sağlandı.
1920-1925 yılları arasında Sadri Maksudi Paris Barış Konferansı'nda Türklerin haklarını savundu. Sorbon Üniversitesi'nde dersler verdi. Atatürk tarafından Türkiye'ye davet edilince ailesiyle birlikte Ankara'ya geldi. Hukuk Fakültesi'nde Türk Hukuk Tarihi Kürsüsü'nü kurdu. 1925 yılından 1950
yılına kadar Ankara ve İstanbul Hukuk Fakültelerinde hukuk tarihi, Türk Hukuk Tarihi, hukukun umumi esasları, hukuk felsefesi derslerini verdi.
1931-1939 yılları ile 1950-1954 yılları arasında üç dönem milletvekilliği yaptı. 1950-1951 yıllarında Türk Parlamento Grubu Başkanı olarak Avrupa Konseyi'nde Türkiye'yi temsil etti.
20 Şubat 1957 tarihinde vefat etti.
HAKKINDA YAZILANLAR
Sadri Maksudi
Sadri Maksudi devlet adamlığı ve siyasetçiliği yanında hukukçu, tarihçi, dilci ve milliyet nazariyatçısı bir sosyologdur.
Sorbon'da Türk tarihi hakkında dersler vermiştir. "Büyük Millî Emeller" adlı makalesi daha 1911 yılında, Sadri Maksudi Kazan'da iken, Türk Yurdu dergisinde yayımlanmıştı. "Türk Tarihinin Telkinatı" adlı makalesiyle Türk tarihine ait çeşitli makaleleri 1925'te Türk Yurdu'nda yayımlanıyordu. 1925 Ağustosu'nda Türk Yurdu'nda çıkan makalesinin adı "Türk Birliği" idi. "Türk Dili İçin" adlı çok önemli kitabı 1930 yılında Türk Ocağı yayınları arasında çıkmıştı. Bu eser yayımlanmadan önce Mustafa Kemal tarafından okunmuş ve Atatürk'ün "Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir" sözleriyle başlayan ünlü vecizesi Atatürk'ün el yazısıyla kitabın başına konmuştur. Bu söz neredeyse kelime kelime Sadri Maksudi'nin kitabına dayanmaktadır ve eserin çok güzel bir özeti mahiyetindedir. Kitapta Türk dilinin zenginliği çok sayıda örneğe dayandırılarak ortaya konulmuştur. Kitabın ana fikri Türkçeye dayanan bir bilim dili yaratmak ve Türk dünyasında dil birliğini sağlamaktır. Sadri Maksudi'nin 1947'de yayımlanan Türk Tarihi ve Hukuk eseri, bilhassa Köktürk anıtları ve Kutadgu Bilig'e dayanarak Türklerin hukuk ve devlet anlayışını ilmî yollarla gözler önüne serer.
Sadri Maksudi Arsal'ın Türkçülük açısında en önemli eseri 1955'te yayımlanan 'Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları'dır. Her Türk milliyetçisinin başucu eserlerinden biri olması gereken bu kitap, dünyadaki milliyet nazariyelerinin de şaheserleri arasına girecek mükemmeliyettedir. Kitapta işlenen en önemli fikir, milliyetçiliğin insan ve cemiyet hayatının tabiî bir neticesi olmasıdır. Bu fikriyle Sadri Maksudi milliyetçilik fikrini, biyoloji ve sosyolojinin ilmî temellerine oturtur. Milleti teşkil eden unsurlar arasında ırk bir mayadır ve bu maya etrafında derlenip çoğalan bir topluluk ortak bir tarih, dil ve kültür ile yoğrularak milleti oluşturur. Tarih içinde meydana gelen ortaklıklar, farklı soydan gelmiş bazı insanları bile aynı millete mensup olma hissiyle bir araya getirir.
