Şükrü Karaca Kimdir ?

Şükrü Karaca Biyografisi

Şükrü Karaca Kimdir ? Biyografisi, Hayatı, Eşi, Nereli, Kaç Yaşında, Öldü mü ?

Şükrü Karaca : Şükrü Karaca yazar, şair
CHP Genel Başkanı Danışmanı
1956 yılında Tokat'ın Reşadiye ilçesi Kabalı Köyü'nde doğdu. Tokat Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1974). İlkokul öğretmenliği sırasında Hukuk Fakültesi'nde okudu. Avukatlık yaptı. DYP Eski Genel Başkanı Tansu Çiller'in danışmanlığını yaptı.
Şiirleri Töre, Doğuş, Kültür ve Sanat, Erguvan, Dolunay, Türk Yurdu gibi dergilerde yayınladı.
5 Ocak 2014 tarihinde Ankara'da vefat etti.
ESERLERİ:
Şiir:
Ânestü Nârâ İstanbul 1993, Ötüken Neşriyat

Roman:
Dünyayı Dolduran Kiraz Ankara 1990, Vadi Yayınları
HAKKINDA YAZILANLAR
1991 yılında Diyanet Vakfı Dış İlişkiler uzmanı, Diyanet'in Hz. Muhammed'e sevgiyi anlatan dal olan na't yarışması ikincisi, Allah aşkını anlatan şiir dalı olan münacaat yarışması birincisi... Stratejist, şair, yazar, avukat. Kendisiyle pek anlaşamasa da 1994 yılında çalışmaya başladığı Çiller'e danışmanlık günleriyle hafızalara kazındı. DYP'de Mehmet Ağar, ANAP'ta Erkan Mumcu ile çalıştı. 1999'da DYP Ankara Milletvekili adayı oldu.
Başbakan Erdoğan'ın teknik kadrosunu yakından tanıyor, çoğuyla da eski dost, hatta ağabeyi konumunda... Bir yıldır Kılıçdaroğlu ile siyasi danışman olarak bire bir çalışıyor.
İlginizi çekerse Şükrü Karaca'nın kadim dostu merhum Elçibey'in zor günlerinde Nahçıvan'ı ziyaretinde okuduğu 'Yemen Türküsü'nü 'Elçibey Yemen Türküsü' yotube'ta izleyebilirsiniz.
HABER
Kılıçdaroğlu'nun A takımında 3 danışman
9 Ocak 2013

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun üç önemli danışmanı: Veli Özdemir, Rasim Bölücek, Şükrü Karaca...

Karaca: Mansur Yavaş Ankara'ya hayırlı olsun
15 Aralık 2013
Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Şükrü karaca twitter hesabından CHP’nin Ankara adayı hakkında ilginç bir mesaj paylaştı.
Şükrü Karaca twitter’dan paylaştığı mesajında “Değerli dostum güzel halk adamı Mansur Yavaş Ankara'ya hayırlı olsun” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakınındaki isimlerden biri olan Karaca’nın attığı bu mesaj, CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına Mansur Yavaş’ı aday göstereceği şeklinde yorumlandı.ŞÜKRÜ KARACA'NIN NAT ŞİİRİ
NAAT
ŞÜKRÜ KARACA (1956)

Çöl bir gül mekânıydı, gül mevsimindeydi o gece
Açmıştı tek gülünü güllerin sultanı Âmine.

Koptu kırk yerinden rüyaları müşriklerin
Şaşırdı Ebu Bekir çoğalan sürülerine.

Âmine’nin kucağındaydı işte Efendisi
Bekliyordu bir süt denizi gibi Halîme.

Kapıları muştulardı güvercin;
“kalk ey Muttalip uyan!”
Hamza’nın kılıcı ayaklandı Hamza’dan önce.

Akıl bir şehre hiç böyle uğramamıştır
Sorular şehridir artık bir uçtan bir uca Mekke.

Ellerinde aşk sancağı yağdı melekler
Ve bir düğün evi gibi şenlikli Kâbe.

Doğdu işte, doğdu adı doğmadan konan
O’na dönsün sırt çeviren ateşe.

En soylu taylarına hazırlandı küheylânlar
Civanlar şehadet libasın biçtirdi bile.