ANMA
2007 ölümünün 50. yıldönümüdür. Bu sebeple torunları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi 13 Mayıs 2007'de onun için bir bilim toplantısı düzenlediler. Toplantıda Ahmet Mumcu, Ahmet B. Ercilasun, Taha Akyol, Nadir Devlet, Salavat İshakov (Moskova), Okan Daher (Finlandiya), Timur Kozirev (Kazakistan) ve Rafael Muhammedinov (Tataristan) birer bildiri sundular.
HAKKINDA YAZILANLAR
SADRİ MAKSUDİ ARSAL'DAN ALINTILAR
20 Şubat 203Cbr>
Türkiye'de Türkçülüğün ilk temellerini atan İdil-Ural Türklerinden, İç Rusya ve Sibirya Müslümanları Muhtar Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Sadri Maksudi Arsal'ı vefatının 52. yılında saygıyla anıyoruz.
ÇATIDAKİ ÇATLAK
Çar 2. Nikola 2. Duma’yı dağıtırken, bir fermanla seçim kanununu da değiştirmiş, bu arada Türkistanlıları, Kırgız ve Kazakları seçmek ve seçilmek, yani Duma’ya temsilci göndermek hakkından mahrum etmişti.
3. Duma’ya da seçilerek giren ve kendisini sadece Kazan eyaletinin değil, Bütün Rusya Müslümanlarının (Rusya’da “Türk” kelimesi yasak ve tabu olduğu için, “Rusya Müslümanları” deyimi Rusya Türkleri için klasik bir etiket ve sadece dini değil, milli ideallerin de arkasında saklandığı bir paravan olarak kullanılmıştır)temsilcisi sayan Sadri Maksudi 3. Duma açıldığından beri bu durumu protesto etmek için bir fırsat arıyor, bir türlü bulamıyordu.
Günün birinde, bir Duma üyesi kürsüye çıkıp Duma binasının çatısında çatlak bulunduğunu, bunun bir an evvel tamir edilmesi gerektiğini söyler. Sadri Maksudi, bunu fırsat sayarak, hemen söz ister ve kürsüye çıkıp şöyle der: “Duma’nın maddi çatısındaki çatlak hiçbir şey değildir. Asıl Duma’nın manevi çatısında çatlak vardır. Bu çatlak burada, aramızda Rusya halklarının mühim bir kısmını teşkil eden Türkistanlıların, Kırgız ve Kazakların temsilcilerinin bulunmamasıdır!”
Sadri Maksudi’nin bu çıkışı sadece Rusya’daki Türk basınında değil, Rus basınında da şöhret kazanmağa başlaması bu konuşmasından sonra olmuştur.
VOTKA SATIŞI
Rus hükümeti şeytani bir politika uygulayarak, Türkistan’da ve başka yerlerde Türk şehir ve köylerinde, votka satış yerleri açtırmıştı. Maksat Müslümanları içkiye alıştırıp dejenere etmekti.
Sadri Maksudi bunu protesto eder. Protestosu etkili olur. Birkaç zaman sonra söz konusu votka satış yerleri kapatılır.
KIRGIZ TOPRAKLARI
Ruslar yıllarca Kazan Türklerine uyguladıkları bir usulü, o sıralarda, Türklerine uygulamaya başlamışlardı. Kırgızların topraklarını şu veya bu bahane ile ellerinden alıp, oraya Rus köylülerini yerleştiriyorlardı. Sadri Maksudi hükümetin niyetini açığa vurmaktan çekinmeyerek, durumu protesto eder.
PANİSLAMİZM SUÇLAMASI ÜZERİNE
1909 yılında Duma’da Müslüman üyeler Panislamizm’le suçlanırlar. Sadri Maksudi bu suçlamalara şöyle karşılık verir: “Burada Müslüman Fraksiyonu Rusya’nın çeşitli yerlerinde yaşayan, aynı dine inanan ve aynı dili konuşan Müslümanları temsil eden mebuslardan ibarettir.
Çeşitli bölgelerde yaşayan Müslüman ahalinin aynı baskılar altında aynı sıkıntıları çekmesi gayet tabi olup, Duma’daki Müslüman vekillerinin de kollamaları icap eden menfaatler bütün Müslümanlar için birdir. Bizleri yabancı Panislamizm doktrini değil, yaşama içgüdümüz birleştirmektedir. Biz müşterek dinimizin hususiyetlerine ve milli özelliğimize bağlıyız.”
SADAKAT ŞARTLARI
Türkiye ile Bulgaristan arasında baş gösteren siyasi gerginlik sonucu Rusya’nın Türkiye’ye savaş ilan etmesi görüşmeleri devam ederken, Sadri Maksudi Rusya Türklerinin böyle bir savaşı asla istemediklerini ve bu harbin onların ruhunda çok acı bir facia yaratacağını belirterek, Türklerin Rusya’ya sadakatleri için 2 şart öne sürer:
1. Rus ordusu saflarında bulunan Müslüman Türk askerler Osmanlı ordusuna karşı savaşa sürülmeyecek
2. Rus Çarlığı İstanbul ve Boğazlar üzerindeki emperyalist iddialarından vazgeçecek
PANTÜRKİZM SUÇLAMASI ÜZERİNE
Rus basınında bu sadakat şartları büyük fırtına koparırken, kendisine karşı yöneltilen Pantürkizm suçlamalarına, Rus milliyetçilerini çileden çıkaran şu karşılığı vermiştir: “Dünyada büyük bir Türk milleti vardır, olmuştur , olacaktır ve bu milletin varlığına ve geleceğine hiçbir kuvvet engel olamayacaktır.”
20 KASIM 1917, İÇ RUSYA VE SİBİRYA MÜSLÜMANLARININ MUHTARİYETİ VE MECLİSİN AÇILIŞI
Sadri Maksudi’nin meclis açılışında yaptığı konuşmadan bir bölüm: “Bundan 3-4 asır önce Şimal Türklerinin hükümeti ve hakimiyeti devrilip yıkılmıştır. Kendileri hayatlarını kurtarmak için kırlara kaçmış ve ormanlara sığınmışlardı. Bu kırıntı halinde kalmış, aşağılanmış millete, milli şuurun tecelli edeceği kimin aklına gelirdi? Bu milli şuurun hiçbir zaman sönmediğini işte şimdi gözlerimizle görüp, milli mevcudiyetimizi dünyaya ispat ediyoruz… Türk milletinde olduğu kadar medeniyet kabiliyeti hiçbir millette yoktur. Bunu bütün aleme karşı iddia edebiliriz… Başkaları Türk-Tatar milleti bitti diye zannettilerse de, bu millet bitmedi ve bitmeyecektir. Türklerdeki medeniyet doğurma kabiliyeti tarihle sabittir… Biz geçmişimizin aydınlık ve şanlı günlerini hatırlamalıyız. Geleceğimiz de parlak olacaktır.”
Sadri Maksudi meclisin geçici tüzüğünü okuyor ve Azerbaycan, Türkistan gibi yerlerdeki kardeş Türk kavimlerine olayı telgrafla bildirmeyi teklif ediyor. Teklif oy birliği ile kabul ediliyor ve Sadri Maksudi 23 Kasım’da Cumhurbaşkanı seçiliyor.
SADRİ MAKSUDİ FİNLANDİYA’DA
Bolşevik İhtilali’nden sonra çok zorlu koşullar altında Finlandiya’ya kaçabilen Sadri Maksudi Arsal, iltica ettiği Finlandiya’da oturma izni almak istemekte, ancak ülkede Rusya ile bağlantısı bulunan hiç kimseye kesinlikle oturma izni verilmemektedir.
Sadri Maksudi Finlandiya İçişleri Bakanına gider:
- Biz Rus değiliz, sizinle aynı ırktanız. Hatta vaktiyle Duma’da, bizim mebuslarımız sizin haklarınızı müdafaa ettiler. Halbuki siz bugün bizim bir müddet kalmamıza bile izin vermiyorsunuz.