Uyan ey Mekke uyan, sar Beytullah’ı
Bildiğin ne varsa unut ve bekle!


II
Cebrâil
Efil efil esen bir cennet rüzgârı
“İşte bu!” dedi.
“Bu sabî”
Ardından
Bulutları dağıtan bir uğultu
Melekler bir ağızdan
“İşte bu”, dediler birbirlerine,
“İşte doğdu!”

Ölüler bir daha hayıflandılar
Yeryüzünün bütün ölüleri.

Bir el usulca okşadı köleleri
Döküldü sırtlarından kabuklar
O günün garib sevinciyle
O günkü güneşin doğduğu yere
İşaret koydular
Kendilerince
Köleler, yetimler ve çocuklar.

Âmine
Doğan güne karşı tuttu çocuğu
Dünya kabaran bir gül tomurcuğu
Çocuk ne yana baksa, Mikail orda kurar sofrasını
Meyveye duracak ağaçlar filizlenir
Ardarda güzelleşir Mekke’nin bebekleri
Mekke’nin bu nazardan emîn bebekleri
Çocuk ne yana baksa o yana bakar Azrail
Eskilerin toprağa dökülür gözleri
Eskiler bilinen eskiler değil
Cebrail, Âmine’den aldı çocuğu
Gözlerine baktı
İki deniz birbirine aktı ve buluştu
Cebrâil nerdeyse tutuşacaktı
“Muhammed!” dedi
“Muhammed, Muhammed, Muhammed’sin sen!”
Melekler tek ağız, tek beden
Sallallâhü Aleyhi Vesellem
Sallallâhü Aleyhi Vesellem!

III
Senin hiç gülün oldu mu Hıra Dağı
Pınarın suyun oldu mu
Kucağın hiç böyle nurlu muydu Hıra Dağı
Hiç böyle titredin mi derinden
Hiç üşüdün mü
Kalbin hiç böyle durdu mu?
Ey dağların bilgesi,
Olmazları unut,
Unut şimdi bütün bildiklerini.

Mekke uyuyor musun?
Başına devlet kondu, sen uyuyor musun?
Talihin başa döndü, sen uyuyor musun?
Tomurcuk güle döndü, Hıra bir misk ambarı
Üstüne açılırken kelâmın kapıları
Mekke uyuyor musun?

Hıra
Bezm-i Elest’ten hâtıra
Bir dost sofrası
Rüyaların söylediği visâl yeri burası
Akıllara sığmayan rüyaların
Üç yıldır Muhammed’i sınayan rüyaların.

IV
Hakikat eşiğinde beklenmiyor
Gel ey Dost!
Hasretinin Hıra bile çekemiyor
Seni ister istemeyi bilenler
Gel ki can bulsun tenler, gel ey Dost!
Sen isimsiz yârisin Muhammed’in
Hem dilisin cânısın Muhammed’in
Bir işaret vermeye gel
Yalnız adını öğretmeye gel ey Dost!

Ve Hıra
Titredi ayağınını altında Mustafa’sın
Dünya eşini görmedi o ânın
Ve İKRA!
Ve korku
Ve şüphe ve belâ
Muhammed durdu:
“Okuma bilmem!”
Bir vahiy rüzgârı sardı belinden
Sardı Cebrâil
Sevgiliye fısıldadı yeniden;
“OKU!”
Ve Muhammed okudu.
“Bism-i rabbikelleziy halak
Halakal’insânee min alak.”

Doğruldu örtüler altından
Ve söz tahdından okudu Nebî
Ve Hatice
Ve Zeyd
Ve Ali
Şâdman
Çıktılar Mekke’nin vahşî karanlığından
Çıktılar önlerinde şahlık cemâli.

Ve söz tahtından okudu Nebî
Dinledi Ebu Bekir
Dinledi şâhitler şâhidi
Dedi ki, kabûlüm
Resûl’üm, Efendi’m, Sevgili’m!
Gözüm aldatır beni sen aldatmazsın.

Sıddık oracıkta gösterdi hünerini.

V
Artık söz tahtından söylüyordu O
Yüzünü bu sözle yudu ay da güneş de.

Söz pehlivanlarının attan düşürdü bu söz
Zehirli meyveler yenir şimdi Kureyş’te.