(Rus Hükümeti, 1910 yılında, egemenliği altında bulunan Finlandiya’nın muhtariyetini biraz daha sınırlandırmak için bir kanun hazırlar. Bu kanun görüşülürken, Sadri Maksudi Finlandiya’nın muhtariyetini hararetle müdafaa eden bir konuşma yapar)
- Evet hatırlıyorum. Duma’da Sadri Maksudi diye biri bizi müdafaa etmişti… O pek muhterem ırkdaşımızı tanıyor musunuz? Acaba şimdi nerededir?
- İşte karşınızda..
- Siz ha?... Siz misiniz?... Niçin daha evvel söylemediniz?
Bakan Sadri Maksudi’yi kucaklar, özür diler ve bir müddet sonra ikamet belgesini bizzat kendisi Sadri Maksudi’nin kaldığı yere getirir ve O’na hükümetin misafiri olduğunu söyler. 1918-19 yıllarında Sadri Maksudi Finlandiya Türklerinin sayesinde hayatının en rahat dönemlerinden birini yaşar.
20 EYLÜL 1937 2. TARİH KONGRESİ, TÜRKİYE
Sadri Maksudi’nin sunduğu bildiriden bir bölüm:
“Beşeriyet tarihinde hiçbir ırk Türkler kadar devlet kurma kabiliyetini gösterememiştir… Türkler, başka milletler üzerinde hakim devlet olarak, hiçbir zaman zulme istinaad etmemişler, zaman ve muhitin seviye ve kabiliyetine göre, azami adaleti, azami kanuniliği ve toleransı göstermişlerdir.”
VE SADRİ MAKSUDİ’NİN ATATÜRK VE TÜRKİYE SEVGİSİ
Fransızca yazdığı ve basılmayan ikinci kitabı “Türkçülük” ün daktilo edilmiş iki nüshasından birinin kapağında (daha doğrusu kapağına fazladan yapıştırılmış bir sayfa üzerinde) Sadri Maksudi’nin mirasçıları için sürpriz oluşturan bir Türkçe el yazısı bulunmuştur. Arap harfleri ile yazılmış bu el yazısı şöyledir:
“Türk ırkının kurtarıcısı, Türk tarihinin en büyük siması, Türklük için namı mukaddes kalacak muhterem ve muazzez Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine hudutsuz ihtiramatımla beraber takdime cesaret ediyorum…”
Büyük Türkçü Sadri Maksudi Arsal Mustafa Kemal Atatürk’ün tek bir sözü ile her şeyi bir tarafta bırakarak Türkiye’ye gelmiş ve Türk Dünyası’na hizmetlerini Türkiye’de devam ettirmiştir. Türkiye’ye gelişini şöyle anlatır:
“Vapur Çanakkale’den geçerek, Marmara Denizi’nde girdiği zaman, tasavvur edilmez bir heyecan içinde kaldım. Önümüzde uzanan mavi denize baktım ve kendi kendime şöyle bağırdım: İşte şimdi kendi denizimde, kendi toprağımda,kendi ülkemdeyim. Bu deniz benimdir, bu toprak, bu vatan benimdir, dedim. Burada herhangi bir Avrupalının kendi ülkesinde olduğu gibi, serbest, hür bir ferdim. Bana kendi ırkımdan başka hiç kimse karışamaz, kimse tahakküm edemez. İşte insana bahtiyarlığın ve saadetin ne demek olduğunu öğreten his… Bu bir Türk için hayattır….”
Alıntılar Sadri Maksudi Arsal'ın kızı Adile Ayda'nın 1991 yılında Kültür Bakanlığı tarafından basımı yapılan "Sadri Maksudi Arsal"isimli kitabından yapılmıştır.
HAKKINDA YAZILANLAR
Alper Alp: "Sadri Maksudi ve Tatar Milli Hareketi"ni anlattı
10 Şubat 2014
Türk Ocakları Genel Merkezi Ocakbaşı’nın bu haftaki konuğu “Sadri Maksudi ve Tatar Milli Hareketi” isimli konuşması ile Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Alper ALP idi.
Program Genel Sekreterimiz Prof. Dr. Mehmet ŞAHİNGÖZ’ün konuşması ile başladı. Sn. ŞAHİNGÖZ; Cumhuriyetimizin kuruluşu ve inşasında katkısı ve emeği olan çok sayıda Türkistanlı aydın var. Üniversitelerimizin kuruluşunda da bu isimlerin etkin rol oynadıklarını çeşitli kürsüler kuruduklarını biliyoruz. Sadri Maksudi ARSAL’da bunların en önemlilerinden bir tanesi, gerek Tataristanda ve Ceditçilik Hareketi içinde yaptıkları gerekse Türkiye’deki hizmetleri takdire şayandır diyerek düşüncelerini belirttikten sonra Sn. ALP’i takdim ederek kürsüye davet etti.
Sn. ALP; Tatar halkı ile Türk halkı esasen birbirine çok benziyor. Kahramanlarımız, hikayelerimiz, adetlerimiz birbirine çok benziyor. Bizim kahramanlarımız onlar içinde çok önemlidir. Osmanlı döneminden itibaren pek çok Tatar aydını ülkemize gelmiştir. Sadri Maksudi bunların en önemlilerindendir.
Sadri Maksudi 1881’de Kazan’da doğmuştur. 1900 yılında Hukuk tahsili için Paris’e gidiyor. 1906’da Kazan’a dönüyor ve 1907 yılında Duma Meclisine milletvekili olarak seçiliyor. 1919’da Bolşevik Devriminden sonra tekrar Paris’e yerleşiyor ve Türkiyat çalışmaları yapıyor. 1925’de Sorbon Üniversitesinde Profesör oluyor. 1925 yılında Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye geliyor. Hukuk fakültesinin kurulması çalışmalarında yer alıyor ve fakültede hocalık yapıyor daha sonra Atatürk’ün isteğiyle Türk Tarih Kurumu azalığına seçiliyor. Sadri Maksudi’nin yetişmesinde ağabeylerinin çok büyük katkısı vardır. Dönemin önemli aydınlarını ve eserlerini bilen entelektüel bilgi ve birikimi olan bir insandır.
Sadece Kazan Müslümanlarına değil tüm Dünya Müslümanlarına hizmet etmeyi amaçlıyorlar.
Sadri Maksudi’nin birkaç eserini burada sizlere tanıtmak istiyorum.
Milli Roman Maişet, ceditçilik okulları için yazdığı hikaye türünde olan eseridir. İlm-i Arz, yine cedit mektepleri için yazdığı ders kitabıdır. Angliga’ya Seyahat, seyahatlerini kaleme aldığı eseridir. Ayrıca Robinson Cruse hikayesinin de kısa bir tercümesini yapmıştır.
1552 yılında Kazan Ruslar tarafından işgal edildikten sonra Tatar toplumu içine kapanıyor ve milli bir çizgi elde ediyor. Ceditçiliğin geliştiği önemli bölgelerdendir Tataristan, Gaspıralı milli okular kurarak Müslüman toplumu yüceltecek ve ileriye götürecek milli aydınlar yetiştirmeyi hedefliyor. Ceditçilerin birinci önceliği topluma hizmet etmektir.
1906’da Rusya Müslümanları 3. Kurultayından itibaren siyasi faaliyetlere başlıyor ve siyasi bir lider olarak ön plana çıkıyor. 1907 ve 1917 yılları arasında ağabeyini sahibi olduğu Yıldız gazetesinde önemli yazıları ve makaleleri yayınlanmıştır. Yıldız gazetesinde kendi siyasi çalışmalarının yanı sıra Rusya Müslümanlarının siyasi kültür ve bilinç kazanması içinde yazılar yazıyor. O dönem Rusyasında çalışan vasıfsız işçilerin hemen hepsi Tatarlardan oluşuyor. Bu durumun değişmesinin eğitimle olacağını savunuyor ve bunun için çalışmalar yapıyor.