Dürelim defterini dâr-ı dünyanın dendi
Hak yolun delileri girdiler bu sergüzeşte.

Yetiş ve tut ey Hamza kapısını Kâbe’nin
Kim senin bileğini bükecek bu güreşte.

Bu emanetler senin aç kapıları Rıdvan
Aşk en çetin usûllerle sınanıyor ateşte.

Boşa geçti bülbüler boşa geçti ömrünüz
Nebîler makamından okuyor Bilâl işte.

Dostun selâmı gelmiş şen olmuş dostun bağı
Melekler seyrangâhı bu gül ve bu güldeste.


VI
Aşk vardı
Ve Cebrail bile ağyardı
Çıktılar âlemin sır kapısından.

Mescid-ül Harâm
Mescid-i Aksâ
Gece Yürüyene iki konaktı.

Aşk vardı
Ve söze dökülse arzu
Âlemler ardarda tutuşacaktı.
Çıktılar âlemin sır kapısından
Bir melek
Ve melekler nebisi insan
Mârifet tâcını giydiren aşktı
Burak
Sevgiliden küçük bir ihsân.

Düşünceden bile hızlıydı Burak
Yine derin uykulardaydı Mekke
Derin uykularda devrilen bardak.

Bu gece güller incitilmesin
Bu gece yalnızca İsrâ’ya adak
Bu gece güller incitilmesin.

Yolcuyu melekler hazırlasınlar
Ne bir toz zerresi, ne çölden bir kum
Yolcuyu melekler hazırlasınlar.

Bilginin ardında ne bilgiler var
Zaman çökertilir olduğu yere
Menzil eşiğine varır yolcular
Her şeyin “ol!” emri aldığı yere.

Aşk vardı
Ve Cebrali bile ağyardı
Ve Rab maksadını hâsıl kıldı
Zâtını maksûda vâsıl kıldı
Aşk vardı
Aşıklar vardı
Gayrısı yoktu
Nûr vardı
Artık nûrun aynı yoktu
Apaçıktı işte sırr-ı İlâhi
Ve sırrın perdesi, kapısı yoktu.

VII

Ey kendi çölünde kör-topal giden
Bedir kervanına geç kalmışsın sen

Geçmez bu pazarda kelimelerin
Gün bile şavkını O’ndan alırken.

Gördüğün perdedir boşa döğünme
Ne anlarsın o sarhoşluk, o zevkten.

Kime seslenirsin “cânâ” diyerek
Çıkıp bir Uhud’a cândan geçmeden.

Kusvâ’nın dahi bir ikbâl tâcı var,
Hayaline sığmaz o sây, o semen.

Git yolunu süpür kirpiklerinle
Bir hoşnutluk devşir sahi köleysen.

Şiirde geçen bazı kelimeler

Müşrik: Bir Allah’ı inkâr eden, şirk koşan
Muştu: Müjde
Şirk: En büyük günah olan Allah’a bir ortak kabul etmek
Küheylân: Cins Arap atı
Civan: Genç
Libas: Elbise
Sabî: Günah, sevap yaşına ermemiş çoçuk
Bezm-i Elest: Ezelde ruhların Allah’la ahitleştiği meclis
Visâl: Kavuşma
İkra: Oku
Bism-i rabbikelleziy halak: Yaratan Rabbinin adıyla
Halakal’insane min alak: O (Allah), insanı alaktan yarattı
Şâdman: Şaduman. sevinçli, neşeli
Cemal: Güzellik, yüz güzelliği
Dâr: Ev
Sergüzeşt: Bir kimsenin başından geçen hâl ve olaylar
Seyrangâh: Seyran yeri, gezi
Ağyâr: Yabancılar, başkaları
Marifet: Bilme, ustalık
İhsan: İyilik
İsrâ: Gece Yolculuğu
Menzil: İnilen yer, ev
Maksûd: İstenilen şey
Vâsıl kılmak: Ulaşmak
Şavk: Işık
Kusvâ: Nihayet, uç, nokta
İkbâl: Baht açıklığı
Sây: Çalışma
Semen: Kıymet
Devşir: Topla
VEFAT-HABER
Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Şükrü Karaca vefat etti
5 Ocak 2014
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Şükrü Karaca hayatını kaybetti.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarından Şükrü Karaca vefa etti. Gece kalp krizi geçirmesi nedeniyle Dikmen’de bulunan 29 Mayıs Hastanesi’ne kaldırılan Karaca tüm müdahalelere rağmen kurtarılmadı.
SABIR DİLİYORUM

CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da Twitter’dan “Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun siyasi danışmanı Şükrü Karaca’nın ani ölüm haberini aldım. Kendisine rahmet yakınlarına sabır diliyorum” diye yazdı.
HABER
Şükrü Karaca Gölbaşı'nda defnedildi
Hürriyet 6 Ocak 2014
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Danışmanı Şükrü Karaca, son yolculuğunda adeta iktidarla muhalefeti bir araya getirdi. Cenazesinde CHP yönetiminin yanı sıra Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, eski Bakan, MHP Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DP Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez dikkat çeken isimler arasında yer aldı.
Cenazede eski, yeni sağcı, solcu, ülkücü siyasetçiler, milletvekilleri, bürokratlar, akademisyenler, gazeteciler hazır bulundu. Karaca’yı tanıyan herkesin sözleşmişçesine söylediği bir cümle vardı: “Çok temiz, çok iyi bir insandı.”
Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Ak Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan, Ak Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sülayman Soylu, Ak Parti Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ilk göze çarpan isimler oldu. MHP Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de ülkücü camianın temsilcileri olarak dikkat çekti. DYP eski yöneticisi ve bakan, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Ufuk Söylemez; Çiller’in özel kalem müdürü, danışmanı olan daha sonra Ak Parti’den milletvekili seçilip istifa eden Feyzi İşbaşaran da Şükrü Karaca’yı uğurlamaya gelen isimler arasındaydı.
HAKKINDA YAZILANLAR
Mahmut Çetin yazdı
Dünyayı Dolduran Hüzün: Şükrü Karaca
1.Mezar taşlarımız fetih nişanımızdır!
Hacı Bayram-ı Veli, Şeyh Ali Semerkandi, Ahi Şerafettin, Ahi Mesut, Akı Şemsettin… Ankara’da Ahilik’in izleri derin…
Akı yani Ahi… Evet Akşemsettin bir ahi… Hacı Bayram-ı Veli’nin müridi, Fatih’in hocası Akşemsettin. Akşemsettin, Göynük’te medfun.
Abdurrahim Karakoç, Bağlum’a Abdülhakim Arvasi’nin yanına defnedildi. Nevzat Kösoğlu’nun Gölbaşı’na gömüleceğini duyunca, Gölbaşı’nın tıpkı Bağlum gibi yeniden vatanlaştığını hissetmiştim. Şükrü Karaca da Gölbaşı’na defnedildi. Gölbaşı, Nevzat Kösoğlu ve Şükrü Karaca ile yeniden bir anlam kazanıyor.HABER
Şükrü Karaca için Anma Toplantısı
3 Ocak 2015
Şair Yazar Şükrü Karaca için vefatının 1. yıldönümünde Avrasya Yazarlar Birliği ve Ahmet Tahir Erdem tarafından organize edilen bir program düzenlendi. Törene ailesi, sevenleri ve yakınları katıldı.
3 Ocak 2015 tarihinde Ankara’da, Kurtuba Kitap&Kahve’nin etkinlik salonunda yapılan “Anma” için sosyal medyada yayınlanan davet metni şöyle:
”Şükrü Karaca Ağabeyimizi, ebediyete irtihalinin ilk sene-i devriyesinde rahmetle anmak için bir araya geliyoruz. Tüm sevenleri ve dostlarıyla beraber olabilmek dileğiyle.”
Anma etkinliğinde Lütfi Şahsuvaroğlu ve Bayram Bilge Tokel konuştu. Sıtkı Canay, Karaca için yazdığı şiiri okudu. Törende Karaca'nın Nat'ı sesledirildi.
HAKKINDA YAZILANLAR
Mahmut Çetin, Şükrü Karaca Anma Gecesi'ni yazdı
Soğuktu ve Ankara’ydı

Bu bilgi faydalı oldu mu ?

 

Şükrü Karaca Özgeçmişi

Şükrü Karaca Hayatı

Sizde Şükrü Karaca ile ilgili bildiklerinizi paylaşır mısınız ?

Şükrü Karaca biyografisi 96 defa okunmuştur. [6189]