Rusların eğitim konusundaki yaptırımlarına şiddetle karşı çıkıyor. Müslüman bayramlarının da Rusya’da resmi tatil olması için çalışıyor. Bu konuda kamuoyunu etkin bir biçimde kullanarak pek çok yerde toplantılar ve protesto gösterileri yapılıyor. İmamların askere alınması konusundaki çalışmalar yürütüyor ve başarıya ulaşıyor. 1913’ten itibaren imamlar askere gitmiyorlar.
Başkurt ve Kırgızların topraklarına el konuluyor ve bu topraklara Rus köylülerinin yerleştiriliyor. Verimli topraklara Rus köylüsüne veriliyor. Bu olay pek çok yerde nüfus yapısını değiştirip etnik çatışmalara sebep olmuştur.
Rus Duma Parlamentosunda Türkiye lehine konuşmalar yapıyor. O dönemde yaptığı öngörülerinde haklı çıkıyor. 1. Dünya Savaşı başlamadan Rus-Osmanlı ittifakının gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyor. Alman tehlikesine dikkat çekiyor. Almanların Osmanlıca gazete çıkardığını hatırlatarak Kafkasya’da Alman emellerine dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu öngörülerinde haklı çıkmıştır.
Ruslar, Panislamizmi her zaman kendileri için tehdit olarak görüyorlar. Sadri Maksudi ve Ceditçilerin İttihat Terakki ajanlığı suçlamalarında bulunuyorlar. Pek çok Müslüman aydınını bu sebeple sınır dışı ediyorlar.
Tatar Milli Hareketi millet ismi olarak Türk’ü dil olarakta Türkçe’yi kabul ediyor. Rusya Müslümanları için Türklük ve İslamiyet birbirinden ayrılamaz birer olgudur.HABER
Tataristan’da Türkiye rüzgarı: Yıldırım iş forumuna katıldı, Sadri Maksudi heykelini açtı
8 Aralık 2016
Türk şirketlerinin 2 milyar dolara yakın yatırımlarına evsahipliği yapan Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde dün “Türkiye rüzgarı” esti. Rusya gezisinin son gününde başkent Kazan’a gelen Başbakan Binali Yıldırım, Tataristan-Türkiye İş Forumu’na katıldı.
Kazan’da Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov tarafından havaalanında karşılanan Yıldırım ve beraberindeki bakanlar, ekonomik işbirliği konularının ele alındığı forumda hazır bulundu. Tatar yetkililer tarafından bölgenin yatırım olanakları hakkında verilen brifingi dinleyen Yıldırım, daha geniş işbirliğinin imkanları olduğunu, ilk etapta karşılıklı uçak seferlerinin arttırılmasını hedeflediklerini vurguladı.
Sık sık Tataristan’ı ziyaret eden Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de Türk şirketlerinin yurtdışı yatırımlarında en fazla verimlilik aldıkların yerlerin başında Tataristan’ın geldiğini vurguladı.
Tatar lider Minnihanov ise ilişkilerde soğukluk döneminin geride kaldığını, aktif olarak çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.
Yıldırım, Minnihanov ve Tataristan’ın ilk cumhurbaşkanı Mirtimer Şaymiyev daha sonra Kazan’daki İstanbul Parkı’na Türk tarafının hediyesi olarak dikilen, ünlü Tatar-Türk devlet adamı ve düşünür, Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından Sadri Maksudi Arsal’ın heykelini açtılar.
Yıldırım, Minnihanov ve Şaymiyev daha sonra heykelin önünde birlikte fotoğraf çektirdiler.
Maksudi, hem Rusya Dumasında, hem de cumhuriyetin ilk yıllarında TBMM’de milletvekilliği yapmış bir şahsiyet olarak anılıyor.
Yıldırım ve beraberindekiler Kazan’ın ünlü Kul Şerif Camii’ni de gezdiler. Heyettekiler, camide namaz kıldı.
Bu bilgi faydalı oldu mu ?